24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 27 Ağustos 2013 Salı İyi ve adil gıda için ‘Slowfood’ yerel gıdaları listelemek ve insanları, yedikleri gıdaların nereden geldiği, gıda seçimlerinin dünyanın geri kalanını nasıl etkilediğini hakkında bilinçlendirmek için küresel projelere imza atıyor. uSlowfood; unutulmaya yüz tutmuş D o NESLİHAN TANIŞ ünyada son 50 yılda çığ gibi büyüyen Fastfood ‘ayaküstü hızlı yemek yeme’ alışkanlığı nedeniyle bir çok kültürün geleneksel tatları kaybolmaya yüz tuttu. İnsanlar bu yeni ve zararlı yeme alışkanlığı nedeniyle bir yandan sağlıklarından oluyor bir yandan da geleneksel gıdaların unutulmaya yüz tutmasına sebep veriyor. Fastfood’un her şeyi ‘çabuk tüketen’ bu yaklaşımına dur demek için yavaş gıda savunucuları, salyangozun yavaşlığından ilham alarak yavaş gıda (Slowfood) hareketini kurdu. Dünya çapında 100 bin üyesi bulunan Slowfood hareketi, geliştirdiği projelerle dünyanın geleneksel tatlarının üretimden tüketimine kadar sürdürülebilirliğini korumak için ‘temiz ve adil’ gıdayı savunuyor. Fastfood’un toplum ve yaşam üzerine olumsuz etkilerine bir tepki ülarak kurulan Slow Food yemek hareketi, herkesin iyi gıdaya ulaşabilmesini amaçlayan küresel bir örgütlenme ağı. Slowfood, fastfood ve hızlı yaşamın yükselişine, yerel ve geleneksel gıdanın yok oluşuna bir tepki olarak 1989 yılında kuruluyor. İtalya’dan başlayarak bütün dünyaya yayılan ‘yavaş gıda’ hareketinin, 100 bin üyesi ve 1500 yerel örgütlenmesi bulunuyor. Ayrıca küçük ölçekli sürdürülebilir gıda üretimi Slowfood, 2004 yılında başlattığı ve dünya çapındaki gıda topluluklarını bir araya getirdiği Terramadre ağı ile 150 ülkedeki gıda sistemini temelden değiştirmeyi amaçlıyor. yapan 2000 gıda topluluğundan oluşan bir ağa da sahip olan yeme hareketi, çeşitli proje ve aktiviteleri ile 150 ülkede milyonlarca insana ulaşıyor. Slowfood; unutulmaya yüz tutmuş yerel gıdaları listelemek ve insanları, yedikleri gıdaların nereden geldiği, gıda seçimlerinin dünyanın geri kalanını nasıl etkilediğini hakkında bilinçlendirmek için küresel projelere imza atıyor. Balkanlar ve Türkiye’de tehlike altındaki Dünya’dan örnekler Nuh’un Ambarı çalışmasıyla kırsal alanlarda yok olmak üzere olan gıda ürünlerinin haritası çıkartılarak bu ürünlerin hayatta kalması sağlanıyor. Dünya genelinde Nuh’un Ambarı için toplanmış örnekler: Avustralya’da dokuz tescilli sürü ve 150 tescilli damızlık ile varlığını sürdürmektedir. TheScaptotrigonamexicana, iğnesiz bir arı olup, Güney Amerika’nın İspanyol – Latin hakimiyetine girmesinden önceki dönemlerden bu yana Meksikalılar tarafından bal üretme amacıyla yetiştiriliyor. Bölgede genel olarak bal üretimi azalmış olsa da Meksika’nın Puebla eyaletindeki dağlarda yaşayan topluluklar, geçmişi İspanyol işgali öncesi çağlara dayanan ve Scaptotrigona balının korunması için gerekli olan ‘arıların kil kaplar içinde yetiştirilmesi’ geleneğini hâlâ devam ettiriyor. Türkiye’den listeye aday gösterilmiş ürünlerden bazıları ise şu şekilde; Kars Kaşarı, Divle Obruk, tarhana, leblebi, Frik Bulguru, Ezine Beyaz Peyniri, Foça Karası Üzümü, Afyon Karın Tereyağı. Bu domuz cinsi siyah kürklü ve sırtının ortasında yer alan beyaz çizgilerle tanınıyor. Eti ve özellikle de pastırması, şefler, restoranlar ile yerel üretici pazarlarındaki tüketiciler tarafından talep görüyor. Kökü Güney İngiltere’deki New Forest bölgesine dayanan bu domuz, yüzyıllardır geleneksel olarak yetiştirilen ve doğal ormanlık alanlarda beslenen bir tür. Yoğun çiftlik besiciliğine uyum sağlayamaması nedeniyle sayıları azalmış ve ana vatanı olan İngiltere’de tamamen yok olmuştur. Ancak 80 yıl önce Avustralya’ya ithal edilen safkan cinsleriyle birlikte bir tescil sistemi oluşturulması sayesinde ana vatanında yok olmuş bu domuz cinsi, Avustralya – WessexSaddleback Domuzu Meksika – Scaptotrigona Balı gıda ürünlerini desteklemek için Essedra (Kırsal Alanlarda Çevresel ve SosyoEkonomik Sürdürülebilir Kalkınma) projesi de bunlardan biri. Essedra, Balkan ülkelerinde gıda, sürdürülebilir kırsal kalkınma ve çevreyle ilgili faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile ortaklaşa gerçekleştirilen bir proje. İki yıl sürecek proje ile dünya genelinde yok olmaya yüz tutmuş nadir gıdaların bir envanterinin çıkarıldığı Nuh’un Ambarı (Art of Taste) çalışması yapılacak. Yok olma tehlikesi altındaki gıda ürünleri listelenerek, bu ürünlerin hayatta kalması sağlanacak. Aslında Nuh’un Ambarı çalışması ilk olarak 1996 yılında dünya genelinde başlatılan bir proje. Ve bu çalışmada 74 ülkeden 1100’den fazla ürün yer alıyor. Geçen Kasım ayında gerçekleştirilen Slowfood Uluslararası Kongresi’nde Nuh’un Ambarı çalışmasının tekrar hayata geçirilmesi kararı alınmasıyla, Balkanlar ve Türkiye’deki nadide gıdalar da bu listeye dahil edilecek. Öte yandan Slowfood, 2004 yılında başlattığı ve dünya çapındaki gıda topluluklarını bir araya getirdiği Terramadre ağı ile 150 ülkedeki gıda sistemini temelden değiştirmeyi amaçlıyor. Bu ağ sayesinde üreticiler, akademisyenler, aşçılar, tüketiciler, ve gençlik grupları bir araya gelerek sürdürülebilir bir gıda sistemi için güçlerini birleştirme şansını yakalıyor. Ağ ile ayrıca küçük ölçekli çiftçilere, hayvan yetişçilerine, balıkçılara ve gıda esnafına görünürlük kazandırma hedefleniyor. Slowfood bir yandan geleneksel, sürdürülebilir ve kaliteli gıdayı savunurken, bir yandan da tarımı tehdit eden işlenmiş gıda ile küresel pazarın kurallarına karşı biyolojik çeşitliliği koruyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle