03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1987 ve 1988'de Grammy Ödülü'nü kazanan Bobby McFerrin 'Çoksesli' bir caz şarkıcısı Bobby McFerrin, 1951 yıiında New Yorkta opera şarkıcısı bir karı kocarun çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Babası, Metropolitan Opera'da şarkı söyleme bahtiyarlığına ulaşabilen ilk siyah şarkıcılardan. Klasik müzikle içli dışlı bir çocukluk geçirirken, altı yaşında müzik kuramına ilişkin bilgiler edinmeye başlamış McFerrin. Ergenlik çağına geldiğinde de çello, klarinet, flüt ve piyanoda iyice ustalaşmış. Ancak şarkıcıhk o zamanlar, fikir olarak bile çok uzak geliyormuş ona. Ice Follies adlı toplulukta uzun siire klavyeli çalgılar çaldıktan sonra, 1977 yazında, birdenbire şarkıcı olmaya karar vermiş. Bunun başta gelen nedenlerinden biri, hemen her tür enstrümanın ustası olan, kompozisyon ve düzenleme konularında tartışılmaz bir yetkinliğe kavıışan McFarrin'in yavaş yavaş insan sesinin de oldukça önemli bir enstrüman olarak kullanılabileceği görüşünü edinmesi. Şarkıcıhk üzerine kafa yorduğu sıralarda opcra tarzının çocukluğundaki tüm kulak ahşkanlığına karşın ona hiç cazip gelmemesi ve 'sentctik' olarak nitelediği pop şarkıcılarından pek hoşlanmaması, onu bugünkü araştırıcı konumuna ulaştıran en önemli etkenler. Tabii bu noktada McFerrin'in 'olağanüstü' olarak kabul edilen bir özelliğinden söz etmek durumundayız: Tüm enstrümanların seslerini uzun süre etüt eden bu siyahi şarkıcı, inanılmaz gırtlak oyunlarıyla bunları aynen taklit edebiliyor! Zaman zaman Jimi Hendrix'i anımsatan gitar sololarını, zaman zaman da ritm çalgılarının ataklarını valnızca sesini kullanarak ger\ çekleştirebiliyor McFerrirı. Ayrıca dön oktava kadar uzanan sesi, farklı karakterlere' bürünebiliyor; kimi zaman bir bariton, kimi zaman bir tenoı, kimi zaman da bıı 'erkek .soprano" gibi söylcyebiliyor şarkısını. "Aradıgım yöntemi bulabilmem biraz zaman alacak gibi görünüyordu. Kendimi diger şarkıcılardan izole etmeye valıştım, çünkü başka birisinin elkisinde kalıp onun teknigini taklit ediyor duruımına düşmek istemiyordum. Aklıma gelen tek yontem, yalnızca kçndi se.simi kullanarak ınuzik yapmaktı ama bu hem cok radikal hem de biraz aptalca göriindü bana ilk zamanlar..." lşte, McFerrin'in, arayışının ilk aşamalarını anlatışı böyle. Çalışmalarâ başladıktan sonra ilk keşfettiği teknik de, hem melodiyi hem de bas kalıplarını sesiyle aynı anda çıkarıyormuş İ7İenimini vermek. "Bu, biraz izleylciyi hipnotize etmek aslında" diyor McFerrin. Çok güelü caz şarkıcılan ve müzisyenlerinin acımasız bir rckabeti yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri'nde, yeni yetme bir şarkıcının (ne kadar 'özel' yeteneklerle donanmış da olsa) kendini kabul ettirmcsi kolay olmadığından, McFerrin de uzun süre beklemek durumunda kalmış. Bu süre içinde San Francisco'ya taşınmış ve bu onun ünlü caz şarkıcı larıyla tanışma;>ını sağlamış. 1979 yılından başlayarak da gcrek organizatörlerin gerekse plak prodüktörlerinin ilgisini üzerinde toplamayı başarmış. Las Vegas'ta ve Playboy Caz Festivali'nde sahne almayı başardıysa da, George Benson, Dizzie Gillespie, Grover Washington Jr. gibi isimlerin An plana çıkmalan nedeniyle biraz gölgede kalmış. Ama 1983 yılında gerçekleştirdiği bir Avrupa turnesinin ardından işler birden değişivermiş. Dünya çapında üıı kazanmasını sağlayan 'The Voice' (Ses) adlı albüm, Avrupa konserlerinin hemen sonr^«narasthyor. Albümde tek bir enstrü " t ^ * = * 1 1 1 man bile kullanılmamış; yalnızca Bobby McFerrin'in sesi var. 1987 yıhnda çıkardığı son albümü "Spontaneous Invention', son yılların en gözde caz müzisyenlerinden "** ünlü saksofoncu Wayne Shorter'ın katkılarını da içermekte. Albümde Shorter'ın saksofonuyla McFerrin'in sesi arasındaki ilginç 'diyaloglar' hemen dikkati çekiyor. D Dinleyicisiyle yoğun biriletişim kuran McFerrin, "Gerçeksanatbence, birruhtan diğerine uzananköprüdür"diyorvebüyükbirkonserinbitimindetartıkortada, "Sanatçıfilan kalmadığını", ayrımın kalktığınıbelirtiyor. BurakEldem irbiri ardına 'star' caz şarkıcıları yaratan ABD'de, şu sıralar en gözde isim, seksenli yılların ödül toplama rekorunu kırnıak üzere bulunan siyahi şarkıcı Bobby McFerrin. 36 yaşındaki bu yeni ve fazlasıyla kendine özgü sanatçı, geride bıraktığımız yıl içinde hem iki Grammy ödıilunü kazandı hem de ca/ dunyasında çok önemli bir barometre olarak" kabul edilen Down Beal dergisinin geleneksel okur anketinde yılın en iyi şarkıcısı seçildi. Her kalıba girebilen bir sesi ve ilk kez dinleyenlfri önce şaşkınlığa uğratıp sonra hayran bırakan bir söyleme tekniği var McFerrin'in. New Yorklu müzik clcştirmeni Paııela Blooın'un süzleriyle, "Dinlemeden inanılamayacak bir şarkıcı". Şöyle diyor Bloom: "Miles Davis ile Goldberg'i kanştınn, içine biraz Bostropovich ekleyin, sonra da bu karışıma Klla Filzgerald ya da Saralı Vaughan'ın bile kıskanacagı bir repertuvar belirleyin: lşte 'McFerrin tarzı' denilen şey bu." B Kaset listelerinden seçtiklerimiz... "Ruhi Su'ya Türkü" Esin Afşar Yıllardan beri yurtdışında verdıği konserlerle uluslare*ası bir ün kazanan ve "diplomatık sanatçı" olarak adlandırılan Esin Afşar, çeşitli müzik festıvallerınde de Türkiye'yi başarıyla temsil etmişti. Sarıatçının 'Ruhi Su'ya Türkü' adlı son kasetinde çeşitli bestecilerin yapıtlarının yanı sıra, müziği kendisıne ait olan 'Aşka Erer mlylm' adlı şarkı da yer alıyor. Esin Afşar, sesine son derece hâkim bir sanatçı; oldukça rahat ve güvenlı bir vokal tekniği var Kasete alınacak şarkıların seçımınde de özenli davrandığı fark edilıyor. Özellıkle sözleri Ahmet Arlf'e. müziği de Fikret Kızılok'a ait olan Vurulmuşum'u yıllar sonra bu kez Afşar'ın sesınden dınlemek çok güzel. Ruhi Su'nun Karacaoğlan'dan derlediöi 'Elif ve müziği Esin Engin'e, sözleri de Rüveyde Sinanoğlu'na ait olan 'Çoban', Afşar'ın başarıyla yorumladığı şarkılar arasında. "... Ve Ötesi" İlhan İrem 1 9 8 3 yılındaki "Pencere" ve 1965 sonlarında piyasaya çıkan "Köprü" adlı çalışmalarıyla kendi içinde bütünlüğe şahip bir öykü anlatma yolunu seçen ilhan irem, 'trilogy'nın son halkası olan "... Ve Ötesi" ile öyküsünü tamamlamış bulunuyor. Daha önceki iki albümde elektronik sesler ve efektler kullanarak yerlıleştirilmiş' Roger Waters tekniğinden izler taşıyan bir yontem kullanmıştı irem. Bu kez ıse tümüyle kendine özgü bir sound'u olabildiğince sağlam şekijde yakalamış görünüyor. "Pencere" ve "Köprü"deki fırtınalı hava ise yerini dıngin ve yumuşak bir gevşeme'ye bırakmış. Özellikle 'Ay Tozları' ve 'Gezgln' gerek düzenleme gerekse yorum açısından, en başarılı parçalar. Kaserte, geçen yıl Akdenlz Akdeniz Müzik Festivali'nde Türkıye'yı temsil eden Bazı Akşamlar / Samanyolu' adlı parça da yer alıyor. "... Ve ötesi", son bırkaç yılın en dıkkate değer yerli albümlerinden biri. Sahne tavrıyla da büyiık beflem toplayan bobby Mcfernn. konserlerinde son derecerahatbir havaiçinde... ŞUBAT AYININ KASETLERINDE İLK 10 Zirvede değişiklik yok! Geride bıraktığımız ayda, kaset listelerinin liderlerı değişmedi. Yerli kasetler arasında ilhan İrem'in ... Ve Ötesi' adlı çalışması zirvedeki yerini koruyor. Yabancılarda ise George Micrıael'ın 'Faith'i daha uzunca bir süre üst sırdlardan inmeyecek gibi görünüyor. Ancak bu ay iki kaset şirketınin "piyasa çıkarması" söz konusu: Ada Müzik Yayıncılık, Esin Afşar'ın 'Ruhi Su'ya Türkü', Aysun'un 'Ayrılık', Müjdat Akgün'ün Gece Yarısı' adlı kasetlerini piyasaya çıkarırken, Milletlerarası Müzik Yayıncılık da özenli kapak baskısı ve temiz kayıllarla hemen dikkati çeken nitelikli kasetler yayımladı. Bunlar, Spyro Gyra'dan 'Stories VVİthout VVords', Grateful Dead'den 'In The Dark' ve Stevie Wonder'dan 'Characters'. "In The Dark" Grateful Dead 1 9 6 0 lı yılların sonlarında San Francisco'da yaşanan ve Summer Of Love' (Sevgi Vazı) olarak adlandırılan dönemın efsanevi topluluklarından Grateful Dead, yirmi yılı aşkın bir süredır müzik dünyasında varlığını ve etkinliğini sürdürüyor. Gitarist Jerry Garcia'nın bir beyin gibi yönlendirdiği topluluk, plaklarından çok konserlerdeki performansıyla adından söz ettirmişti yıllar boyu. Folk kaynaklarından ve caz tekniğinden yararlanan Garcia, "In The Dark" adlı son çalışmasında eskı 'uçuk' tarzından az da olsa uzaklaşmış ve hafif uslanmış görünüyor. Genellikle altmışlı yıllardaki 'soft rock' tarzından izler taşıyan yalın parçalara yer verilmiş "In The Dark"ta. Ama Touch Of Grey' ve 'Throvvlng Stones' adlı parçalar zaman zaman eski Grateful Dead'i anımsatan patlamaları ıçerıyor. 'Black Muddy Rlver' ise yumuşak ve hüzünlü yapısıyla en dikkati çeken şarkılardan biri. Bugüne dek Grateful Dead'i dinleyemeyen rock müzik meraklılarına "In The Dark"ı mutlaka edinmelerini öneriyoruz. Kasetin kaydı da mükemmel. Yerli 1. 2. 3. A. 5. 6. 7. 8. 9. 10. .Afe Ötesi Çek Halatı Gönlüm Geceler Ruhi Su'ya Türkü Hadi Gülümse Hayalimdeki Raslm Yorgun Demokrat Dünyanın Kapiları Süp»rsUır 87 Red Türfcülerl 2 ilhan Irem Nükhet Duru Nilüfer Esin Afşar Rahmi Saltuk Alpay Ahmet Kaya Yeni Türkü Ajda Pekkan Arif Kemal Yabancı 1. 2. 3. 4 5. 6. 7. 8. 9. 10. Faith George Michael You Can Dance Madonna Actually Pet Shop Boys In The Garden Of Vsnus Modern Talking A Momentary Lapse Of Reason Pink Floyd Characters Stevie VVonder So Peter Gabriel Who's That Glrl Madonna Wow \ Bananarama Bad Michael Jackson
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle