26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 Eylül 2012 Salı 3 yakalama kapasitesi artarken, balık sayıları aynı kalmış ve 2000 yıllarda yakalanan balık miktarlarında çöküş yaşanmıştır. 13 deniz mili açıkta avlanan tekneler aynı miktar balığı yakalamak için şimdi 67 deniz mili açığa gitmeleri gerekmektedir. Keza derin sulardaki balık sayıları çok daha ciddi boyutta azalmıştır. Avlanan balık miktarları azalırken balıklar da ufalmaktadır. Balıkçılarda “balık benim” anlayışı hakimdir ve ortak doğal kaynak olduğunu düşünmemektedirler. Türkiye’de yaygın olarak iki tür balıkçı vardır. İlki daha çok kıyıya yakın avlanan küçük balıkçılardır. Bunların tekneleri ufaktır ve yüksek teknoloji kullanmazlar. Diğeri büyük tekne sahibi endüstriyel balıkçılardır. Genellikle kıyıya uzak derin sularda avlanırlar. Tekneleri büyüktür ve teknoloji kullanırlar. Küçük balıkçılar, lisans alma gibi bürokratik işlemleri kolaylaştırdığı için balıkçı kooperatifleri kurmaktadır. Türkiye’de iki yüz civarında balıkçı kooperatifi vardır. Pekçoğu aktif değildir. Çünkü endüstriyel balıkçıların baskısı altındadırlar. Küçük balıkçılar ile endüstriye balıkçılar arasındaki çatışma balık stoklarının azalmasından dolayı giderek yoğunlaşmaktadır. Endüstriyel balıkçılar açık denizlerdeki stokları tükettikleri için kıyı balıkçılarının avlanma alanlarına girmek istemektedirler. Finansal açıdan güçlü olan endüstriyel balıkçılar, balık alanlarının merkezi yönetimden kaynaklanan zaafiyetten yararlanarak devletle güçlü ilişki geliştirerek, bir yandan balıkçılık politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmekte diğer yandan küçük balıkçılar üstünde baskı oluşturmaktadırlar. Buna en güzel örnek, Ağustos ayında yürürlüğe giren 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ’in hazırlanmasında yaşananlardır. Tebliğin hazırlanması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından balıkçı kooperatiflerine, üniversitelere, endüstriyel balıkçılara çağrı yapılıp, önerileri alınmıştır. Sonra Bakanlık, bunların arasından uygun gördüklerini ki neden uygun görüp neden görmediğini açıklamadan şeffaflıktan uzak bir şekilde, görüşmek üzere konunun muhataplarını toplantıya çağırmıştır. Fakat toplantının açılışında kavga çıkmış, ortak karar alınamamıştır. Tebliğ endüstriyel balıkçıların istediği şekilde şekillenmiştir. Tebliğin ne kadar başarılı uygulanacağı ayrıca büyük bir soru işaretidir. Bakanlığın karar mekanizmasında bilimsel danışma kurulu olmayışı ciddi bir eksikliktir. Bakanlığın izlediği yol ve uyguladığı yöntem açık, net ve şeffaf değildir. Tebliğin tek sevindirici yanı bazı balık türlerinde avlanan balık boylarını artırmasıdır. Sayıları hızla azalan balıklarımızı korumak istiyorsak ortak doğal kaynak olan balık alanlarının yönetiminde katılımcı, paylaşımcı, bilimsel temelli, bütüncül ve şeffaf bir yönetim anlayışı benimsenmelidir. Sagalassos ve Bir Yerel Kalkınma Çalışması Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerinden biri Sagalassos... Burdur’un Ağlasun ilçesinde, Antalya’ya sadece 110 km uzaklıkta Torosların eteklerinde. Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminin en önemli kenti. Tarihi ise MÖ 14. yüzyıla kadar uzanıyor. 22 yıldan beri her yaz Belçika’daki Leuven Üniversitesi’nden Prof. Marc Waelkens başkanlığında bir ekip kazı çalışmalarını yürütüyor. Bugüne kadar pek çok anıt ortaya çıkarıldı; öyle ki bu özgün antik kent Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası ön listesine alındı. Özellikle antik suyun hala aktığı Antoninler Çeşmesi gerçekten görülmeye değer. Garanti Bankası’nın Burdur’da düzenlediği Anadolu Sohbetleri programı çerçevesinde yolumuz Sagalassos’a düşünce Ağlasun ilçesinde yürütülen yerel kalkınma projesini sizlere duyurmak da boynumuzun borcu oldu. Burdur ve çevresinde 20 antik kent var. Bu inanılmaz müthiş bir değer ancak bugüne kadar fazla farkına varan olmamış işin doğrusu. 20 yılı aşkın bir süredir işin içinde olan Leuven Üniversitesi Sagalossos Araştırma Projesi Başkanlığı çalışmalarını kazılarla sınırlamayınca proje son yıllarda yerel bir kalkınma projesi haline dönüşmeye başlamış. Şimdi sözü Sagalassos’u birlikte gezdiğimiz Kazı Başkan Yardımcısı Ebru Torun’a bırakıyorum... “Ağlasun ilçesinde Alternatif Turizm Potansiyeli'nin Sürdürülebilir Kullanıma Hazırlanması ve Tanıtılması projesi 20 Haziran'da başladı. Projenin sahibi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi. Eş finanman sağlayan kurum, Leuven Ünivesitesi Sagalassos Araştırma Projesi Başkanlığı. İştirakçiler ise Kaymakamlık , Belediye ve AğlasunSagalassos Kültür ve ÖZLEM Turizmini Geliştirme Derneği... Projenin birkaç amacı var. YÜZAK Bunlardan biri Sagalossos Antik Kenti'ni rahatlıkla gezilebilir hale getirmek, bilgi panolarına akıllı telefonlarla kullanılan QR kodları yerleştirmek, böylelikle çok daha detaylı bilgiyi hatta Burdur ve çevresindeki diğer bilgileri de verebilmek. Antik kenti tek başına düşünmüyoruz; yüksek irtifa ve doğa yürüyüşleri rotası çizildi, ayrıca antik taş ocakları da yürüyüş güzergahında. Bir diğer ayak; Ağlasun ilçesi içinde epansiyonculuk. Bu kapsamda gönüllü olan üç evin banyolarında tadilat yapılıyor. Ayrıca ilçedeki bin yıllık Çınar etrafında peyzaj ve meydan düzenlemesi yapılıyor. Yerel ürünlerin satış ofisi kuruluyor, Selçuklulardan kalan eski bir hamam kültür merkezi haline getiriliyor. Bunun yanı sıra 6 ürün seçildi: kekik, adaçayı, nohut, ceviz, seramik ürünler ve bölgeye özgü ipe dizili kurutulmuş fasulye. Artık Ağlasunluların bile pişirmediği çok hoş eski yemekler var. Göce sarması, sülük aşı gibi.. Bir diğer amaç da yemek kültürünü canlandırmak. Bu kültürü turizmcilere tanıtabilirsek bir şekilde kullanılabilir diye düşündük. Alternatif turizmle ilgilenen ve bölgeye yabancı turist getiren Koptur proje ile ilgilendi. Ve Ağlasun’da hoş bir otel inşa ediyor. Ayrıca belediye kamp ve karavan alanı tahsis ediyor. Kamp ve karavan turizmini de çekmek istiyoruz. Gölet ve ormana dağ bisikleti rotası çıkartıldı.” Ağlasun’da yapılmaya çalışılan gerçek anlamıyla sürdürülebilir bir turizm. Çevreyi ve doğayı koruyarak, yerel kültürleri ve lezzetleri yaşatarak, bölge halkının da gelir elde etmesini sağlayarak. Umarım başarılı olur ve örnek bir proje olarak diğer sahipsiz ilçelere de uygulanabilir... [email protected] Sürdürülebilir bir gelecek için Yeşil İş Konferansı konomik, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteren Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından Schneider Electric’in stratejik çözüm ortaklığında, dördüncüsü düzenlenecek olan ''Yeşil İşGreen Business Konferansı'' bu yıl 1819 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Bu yıl ki ana teması ‘Sürdürülebilir Gelecek için Sürdürülebilir İş’ olarak belirlenen konferansta, kamuözel sektör paydaşlığı gözetilerek sonuç odaklı yaklaşımlar üretilmesi hedefleniyor. İstanbul Swissotel'de gerçekleşecek konferansın diğer önde gelen çözüm ortakları ise BASF, TSKB ve Unilever Türkiye. Türkiye’nin en güçlü sürdürülebilirlik platformu olarak kabul edilen konferans çerçevesinde, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak adına iş dünyasında atılması gereken adımları masaya yatıracak olan yöneticiler ve fikir önderleri, görüş ve deneyimlerini paylaşarak katılımcıları aydınlatacak. Sürdürülebilir iş dünyasında; karar vericileri, endüstri ve sektör temsilcilerini, yenilenebilir enerji yatırımcılarını, finans kuruluşlarını, yöneticileri, tedarikçileri, tasarımcıları, pazarlama uzmanlarını, teknik uzmanları, uygulayıcıları, devlet kuruluşlarını, karbon tedarikçilerini, danışmanları ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren bir platform olan Yeşil İş Konferansı 2012 kapsamında, sürdürülebilirlik alanında hayata geçirilen tüm yeniliklerin, uygulamaların, projelerin, ürünlerin, yasal düzenlemelerin, standartların, teşviklerin, mali ve mali olmayan risklerin ve fırsatların katılımcılarla paylaşılması hedefleniyor. Konferansa; dünya çapında bir sürdürülebilirlik lideri olarak tanınan The Guardian Sustainable Business Genel Yayın Yönetmeni Jo Confino; CNN’de yaptığı programlarla tanınan ve güneş enerji çalışmalarına katkısı nedeniyle ABD İklim Enstitüsü Ödülü’ne layık görülen Jeremy Leggett; sürdürülebilir yaşam ve tüketim konusunda sıradışı bir yaklaşımla önerdiği fikirlerle bilinen sürdürülebilirlik danışmanı Julia Hailes ile gibi oldukça tanınmış isimler de konuşmacı olarak katılacak. E İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayın Yönetmeni: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Petek Öztürk Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Yerel Süreli Yayın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle