Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E V E K O N O M İ S İ Meral Tamer Tüketici köşesi Pazarlamacı kapıyı kaç kere çalar? Mağazalardaki etiket fiyatı 20 bin lira olan bir malı, 72 bin liraya satın alabilen tüketiciler var oldukça, şeyyar pazarlamacılar, kapılanmızı çalmaya devam edeceklerdir. Kalitesiz malı değiştirmek satıcının yatarınadır • Bu haftaki "Tüketicinln Sesi" köşemizde 2 olumlu örnek, müşteri ilişkllerinde 2 başarılı firma var. Şaşkınbakkal'dan bizi arayan Benek Yücekök adlı okurumuz, aynı semtteki Heldl Bebe mağazasından çocuğu için renkli eşofman aldığını, malı satın alırken kırmızımavı ve yeşil renklerin bir arada bulunduğu eşofmanın renklerinin birbirine vurup vurmayacağını özellikle satıcıya sorduğunu ve "hiçblr şey olmaz" yanıtını aldıktan sonra malı satın aldığını belirtiyor. Ancak 26 bin lira ödenerek satın alınan eşofman, bir hafta sonra Ilk yıkanışta renkleri birbirine vurarak suratına bakılmaz hale geliyor. Benek Yücekök, epey üzülerek eşofmanı mağazaya götürüyor. Ancak mağaza yetkilileri satış fişini bile istemeden ve özür dileyerek Yücekök'ün parasını derhal geri ödüyorlar. Benek Hanım, "Bundan böyle Heidl Bebe'den gözüm kapalı çocuk eşyası satın alırım. Kalitesiz çıkarsa nasıl olsa paramı İade ediyorlar" diyor. T elefonda, bir lıanını okurumuz, kapıya gelen bir pazarlamacıdan 72 bin liraya 6 ay taksitlc ŞişeCam Topluluğu ürünlerinden Şebnem tipi bir pasta takımı ve çukur tabaklar aldığını, daha sonra süpermarkette ve züccaciyelerde aynı malın üzerinde 20 bin liralık etiket görduğiınü ve bu denli "aleni ve fahiş" dolandırılmanın mutlaka bir şikâyet mercii olması gerektiğini belirliyor. Okurumuz, Ticaret Odası'na başvurmuş, ancak kendisine yapılacak bir şcy olnıadığını ve senetleri ödemesi gerektiğini söylemişler. Son çare olarak bize soruyor: "yapacak bir şey var mı" diye... Tabii ki yok. Konu hep aynı. Kapıya gelen pazarlamacılar tarafından aldatılan tüketici... Bu konuyu o kadar çok yazdık ki, artık "tekrar yazmam" ddşüncesiyle, ne okurumuzun adını adresini ne de pazarlamacı firmanın adını ve telefonunu aldım. Ama telefonu kapattıktan sonra okurumuzun anlattıklarını duşünduğumde, bir kez daha birkaç kez daha, hatta gcrekirse defalarca yazmaya karar verdim. "Her yazdıgımızda mutlaka yeni okuyanlar oltıyordur" diyerek okurumuzun anlattıklarını aktarıyorum: Okurumuz diyor ki: "Kapıya gelen pazarlamacıların fazla fiyatla mal sattıklannı biliyordum. Ama Paşabahçe'nin takımı için 72 bin lira deyince, herhalde mağazadaki peşin satış t'iyatı 50 bin lira sın. Sözleşmeyi iptal edelim' dedım; ama kabul etmcdiler. Bir Hiğer önerim ise 'Peşin verdiğim 12 bin liraya ek olarak 30 bin lira daha vereyim; ama vitrinde 20 bin lira etiketi olan mala göz göre göre 60 bin lira daha vermeyeyim' şeklinde idi. Onu da kabul etmediler. falandır diye düşündüm. Ayda 10 bin lira taksit vererek ve 6 ay taksit ödeyerek alabileceğim için cazip geldi; pazarlamacıya 12 bin lira peşin verip taksit sözleşmesini imzaladım. Ertesi gün, aynı takımı süpermarkette 20 bin liraya görünce gözlerim lalıaşı gibi açıldı. Birkaç yeri dolaştım. Fiyat gerçekten 20 bin liraydı. Hatta Paşabahçe'nin yüzde 10 indirimli mağazalanndan birine gitsem, demek ki aynı mâlı 18 bin liraya alabilecektim. O kadar üzüldüm ve öfkelendim ki, firmaya telefon edip 'Peşin verdiğim 12 bin lira yanTicaret Odası'nı aradım. 'senetleri ve sözleşmeyi imzaladıysanız yapacak bir şey yok' dediler. Pazarlamacı firmanın bu malı alış faturaları falan yok mudur? Bunların denetlenmesi ve kâr oranının fahiş olduğunun ortaya çıkanlması mümkün deftil midir?" Okurumuzun sorularına yanıtımız, "maalesef mümkün değildir" çünkü kâr oranları sınırlandınlmış dcgildir. Burada tükcticiyc dikkatli piyasa araştırması yapmak düşmektedir. Değil evimize gelen pazarlamacılarda, bitişik iki mağazada aynı mal için iki ayrı fiyat bile görmek münıkündür. Bu tür şikâyetlerle bize başvııran okurlanmızın sayısı da az değildir. Belki mağazalardan biri daha yiıksek kâr marjıyla çalışmaktadır; ama belki de birinin malının girişi daha eski, yani malın alış fiyatı daha ucuz, diğerininki ise daha pahalı olabilir. Bu nüansları yakalamak ve daha az para harcayarak daha kaliteli mallara sahip olmak ise bugünkü ortamda tüketicilik hüneridir. Kaldı ki kapıya gelen pazarlamacılardan satın alınan mallarda tüketicilerimizin deyişiyle, "kazık yemek", çok sık rastlanan bir olgudur. örneğin okurumuzun peşin ödediği 12 bin lira, çok büyük bir olasılıkla, o malı kapı kapı dolaştıran pazarlamacının cebine girmektedir. 1520 kapıyı çaldıktan sonra, çoğunlukla duygu sömürüsü yaparak kapıyı açanlardan birini ikna edebilcn bir pazarlamacının da böyle bir ücreti olnıalıdır. Pa7arlamacı firmanın kasasına girecek para ise 60 bin liradır. Ilk taksidin girişi, bir ay sonra olacaktır. Ve 7. ay sonunda, paranın tamaıııı ödenecektir. Okurumuz, "bu ne fahiş kâr, tcfecinin faizinden bile fazla" diyor. Evet, bu durumda böyle; ama yapacak bir şey yok... Bu okurumuz pazarlamacıya "birkaç gün sonra gel, ben de bu arada araştırayım" deseydi, muhakkak ki o pazarlamacı birkaç gün sonra yine okurumuzun kapısım çalacaktı. Çünkü onun işi bu; o, "ya tutarsa" diye kapıları çalmak durumunda. Ama bu arada, okurumuz o malın mağazalardaki peşin fiyatını öğrenmek imkânına kavuşabilecekti. Okurumuz, "bu olayla birlikte pazarlamacılardan bir daha alışveriş etmemeyi ögrendim" diyor. Ancak, denemeyarulma yöntemiyle aldığımız dersler, bize epey pahaİıya mal olmuyor mu'.'..U Kalitesiz bulaşık eldiveni Okurlanmızdan Nurten Arakon, mağazadan aldığı bulaşık eldivenlerinin ardarda hatalı çıkması üzerine üretici firmaya yazdığı mektupla bir sorumluluk örneği veriyor. f {£fcorıımlıı tüketici, en kiiçiik olayda bile hakkını aramalıdır" diyoruz hep. ^^Üstbostancı'dan yazan Nurten Arakon adlı okurumuz, bu konuda dikkate 'fcPdeğer bir örnek oluşturuyor. Ev işlerinde kullandığı lastik eldiven art arda kalitesiz çıktığında, üşenmemiş firmaya uyarıcı bir mektup yazmış. (Daha kolay çözüm, o markayı bırakıp, bir başka markaya yönelmek olabilirdi). Üretici firma açısından da olumlu bulunması gcreken bu mektubu hep birlikte okuyalım: Sayın Baylar, Bugüne kadar ev işlerinde lastik eldiven denince aklımıza Beybi eldiveni gelirdi. Bu, belki sizin adınızı daha iyi duyurmanızdan, belki de giiçlii bir rakibinizin olınamasıııdan. Bilcmiyorum. Ama iyi bildiğim bir şey var: Ürünleıinlzin (burada söz konusu elbette bulaşık eldiveni) kalitesi son aylarda çok diiştü. Bir çift eldiven bir haftada deliniyor. Nitekim son zamanlardaki şikftyetlerin çoklugunu göz öniine alan, ya da geri getirilen lastik eldivenlerle başa çıkamayan, her zaman alış veriş ettigimiz, Kopuz Ltd. Şti. slzin eldivenlerinizi satmama kararı almıştı bir süre önce. Bunun sebebini sordugumuzda "Malları bozuk çıkıyor, müşteri iade ediyor, ama satıcı geri almıyor" denildi. Ne var ki geçenlerde yeniden Kopuz'da lastik eldiven gftrdiim. Alıcı oldugumda "Bakın, bu firmanın malı bozuk çıkıyor; geri almam, ona göre" dediler bana. "Acaba Kopuz'la Bcybi arasında bir anlaşmazlık var da onun için böyle sftylüyor?" kuşkusu (aslındu bize karşı çok diiriist davranmış) satıcıdan malı almamıza sebep oldu. Ne terslik, değil mi? Daha ilk kullanışımda eldivenin su aldığını gördüm ve Kopuz'un dogru söyledigini anladım. Size eldiveni gönderiyorum. Sol elin yiiziik parmağının ucundaki beyaz, imâlat hatası, inceliği pckâlâ görebileceksiniz. Bu nu'ktup üç rıusha ya/ıldı. Birincisi size, ikincisi Cumhuriyet Gazetesi'ne, başka tüketiciler de benim durumuma düşmesinler diye, üçüncüsü Istanbul Ticaref Odası'na, bilgi edlnmeleri için. Saygılarımla. Ikinci örnek ise Heybellada'dan bize yazan Leyla Sanvar'dan. Leyla Sanvar'ın 25 mart günü Fatih Gençllk Kundura'dan satın aldığı ayakkabı iki giyişte açılmış. Leyla Hanım, "Mağazanın yolunu tuttuk, ama açıkçası ayakkabıyı değlçtireceklerinl hiç sanmıyordum. Çünkü çevremdekllerden hep olumsuz deneyler, ters örnekler duyuyordum," diyor. Fakat mağazaki görevlıler Leyla Sanvar'ın deyişiyle "onu mahçup eden bir ilgiyle" karşılamış kendısıni. Hizmetin malı satmakla bitmeyip yeni başladığını ifade ettıkten sonra ayakkabıda bir imalat hatası olabileceğini söylemış ve yeni bir ayakkabı vermiş. Bu tür örnekleri yürekten destekliyor ve çoğalmasını diliyoruz. Bu örnekleri köşemizde yayımladıkça, hem cesaret bulup hakkını arayan tüketiciler coğalıyor hem de üretici ve satıcı firmalar kalitesiz malın yenisiyle değiştirmenin kendi zararlarına değil, uzun vadede yararlarına olduğunun yavaş yavaş bilincine varıyorlar. D 20