Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rak satıyorlar. Bir yapımcının, "Bizim parayla yaptıgımız işi, onlar bedavadan yapıyorlar," sözleriyle açıkladığı korsan kasetçilcri, yapımcılar kendi çabalarıyla önlemeye çalışıyor ve bandrol uygulaması başlayana kadar, amblemleriyle iş görmeye çalışıyoıiar. Bir kaselin korsan olduğunu anlamak için amblemine ve ses kalitcsine bakmak gerekiyor. Aynı basımevi ile çalışamamaları nedeniyle korsan kasetlerin baskıları farklı oluyor. Içinde korsan kaseti barındırmayan I.M.Ç.Jde bir de "Fasoncular" var. Az salun sanatçılann kasetlerini master banttan çoğaltan fasoncular, özel olarak yapılmış makinelerle aynı anda 4050 kaseli birdcn çoğaltabiliyorlar. Fasoncuların bir başka hizmeti ise, ınalını bir an önce piyasaya sürnıek isteyen yapımcıların getirdiği bantlardan yaptıkları kayıtlar. Malının fabrikadan gelmesi gecikince yapımcılar gcnellikle fasonculara başvuruyorlar. Eser aranması, stüdyo çalışması ve baskı aşamalarıyla yapımı 1,5 ayı bulan kasetlerin bir dc piyasa araştırması var. "Kafa sanatçıların" pazarı asağı yukarı belli olsa da Anadolu'ya gidilerek pa/ar araştırması yapılıyor. Yapımcılardan ögrendiğinıize göre, Orhan Gencebay'm son kaseti pazar iyi arastırılamadığı için 850 binde kalmış; oysa elde kaset olsa "duble yapabilirmiş" Piyasadaki kasetlerin yarısı Istanbul'da lükctiliyor. Hem ekonoınik dıırumun daha iyi olınası heın de bölgenin kalabalıklığı yapımeılara gore bu satış tazlalığının ncdenleri. Satışların yazın yuksclmesinm ncdeni de izinlerini Türkiye'de geçiren işçiler. Hiv'bir masraf ve vergi çıkmadan kaseı başıııa elde edilen para 200 lıra. Bir masıer bandınduıı dolduıulması ıse sa/lar, siudyo kııusı deıken. en a/ından 4 ınilyonu buluyoı. Geçen vıl 1,5 milyon satan "Mavi Mavi" gibi "aiaklar"ın olması öıeki kasctleıin satı^ıııı da artırıyor. Çıınku gelen alıcı diğeı lerıvle de ilgileniyor \e orneğin Mııstalu AcıkstViıı kaseılerı de hu arada 10 bınlcrce saiabilıyoı. "Musiafa Açıkses kım?" diye meıak eınıeyin. Bu'pıyasaııın dışında kak'iı ınu/ık dinle vKilerının lakip edeıueyeeeği bıı hı/la, I.M.(,.'de heı geçen gun yenı "Acıksesler" paı layıp sonuvoı . ( H l HAVH l()(,l.l înşaattan kazandığımı müziğe mi vereyim? Kaset piyasasında satış rakamları artık milyonlarla konuşulurken, birçok kişinin ismini dahi bilmediği sanatçılar 100200 bin kişilik dinleyici kitlelerine ulaşarak satış rekorları kırıyorlar. örneğin, türkucu Tahsin Kayu'nın kaseılen bugüne kadar yaklaşık 3035 bin civarında satılmış. Kaya'nın asıl mesleği müteahhitlik olduğu için kendisini, inşa ettirdiği binanın şantiyesinde peynir, ekmek ve çaydan oluşan yemeğinin başında buluyoruz. Sade mobilyalarla döşenmiş oda, yeni yıkanmış bir halıyla kaplı. Kaya ise tepeden tırnağa beyazlar içinde. Beyaz gönılek, pantolon, çorap ve beyaz ayakkabılar giymiş. Konuşmasında yer yer bir türkücunün.bazendebirmüteahhidin ifade şekilleri görülüyor. Davranışlarında gözlemlenen bu renklilik, Kaya'nın ziyaretcileri için de geçerli: Orta yaşlı bir bey, satın almayı düşündüğu "superlu\" daire hakkında bilgi alıyor, Turkueü olduğunu söyleyen genç bir bayan ise, konuşma sırasımn kendisine gelmesini beklerken çayını yudumluyor. Kaya, "Hayatımda ilk yaptıgım iş türku söylemekti" diyor, "Köylüler beni çağırıp dügünlerde Itırkıi söyletirlerdi." Fakat ilkokulu bitirdikten sonra "okuyup yuksek bir adanı olma" dusuncesiyle, köyden "ürar" edip İstanbul'a geliyor. Türkucülüğe ara verip işadamı olmak için çalışıyor. Kaya, şirket kurup ınşaat i^ine başladıktan sonra türkücülük yeniden gündeme geliyor. Kaya o gunleri ».oyle anlatıyor: "Her aksam inşaatlan sonnı lürkü valışıyordum. Miizik olorileleri bana, V\rkuda> senin sesin korkunç ve kabıliyetin var. Sen Türkiye'de 1 numara olabi'ırsin' dediler. Ben de, 'Bu işi şöhret olmak için değil, sevdiğimden yapıyorum,' dedim Hatta hiç unutmam, bir keresinde kayıl yapılırken 5 türküyü arka arkaya söylediın ve başardım. Bana, 'Profesyonel sanatçılar bile böyle okuyamıyor' dediler." Konuşmanın burasında Kaya'nın yüzündeki gergin ifade yumuşuyor; iskemlesinin üzerinde hafifçe misafirlere doğru dönerek kısa bir süre onların tepkilerini bekliyor. Sonra konuşmasına devam ediyor: "Ben duygusal ve hassas bir insanım. Müzigin her türünden hoşlanı}r rım. Sesim halk müzigi, sanal müıigi ve arabeske uygundur." Neden sadece halk müziği söylediği şeklindeki bir soruyu da, "Sanat müzigi egitim gerektiriyor. Halk müzigini, ben halk çocugu oldugumdan, halk müziginnildigim içiı söylüyorum" diye yanıtlıyor. Kaya, halk muziği söylemesine rağmen bu müzigin geleceği için bir hayli karamsar görunuyor. Kaya'ya göre, "Halk müziginin Türkiye'de hiçbir sansı yok, bu müzikle hi s bir yce gelinmez ve harcanan para da buşa gider." Aslen Erzurumlu olmasına raf ıren K. ya'nın kasetlerinin en az sattığı ver de Eı zurum. Acaba Er/urumlular hu türkülc ri bildikleri için mi Kaya'nın kasedini al Thhsin Kaya: "Kimse olmadığı zaman yalnız başıma söylüyorum." Her seyyar kasetçi, müzikseverdir Seçim sonrası, müzik kaseti piyasasının seyyar kanadında işler açilmış. Kasetçilerin yüzü gülüyor. opKapı'da, garlar cıvarındaki seyyar satıcıiar, yol kenarlarına ve küçük sokak aralarına yerleşmişler. Bu kadar şanslı olmayanlar ıse, yola çok yakın durduklarından her geçen taşıta göre yerlerini bir kere daha değiştirivorlar. Burada yiyecek maddelerinden kasetlere kadar her şey bulunabiliyor Kasetçiler, sattıkları malın reklamını yapma açısından en şanslı olan seyyar satıcılar grubunu oluşturuyorlar. işporta tezgâhına yerleştirdikleri bir akü, teyp ve hoparlörler sayesinde, seslerinı bütün çevreye duyuruyorlar. Bu sesler, ancak belediye zabıtaları etrafta dolaştığı zaman kesılıyor ve bir kaçışmadır başlıyor. Kaset satışlarının artması, kasetçilerin yüzünü güldürmüş. Seyyar kasetçilerden Nurettin Ülger, "İşler bir hayli açıldı, satışlardan memnunuz" diyor Daha sonra muşterilerın almayı düşündüğu kasetleri çalarak "demonstrasyon" yapıyor. Birazötedeki yolun başında "mekân tutmuş" olan T ıki kasetçi, her geçen arabaya yol vermeKten rahat ış yapamıyorlar. Kasetçilerden Hilal Tlıran, fotoğrafının çekildiğinı görünce teybin sesini biraz daha açarak poz veriyor. Turan, "Satışlardan memnunum, iş iyi, ama bir de belediyeciler rahatsız etmese" diyor etrafına bakınarak. Satılan kasetler arasında en çok arabesk rağbette. Dığerleri arasında ıse, Sezen Aksu en çok satan kasetlerin başında geliyor. Topkapı'da seyyar kasetçılik, İstanbul'un ve Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi arabası, zabıtası ve meraklılarıyla bir de sonuna kadar açilmış teypleriyle devam ediyor. Havanın kararmasıyla bırlikte, seyyar kasetçiler arabalarına monte ettiklerı floresan lambalarını ve ampullerı yakıyorlar. Çoğunluğu bütün gün ayakta durmaktan şıkâyetçı. Mehmet Çakır, bir tezgâhın gece vardiyasını devralırken yağmurun hafiften başlaması üserine tezgâhtan renkleri solmuş bir yağmurluk çıkarıyor. Belli ki hazırlıklı gelmiş... Neden kasetçilik yaptığı şeklindeki bir soruyu yar.ıtlarken gülerek, "Ben rnüzigi severim abl" diyor Sonra ılgisini müşteriler üzerinde yoğunlaştırıyor... n mıyorlar? Kaya gıllerek. "Vallj" onu b'Amem de, satmasına ragmen kasel bana M\ bir gelir getirmedi bugüne kadar" diyor Kaya, reklam harcamalarının yük^ek tı tulduğunu belirttıkten sonıa, "100150 hi satılmalıydı!" divor, "Kakat halk mu/igiııı sansı kulmaını>. bıınıı so> lerken bile % rim ya^arıyor" diye eklivor... "înşaattan ku /andıgıını mü/ige mi vtTevim?" Kaya'nın kasetleıiııı kimler alıyor1.' "tnşaalvı oldugunı icin biliyorıım, en co ustalar, kalfalar alıyorlur" diyor Kaya. I lanbul'un çevre semtleri ile Van, kaseıloj nin en çok satıldığı yerler. Mu/ik sevgisini, "İv'iınden sürekli bir se gelir; hadi bir türkü söyle de dinlcyeliıı diye" şeklinde ifade eden Kaya, bu sesin sc /üntı tutarak bİ7e bir konscı vermeyc kara veriyor. Yanında çulışanlaıdaıı birini evin yollayaıak sa/ını aldıııyoı. U/un bir ayar sı resinden sonra, bir u/unhava ile konscriu başlıyor. Mu/ik sevgisini açiklamak için ça mayı durclurııyor ve "Kimse olmadıgı t\ man yalnu başıma söylüyorum, )>d/leriı yaşarıyor" diyor. Daha sonra bir tıırkıı mınldanarak beto duvarlarla tahta iskeleler arasında kaybolı yor. I i TARIK ERSO1 1