Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Eylül 2012 Salı 13 İkisi de öğretmen olan İnci ve Soner Saruhan yanlarına 3 yaşındaki minik gezgin Tibet Çınar'ı da alarak yola çıktı. İklim değişikliğine dikkat çekmek ve TEMA'nın 20. yılında toprağın önemini ve değerini anlatan mesajı "Toprak Yaşamdır"ı duyurmak için çevirdiler pedalları. ? BESTE ŞAT “Yol, hikâyesini kendi yazıyor...” nlar çoğu insanın hayal etmeye bile cesaret edemediğini yaptı. "Toprak yaşamdır" dediler ve düştüler yola. Yanlarında 3 yaşındaki oğulları Tibet Çınar, bisikletle Hollanda'dan başladılar yolculuklarına. 53 günde 11 ülke geçtiler. Bisikletleriyle 3 bin 652 kilometre yol katettiler. Doğa için, toprak için, ama belkide en çok minik gezgin Tibet için çevirdiler pedalları ve İstanbul'da tamamladılar yolculuklarını. İnci ve Soner Sarıhan İznik'te öğretmenlik yapan bir çift. İnci Sarıhan sınıf öğretmeni, Soner Sarıhan ise sosyal bilgiler. 13 yıldır öğretmenlik yapan çift aynı zamanda da TEMA gönüllü eğitmenleri. Sarıhan Çifti, doğaya ve spora önem veriyor. Üniversite yıllarında başladıkları dağcılık sporuna bisikleti de eklemişler ve bunu yaşam biçimi haline getirmişler. Şimdi bunu oğulları minik Tibet Çınar'a da aşılıyorlar. Çocukların beton binalar ve bilgisayarlarla değil, toprakla ağaçla doğayla iç içe büyümeleri gerektiğine inanıyorlar. Hatta bu yüzden oğulları doğunca İznik'e bahçeli bir eve taşınmışlar. Tibet doğayı daha iyi öğrensin, betonda değil toprakta koşsun istemişler. Doğaya dost bir hayat sürdürmeye çalışan öğretmen çift 7 yıldır bisikletle dünyayı geziyor. Oğulları Tibet'i de eklemişler bu keyifli yolculuklarına. Bu onların ailece yaptıkları ilk yolculukları değil. Tibet 22 aylıkken bisikletleriyle Avrupa'da 8 ülke gezdiler. Bu senede 3 yaşındaki Minik gezgin Tibet Çınar ile.. İklim değişikliğine dikkat çekmek ve TEMA'nın 20. yılında toprağın önemini ve değerini anlatan mesajı "Toprak Yaşamdır"ı duyurmak için çevirdiler pedalları. İstanbul'da bitse de bu yolculuk onlar durmak niyetinde değil. Şimdiden önümüzdeki yazın planını yapmaya çalışıyorlar. Bizde hazır yakalamışken İstanbul'da karşıladığımız bu güzel aile ile yolculukları, bisiklet ve doğa üstüne konuştuk. ? Bu sizin ve minik Çınar'ın ilk yolculuğu değil. Nasıl başladı bu seyyahlık? Bir yerde durup baktığımızda, hayatlarımızda tanımlayamasak da eksik, yanlış bir şeyler olduğunu farkettik. İşiniz, eviniz, eşiniz var para kazanıyorsunuz ama bir boşluk var. Bu yolculuklar da böyle başladı.Bu “boşluğu” da ancak doğayla iç içe olduğumuzda doldurabildiğimizi farkettik. Bisiklet yolculuklarımıza önce Türkiye'de başladık. Ardından 2007 yılında İranPakistan HindistanNepal rotasını yaptık, bir sonraki sene de Avrupa'ya gittik. Tibet doğunca onu da bu yolculuklara dahil ettik. Gezgin ruhlu olunca bu yolculukları bisikletle yapmak daha önemli hale geliyor. Bisiklet dünyanın en sağlıklı ve keyifli ulaşım aracı. Gezdiğiniz O mekanla sizin aranıza mesafe koymaz. Tüm yolu hissedersiniz. Kokular, sesler daha nettir. Araba veya başka bir araçla yapacağınız yolculuklarınızda kaçırabileceğiniz bir çok şeyi yakalarsınız. ? Bu seneki yolculuğunuz nasıl geçti? Hangi ülkelerden geçtiniz? 2 Temmuzda Amsterdam' da yapılan törenle başladı yolculuğumuz. “EuroVelo 1” rotasını takip ederek Berlin' e geldik. Oradan Elbe Nehri'ni takip ederek Prag’a ardından “Greenways” rotasından Viyana' ya.. Tuna Nehri boyunca ilerledik. Hırvatistan, Sırbistan. Bulgaristan. Sonra ise Edirne’den Türkiye’ye girdik. Yolculuğumuz güzel geçti. Gündüzleri pedal çevirdik. Genelde kamp kurduk. Tibet alışık çadır kalmaya ancak üç dört günde bir de olsa bir pansiyonda kalmaya çalıştık. Onun rahat etmesi duş alabilmesi için.. Avrupa’da bisiklet yaygın ve çocuklara çok önem veriyorlar. Tibet’le seyahat ettiğimiz için daha çok yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bazen yolda tanıştığımız insanların evlerinde kaldık veya kaldığımız bir pansiyonda bizden bisikletle böyle bir yolculuk yaptığımız için para almadılar. ? Tibet çok zorlandı mı yolculukta? Yola çıkmadan önce Tibet' i buna hazırlıyoruz. Mesela 1 hafta evin bahçesinde çadır kurduk. Alıştırmaya çalıştık. Yola çıkmadan önce de doktoruyla konuşup yolda gerekli olabilecek ilaçları yanımıza aldık. Ama hiç hastalanmadı zaten. Bizce doğayla iç içe olmak daha sağlıklı yapıyor insanları.Belki yaşadığımız tek zorluk, onu yolda tanıştığı arkadaşlarından ayırırken oldu. Kamp kurduğumuz, kaldığımız yerlerde arkadaşlar ediniyor ve sabahları yola çıkarken onlardan ayrılmak istemiyor. Bizd e karakterine etki edecek çok fazla sınırlayıcı davranışlardan kaçınmaya çalışıyoruz. Biraz daha uyumak isterse veya kahvaltıdan sonra biraz daha oyalanmak onun kurallarına göre hareket ediyoruz. ? Bu yolculuklar hayatınıza ve size bir çok şey katıyordur muhakkak. Yolculuklar, sizde ve Tibet Çınar'da nasıl etkiler yaratıyor? Bizler doğayla çatışmaya alışmışız. Ancak insanlar, dünyanın veya evrenin umurunda değil. “ Yok” hükmündeyiz onlar için. Yoldayken de bunu hissediyorsunuz. Yanından geçtiğiniz ırmak akmaya devam ediyor siz olmasanız da, Güneş her gün doğup batıyor yine. Kelebek gibiyiz belki de. Yani üstünde yaşadığımız dünyanın, konakladığımız ağacın var olmaya devam edeceğinin farkında değiliz. İnsanlar olarak kendimizi çok önemli zannediyoruz bu anlamda. Belki de bu yüzden yavaş yavaş dünyayı yok ediyoruz. Yoldayken bunları farkediyorsunuz. Düşünecek bolca vaktiniz oluyor dünyanın geldiği durumda “hiçbirimiz masum değiliz” diye düşünüyorsunuz. O zamanda işte egolarınızdan sıyrılıyorsunuz. Bu yüzden yolculuklarda ruhumuzu buduyoruz diyoruz. Tibet ise elektronik oyuncaklardan televizyondan daha uzak, sokakta toprağa dokunarak büyüyor. Gökyüzüne bakıp havayı söylüyor, bitkileri tanıyor. Kendisiyle ve çevresiyle daha barışık, daha sağlıklı bir çocuk olarak büyüyor. ? Bir çok insan bu yaptığınıza özeniyor ancak cesaret edemiyor belki de. Sizin gibi çocuklarıyla seyahat etmek isteyenlere önerebilecekleriniz nelerdir? Öncelikle korkmasınlar. En önemli olan başlama cesareti. Uçak gibi düşünün. En çok yakıtı kalkarken harcar ama sonra daha az yakıtla devam eder yoluna. Korktukları gözlerinde büyüttükleri gibi değil. Çocuklar uyum sağlıyorlar. Tabi ki hazırlıklı olmalılar. Bizde her türlü ihtimale hazırlıklı olmaya çalıştık. Hazırlıklarını yapsınlar, gerekli önlemleri alsınlar ve düşsünler yola. ? Avrupa ülkeleri dışında İran, Pakistan gibi Ortadoğu ülkelerinde de pedal çevirdiniz. Türkiye ile kıyaslarsak ne söyleyebilirsiniz? Türkiye ile kıyaslarsak mesela İran daha iyi durumda. Yol boyunca giderken bisikletle seyahat eden veya okuluna giden bisikletli insanları görebiliyorsunuz. Avrupa'da ise çok gelişmiş bir bisiklet ağı var. Bu aşağı doğru indikçe azalıyor. Türkiye'de de girişimler var ama henüz çok yeni ve yetersiz. Ama bizim gibi bisikletle seyahat eden, bisikleti hayatlarının bir parçası haline getiren insanlar arttıkça bu durum da değişecektir. Buna inanıyoruz.