24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 27 Ağustos 2013 Salı En son depremler cebinizde K andilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, ‘Deprem Bilgi Sistemi’ mobil uygulama projesini başlattı. Uygulama ile kullanıcılar, depremler hakkındaki her türlü bilgiye ulaşabilecek. Depremi hisseden uygulama sayesinde de kullanıcılar, depremi nasıl hissettiklerini Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüne iletebilecek. Türkiye’deki depremleri izleyen ve gerek deprem izleme gerekse de erken uyarı ve güçlendirme konusunda birçok proje gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yeni bir mobil uygulamayı hayata geçirdi. Deprem Bilgi Sistemi adı ile tüm Android telefon ve tabletler, iPhone ve iPad’lere ücretsiz olarak yüklenebilen bu uygulamanın amacı, Türkiye ve yakın çevresinde gerçekleşen depremler hakkında kullanıcıları bilgilendirmek, Türkiye’nin depremsellik tarihinin verilerine ulaşma imkânı sağlamak. Uygulama aynı zamanda, bir deprem olduğunda bunu hisseden ve uygulamayı cep telefonu veya tabletlerine kurmuş olan kullanıcılara depremi nasıl hissettiklerini Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüne iletme imkânı sunuyor. Bu sayede herhangi bir deprem olduğunda o depremin nerede nasıl hissedildiği ve depremin verdiği hasarın konumunun tespiti mümkün olacak.. Karaburun ve Kilyos tehlike altında İ M Afet bilincinde neredeyiz? akla gelen deprem. Türkiye’de her 5 kişiden ikisi sel, dolu, fırtına, toprak kayması, kuraklık, çığ ve volkanın yıkıcı etkileri olduğunu düşünmüyor. Araştırmaya göre her 10 kişiden biri moral bozukluğu yarattığı gerekçesiyle depremle ilgili haberleri takip etmediğini söyleyerek üç maymunu oynuyor. Bu oran, 1620 yaş grubunda 10 kişiden ikisine yükseliyor (yüzde 16). Afet anında yüzde 53 ile ilk olarak aile aranıyor, ambulansı arayanlar yüzde 16, Kızılay yüzde 13, AKUT yüzde 11, polis yüzde 7 ve İtfaiye yüzde 6. Deprem habercisi doğa olaylarına inanış oranı ise çok yüksek. hızlı çözecek. CEVA ile IATA tarafından imzalanan bu anlaşma ile her yıl 7 bin 800 ton dökumantasyon alınan taşımacılık sektöründe gereksiz kağıt kullanımının önlenmesine yönelik çok büyük bir adım atıldı. Yeni sürecin pilot uygulaması New York, Atlanta, Londra ve Frankfurt merkezlerinde yapılacak. CEVA, 2015’e kadar tüm dünyada 60’dan fazla ülkeyi kapsayan ağının tamamında kağıt kullanımına son verecek. armara Depremi’nin 14. yılında AkSigorta, Nielsen’le bir araştırma gerçekleştirdi. Sonuçları oldukça düşündürücü olan araştırmaya göre, yüzde 96’sı afet riski altında olan Türkiye’de, toplumun sadece yüzde 5’i kendini afet riski altında görüyor, afet durumunda can ve mal kaybına uğrayacağını düşünüyor ve buna hazırlıklı. 14 ilde 1664 yaş grubuna dahil 1212 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre, her iki kişiden biri doğal afete, her 5 kişiden ikisi depreme maruz kaldığını dile getirmesine rağmen, kendini risk altında görenlerin oranı sadece yüzde 20. Türkiye’de afet denince yüzde 85 oranında ilk CEVA, toplam hava trafiğinin yüzde 84’ünü temsil eden, 240 kadar havayolu şirketini bünyesinde bulunduran IATA (International Air Transport Association, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) ile havayollarında elektronik faturalama (eAWB) anlaşması imzaladı. CEVA, lojistikte gereksiz kağıt kullanımına son verecek bu anlaşma ile eAWB kullanarak taşıma işlemlerini daha verimli, daha doğru ve daha Kağıtlar havada uçmayacak stanbul Kilyos ile Karaburun bölgesi arasında yapılması planlanan 3. Hava alanı projesi hayata geçerse, bölgedeki 50 milyar dolarlık ham madde kaynaklarının kullanılamayacağını ve bölgedeki canlı hayatın yok olabilir. Sivas Platformu Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Patlayıcı Mühendisliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Maden Y. Mühendisi Prof. Dr. Ali Kahriman, 3. Hava alanının yapılması planlanan Kilyos’tan Karaburun’a kadar olan bölgede maden ruhsatları bulunduğunu belirterek, projenin gerçekleşmesi halinde oluşumu 50 milyar dolarlık ham madde kaynaklarının kullanılamayacağını ve bölgedeki canlı hayatın yok olacağını söyledi. Kahriman yayınladığı bültende, oluşumu 510 milyon yılı bulan kömür, kil, kum ve kalker gibi oluşan ham madde kaynaklarının bulunduğu ve son yirmi yıldır uygulanan çevre dostu yaklaşımlarla bilimsel ve ekolojik dengeler gözetilerek rehabilite edilen bölgedeki canlı hayatın yok olacağını vurguladı. İstanbul Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanlığı yaptığı dönemde, öğrencilerle birlikte ‘çevre dostu madencilik’ çalışması yaparak bölgede yapay göl, gölet ve ağaçlar oluşturduklarını, bu sayede yaşamın yeniden canlı bir hale döndüğünü belirten Kahriman, bölgenin yapılaşma yerine bir an önce mili parklara dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Kahriman, İstanbul’la ilgili projelerin İstanbul’un nüfusunu iki katına çıkaracak olmasını eleştirilerek şunları söyledi: “Kanal İstanbul 3. Köprü ve 3. Havaalanı Projeleri’nin’ lokasyonlarına göz attığımızda ne yazık ki ekonomik, sosyal ve kültürel boyutuyla eleştirisi bir yana, konsantrasyona yöneldiği ve İstanbul’a yeni bir İstanbul katacak bir konseptte olduğu anlaşılmaktadır. Amaç bu projeler sonucunda İstanbul’da yeni bir özerk yapı mı kurmak? Yoksa İstanbul’u çok uluslu bir yapıya mı kavuşturmak? Değilse; bilerek ya da bilmeyerek Anadolu insansızlaşmaya yol açacak bir adımla karşı karşıya kalmıştır.” İnsanın doğaya karşı mutlak egemenliği ile birlikte kara, deniz ve havada oluşan değişimin, diğer canlı türlerinin aleyhine işlediğine dikkat çeken Ali Kahriman, “Yeryüzünde en az bizim kadar yaşama hakkına sahip olan diğer canlılar bu süreçten olumsuz etkilenmekte, genetik çeşitlilik giderek azalmakta ve türler, evrimsel potansiyellerini yitirmektedir. Bu sebeple söz konusu bölgede 3. Hava alanının gerçekleşmesi halinde canlı hayatı olumsuz bir şekilde etkilenecektir.” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle