Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğu'nun elması: Erzurum taşı Yüzyılların yöntem ve aletleriyle kendini sürdürmeye çalışması, Erzurum taşı işletmeciliğinin ilginç bir yanı. Ancak bu tür bir olayla kimsenin ilgilenmemesi de bize özgü bir başka ilginçlik!.. İrfan Unutmaz/ERZURUM ünümUzde her şeyin gitgide tekdüze ve boyutsuz olmaya başlamasına karşın, Anadolu'nun tarihi çok eski dcvirlere gjden birçok kenti, henüz kendine özgü larklı bir kültürü, bir dokuyu ve kişiliği koruyup sürdürüyor. Bu belirleyici özellikler, teknolojinin gelişmediği çağlarda, biiytlk bir olasılıkla, sözü edilen kentleri biçimsel ve görsel olarak etkilediği gibi, ekonomik açıdan da yönlendiriyordu. Böylelikle kentlerin her biri, diğeri için dengdi bir pazaı oluşturarak, hem ekonomilerini canlı tutuyor hem dc belli oranda kultür alışverişinde bulunuyorlardı. İlginç olan nokta, rıe savaşlann ne de toplu göçlerin, yakın zamanlara kadar bu duruınıı yıkamamış olmasıdır. Söz gelişi Erzurum'daki "Erzurum taşı" veya yöredeki adıyla, "Oltu taşı" denilen siyah pariak taş ve işçiliği... Şimdilerde pek ortalıkta görünmeyen bu taş, bir zamanlar süs eşyası veya mücevher olarak pek revaçtaymış. Biraz karıştırsak, yaşlı anneleriınizin ninelerimizin sandıklarında, mutlaka bu taştan yapılma bir küçük kolye veya yüzüğü bulmamız mümkün. Eskiden Erzurum'a gidip dönen herkes, eşine dostuna mutlaka Erzurum taşmdan küçük bir hediye getirirmiş. Şimdi artık böyle şeyler anılarda bile kalmadığından olsa gerek.bu sanatın son temsilcileri denilebilecek ustaları Erzurum'da ilk gördüğümüzde, oldukça şaşırdık. Yüzydlardan beri babadan oğula, ustadan çırağa geçmiş olan bu sanatın sürdürüldüğu yerler küçücük atölyeler, üstelik çoğunlukla tek kişi çahşıyor. Çırak da, oğul da kalmamış... Her yönüyle ilginç görünen bu olayın daha la/la dışında kalmamak için, küçuk dükkânlardan birinden içeri giriveriyoruz. lçerde tek başına çalışan yaşlıca bir usta Mustafa Kara. önce yüzlcrcc irili ufakh siyah boncuk gösteriyor bize, ilk anda kavrayamıyoruz ve "Nedir usta bunlar?" diye soruyoruz. "Tespih" diyoı gülerck 56 yaşındaki ustami7: "Tespih olacak. Eskiden, ben gencken daha cok kııyumculuk işleri yapardık. Kupc yıizük filan gibi. Şimdi tespih aranır oldu. Tespih yapanlar çoğaldı. Süs takılarını çoğunlukla dışardan gelen yabancı turistler alıyorlar." "Galiba eskiden sigara ağızlığı gibi diğer eşyalar da yapılırdı, şimdi artık yapılmıyor m u ? " "Vapılıyor; ama istek azaldı, filtreli sigaraya ağızlık takılmaı ki! Heın her birinin ustası ayrıdır. Bizim sanatın ince yanı, taşla birlikte işleyecegin altın veya giimiişü de eşyaya güre işlcmektir. Yoksa taş hep aynı biçimde işlenir." G Usta ile konuşıırken, bir yandan da onun çalışmasını izliküçük silendirik veya para gibi yuvarlak biçimlerde paralara ayırırız. Sonra ıslak beze sarıp bekletiriz, çatlamasınlar diye. Bütiin eşyalar bu parçalardan yapılır. Sonra bu taşları matkapla deleriz." Bu arada Mustafa Kara kullandığı matkabı gösteriyor; kırk yıl düşünseniz, kesinlikle daha basitini keşfedemezsiniz! Mustafa Kara bütün gördiiklerimizin dışında, bu ilginç minyatür aletleri de kendilerinin yaptığını gururla belirtiyor. Erzurum taşı işlemeciliginin, yüzyılların yöntem ve aletleriyle devam ediyor olması, elbette ilginç. Ancak bu olayla kimsenin ilgilenip turizm açısından Erzurum taşını tanıtmamış olması da herhalde bize özgü bir başka ilginçlik! Çunkü taşından aletine, ustasından çarşısına kadar her yer, yaşayan canlı bir müze gibi. Yaz aylarında gelcn yabancılar, saatler Mustala Kara, Erzurum taşını son derece eskı yöntem ve aletlerle ışlıyor Ustanın mınyatur el matkabı, adeta Urartulardan kalmış gıbı yoruz. Çalışma biçiminin oldukça ilgi çekici olmasının yanı sıra, asıl ilginç olan bir başka yön de kullandığ) aletler: Bunlar öylesine küçuk, öylesine basit yapıdalar ki, sanki az önce etnografya müzesinden çıkıp gelmişler! Yalnızca aletler mi, gördüğümilz heı şey belki ustanıız bile. Mustafa Kara, bu kuçücuk aletlerle çalışırken onu izlemekte giiçlük çekiyoruz ve kendisindcn bizim için bir sure daha yavaş vc anlatarak çalışmasını rica ediyoruz: "Hay ha>" diyor ustamız büyük bir sabırla: "Her şeyi baştan anlatayım isterseniz. Önce bu taşlar, ham olarak ocaklardan çıkartılır. Büyükliikleri bir yumruk, bilemedin top kadardır. Bunları çakı ile yontup keserek Erzurum taşı ışçılıflını kuyumculukla bırleştıren nadır ustalardan Şefık NaiDantoğlu'nun yaptıflı takıda gumüş ve taş birlikte ışlenmış. Mehmet Kara, Erzurum'daki eski bir hanın ıkıncı katında, Erzurum taşı ve gumüş karışımı ağızlıklarıyla başbaşa... l\\ t ce bu küçük atölyelerde oturur, taşlann yapıhşını ve işlenişini seyredermiş. Sonunda Erzurum taşının özelliklerini öğrenmek üzere bir başka ustayı, Mustafa Kara'nın akrabası Mehmet Kara'yı ziyaret ediyoruz. Bu ustamız da ağızlıklar yapıp gümüşle süsİüyor üzerini... "Kimler alıyor bu ağızlıkları?" diye soruyoruz. "Yabancılar süs diye, cl işi diye alıyoriar. Yerh'den pek kimse kalmadı. Hem sigaralar filtreli, agızlıga gerek yok!" 12 yaşından beri bu işle uğraşan Mehmet Kara, akrabası Mustafa ustadan daha eski bir usta. Bir zamanlar Erzurum taşının yanı sıra, sarı kehribar ile gümüşü birlikte çalışırmış. Ne yazık ki elinde hiçbir örneği yok! "Biz mal biriktirmeyiz," diyor: "Müşteri gelir, istediği bir şeyi tarif eder gider; iki saat sonra geldiginde malı hazır olurdu..." 63 yaşındaki bu ustaya göre, bu taşın en önemli özelliği nikotini çekmesiymiş. Taş, sigara içimi sırasında ıslandığından, "zehiri de birlikte" alırmış. Ayrıca yine aynı özelliğinden dolayı, tespih olarak kullanıldığında, elin terini ve clolayısıyla, varsa, kokusunu alırmış... Çalışanların dediklerine göre, Erzurum taşı gibi bir malzeme, işçilik ve ürün, Erzurum'un dışında dunyanın hiçbir yerinde bulunmuyor. Bu nedenle herkes, Doğu'ya özgü sessiz bir umutla, turizmin buralara kadar uzanmasını düşlü yor. • 23