05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

N»' HAFTADAN HAFTAYA Mehmed Kemal Bir kuş, bir kuş daha uçtu, kuşlar uçar Derdi inanmazdım, "Bir kuş daha uçtul.." Dokuz çocuğu vardı. Bizim yeni yetme delikanlı olduğumuz yıllarda Rüstem Baba'ya her rasladığımızda kuşlardan söz ederdi. Ne kuşuydu, neyin kuşuydu bilmezdik. Sadece, "Bir kuş daha uçtu" der, bir şeyler' bizimkilerden birini alıp alıp götürdüler. Hem kuş hem itibar yitirir olduk. Birgündedim ki Kuşçu Ihsan'a, "Bu böyle olmayacak, benim kalanları sana satayım.'' Biraz düşündü: "Olursat, neistersin?" Geçmiş gün verdim birfiyat, defettim kuşları başımdan, kurtuldum. Zaten evdekiler de 'kuş uğursuz' diye durmadan mırın kırın ederdiler. Onların da dediği oldu. Biz kuşları salmıştık. Rüstem Baba, her yıl birini, ikisini salıyordu. Her saldıkça da, "Bir kuş daha uçtu..." diye gönül eğliyordu. "Işıl özgenturk'ün, 'Derdlm Yeter Sakln 01' adlı yapıtını okurken rasladım, 'Yuvadan Bir Kuş Uçtu' diye bir öykü var. Onunöyküsündeki kadın, bizim Rüstem Babaerkek... Baktım ikisi de durmadan yuvadan bir kuş uçuruyor. Adı Sevgül... Sevgül, yeditane kızınanası... Heryanı kötülük dolu dünyada kızları nasıl koruyacak? Dile kolay yedi tane kız, saymayla bitmez. Hani içlerinden bir ikisi oğlan olsa, belki kol kanat gerer. Netsin ki yedi tane afacan kız!.. Yuvadan ilk uçan Nuriye oluyor. Fabrikaya girdiğinde Kemal'e tutulur. Birlikte İzmit'e kaçarlar. Ne nikâh var ne düğün. Sevgül gider Kemal'i bulur, "Nlkâh.." derse de Kemal, hiç oralı değil... Yuvadan ikinci uçan Filiz... Onu bir mezbaha işçisiyle, kendi eliyle evlendirdi. Ardından gözyaşları döktü ise de, boşuna... Filiz gitti!.. Günün birinde, Filiz dellendi, dediler. Gerçekten dellenmişti. Filiz'i akıl hastanesine yatırdılar, geride kalan çocuğu (torunu) Sevgül'e kaldı. Adı Neslihan, olmaz olaydı, nesli kurusaydı. Şimdi bir akıl hastanesinde Filiz'e koşar, bir kundakta Neslihan'a... Geriye Tazegül kalmıştı. Bir gün o da yuvadan uçtu. Oysa ne güzel yazar ne güzel okurdu. Ablası Nuriye birkaç kadın çalıştırırdı yanında, Tazegül de onun yanına sermaye gitti. Bir kuş da böyle uçmuştu. Kuşlar uçuyordu, ama Sevgül için nafilel.. Dilediği gibi uçmuyordu. Kuşları uçuruyorlardı. Işıl Özgentürk," Aradan aylar geçtl Sevgül'ü unuttum?" diyor. Sonra hatırlıyor, şöyle anlatıyor: "...Arada sırada onu düşündügümde, kendi topraklarında mutlaka kök saldığını, o kırılmaz Inadıyla bunu başardığını düşündüm, Içlm sevglyle doldu. Çok sonra öğrendlm, kopan köklerl yenlden tutturmak zormuş. Sevgül kendi Ikllmlnde uzun süre yaşayamamış, doktorların bağladığı kordonlarını glzllce başka doktortara çözdürmüş, gebe kalmış ve pek çok şeyin, ufalanıp glden çocuklarımn bedellnl öderceslne henüz kırkına varmadan doğum masasında ölmüş, arkasından bir 'kancık anası öldü' demişler. Gldlşogldiş." Kuşlar durmadan uçarmış. Ama bu kez ana uçmuş. Ana ayrıkotları dolu o iklimi sevmemiş, kendi iklimine göçmüş. Kendi ikliminin de yaramadığını anltyoruz. Hangisi olursa olsun, kuşlar uçar. Uçan döner mi? D anlatmakİ8terdi. Dokuz çocuğu vardı Rüstem Baba'nın kızlı, erkekli. Kaçı kız, kaçı oğlan biz bilmezdik, belki kendi de bilmezdi. Bundan olacak, heryıl kuşlardan biri uçardı, yani evlenirdi. Ya gelin gider, ya güveyi olur. Ama kuş, hiç durmaz uçardı. Mer kuşun bir uçma dönemi var. Çocukluğumdabiraragüvercinbesledim. Evde.çatı arasının sıcak bir yerinde, yemini, suyunu verir, bitine böceğine bakar, besler, yerine alıştırırdım. Sonra başka güvercin meraklıları ile birlikte kuşları alır, uzak, çok uzak yerlere götürür, oradan salardık. Onemli olan her kuşun uzak yerlerden dönüp dolaşıp, kendi yuvasına dönmesiydi. Hele yanında bir kuş daha getirirse, o da senin olurdu. Hem kendi gelen hem de birini yedeğinde getiren kuş, çok makbuldü. İlk yıllarda bizimki gelir, sevinirdik. Daha sonraki yıllarda bir iki kez yanında bir kuş dahagetirdi. Besisini arttırdık, gözde kuşlardan saydık. Ama yıl geldi ki, bir Kuşçu ihsan vardı, onun kuşları hepimize baskın çıktı. Her saldığımızda onunkiler. $ A l R LE R ŞİİRLER bahçe Zaman Eylül eylülde gözbebeklerinde çıplak kara bir korku olur zaman, yurekte çekilen kaç öfke varsa çırpınır zulalanmış kaç sevinç varsa canlanır bir dudağın gulümseyen köşesinde. ardından umutlar da kanar sevdan da. gözyaşlarına karşı yanşır örselenmeyen yerleri yaşamanın gençllğinin o solan büyüsü boğazlanmış, kahpe bir gecede sesslzce kalır... SEVİM ÇİÇEK Zaman Şiirleri "Doğu Şiirleri", "Yaz Şiirleri", "Glzemll Şllrler" ve şimdi de "Zaman Şllrlerl". Bunlar, ilk kitabı "Bakış Kuşu"nu 1969 yılında yayımlayan Hllml Yavuz'un "şiirler" izlegi üzerine yazdıklarının adları. "Bedrettln Üzerine Şllrler"i de bunlara katarsak, "Zaman Şiirleri" Hilmi Yavuz'un altıncı kitabı oluyor. Zaman Şiirleri, üç bölüme ayrılmış: Dün, Bugün ve Yarın. Yavuz, Dün'de zamanı söz, dil, soru, şiir, gölge, kül karşısında sorgularken, Bugün bölümünde zamanın kuşlar, yazlar, kar, aynalar, yollar, bahçe ve akşamlarla ilintisini araştırıyor. Yarın bölümü ise, Yavuz'un ölümle şiir ikilemi karşısındaki tavrını irdeliyor. Özenli baskışıyla, ama daha önemlisi söyleyiş biçimi ve söylemek istedikleriyle şiirseverlerin ilgisiz kalamayacağı bir kitap "Zaman Şiirleri." Ve şiir okurları için birkaç kitap adı daha... Tuğrul Tanyol'un 1985 Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü alan kitabı "Ağuatos Dehllzleri", özkan Mert: "Stockholm'de Mavi Saatler", Ozan Telll: "Kalenderoğlu Piri Mehmet Destanı" ile "Aşktan Umut Kesilmez." "Bahçe ve Zaman" şiirini Hilmi Yavuz'un "Zaman Şiirleri" kitabından aldık. D erguvan burümüş Zamanl kaldır gövdenl bahçenin üzerlnde ağır ağır aksın her yandan sözlerime yaz aksın ve yazılan, kalbimin zamanıdır öğle bir erguvan, ki davanılmaz döndü bahçe kendi içinde, ıtır döndü o zaman anladım: aşklardır durmayan herşey ve dönen, belleğin zamanıdır HİLMİ YAVUZ Ölüme muhallftlr bütün serçeler eski baharlardan kalma bir huznü saklar glbidlr yüzün gönlün bir glzemli düşün arenasında sahipsiz pusatsız yolcu çarmıha gerili düşünceler inanç duygusu ey aldanışı ömrün haykınş sesinin yabanıl ormanında yaşmak bir bulut ağıt çözerken yakarış Gül sırası Ayşe gül resimlerl çlzlyor, Gözlerimi rakıya batırıp önüne koyuyorum Bunlar ne kocaman güller ki böyle diyor, Milas evlerinin önunde görmüştüm Elden ele dolaşarak açtıklarını. Ayşe gül resimleri çiziyor, . Gizllden gizliye mi acaba Insanın içini dikenleri kanatıyor Ben bu gülleri bir de Lorca'nın şiirlerinde görmüştüm Dizeler bittikten sonra ansızın Bir akşamüstü gibi Kanamaya başlardı. MUZAFFER KALE Kesmeyelim soluğunu Eğer solacaksa yüreğimin sokak başındaki çiçekler benzeyecekse donuk heykellere sahilde ağan martılar ve edepsiz düşlere uzanacaksa sevgi kesmeyelim soluğunu bir geceyansı kanlarla kavuştuğum yaşamın. A.METİN BAL ölüme muhaliftir bütün serçeler MEHMET SELÇUK 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle