Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Adam yine uzaklaşma taklidine girişiyor. Zafer Galip üstelemede: Sen de bir şeyler ver de gidelim... Yedi bin olur dedim... ahkçı Hüseyin Peki ai bakalım... Jtunt bir gece ve Göz koyduğumuz levrek sonunda kilosu bir gündüzü (tam olarak 22 saat) deniz üstün 7000 liradan el değiştirdi... de (Marmara Denizi) uykusuz geçirmenin seYeni sahibi balığı boynundan yakalayarak meresini, Kumkapı Balık Hali'ne elindeki iki biraz ilerdeki teraziye götürüyor. Tartı sonutorba içinde indirdi... Torbalarda 810 kilo ka cu balığın 2 kilo 700 gram geldiği anlaşılıyor. dar dil balığı, 7 palamut, 3 kırlangıç balığı, 7000 çarpı 2700 eşittir 18900 lira... Fakat babirkaç kilo "önemsiz" balık (istavrit türü) ve lık alışverişinde para görülmüyor. İki taraf da bir levrek vardı. ellerindeki defterlere birbirlerinin adlannı, baSöylediğine göre en çok levrekten umutluy lığın ağırlığını ve kilo fiyatını yazıyorlar. Alışdu. "Bu, diyordu, iyi para edecek." ÇUnktı veriş bitiyor... Hesaplar daha sonra toptan göo gün balık halindeki tek levrek Hüseyin rülecek... Kunt'un levreğiydi. Artık iyiden iyiye sahiplendiğimiz levreğin Daha Kumkapı Balık Hali'nin beton zemi yeni sahibi Dilson Oteli'nin bir görevlisi. Denine ayak basar basmaz balıkçının çevresi ko mek ki bu gece Dilson Oteli'ndeyiz. Fakat Dilson'un görevlisi hemen gitmiyor. misyoncular tarafından sanldı: "Veriyor musun, vermiyor musun?", "Bana ver, ona ver Daha bir süre ortalıkta dolaşıp, aynı yöntemme!" tartışmaları çok kısa sürdü. 5 dakika. le bir sürü balık topluyor. Sonradan öğrendisonra balıklar Zafer Galip adlı komisyoncu ğimize göre bu gece otelde "balık gecesi" nun elindeydi. Iki dakika sonra da beton ze var... min üzerinde yan yana dizilmişlerdi. Biz de yerimizi aldık... Saat 08.00... Amacımız, bir balığın karadaki yolculuğunu sonuna kadar izlemek, hatta (eğer yapabilirsek) aynı balığı midemize indirerek, ne ölçüde kazıklandığımızı öğrenmek... B alıklar ıslak betonda y&tıyorlar. Saat 08.15 oldu. Henüz alıcı yok. Oysa o gün Kumkapı Hali'nde satışa çıkan tek levrek bu... Bizim de kendisiyle ilgilenmemizin nedeni bu "eşsizliği..." Tek tük soranlar var; ama fiyatını öğrendikten sonra daha ucuz balıkların peşine takılıyorlar. Zafer Galip levreğin kilosuna 9.000 lira istiyor şımdilik... Saat 08.30'a doğru beton üstündeki balıklardan geriye sadece "bizim levreğimiz" ve biraz "önemsiz" balık kaldı. Komisyoncu bir yandan isteksiz bir şekilde, "levrek isteyen..." diye bağırıyor, bir yandan da umutsuzluğunu dile getiriyor. "Bu balık satılmayacak galiba" diyor... Ne olur satılmazsa? Satılmazsa buzhaneye gidecek, buzlanacak ve yarına kadar bekleyecek. Yarın yeniden satışa çıkacak... Dokuza yirmi kala oldukça kilolu biri yaklaşıyor levreğin yanına. Fakat karşıdan değil, arkadan doğru... Bu tutumu fazla istekli olmadığını veya fazla istekli görünmek istemediğini gösteriyor. Sonradan adının Ahmet F.r B onunda, alışveriş işini bitiriyor. Sıra tstanbul Büyük Şehir Beledıyesi Su Ürünleri Hali Mudurluğü'nde hesap görmeye geliyor. Aslında hesap, satın alınan diğer balıklarla birlikte görülüyor. Ama biz göz koyduğumuz levreğe ait işlemlerle ilgileniyoruz sadece... 18900 lirahk levreğin Zafer Galip'e verilecek olan komisyon ücreti 1134 TL (%6) tutuyor. 567 TL (°fo 3) belediye rüsumu kesiliyor. Evrakların üstüne 95 lirahk (binde 5) pul yapıştınlıyor. 19 lira (binde 1) Milli Savunma Fonu'na kesiliyor... Kesintilerin toplamı 1815 lira... 18900 liradan 1815 liranın düşülmesi ile balıkçı Hüseyin Kunt'un eline gececek para belli oluyor: 17085 TL. Dilson Otcli görevlisi satın aldığı balıkların tümünü yoldan çevirdiği bir Murat taksinin bagajına yerleştiriyor. Biz de taksinin peşine takılıyoruz. Bir gece önce Marmara Denizi'nin serin sularında oynaşmakta olan "levreğimiz" Sirkeci, Karaköy, Dolmabahçe yolu ile Taksim'e ulaşıp Dilson Oteli'nin kapısından içeri giriyor. S Biz de hemen gazeteye dönüp, otelin telefonunu çeviriyor ve iki kişilik yer ayırtıyoruz. Göz koyduğumuz levrek, sonunda kilosu 7.000 liradan el değiştirdi. Bir taksinin bagajına yerleştirildi Biz de peşindeyiz... tiikel olduğunu öğrendiğımız bu zat ile Zafer Galip arasında telaşsız bir pazarlık başlıyor... Kaça levrek? Dokuz bin... Uzaklaşır gibi yapan Ahmet Ertükel'in ardından Zafer Galip sesleniyor: Sen kaç veriyorsun? Yahu dokuz bin olur mu? Sekiz bin beş ytiz olur... Yok... Yine uzaklaşır gibi yapıyor, ama butün uzaklaşması bir iki adım... Yine Zafer Galip konuşuyor: Sen de bir fiyat ver bakalım... Yedi bin vereyim... Çok az verdin... 16 A^^» otele giriyoruz. Dilson Otelı her yanında yapılan tadilatjarla kendini yenilemış ve bu yeniliklere uygun'personeliyle, küçuk ama iddialı bir otel haline gelivermiş. TRT'ciIerin kaldığı gunlerden anımsadığım bakımsızlık ve düzensizlikten eser görülmüyor. Lokantaya girmeden önce ikinci kattaki lobisinde zartıan öldürürken, şalondaki temizlik görevlisi, hemen hemen sigaramın külünü her serpişimde dev boyutlardaki bakır tablayı yenisiyle değiştiriyor. Aynı katta bulunan "Avlu" adlı lokantanın girişine orta boy bir sandal yerleştirilmiş. Üzerine bir balık ağı atılmış. Balık ağının tam ortasında bulunan sepetin içi balıklarla dolu... Sabah Dilson Oteli'nin kapısında aynldığımız levrek de bu sepetin içinde. Fakat bu kez boylu boyunca yatmıyor, yapılan bir düzenleme ile hafifçe ayaklanmış durumda. Bu haliyle sepetin en göz alıcı balığını oluşturuyor... Karaya çıktığı andan itibaren izlediğimiz "balığımıza" burada yeniden kavuşmanın sevinciyle "Avlu" lokantasına giriyoruz. Küçük lokantanın çevresine eski bir lstanbul sokağı yerleştirilmi^. Pancurlu pencereler, tahta kapılarla tam bir eski Istanbul avlusu... Ortaya da masalar dizilmis. Bir piyanoda mü L A Bir levreğin karadaki oykusu O gün Kumkapı HalVndeki tek levrek balığının düştük peşine. Balıkçı Hüseyin Kunt'un sandalından midelerimize kadar uzanacak yolculuğu adım adım izleyerek... YALÇIN PEKŞ