26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yumuşak", öbürü "buyurgan" olurken, büründe bu özellikleri tersyüz etmeleri... aten bu özellik değil mi AlasyaAkpınar ikisinin güldürü özelliklerine yaklaşmayı zorıştıran?) R A S G E L E Raif Ertem leğişim içindeki kişilikler Şener Şen ise sinemada bir "karakter izme" ve bir "değişim" ustasıdır. Son döleminin tüm başarılı filmlerinde bu özellik 'elirgindir. "NamuslıT'nun "halimselim" ıemuru veya "Çıplak Vatandaş"ın sıradan, ade vatandaşı, loplunısal mekanizmaların ıçkalığı yüzündcn, tam bir paranoyaya kaarlar. Her iki film de toplumca yaşadığımız leprem düzeyindeki sert çalkantıların birey 'lçütündeki izdüşümünün öyküsüdür... Bu 'halimselimlik" ve "sıradanhk" görünümü, Zügürt Aga", "Degirmen", "Muhsin ley", Selamsız Bandosu" ve "Zengin lutfağı" gibi daha sonraki filmlerde, daha •toriter, sert tavırlı bir kişiliğe yerini bıraır... Haraptar köyü ağası, öykünün başın1a yüzyillık geleneklere dayanan 'toritesinden emindir. 1914'lerin Sarıpınar ilcsi kaymakamı Halim Hilmi Efendi'nin, deeyimli müzik organizatörü Muhsin Bey'in, elamsız ilçcsinin belediye başkanının veya lerim Bey'in "Zengin MutfağT'ntn aşçıbaısı Lütfi Pehlivan'ın da olduğu gibi... Ama epsı de çeşitli ve önlenemez toplumsal / siasal / ekonomik değişimlerle, otoritelerinin, 'mevkii"lerinin, yerlerinin ayaklarının altınan kayıp gittiklerini göreceklerdir. Harapar köyü ağası, yok olan ağalık, marabalık urumlarının ve yitip giden feodal düzenin onunu, lstanbul'da Çicek Pasajı'nda tek billiği şey olan "çiğ köfte" yapıp satmakta buıcaktır... Muhsin Bey, "arabesk"e teslim •larak alabildiğine yozlaşan bir müzik, saat ve "gazinoculuk" âleminde, yok olan bir aşam ve zevk düzeninin yerine, kaçınılmaz larak başka seçeneklerde karar kılacaktır... Laymakam Halil Hilmi Efendi, Osmanlı'nın rtık son çöküş dönemindeki trajikomik seüveninde, asıl "deprem"in devlethalk ilişilerinde olduğunu fark edecektir... Selamsız telediye Başkanı, onca hazırlık ve özveriden onra, cumhurbaşkanının köye uğramamaıyla yıkılacak, Lütfi Pehlivan ise mutfağıın konforu çevresine buyurma kolaylığına ığınarak kaçmak istediği evin kapısı dışınaki gerçeklerden, eninde sonunda haberdar lmak ve tavır almak durumunda kalacak•r. Bunların hepsi de toplumumuzun yüzyıl ;indeki çesitli temel değişimlerinden, topımsal çalkantılardan getirilmiş kesitlerdir, önüm noktalarıdır. Açılış avında hüzün vardı... P Erken yatacaz. Alışılmışlığın dışında. Yarın erken kalkacağız. Ahmet Kayacık'k Çatalca'da buluşacağız. tzzettin'e geçeceğiz. Kamil'ler orada bekleyecek. Açılış var!.. Gece... Uyumak istiyorum. Dinç kalkmalıyım. Yatakta dönüyorum. Uyuyamıyorum. Saatbaşı kalkıyorum. Erken... Kalk oğlum özgiir. An, bu andır. Yola koyuluyoruz. Kayacık'ı alıyoruz. t>te Izzettin!.. Hayret! Kimsecikler yok. Oysa bugün açılış var. Açılış günleri kıyamet kopar. Hele Izzettin'de... Sabah serinliğinde bıldırcın aranır. Hava ısındı mı koruganlar boyu sıralanılır. Gölgeye oturulur. Tepene dikiliverdi mi, basarsın tetiğe. Üveyik avı, ördek avına benzer. İlk çalışmaları üveyikle yaparsın. lyi, iyi ama, Kâmil bile yok. Kuş da gözükmüyor. İki kişi ağaç dibine yaslanmış, tüfeğini uzatmış, uyukluyorlar... Karşıdan birisi el salladı. "Gel", diyor. Kâmfl. Gittik. Kampı daha içeri kurmuşlar. Onlar akşamdan gelecekti. Gelmişler. Yer bulamamışlar. Geçmişler. Nasıl olur Kâmil? Kski yerimizde in cin top oynuyor! Aksam görecektin. UUn sabahtan gelmişler. Avlarını yapmışlar. Yiyip içiyorlardı. Yer yoktu. Bııraya geçtik. gece gitmişler. Ava çıkmıyor muyuz? Kalkın! lsteksizler. Uzanıyorlar. Çay içiyorlar. Ali söze girdi: "Av yok. Üveyik sıkıyı yemiş, çekip gitmiş." Tkhir kolumdan tuttu. Bir çukurun başına götürdü. Tüyleri gösterdi. Üveyik tüyleri. 1520 gun olmuş yolunalı. Sararmaya yüz tutmuş. Oy anam oy!.. Biz pazar değil de, pazartesi açılıyor diye bir günün kavgasını yapıyorduk. Oysa haftalar önce başlamışlar. Öleıı ölmüş, kalanlar çekip gitmiş. Göçmen kuş üveyik. Daha birkaç yerde de gördük tüyleri. Yüzlcrcesi, burada vurulup yenmiş. Evlere götürülenleri de düşünürsek... önce bıldırcın aradık. Eski günler gibi. Bir tek çıktı. Aldık. Başka yok. Sıralandık üveyiğe... 8 kişi, fasulyanın içine koyacak kadar vurabildik. Adam başı, bir tane bile düşmedi. Içtik. Biraz da söyleştik. Eski havayı tutturamadık. Dönduk. Düşündüm. Bireysel yanımız ağır basmağa başladı. Çok... önce davranıp fazla av vuracaksın, esas açılış günü, bayranı günü, kös kös oturacaksın. Ya da ava gclmeyeceksin. Anlaşılmıyor. Amaç et yemek deği! ki! Amaç açıhşta, bir başlangıcın mutluluğunu yaşamak. Birlikte olmak, birIikte yaşamak. Tek başına, ya da üç dört kişi gelmişsin, vurmuşsun, yemişsin, evine götürmüşsün. Anlamı yok. Bölüşmeyi unuttuk, ortak yaşamdan uzaklaştık. Kalabahğın içinde yalnız insan, kcndine yabancı. Rasgele!.. D azar AFA'danYENiYAYINLAR Liv Ullmann D DEGIŞIM LIV ULLMANN V • B i r sanatçı, bir kadın, bir anne: Liv Ullmann... Biiyiik bir dürüstlük ve içtenlikle kaleme alınmış bir kitap; Ingmar Bergman'la yaptığı Persona'dzn Tutku, Evlilik Yaşammdan Sahneler ve Yüz Yüze'yt kadar birçok muhteşem fılmden tanıdığımız, endişeleriyle, kuşkularıyla, sevinçleriyle her şeyiyle çok yönlü bir kadın: Liv Ullmann... Bergman ile birlikte çalışmaktan ("Hiçbir stüdyo onunki kadar sessiz değildir... Ingmar ile film çevirmek her şeyin gerçek gibi göründüğü uzun mutluluklar zinciridir"); Bergman ile birlikte yaşamaktm ("Onun hayalindeki kadın tek bir parçadan yaratılmış olmahydı, oysa ben biraz dikkatsiz davrandığı an kırılıp parçalanan bir kadındım"); onunla birlikte gezmekten; onun dehasından ve tuhaflıklanndan sözederken Liv Ullmann bize kendini olduğu gibi açmaktadır. Küçük kızı Linn'e duyduğu sevginin coşkusuna ve ondan bu kadar çok ayrı kaldığı için duyduğu vicdan azabına; birlikte olabildiklerinde paylaştıkları mutluluğa kendimizi kaptırıp gideriz. tlk aşkını, terkettiği kocasını, ailesini, güvendiği, sevdiği insanları onun ağzından büyük bir ilgiyle okuruz. Sanatçı, üstelik de kadın sanatçı olmanın bütün sıradışılığı içinde her satırı sıradan yaşamla ilgili çağrışımlar uyandıracak, bir kadının başarmak için verdiği mücadeleyi, ödediği bedelleri gözler önüne serecek bir kitap... Çeviren: Sur Nirven »inemamız için bir talih Ve tüm bu geniş perspektifli öykülerin içinle Şener Şen vardır, odak noktası olaak... Öykülerin başındaki güvenli, buyur,an tavrı, olaylar karşısında değişir, yumuar, pısar.. Ve bu değişim onun çevresine şaşınlıkla, inanmazlıkla bakan gözlerine yanır, yüz çizgilerine yansır... Biz de buyük topumsal çalkantıları, canlandırdığı rol ne olursa >lsun, Şener Şen'in bakışlarıyla izler, onun on derece anlamlı, zengin, ayrıntılı konıpoisyonlarıyla olaylara dalarız... Haraptar ığası, Muhsin Bey, Selamsız Belediye Başkaıı, Kaymakam Hilmi Efendi veya aşçıbaşı ütfi Pehlivan, artık toplumumuzun serüeni içinde olduğu ( .adar, sinema tarihiniz içinde de yerleriıi almış unutulmaz cişiliklerdir. Evet, Şeıer Şen bir "tip" de;il, bir karakter!er aratıcısıdır. Ve onun >yunculuğunun biı ınlamda bütün bu ilmleri "mümkün" cıldığını ve bu açılan, sinemamız için ;erçek bir talih olduğunu söylersem, bilııem abartmış olur nuyum? D Guy9orm»n Ulusların \feni Zenglnllği ULUSLARIN YENİ ZENGİNLİĞİ İĞİ GUY SORMAN yıl süren araştırmaları t,nlü gazeteci ve yazarbuGuy Sorman'ın üç bu yıl yayımlandı ve sonunda hazırladığı kitap, Fransa'da olağanüstü bir ilgiyle karşılandı. Çev. tsmail Yerguz Şili, Brezilya, Çin, Hindistan, Arjantin, Mısır gibi, Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın on sekiz az gelişmiş ülkesindeki liberal ve devletçi uygulamaları inceleyen büyük araştırma... AFA Yaymcıhk AŞ Ankara Cad. Sıhhiye Apt. 19/3 CağaloğluIST. Tel: 526 39 80 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle