Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 27 Ağustos 2013 Salı Pedallar çevre için dönüyor Bisiklet, doğayla dost bir ulaşım aracı. Belki büyükşehirlerde büyük bir kesim tarafından tercih edilmiyor ama yine de bisikletle yolculuk edenlerin sayısı az değil! Hatta son dönemde pedallar mücadele için çeviriliyor... Yeni Bir Hayat İçin Pedalla E ko Jîn Kolektifi, ‘Ji bo jiyaneke nu, pê li pedalê bike Yeni bir yaşam için pedalla’ sloganıyla Dersim’den Erbil’e düzenlenen bisiklet turu sona erdi. Bu bisiklet turunun amacı ekolojik talana dikkat çekerek, tahrip edilen doğanın sesini duyurmaya çalışmak. Toprağı yeniden rehabilite ederek sürdürülebilir bir yaşam kurmayı hedefleyen ve merkezi Hasankeyf’te bulunan Jîn Ekolojik Yaşam Derneği (EKO JÎN) tarafından düzenlenen bisiklet turu, bölgedeki ekolojik hareketliliğe dikkat çekiyor. Tur, Dersim kent merkezinde baraj karşıtı mücadelelere dair film gösterimiyle başladı. Katılımcılar yol boyunca kum ocakları, GDO’lu tohumlar, kimyasal ilaçlar, barajlar, petrol endüstrisi ve termik santrallerin çevreye verdiği zararlara, talan edilen nehirlere tanıklık etti. Ayrıca bölgedeki köylülerle yerel tohumun önemi konuşuldu, GDO’lu ürünlerin zararları anlatıldı. Yolculuk Irak Erbil’de son buldu. B Adalarda yarışma zamanı urgazada ve Heybeliada ‘Adalararası MACERADA Yarışları 2013’ ile spor müsabakalarına ev sahipliği yapacak. Yüzme, bisiklet, oryantiring parkurları ve bonus etaplardan oluşan yarışma 8 Eylül 2013 tarihinde gerçekleşecek. Doğal Kültürel Miras ve Adalar Turizm Geliştirme Merkezi Projesi etkinlikleri kapsamında İstanbul Kalkınma Ajansı (ISTKA) tarafından desteklenen, spor disiplinlerini ve eğlenceyi aynı yarış içerisinde toplayan ‘MACERADA Yarışları’ düzenlenecek. Burgazada ve Heybeliada’da gerçekleştirilecek yarış; oryantiring, bisiklet, atletizm, yüzme ve futbol etaplarından oluşacak. 8 Eylül Pazartesi günü saat 09.00 17.00 saatleri arasında gerçekleşecek yarışın yüzme etabı, Burgazadası ve Heybeliada arasında yapılacak. Yarışmacılar, bisiklet ve oryantiring etabını ise Heybeliada’da tamamlayacaklar. Ayrıca yarışmacılar İsmet İnönü, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Aziz Nesin, Lefter gibi Adalar’da iz bırakmış isimlere ithaf edilecek bazı etaplarda güçlerini sınayacak. Öte yandan geçen Temmuz ayında İzmir’de bir araya gelen yaklaşık 40 bisikletli, Türkiye genelinde bisiklet kullanırken trafik kazalarında hayatını kaybeden bisikletçiler anısına eylem yaptı. ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğrencisi Meril Çiğdem Durmuş (22) ile kazalarda hayatını kaybeden diğer bisiklet kullanıcıları anısına düzenlenen eylemde, yaklaşık 40 bisikletli, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde ‘Bisiklete Saygı Turu’ düzenleyip, pedal çevirdi. Ellerinde ‘Trafikte biz de varız, Yollar sahibinin malı değil’ yazılı dövizler taşıyan grup, daha sonra yol ortasında bisikletlerini bırakarak yaşamını yitirenleri anmak amacıyla yere yattı. Üzerlerinde ölen kişilerin haberlerinin bulunduğu gazete kağıtlarını örten topluluk, bir süre hareketsiz kaldı. Organik tarım için daha gidilecek çok yol var... B ütün dünyada organik tarımın önemi gün geçtikçe artıyor. İnsanlar doğayı ve bedenlerini korumak için doğal tarım metotlarıyla üretilen gıda ürünlerine yöneliyor. Ancak Türkiye’nin organik tarım konusunda önünde ‘hala’ uzun bir yol var. Türkiye’nin, 54,9 milyar dolar olan dünya organik tarım pazarında 16 milyon dolar gibi oldukça küçük bir payı bulunuyor. Sofralarımızda yer alan gıda ürünlerinin çoğu yoğun tarım ilaçlarına maruz kalıyor. Tarım alanlarında GDO’lu, hibrit tohumlar kullanılıyor. Ayrıca doğal tarım teknikleriyle üretilen ürünler, tüketicilere ancak yüksek meblağlar karşılığında ulaşabiliyor. İnsanlar artık topraklarında nasıl ürünler yetiştirildiği konusunda bilinçleniyor. Çevre ve kendi sağlıkları için organik yöntemlerle üretilmiş gıda ürünlerini tercih ediyor. Türkiye, organik tarım konusundaki adımlarını yavaş yavaş hızlandırıyor. Ancak Türkiye’de güvenli gıda temini, ülke genelindeki nüfus yoğunluğu ve organik ürünlerin maddi değeri göz önüne alındığında hala zor bir noktada. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar yayınladığı bir basın bülteni ile dünyada 1980’li yıllardan itibaren ticari boyut kazanan organik tarımın günümüze kadar hızlı bir gelişim gösterdiğine dikkat çekiyor. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, geçtiğimiz Temmuz ayında yayınlanan bültende “Yalnız ülkemizde organik tarımsal üretim faaliyetleri tüm ülke nüfusunu besleyecek düzeyde değil. Bu nedenledir ki konvansiyonel tarımsal üretimin devam etme zorunluluğu var” diyor. Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre; Türkiye’de 1996 yılında 6 bin 790 hektar olan organik tarım alanları, 2011 yılında 424 bin 117 hektara çıkmış. Ayrıca organik tarım alanlarının toplam tarımsal alanı içindeki payı, 2011 yılına gelindiğinde yüzde 2,4’e ulaşmış. Türkiye’nin, 54,9 milyar dolar olan dünya organik tarım pazarında 16 milyon dolar gibi oldukça küçük bir pay aldığını bildiren Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Dünya organik tarım pazarında payımız binde 2,9’u ancak geçmektedir. Türkiye’nin, çoğu üründe dünya üretiminde yüzde 23’ler düzeyinde pay alırken, organik tarımda binde 3’lerde kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Ülkemizin, tarımdaki potansiyeline uygun olarak organik tarım pazarındaki payı 5’e, 10’a katlanmalıdır.” Öte yandan organik tarıma yıllar itibariyle verilen desteklere bakıldığında ise; üreticilere 2009 yılında 6 milyon 349 bin, 2010 yılında 7 milyon 350 bin TL destek verildiği gözüküyor. Bu destek; 2011 yılında 60 milyon 721 bin, 2012 yılına gelindiğinde ise 68 milyon 80 bin TL olmuş. Öte yandan Bayraktar, organik üretimin en önemli ayaklarından birisi olan organik hayvancılık için destekleme ödemesi yapılmasına dair tebliğin, 20 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirtiyor. Destekleme ödemesine hak kazanan yetiştiricilere; organik anaç sığır manda için hayvan başına 150 TL, organik buzağı için hayvan başına 50 TL, organik anaç koyun keçi için hayvan başına 10 TL, organik arılı kovan için ise kovan başına 5 TL destekleme ödemesi yapılacak.