22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bodrum'u içten kuşatan barlar Hadigari'da dans edenleri izledikten, Mavi'yle Efe'nin 'nispeten sessiz' ortamlarında birer "yolluk" alıp soluklandıktan sonra, Barlar Sokağı'nın Çiçek Pasajı'nı yaya bırakan kalabalığını yaşayabilirsiniz. Istanbul daki 'Taksim Sanatevi"nin Bodrum 'şubesi' 'Torba Sanatevi"nin en güzelyanı, Torba koyuna geniş açıdan' bakması Bir de yemekleri!.. Bodrum'un Plaza Bar'ında "Patron" Nil Izer, aynı zamanda "barmaid'lik görevıni CısrJenmiş. i niş ve oldukv'.ı rahat. Denıze karşı, begonvilla, sardunya, palmıye, zakkum ve sebboylar arasında uyumak keyifli, yıne de önce yemek ve bar "sefa'Marı var. Sanatevınip genç sahipleri Ahmet ve Nilgiin Sezerel'le bara çıkıyoruz. "Çıkıyoruz" sözcüğu, aslındadoğru; çünkü bar yapının üstünde bir yerde, geniş bir teras gibi tasanmlanmış; sırtı dağlara, yüzü aşağılardaki denize bakıyor. Karşıda Ege'nin işleıneli koyakları. Torba Sanatevi'nin her gece "açık büfe"sı var ve yemck (Bodrum lokantalarının genelde "harcıâlem" ürünlerine karşılık) gerçekten müthış! Gecenin a/aldığj o belli belirsız anlaıa doğru, iskeleye bağlı "kano'Mardan biııııi alıp koyda keyfıınce turlamak ıstıyorum, ama "once $ıı avagını at, kuregi >u>le lııt, ipi >u şekilde çoz" (yahu, burada hcrkes clestırmen!) gıbi önerıler sonueunda vazgeçıp, yarım cigara ıçımlik ötedeki "Titi's Bar"a doğru yurüyorum .. H'endim, bu "Tin"s Bar" (va da Tıu'nin Barı) Türkıye'ye neredeyse yırmı vıl once verleşen ttahan "Sevyah" Tili IVferoni'vle Figcn Mirel'ın verı. "Envaı" tur ıçkinın bulunduğu liti's Bar'da içmekle kalmıyor bıralı tavuk, elmalı ahtapot salatası ve bacon/krema/yumurıa alaşımh "spaghem alIa carbonera" da yenılebılıyor. F'apırüs'ten "müstatı" barmen Ali Karapınar'ın "damaklara dcstan" "Bloody Marv"smı yudumlarken ^aykovskı'nın "1812" uverııırıfnü dinleyerek kendini Iskender'ın mıızaffer kumandanlaıından biri sanmak ya da VVagner'in "Uçau Hollandalı"sıyla "uçmak" iştcn bile değıl' Homeros'ıın "şarap renklı" Ege'sine kar>ı Titı'ııın kız kardeşı Donatclla'yla Türkçe/ltalyanca/Fraiisı/ca karışınıı "entelektüel" sohbetlere gırı^mck, lal >,o/mek ve Donatella'nın hep u\u\an kopcğı koki'ye bakıp,"şu ölümlit dılın jd.ı nc gamxi7 yaratıklar var" gıbi saçniasap m dıişuncelere kapılmıl .ıa (zaman \e niıt >i! pö7 onıuualındığınılaı IMŞ 'oıuk'bılıı Jak Deleon/BODRUM alikarnasos'un ınanılmaz keşmekeşı insanları hüzünlendirir de bu yüzdcn mi "içip durur" günümüz 'Bodrumcu'ları? Belkı... Yoksa tstanbul'da Arif in Yeri, Papirus, Taksim Sanatevi, Bilsak, Ziya, Yakup, Han, Eskici, Cazbar, Yeşil arasında örülü gözle görülmez ağdan (en azından duygusal olarak) kopamadıkları için mi sürdürürler bu alışkanlıklarını? O da mümkün. Burnunun dıbındeki denizi göremeyip Halikarnasos'u "içten kuşatan" barlarla meyhanelenn yerını "gozü kapalı" bulabılenlere ne demeli? H "fetih" planımın başında Plaza Bar vardı. Şimdı Plaza'nın Istanbul ve izmir'dekı "adaş"larıyla ılgisı olmadığını vurgulamak gerek. Denızın ağzında, kaleye karşı kurulmuş, "canlı müzik" eşhğınde ıçilen bır yer Plaza. Eski manken Nll fzer'le ünlü "gourmet'Merden Orhan Kalkavan işletiyor günün yirmi saati açık olan bu barı. Nil aynı zamanda "barmaid"lik yaptığından bol bol sohbet etme olânağı buluyoruz ve öğreniyoruz kı "aperitiP'ten "digestif'e kadar her turlü ıçkinın bulunduğu Plaza'da yemek de yenilebiliyor. (önemli aymtı: Bu satırların yazarı "Sebzeli Sarma Plaza Steak"ı şiddetle önerir!) Hadıgari'de "çılgınca" dans edenleri izledikten, Mavi'yle Efe'nin "rahat" ve "nisbeten sessiz" ortamlarında bırer "yolluk" alıp soluklandıktan, Barlar Sokağı'nın ("mutaassıp'Mar buraya "Reslaurandar Sokagı" demeyı yeğliyor) bizim Çiçek Pasajı'nı yaya bırakan kalabalığını yayuJıktan ve Zeytin Bar'ın kuytuluğunda eleştirmenlen "Yeni Bodrumlu" Ayfer Hanım'a karşı "cansiperane" savunduktan sonra sıfa "eve dönmeye" geliyor: Ev dediğimiz, Torba Sanatevi. "Târikı Dünya Anason Kuşağı"nı cam fanus gıbi çevreleyen alkol buğusuyla sıgara dumanından kurtulup nane, kekik, adaçayı, zeytin ve mandalın tüten Ege havasına kavuşmak "ilaç" etkisi yapıyor. Birkaç dakika sonra, o güzelim Torba koyunun kuytuluğunda kurulmuş sanatevindeyız. Tipik Bodrum yapılarının mimari özelliklerini taşıyan Torba Sanatevi'nin konuk odaları ge Tam bcş yıl aı adan sonra, yeniden yollandığım Bodrum'u gördüğümde, vakıt bir Ege akbamıydı vc gözümün önundc rahmetlı Malik Aksel'ın "Anadolu llalk Resimleri" derlemesındekı "Adem'den Önceki Cin Sureti" vardr insan ıçınde ınsan ve dahi içinde yine insan! O daracık sokaklarda gezınmeye koyulduğumda, Salmakıs'in büyüleyici denizi başında açılan ılk ıneyhaneyi anlatan coğrafyacı Slrabon'la söylcşi sofralarında doksan bır tur üzumlc cllı (ur şaraptan söz eden Plinius'u aradım, ama bulamadun. Onların yerine Ja/z Cafee, Plaza, Hadfgari, Efe, Mavi, Veli, Zeytin gıbi barlar buldum; hoş, bu barların mudavımlcri (ışleteni ve içeniyle) biraz Slrabon, azıcık da Plinius sayılabilir! Ilk uğrak Jazz Cafee oldu ve "patron" Cengiz Şanlı (ilerlenıiş saatin ve eski dostluğun etkisiyle olacak), yol yorgunluğunu atmatn için "kiilli miktarda" içki ısmarladı. Cengiz'in Mete Giırman'la birlikte işlettığı Jazz Cafee gerçekten keyifli bir yer; yabancıların dolup taştığı, günesin altındakı her dilin konuşulduğu bu barın en "hayatı" özelliklerinden birı, fıyatlannın son derece "ehven" olması. Jazz Cafec'den çıktığımda, kcndimi İskender gibi hissediyorduın ve "Törba Sanatevi"nin barı henuz yükunu tutmamış; tattı bir esintı altında vakti kerahatı beklıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle