Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Uzun yol insan irfan Unutmaz/ERZURUM ızla gelip geçen kamyon, az ötede durdu ve ıncc bır kol dışarı uzanıp belli belirsiz sallanmaya başladı. Hemeıı koşup kapıyı actım. Meraklı bakışmalar ve sessizlik. Acelc davranıp, "Selanı" dedim yavaşça. "son olobüsu kaçırdım da... Erzurum'a gidecektim!" "Atla bakalım!" "Bu havada yola cıkılmaz ama fllmler var, onları göndermem gerek..." " Ne iş yaparsın?" " Gazeteciyim..." Bir an yeni bir sessizlik oldu. Şoför ve yardımcısı birbirlerine bakıp "Tamam abi" dediler; "Biz Horasan'a kadar gidiyoruz, ama seni orada başka bir arkadaşa aktarma yaparız. İşimiz olsaydı da bizimle lstanbul'a kadar gelseydin, yollarda nelerle, ne gibi sorunlarla karşılaşıyoruz bir görseydin. Ama dur hele, bir gelelim, Erzurum'u filan geçirtiriz sana." Isınmaya çalışarak "Sagolun," dıyebildim Yaklaşık bir hafta önce Gaziantep'ten başlayıp Muş üzerinden Agrı'ya ulaşmıştım. Doğuda araç bulamadınız mı, hemen şehirlerarası yola çıkın, kesinlikle birisi alıp M/İ götürür. Fakat bır tek koşulu var bu işin: Soğuğa dayanmak. özellıkle güneyden veya batıdan gelenler için ısı sıfırın altında 15, 20, 25'lere doğru indikçe, anlatılamaz bır soğuk başlıyor. Sıcak bir ortamda bile uzun süre kendinize gelemiyorsunuz. Kabinin gevşetici havasına tam alışnıışken şoförümüz "Nihal Tuzaktepe'nin sesiyle uyanıyorum, "önce seni ilk bakışta otoitopçu turistlere benzettik ama yakla$tıkça gazeteci olduğunu tahmin ettik!" Dondurucu bir soğukta ve kar altında direksiyonun başına oturup uzun yol için marşa basan kamyon ş kamyonun kasasında değil, kendi sırtlarında taşıyorlar adeia... H "Memleketin şamar oğlanıyız" Sözü fazla uzatmıyor Nihat Tuzaktepe, hemen giriyor konuya. Her an öjümle buruh buruna yürütülen bir savaşımın sorunları bunlar... "Biliyor musun abi?" diye soruyor, "bu meslek artık yapılmaz oldu!" "Neden o?" "öyle işte abi, sanki milletin şamar oğlanıyız. Her gelen bizim UstUmUze çıkıyor. Bir kere kesinlikle bu meslekte kazanmak imkânsız. Elimi/e çok para geçiyor, ama giden daha fazla, elde avııçta bir şey kalmıyor. Mesela bugttn navlun fiyaiları senelerdir değişmedi, ama kamyon fiyatları sürekli artıyor galiba 50 milyon civarında olması lazım; ben bile bilmiyorum. Fabrikalar sürekli çıkartıyorlar; istcdikleri, dünyanın taksidi, zaten fabrikadan almak çok zor. Ne yapıcan? Gidip komisyoncudan alacaksın kamyonu, o da 1520 milyon daha korfiyata; faturalar kabarır. Haydi çalışsın şoför! Ama kime, kendi «eçiınine mi? Bono ödeyeceğiz diye, şoför, ne verirsen ya. rım hesabına, gece gündüz durmadan çalışır koşusturur, evini, çoluk çocuğunu görmez. Kaza yapar ölür. Ne o bono ödeyecek..!' "Peki ödenen bono miktarlan ne kadar oluyor?" "Yapılan pazarlıkla verilen peşine göre değişiyor abi. Ama aylık 500 binden aşağı hayatta olmaz. Sonra kim kazanıyor dersin? Firmalar, komisyoicular bır dc bize taşıma yaplıran fabrikalar. Hepsi bu kadarla kalsa neyse; öp de başına koy. Daha neler, neler! Zaten mcrak etme, yolda görürsün.." "Bonolannı ödedi mi biraz ojsun rahatlar ama degil mi?" "öyle tabii, ama o kadar sıkı bir tempoda çalışır kı, o arkadaş aylarca kamyondan inip de evine veya bir otele gitmez.Sürekli yük taşır. Böyle bir çalışma sonunda, ne şoförden, ne de arabadan hayır gelir. Sonra bir de trafikçiler var ki aman Allah! Bütün işlerı kamyoncularla. Tabii bakarsın, taksi veye otobüslerde önemli biri çıkar; ne olur o zaman?.!' "Fakat bazı kamyon şotörleri de tehlikeli Kidiyorlar ama, değil mi?" "Tamam abi, yazsın cezasını. Kötü muamele yapmasın. Şoför ağlasa bile, değiştirmesin. Çünku iş başka yere gidiyor..!' "Şimdı trafik hataları için falan durmadan cezaları arttırıyorlar ya, inan olsun ki bu boş bır şey. Çünkü ortaya 'esnaflık' çıkıyor. Yani pazarlık ediyoruz. Yani işte, 'O kadar paramız yok, bu kadar var, makbuz istemem' gibi... Helc bızim gibi yalnuca şoför olarak çalışanlarm durumu ise daha beter... Yanrruşlar; bir patrona çalışıyoruz ve kesin bir 'köle* gibi. Bizim Ucretleri sana söyleyeyim; en fazla 120 bin lira ve 24 saat..." "Sigorta gibi bir güvenceniz vardır berbaide?" 'ükünü Kars'ta boşalttıktan sonra Bursa'ya geri dönmek üzere yola çıkan kamyon şoföru Emel Çlnkılıç, Ardahan'dan Erzurum'a doOru giderken, Kamyonculukta en ucuz nesnenin 'insan' oldujunu" anlatıyor.