Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tüketiciyi ancak kendisi koruyabilir Türkiye'de bugünkü ortamda kalitesiz ve bozuk mal satan üretici ya da tüccarın etkili bir biçimde cezalandırılacağına inanan varsa, bunun nasıl gerçekleşeceği konusunda somut önerilerini bekliyoruz. ya iade edip gerçekten fındık, üzüm almak ve bir daha da kuruyemış alırken gözünu dört açmaya kesin karar vermek ya da bir daha o satıcıdan fındıküzüm almaya tövbe etmek. Çünkü o satıcıyı şikâyet edecek merci yok, şikâyet etsek de bize astarı yüzünden pahalıya gelecek. Keşke bu şıkâyetleri anında yanıtlayan kurumlarımız olsa... Ama biz diyoruz ki, günün birinde Türk tüketicisi bu kurumlara kavuşacaksa, bu yoldaki mücadelenin başlangıcı da ancak tüketicinin kendi kendini korumayı öğrenmesinden ve kendi haklanna sahip çıkmasından geçer. Biz, 7 eylül tarihli yazımızı tepkiyle karşılayan okurlarımızdan, devleti göreve çağıran "sloganlar" yerine somut oneriler bekliyoruz. Eğer okurlarımız Türkiye'nin bugünkü koşullarında dürüst olmayan esnafı, satıcıyı yola getirecek ve tüketicinin kalitesiz mal almasını önleyecek yolları biliyorlarsa, bunları somut oneriler olarak bize bildirsinler ve biz de yetkililerin dikkatine sunmak Uzere bu önerilere, bu köşede yer verelim. Sloganların ötesinde, ayaklan yere basan, bugünün Türkiye'sinde uygulanabilecek önerileriniz varsa bekliyoruz. D I eylül tarıhh Cumhuriyet DERGl'dc yayımlanan ve okurlarımı/m bize gönderdiği mektuplardan örnekler vererek, "Bugunku ortamda Türkiye'de tüketicinin ancak kendi kendini konıyabilecegi" mesajını veren yazımız, ba7i okurlarımız tarafından tepkiyle karşılandı. mında, tüketicinın ancak kendi kendini koruyabileceğine inananlardanız ve biz bilinçli tüketıcı olmayı öğrenemedığimiz sürece, dilrust olmayan üretici ve satıcının bizi kazıklamasının kaçınılmaz olduğunu düşünenlerdeniz. Bunun en taze örneğini bu satırları yazarken yaşadık. Tam daktilonun başında mektuplara gömülmüşken, kapıdan içeri bir gazeteci arkadaşımız, gazcte kâğıdından yapılmış şeytan minaresi şeklindeki küçük bir külâhı bize doğru uzattı ve fındıküzüm ikram etti. Biz biriki tane aldıktan sonra da o kendi masasına geçti ve kuruyemişini afiyetle yemek üzere şeytan minaresi külâhı açtı. Ama açınca bir de ne görsün... Sadece üç fındık dekoratıf mahiyette külâhın üstüne serpiştirilmiş, külâhın gerisı hep üzüm. Malum, üzüm fındıktan daha ucuz. Satıcı cinlik etmiş, bizim arkadaşı fındık fiyatına üzümle bir güzel kazıklamış. Şimdi, bunun çaresi ne?.. Bıze göre ya hemen gidip, külâhı satıcı Tencerede yemek bekletmeyin! 7 örneğin Ankara'dan bize yazan bir okıırumuz, "Si/ sahlekfir satıcıyı elestirmek yerine, kazıklanan tüketiciyi hilinçsizlikle ya da bizim deyimimizle şuursuzlukla suçluyor ve 'Bilinçli tüketıci olmayı öğrenelim' diyorsunuz. Yazınuda hep tuketicilere yukleniyor, kimini ithal malı saç kurutma makinesi aldığı için, kimini de 50 gramlık kahvenin 13 gramlık ambalajına da aynı parayı verdigi için, adeta azarlıyor ve bir daha yapmayın diyorsunuz" demekte... lzmir'den bı/e yazan bir başka okurumu7un yakınması da aynı doğrultuda: "Cumhuriyet DERGİ'de 7 eylül giinü yayımlanan ve sizden medet uman okurlannı/ın şikâyetleriyle meklupyanıt şeklinde hazırladıgınız yazınıı bizi yadırgattı. Esnafın, tuccann, imalatçının suregelen ve giderek yiiz sıizce artan sahtekarlıklanyla, yoklukla boguşan ve geçim /orlugundan bunalan vatandaş, butun bunlarla tek başına nasıl mııcadele edebilir? Hele hele ithal malı satan soyguncularla... Devlet, vatandaş için bir organ mı? Degil. Pazardan erikle ^eftali aldık geçenlerde, eve geldik baktık ki hepsi çurük. Bir arkadaş 1.800 lira verip Yeni Rakı almış. Açmış bakmıs ki tam ispirto. Ertesi gun TEKEL'e goturmüş. 'Kapağı açmışsını/., değiştiremeyiz' (iemişler. İthal malı pcyniri, eti bozulduktan sonra satıyorlar. Herkes çalıyor, vuruyor, soyııyor ve ustelik de ulanmadan 5 vakit namaz kılıyor. Olur mu bu deyince de, 'Eee, ticarct bu' diyorlar." Yukarıdaki okurlarımızın tepkilerini anlamıyor değiliz. Ama çözüm nedir? Tek başına bu tepkileri dile getirmek ve dürüst olmayan satıcı ve tüccara bize ayrılan bu sutunlar aracılığıyla sövup saymak, tuketicının haklanna tekrar kavusmasını sağlar mı? Tabıi kı hayır. Olsa olsa bu sütunları bir ağlama duvarına dönüştürür. Biz ısrarla Türkiye'nin bugünkü orta onya'nın Akşehir ilçesinden bize yazan Sulhiye Tekgil adlı okurumuz, emayesı dökülmüş tencerelerin nasıl onarılacağını soruyor. Sulhiye Tekgil, "Mutfaklanmızda kullandıgımız emaye kaplar, ne kadar gozetilirse gozetilsin, çarpma sonucu emayesi dokülup metal kısmı çıkıyor. Bu tür kaplar hem göze hoş go/ukmuyor hem de ema\cnin dokulduğu demir kısımlar oksitlenecegi için bir sııre sonra tencere ve kapların delinme tehlikesi ortaya çıkıyor. Bu tur kapların nasıl onanlacagı konusunda bir oneri getirirseniz, sadece beni degil, sayısız ev hanımını sevindirmiş olursunuz," diyor. K öncelıkle şunu belirtmek ıstıyoruz. Emayesi yer yer dökülmüş tencere ve kaplar, sadece Sulhiye Tekgil hanımın dediği gibi, göze hoş görunmemek ve zaman içinde delınme tehlıkcsiyle karşı karşıya bulunmakla kalmıyor, asıl önemlisi, emayesı dökülmüş kısımlara temas eden yiyecekler sağlığa zararlı oluyor, bazı mide rahatsızlıkları ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden biz emayesi dökülmüş kap ve tencerelerin kullanılmamasını salık veriyoruz. Ev ekonomisi uzmanlarırun da ifade et tiği gıbi, emayesi dökülmüş tencerelerin içinde yeınek pişirmemek, yine emayesi dökülmüş kapların içinde yiyecek bekletmemek gerekır. Yanı sözün kısası, bu tür kapları mutfaklarımızdan uzaklaştırmakta yarar vardır. Bazı evlerde emayesi dökülmüş tencere ve kaplardan saksı olarak yararlanıldığı belirtilmektedir. Ev ekonomisi uzmanları, emaye tencereleri tamir eden yerlerin bulunduğunu, ancak tüketicinin buna itibar etmemesinı öneriyorlar. Söz tencerelerden açılmışken, bızım okurlarımıza önerimiz, sağlığımız açısından işi garantiye almak için sadece emayesi yer yer dökülmüş tencerelerde değıl, başta alUmmyum tencereler olmak üzere hiçbır tencerede yemek bekletmemek ve dolayısıyla pişmiş yemekle tencere yüzeyi arasındakı kımyasal "faaliyeti" engellemek. İnsan sağlığı ve yiyeceklerimizle ılgilı olarak yapılan araştırmalar, piştikten sonra tencerelerde bekletılen yıyeceklere tencerelerden çeşitlı kimyasal maddelerin geçebildiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle en sağlıklı çözüm, yemeği pişirdikten sonra bir cam kaba nakletmek ve cam kap va da tencerelerde bekletmektir. Röportaj: Ercüment Karacan Uzun gömlekler, Darka, Halka Küpeler, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği..Geçen yazın gözdeleri. Moda ve Cemiyet Haberleri 6 metre ipek kumaş ve 4 modacı VVestern Modası bu kış da sürüyor. Sonbaharın klasik giysileri Amerikalı bir modacının öyküsü. Ralph Lauren "Kadın, Erkek ve Vizon"... Semih Günver ÇIKTI 24