05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

p O AZARIN PENCERESÎNDEN Selçuk Erez Bu ne biçim harakiri?.. smanlı inıparatorluğunun 16. yüzyılın "super gücu" olduğunu biliyoruz. Osmanlıyı bir "super giiç" yapan neydi? VVisconsin Üniversitesi'nden Prof. Andreas Kazamias'a görc, "Balı Avrupa'da insanlar doğuştan gelen soyluluklarına ve sosyal sınıflarına göre egitilir, böylece sosyal sınıflar arasındaki farklılıklar derinleştirilirken Osmanlıların doğum, servet ve diğer aristokralik nitelikleri bir yana bırakıp eğitimi, kişinin seçimi, sosyal açıdan ilerlemesi ve görevlendirilmesi îçin önerali bir mihenk taşı haline getirebilmiş olmalan"dır. (Education and the Quest for Modernity in Turkey. George Alleen and Unwin Ltd. Londra 1966). Bu araştırıcıya göre, bu sadece Enderun okullarında okutulan, sonuçta başbakanlık, bakanhk gibi görevler üstlencnlcr ıçın değil, medrese öğrencüeri için de geçerliydi. Peki Osmanlı'yı batıran nedir? Prof. Kazamias, tarihçilerin bunu Osmanlı toplumunda seçimlerin; terfilerin kişisel değer ve başarı dışında nedenlerle yapılmaya başlanmasına bağladıklarını belirtiyor. 1930'da Koçi Bey, 4. Murad'a, Osmanlı'nın gücünün azalmasının, yönetıciliklere beceriksiz ve yetersız kişilerin getırılmesinin sonucu olduğunu belirten bir yazı sunmuştur. önce yapılan sınavlarda stadyum dolusu rakiplerini/.den iyi not alsanız bile bir kartvizitin, bir sclamın sizi açıkta bırakamayacağını kimsc ıleri süremez. Bu sadece ufak memurluklarda mı geçerlidir? Hayır, başbakan, hatta cumhurbaşkanı seçimlerinde bile "en yeterlisini seçecek" sistemleri henüz geliştirememişizdir. Büyük başarısızlıklar 19 Aralık 1983 gunu, Hııkıımrt Programı okunurken, "Hukıimel olaruk hiçbir /.aınan enflasyonla mücadele programımı^dan lavi^ vermcyecegi/" dedığını duyduğumuz hükumet başının bu temel vaadını tutmada başarısız kaldığına şahit olmuşuzdur. Bu durumu Osman Ulagay şdyle özetlemıştır: "198485 yıllannda yaşananlar Özal'ın kendi eseri olan enflasyonla mücadele senaryosunu uygulamakla ne kadar aciz kaldığını gözler önune sermişti. tki yıl içinde yıı/de 10'a çekileceği soylenen enflasyon orenı 1985 sonlarında hâlâ yuzde 46'larda dolaşıyor, her yıl tekrarlanan 'enflasyon bu yıl % 25 olacak' sözü arCık miıah edcbiyalına giriyordu." (O. Ulagay: Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetli? Bilgi Yayınevi 1987 s.122) Enflasyon oranı bu günlerde °/o 80'i aşmıştır. Turk topluluğunun büyuk çoğunluğuntı oluşturan çiftçinin, işçinin, memurun, emeklinin, kuçuk esnaf ve iş sahibinin gerçek geliri ve refah düzeyi sürekli olarak gerilenıiştir. Dıs açık kapanmamıştır; işsız sayısı artmıştır; fert başına düşen milli gelir artışları cskilerinden düşük olmuştur. 14 Nisan 1987'de AT'ye girmek için başvuran özal hükümetinin sözcüsü şoyle demişti: "Kimsenin cesaret edemedigini biz yaplık!" Bunu televi/yonda bu başvuruyu buyük bir başarı olarak sergileyen filnıler izledi; ancak iki buçuk yıl sonra bugun, bu topluluğun uyelerinin bizı kabul etmelerinin lusa vadede söz konusu olmadığını kavramaktayız. Bulgarıstan'ın sınırdışı eıtiği soydaşlarımıza iş vc barınak sağlamakta, hıç olmazsa umıt vermekteki başarısızlık tarihe geçccek boyuttadır. Peki bunca başarısızlığın devlette en ılst mevkiye yuceltilmek için bir gerekçe olabileceği Osmanh'nın hangi çokuş devrinde, hangi duraklama devrinde görulmüştür? Turgut Ozal, 1983 nisanında Osman Ulagay'la yapmış olduğu bir. konuşnıada (24 Nisan 1983'te Cumhuriyet'te yayıınlanmıştır), tilkcmızdekı başarısu şırketlerin kurtaıılmaması gerektığını, bunların batmalarının iyi olacağını söyluyordu: "Suyu getirenle lesliyi kıranı bir tulan anlayıs yerlesirse ekonomi yanlışa dogru gider! Hıı sirketler el değişlirebilir, yeni orlaklar girer, bir kısmı da kapansa kapanır. Turkiyc bulma/ bu yıuden!" diyordu. Şııketler için geçeıli olan "yelersizin balınasının engellenınemesi" devlct yonelicileri için de geçerli olmamalı mıydı? Turgut Ozal ta 1980'lerde, "Allahın izniyle Osmanlı ülkesinde başarısız başbakanlar ne olurdu? Bugün, cumhuriyetın bu evresinde halimizi beğenmeyip çözüm ıçin geçmişımize baktığımi7da görüyoruz ki, Osmanlı, insanı yüceltmek için sadece bilgi ve marifete bakmıştır... Yüce mevkilere atananda, sonradan becerıksİ7İik ve başarısızlık gorulmesi halindc dc o kişinin yukseltilmesi değil giderilmesi bahıs konusu olmuştur! O devirlerde böyle bir basbakanın (Merzit'unlu Kara Mustafa Paşa), başarısızlık (2. Viyana Kuşatması) bahis konusu olduğunda, nasıl gıderıldığını hatırlayalım: "Merhumun sadareti 1676 senesi 4/5 Teşrini sani gecesinden 1683 yılının Kanunuevvel gecesi, idamı hakkında çıkan Haltı Humayun tarihine kadar tam 7 sene 1 ay, 10 gun surınuştur. İdıım Hukmu, Hallı Humayun larihinden on gun sonra infaı edilmistir. Kara Mustafa Paşu, pudişaliın idamı ile ilgili Ilallı Humayununu getirınlerden namaz kılmak için musaade islemiş, nama/ını bitirdikten sonra boynunu uzatıp kemend ile boğdurıılmasına yardıntcı olmuştur." Kara Mustafa Paşa boğulduktan sonra başı kesilcrek vucudu Belgrad'a gömulmuş ve kesık başı da seferın sonundan 6 Kanunuevvelc kadar Uclgıad'da kaldıktan sor.ıa Edirne'yc gclmış olan Padışah Dorduncu Mehmed'e gflsterilmek u/ere oraya gotürulüp Saruca Paşa Camii hazırcsine defnedılmiştir. Bugun cıımhuriyetin ilk dönemlerınde geçeıli olan, iyi insanı, en yeterlisini seçme yerinc, "aclanıını bulanı", "ilışkisıni kuranı", "para yedireni" seçme yoluııu tutmuş olmam\ı, bizi u/en hallerimizın ana nedeıılerindendır: En ufak memurluklara atdinalardan Tiirkiye Batı Asyanın Japonyası olacak" demişti (Ender Arol: "özal'a Laf Söyletmem Arkadaş"; Sayın Yayınları 1989) sonra bu Japon (ve Guney Kore) örneği sözlerini sık duyduk. Model olarak seçilen Japonya'da (ya da Guney Kore'de) başarısızlık böyle mi ödüllendiriliyordu? Bu sorunun cevabını aradığımızda, bu ülkelerde başarısızlığın ödUllendirilmcdiğini, hatta mesela Ikinci DUnya Savaşı sonunda Milli Savunma Bakanı General Anamin'in yaptığı gibi, başarısızların harakiri yaparak canlarına bile kıydıklarını saptıyoruz. öyle ise bir daha soralım: Model edinmek istediğimiz hangi ülkede başarısızlığın ceza j sıdır cumhurbaşkanhgına yükseltilmek? Bu /ne biçim harakiridir? TUrgut özal'ın dediği gibi, "Suyu getirenle testiyi kıranı bir tutan" anlayışı terk etmedikçe, testileri paramparça cdcnleri böyle terfilerle ihya etmekten vazgeçmedikçe bu olumsuz gidişi durduramayız. Bundan elli yıl sonra yakın tarihimizi inceleyeceklerin bugünleri okullarda Cumhuriyetin duraklama devrinin sonu, çökuş yıllarının başı olarak belletmeyeceklerinden başka turlü emin olamayız. D Japon modeli 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle