Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
66 (A o ^Llkole Hayır" Derken.. Alkollü içkilere karşı toplumsal bir kampanya açmak, doğru bir tutum. Ama kampanyayı yönetenlerin davranışları yanlış... Topluma seslenmek, sanıldığı kadar kolay değildir. Şimdi, herhalde sanılıyor ki, bu uyarıyı okur okumaz, gençler, orta yaşlılar, yaşlılar (ama herhalde asıl uyarılanlar gençler olmalı) elini biraya ya da liköre uzatır uzatmaz kanlı oltaya değmişçesine geri çekecekler. Böylece de korunmuş olacaklar. Alkollü içkiler konusunda hiç de gerçekçi bir yaklaşım değil bu. lnsanda kulak verme duygusu bile uyandırmayan, anlayıştan uzak, insana derinlikli bir bakış taşımayan, katı, sert, bağnaz bir tutum. Alkollü içkilerle böyle mi savaşılır? Insanlar alkollü içkilere karşı böyle mi uyarılır? Elbette ki, hayır. Bu tutum, eğitimin bütün ilkelerine aykın, olsa olsa kampanyayı yönetenlerin davranışlarını yansıtan yanltş bir tutumdur. Alkollü içkilere karşı toplumsal bir kampanya açmak doğru bir tutumdur. Gerçekten de alkollü içkilerin giderek artan tüketimi, bütün toplumları bu konuda çeşitli önlemler almak zorunda bırakmaktadır. Ama, özellikle iki noktaya çok dikkat etmek gerekmektedir: 1. Insanlar alkollü içkileri NEDEN içiyor? 2. lçki yerine NE İÇMELERİNİ öneriyoruz? Birinci nokta, içki içmenin temel nedenlerini anlamamız için gereklidir. Bu noktayı bilemezsek, ürkütcrek, korkutarak insanları içkiden vazgeçireceğimizi ummak boşunadır. lkinci nokta da yararlı bir hedef belirtmek gereğidir. SÜT, AYRAN, MEYVE SUYU gibi içeceklerden biri ya da bazıları desteklenmeli, yaygın içeeek olarak önerilmelidir. Ama, yok, biz bunları düşünürken yeni dehşetengiz uyarılar geliyor: Alkollü içkilere karşı kampanyu karşı toplumlar zaman zaman harekete geçmişlerdir. AmeriAlkollü içkilere yasagı" bunlardan bırika'nın unlü "alkol sidir. Ne ki, "alkol yasağı" içki kaçakçılığının gelismesiylc sonlanmıştır. Devletin bütun çabalanna karşın, kaçak içki yapımı, satımı, bu yolla içki içilmesi önlenememiştir. Ustelik devlet, alkollü içkilerden sağladığı gelirden de yoksun kalmıstır. Sonunda, içki yasağı kaldırılmıştır. Ülkcmizde de, " M e n ' i Müskirat Kanunu" ile alkollü içkilerin yasaklandığı bir dönem yaşanmış, bu deneme de başansızlıkla sonuçlanmıştır. Tarihteki "içki yasakları", arkalarında sayısız anı, fıkra, öykü bırakarak geçip gitmiş, içki şişesinin karşısındaki insan ise kalmıştır. Yasaklamalarla, zorlamalarla alkollü içkilerin içilmesinin önlenemeyeceği anlaşılınca, toplumları eğıterek, içkinin zararlarını anlatarak ve bu yolla insanın kendi kararıyla içki içilmesinin önlenmesi, azaltılması yoluna gidilmiştir. Bu kampanyalardan birisi Fransa'da yapılmıştır. Fransızların ünlü şarapkonyak düşkunluğılnün toplumsal bir sağlık sorunu durumuna geldiği dikkate alınarak, "Şarap içmesiit iç" kampanyası açılmıştır. Bilgili, sistemli, dikkatli, her yolla destcklencn bu kampanyayla belirli ölçüde başarı elde edıldiği anlaşılmıştır. Yaşa, cinsc, bölgeye, mesleklere göre yapılan istatistikler, çok fazla olmasa da belirgin bir azalmanın olduğunu, içki içenlerin sayısında ve içilen içki oranında düşme görulduğunu ortaya koyınuştur. Yakın zamanlarda böyle bir kampanya Sovyetler Birliği'nde başlatılmıştır. Votİca kadehiyle özdeş görülen Sovyet vatandaşları içkiye karşı olmaya çağrılmış, içkinin sağlığa aykırı yanları anlatılarak içki alışkanlığı azaltılmaya çalışılmıştır. Kampanyanın sonuçları ile ilgili bir bilgim yok. 'Alkollü içkilere karşı kampanya", devletin bütün organlarıyla, ilgili meslek kuruluşlarıyla, kamuyu etkileyen araçlarla (basın, TRT gibi) yapılır. Ama, böyle bir kampanya, dikkatle, eğitim ilkelerine uygun, insanı inandıran, insana yakın, insanı anlayan öğelerle yapılmalıdır. Böyle yapılmalıdır kı insana ulaşsın...f ] I ir süredir Yeşilay'ın uyarılan çıkıyor. Gazetelerde, dergilerde görüyoruz. Yeşilay alkollüiçkilere karşı kurultnuş bir örgüt. Doğru bir amacı var. tnsanları alkollü içkilerin zararlarına karşı uyarmak, bu zararlardan uzak tutmak istiyor. Ne güzel, ne doğru, ne iyi bir amaç bu. Ama, bu uyarıları nasıl yapıyor? Bir de ona bakıyoruz. Buyrun bakalım: TÜRK ÇOCUĞU ALDANMA!.. BtRA, LİKÖR VE BENZERt tÇKtLER ALKOLtZMtN, MASUM ZANNEDtLEN VEYA ÖYLE GÖSTERtLEN KANL1 OLTASID1R... YEŞİLAY Şöyle, gözümuzde canlanan görüntüye bakalım. Bira, likör ve benzeri içkiler (artık nelcrse) kanlı bir olta olmuş, oltayı da herhalde gözü kanlı, eli kanlı kötü niyeti kuşkusuz biri tutuyor olmalı. Türk çocuğu da balık gibi bu oltaya atlıyor. Atlıyor ve kanlı oltayı tutan kanlı elin kurbanı olup gidiyor... Bu nice kan, nice dehşet, nice şiddet... "A YYAŞ ÇÎFTtN ÇOCUKLARt APTAL, CANt VEALKOLtK OLVR..." YEŞtLAY Yapmayın, etmeyin, böyle olmaz. Biraz anlayış, biraz sevgi, biraz sıcak yaklaşım. Bu kadar şiddet, bu kadar hiddet, bu kadar sertlik yarar getirmez. Şimdi, adam evine gelmiş, yemekte bir duble rakısını koymuş, "Hadi hanım, sen de bir yudum iç bakalım" demiş. Breh, breh, breh... Çatılmış kaşlar, havaya kalkmış tehditkâr parmak, "Sakın ha, çocuklarınız aptal, cani, alkolik olur" diyen sert bir ses. Alkollü içkilere karşı böyle mi uyaracağız insanları? Şimdi denecektir ki, "sözii edilen kişiler 'ayyaş' olanlardır." Evet de "ayyaş" kimdir?, "ayyaşlık" nedir?, hangi ölçüyle belirlenir bunlar? Böyle günlük konuşma türü tanımlamalarla bilimsel konular aktarılmaz, bilimsel temele dayalı olması gereken kampanyalar yürütülmez. Üstelik, her şey bir yana, hiçbir başarısı da olmaz, olsa olsa insanları dertlendirir, gamlandınr, bunca dert, bunca gam da ancak içkiyle hafifletitir. Onun için de böyle kampanyaları açıp yürütürken ters tepkilere yol açabileceğini düşünmek gerekir. Ürkütmek, korkutmak, azarlamak, sindirmek.. Bu "cezacı" davranışı bir yana bırakıp insanı anlamak, insana yardımcı olmak, insanın sorunlannı çözmeye yönelmek gerekli. Sağhklı davranışın temel öğeleri bunlar. Bir sorunu çözmek mi istiyoruz, önce doğru yaklaşımı bulmak zorundayız. Topluma seslenmek sanıldığı kadar kolay değil ki..,D Yaşamın tadını yusaklamak yerine^ yunlış olanı anlatmak bıra/ katan ne varsa Y aşama dolusutatgülmek cinsellik ayıp, "yasak". lçki haram, söyle ağız hafiflik, içi isıtan bir scvgi, "Aman ha, dikkal". Yaşamı kıırutmaya, yavanlaştırmaya, buruşturmaya kocaman bir onay. Yaşamanın butun tatlarını, keyiflerini, çiçeklerinı "kaçak'Mara itelemek, "kaçamak"lara bırakmak. Nasıl da ba^arıyoruz bunu!.. TV'de alkollü içkilerle ılgili bir program izliyoruz. Program, bira bardaklarından yavaş yavaş surdibinde içilen mavi ispirtoya kayıyor. Biraz insaf gerekmcz mı? Çcvremize bakalım. lçki içen birçok insan. Az içen, çok içen, her gun içen, ara sıra içen birçok insan. Ama, bunlardan hangisı surdibinde mavi ispirto içıneye başlıyor? Hıçbırı... lçki içmenin doğal gidısı bu değil ki. Öyleyse neden bu yapaylık, neden bu zorlama, neden bu abartma? Neden, "Dikkat et, sonun budur" urkıUmelen... tnsanca bir yaklaşımı neden bulamıyoruz? Bir soruna ya tunıuyle kayıtsızlık ya da çatık kaşlı, eli sopalı, korkutucu bir tavır... tkisinin ortası yok mu? Var ama biz bulamıyoruz. Bulamıyoruz da ne oluyor, bir de ona bakalım. Işte, UBA'nın haberi: "Tiirkiye'de tiim uyarı ve unlemlere kar>ın, alkol tüketiminin hııla arttıgı kaydedilirken, 1981 yılında 320 milyon litre olan alkol tukeliminin 1985 yılında I milyar litrcye tırmandıgına dikkat çekildi. Alkol tiıketiminde 1986 yılının ilk uç ayında da °/o 15 oraııında artış saptandıgı belirtildi". Bu açıklamayı yap.ııı Yeşilay Cemiyeti Başkanı. Demek ki korkutmayla, ürkütmeyle, bağıımayla, çağırmayla olmuyor. lnsanlara böyle davranmanın yararı yok Olmaz da... Once, insanı anlamak. tnsana bir şey anlatmak için, önce onu anlamak gerekli. İnsan neden içki içiyor? Anlamak gerekli. Neden böyle içiyor? Anlamak gerekli. Neden bu kadar içiyor? Anlamak gerekli. Neden sürekli içiyor? Anlamak gerekli. Sonra, ölçüyü bulmak. Doğru ölçüyu bulmak gerekli. lçerken ölçiı, susarken ölçü, konuşurken ölçu... İnsana yaşamayı yasaklamayalım, yanlış olanı anlatalım... İnsan, kendisini anlayan sese kulak verir.D