25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

zik çalınıyor. Deneyimlerimize göre öyle bir ortamda, balık yemekten çok kazık yenilir. Bakahm göreceğiz... aha önce de belirttiğim gibi bu gece lokantada balık gecesi yaşanıyor. O yüzden mönüde deniz ürünleri dışında fazla bir şey yok... Açıhşı beyaz şarap eşliğinde balık salatası ile yapıyoruz. Şef garsona, listenin en pahalı yemeği olan levrek filetosu ısmarladığımızda, bize gösterdiği ilgi artıyor. Yüzündeki saygılı ifade iyice belirginleşiyor. Levrek filetosunun listedeki fiyatı 4900 TL. çünkü... "Levrek taze mi?" şeklindeki sorumu şef garson, "Biraz önce canlıydı" diye yanıtlıyor. Oysa bilmiyor ki, biz balığın neredeyse bütün yaşamını biliyoruz. Ama yine de yalan söylüyor sayılmaz. "Biraz önce" değilse bile, o sabah gerçekten canlıydı... D akat gazeteci olduğumuzun anlaşılması, koyu bir Cumhuriyet okuru olan Ahmet Erttlkel'in bızi ikram yağmuruna tutmasına yol açıyor. Şef garson önce "aşçıbaşının ikramı" olarak (bizim ısmarlamadığımız) midye tavayı getiriyor. Daha bunu bitiremeden yine "aşçıbaŞef garson siparişi alıp giderken, biz de lev şının ikramı" olarak "ahtapot güveçte" gelireğin başında son bir anı fotoğrafı çektirmek yor. Parasız oldukları belirtilen bu ikramları için sandalın önüne gidiyoruz. Fotoğraf çek geri çevirme isteğimiz Ahmet Ertükel'i müttirirken lokantanın baş aşçısı yanımıza geliyor. hiş üzüyor. Kabul etmek zorunda kalıyoruz, Sabah balık halinde levrek pazarlığı yapan ki ama biz de üzülüyoruz. Çünkü sabahtan beri şinın ta kendisi... Bizi görunce şaşırıyor. O iştahımızı sakladığımız, hatta bu yüzden öğle yüzden sabah açıklamadığımız amacımızı şim yemeğini bile hafif geçirdiğimiz levreğe midedi söylenıek zorunda kalıyoruz. Daha da şa mizde fazla yer kalmadı... şırıyor. Baş aşçının adını da orada öğreniyoEpeyce bekledikten ve bundan böyle bir tek ruz: Ahmet Ertükel. Bizim şef garsona verdi lokma bile yiyemeyeceğımizı sandığımız sırağimiz siparişin kendisine iletilmesı üzerine, fi da bir tepsı içinde levrek filetoları da geliyor. leto çıkarmak üzere, balığı sepetten almaya Una bulanmış olarak (pane) pişırilen balık gelmiş... parçaları koca tepsıyi hemen hemen doldurmuş... Bu bolluktan anlıyoruz ki, ahçıbaşı yine "Gördünüz, diyor, bugun balık halinde bir ayrıcalıklı davranmış, 2 kilo 700 gramlık levtek levrek vardı... Onu da ben aldıın." Söy reğin en az bir kilosunu bize ayırmış... ledikleri doğru. Birlikte birkaç fotoğraf çcktirdikten sonra biz masamıza, o mulfağa dönüyor. Balık lokantalarında müşterilerin ne ölçüde kazıklandığını ortaya çıkarma çabamız başarısızlıkla sonuçlandı. Sabahtn saat sekizlnden beri "sıkı takip" altına alınmış olan levrek, şimdi fileto olmuş, Yalçın PekşenHn midesine inlyor. F belki de bu haliyle daha da ilginç bir durum ortaya çıktı. Istanbul'un lüks bir lokantasında, " l ü k s " bir balık yedıkten sonra kazıklanmayan ilk insanlar olarak tarihegeçebilıriz... Hesap faturasıru gördüğümuz zaman kazıklanmadığımızı anhyoruz. lki kişilik hesap tam 20000 lira tutuyor. Oysa yedığımiz bir kilo kadar levreğin balıkçıdan alış fiyatının 7000 lira olduğunu en iyi biz biliyoruz. Üstelik balığın kafası, kuyruğu, kılçıkları da göz önüne alınırsa, yediğimiz miktarın maliyeti 10000 lira civarında. Bu hesaba levreğin dışında yedıklerimiz ve içtiklerimiz de eklenince, fatura bize haddınden fazla mütevazı görunuyor... Yukarıdan ben anlattıklarımızdan umduğumuz gibi önemli bir sonuç çıkmadı... Şımdilik şu söylenebilir; balık deyip geçmemek gerekiyor ve balığın öyküsü karaya çıkar çıkmaz bitmiyor...n abah sandaldan çıkarken tanıştığımız levrek şimdi tabaklarımızda... Bilmiyorunı Ahmet Ertükel'in aşırı ikramından mı, yoksa neredeyse bir dostluk duygusu duymaya başladığımız (hatta bir ara ad koymayı bile duşundüğümüz, fakat bir balığa uygun ad bulmanın zorlukları karşısında vazgcçtığımiz) levreği yemekten ötürü mü, ikimiz de müthiş iştahsızız. Yine de balığın, fiyatını hakeden ustün lezzetini farkediyoruz. Böylece son lokmalarımızla birlikte balığın karadaki yolculuğu midelerimizde son buluyor. Ne yalan söylemeli, balık lokantalarında müştenlerin ne ölçüde kazıklandığını ortaya çıkarmak ıçin yaptığımız bu girişim, tam bir başarısızlıkla sonuçlanmış durumda... Ama s Levreğin denizdeki serüveni L evrek balığı yemek gerçekten şans ışı artık Yaşamak ıçın karanlık ve sessiz yerlerı tercıh eden günümüzde gürültünün ve çevre kirliliğinin iyıce artması nedenıyle artık pek bulunmaz oldu Eskıden Marmara Denizi, Saroz Korfezı, Ege ve Akdeniz levreğin bol bulunduğu yerlerdı. Hatta istanbul Boğaziçi'nde Macar Tabyası, Rumelı Hısarı, Kız Kulesı kumlukları ıle Balta Lımanı ve Kumkapı Balık Hali'nde, satışlar sabahın saat sekizinde başhyor. Balıkçılar "kısmetlerini" karaya çıkartır çıkartmaz komisyoncular Işe başlıyorlar... Uzun bir güniin akşamında, levreğimiz.^, karadaki son saltanatı: Lokantahın mutena bir köşesinde müşteri bekliyor (üstte). Göksu Deresı ağzında levrek yatakları vardı. Şimdilerde ıse Marmara Denizı'nde bile levrek yatakları kalmamıştır. Ancak ıssız koylarda, Akdeniz ve Ege'nın dar boğazlı koylarında yakalanabilıyor. Levrek balığının vücudu ıri ve kalın pullarla örtülüdür. Sırtı koyu kurşunidir. Bu renk yanlara doğru açık kül rengi ve gümüşı olur. Karnı beyazdır. Başı vücuduna oranla normaldır ve ağzının ikı yanı körüklüdür. 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle