23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 Ağustos 2012 Salı 3 Bisiklet kullanımı, çevre sorunlarından trafiğe hatta bireylerin ruh sağlığına kadar pek çok anlamda yararlı. Hem özgürlükçü ve eşitlikçi yapısı hem de paylaşıma açık yönüyle bisiklet, özel bir araç. Peki ya bisiklet kullanıcıları ne düşünüyor? L Hepimiz Suçluyuz! Hatırlarım, hayli şaşırmıştım üniversite yıllarımda yurtdışına ilk çıktığımda gittiğim ülkelerde musluktan su içilebildiğini öğrendiğimde... Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ardından ABD’de. Kapitalist sistemin tam da kalbinde... Biz de ise plastik damacalı yaşam başlayalı hayli olmuştu. Küçükken oyundan fırsat bulup terli terli mutfağa koşup ağzımı musluğa dayayıp kana kana su içtiğim günler çoktan son bulmuştu. Önce cam damacanadaki sular ile tanışmıştık. Yazlık evimizin balkonunda hâlâ duran toprak küpün içine boşaltılırken çıkarttığı melodik sesi, serin tadını ve maşrapa ile sürahileri koyuluşu hâlâ çocukluğumun güzel anılarındandır. Sonra dediğim gibi onun da yerini korkunç plastikler aldı. Her kaynağın başı çoktan tutulmuş, özel şirketler tarafından kiralanmış ve suyu parayla satın almaya başlamıştık. Musluktan akan şebeke suyu ise uzun bir dönem kaynatarak bile içilemeyecek kadar kirli idi. Ve kimse sesini çıkartıp, “su bir haktır” demiyor, yerel yönetimlerden, hükümetten suyun hesabını sormuyordu. Artık o kadar olağan hale gelmişti ki suyu para ile satın almak. Bu yüzden Fransa’da herkesin musluk suyunu içtiğini öğrendiğimde hayretler içinde kalmıştım. Demek ki istenirse şehir şebekesinden temiz içilebilir su elde edilebiliyordu. Vatandaşlarının doğal hakkıydı bu... Plastik damacanalarda dönem dönem yapılan ölçümlerin sonuçları ortaya çıktığında milletçe ayağa kalkıyor, bağırıp çağırıyor, yetkililerden hesap soruyoruz. Göstermelik bir iki firmaya ceza kesiliyor ve gündemin değişmesiyle unutup gidiyoruz içtiğimiz suyu.. Bundan 34 yıl kadar önce de benzer bir dalgalanma yaşamıştık birlikte hatırlayın. Üstelik şimdi şebeke suları eskisine kıyasla çok çok daha iyi. Yetkililerin “çekinmeden içme suyu olarak kullanabilirsiniz” sözüne kimsenin tınmaması sadece 2 şekilde açıklanabilir: ÖZLEM 1 Yurttaş yetkililerin doğru söylemediğini YÜZAK düşünüyor ve inanmıyor. 2 Suyu para vererek damacanadan içmeye o kadar alışmış ki, vazgeçmiyor. İşin özünde ise Prof. Dr. Beyza Üstün’ün dediği gibi “Damacana sulardaki kirlilik ile ilgili yaşanan bu süreçte HEPİMİZ SUÇLUYUZ”. Çok çabuk kabul ettik bize verilen paketlenmiş suları. Buradaki metalaşmayı göremedik. Önce zorunlu bir hizmet olarak kamu kuruluşları tarafından sunulması gereken sudan ücret alınmaya, kâr elde edilmeye başlandı ses çıkarmadık. Doğayı katletmeye başladılar. Burnumuzun dibinde Belgrad Ormanlarında, Uludağ’da olanlara seyirci kaldık. Bu yüzden bu sayımızda su konusunu farklı yönleri ile ele almaya çalıştık. “Suyun öncelikli bir hak olduğu” hususunda bir bilincin oluşması gelinen noktada herşeyden önemli. Bir diğer önem verdiğimiz konu ulaşım ve bisikletin hobi olarak değil de tamamen ulaşım aracı olarak kullanılmasının önemi. Tıpkı yukarıda musluk suyu örneğini verdiğim batı ülkelerinde uygulandığı gibi. “Bisiklet kullanma hakkı” üzerine bir bilinç oluştuğu ve bir baskı mekanizması kurultuğu takdirde zaman içinde trafik terörünün de azalacağına inananlardanım. Hepinize keyifli okumalar dileğiyle… ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Arda Türkmen / Şef ‘Bisiklet yolları artırılmalı’ rda Türkmen, yaklaşık üç yıl önce spor yapmak amacıyla biniyor bisiklete. İlk bindiği gün de boğazda 7 kilometre gidiyor. Hatta eve döndüğünde sporcuların nasıl yüzlerce kilometre yol katettiğini merak ediyor. Devam ediyor bu arada kullanmaya. Birinci ayın sonunda da günde 30 kilometre yol yapar hale geliyor. Yetmiyor tabii! Yakın arkadaşıyla birlikte yurtdışına bisiklet turu yapmaya karar verip, 700 kilometrelik VietnamKamboçya bisiklet turuna katılıyorlar. O gün bu gündür de bisikletten asla kopmuyor. “Şimdilerde düzenli olarak pedal basıyorum. Kışın antreman tempomdan uzak kalmamak için eve bisikletimi monte edebildiğim bir ünite kurdum. Havalar kar kış kıyamet halindeyken evde antreman yapabiliyorum” diyor. Güzel havalarda da vuruyor kendini yollara. Standardı haftada 180200 kilometre. Yılbaşına kadar da haftalık temposunu 270300 kilometreye çıkarmayı hedefliyor. Türkmen, “Bisikletin sağlığıma faydası büyük” diyor, “İşim yemekle ilgili. O yüzden bu spor, bana istediğimi yeme fırsatı da veriyor. Psikolojik olarak ise bana kattıklarını anlatamam. Hayal edin. Haftasonu sabah saat 06.00, bütün şehir uyuyor. Siz ve bisikletiniz, mümkünse düzgün bir asfalt ile manzaralı bir yol. Siz pedala bastıkça bedeninizle A bisiklete hükmediyorsunuz. Yol bittiğinde başarmanın verdiği tatmin hiçbir şeyde yok.” Peki ya zorlukları? “Ben yol bisikleti kullanıyorum. Asfalt zeminde kullandığım için, bisiklet yolu olmayınca araba yoluna giriyorum. Trafik varken tam bir kabusa dönüşüyor. SarıyerYenikapı arasındaki sahil şeridinde ya da Rumeli Feneri'nde kullanıyorum. Onun dışında da zorluk çekiyorum.” Önümüzdeki yıl için de 45 kişilik bir ekip olarak Fransa bisiklet turunun yapıldığı Alpler'e gitmeyi planlıyorlar. Günde 130 kilometreden toplam 500 km dağ tırmanışı! Heyecanlılar. Antrenmanlara başlamışlar bile. Tuba Akıncılar / Öğretim görevlisi ‘Bisiklet selesinden görünen dünya çok güzel!’ gitmem gerektiğinde ulaşım aracı olarak kullanmaya çalışıyorum” diyor Akıncılar. O da tabii zorlukları yaşayanlardan. “Türkiye’de bisiklet kullanmanın pek çok zorluğu var. Örneğin yollarda, arabaların arasında kendimi daha güvende hissetmek isterdim. Elbette daha fazla bisiklet yolu olmasını isterdim ama bisiklet yolu olmasa da otomobil sürücülerinin bisikletlilere trafikte var olma hakkı tanıdıkları bir düzenin mümkün olduğunu dünyanın pek çok büyük metropolünden biliyoruz. Aslında bütün şöförleri en az bir kere trafikte bisiklete bindirebilsek sorunlarımız hallolabilir. Zorlukları bir yana, dünya bisiklet selesinden bakıldığında çok güzel.” T uba Akıncılar, 43 yaşında. Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü'nde öğretim görevlisi. Eski jimnastikçi ama halen Uluslararası Jimnastik hakemi olarak görev yapıyor. O da bisikletle çocuk yaşlarda tanışıp, ondan vazgeçemeyenlerden. Abisinden, mahallesinde bir yokuştan aşağı bırakılmak suretiyle öğrenmiş kullanmayı. “O dönemde Göztepe'nin, hatta Kadıköy'ün bütün sokakları bizden sorulurdu” diyor Akıncılar. Sonrasında da bisikletten vazgeçmemiş. Haftanın bir kaç günü sabahın erken saatlerinde alıyor bisikletini, vuruyor pedala. Bazen de çocukları ya da arkadaşlarıyla ormana gidiyor. “Mümkün olabildiğince bisiklet yoluyla ulaşabileceğim bir yere İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayın Yönetmeni: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Petek Öztürk Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Yerel Süreli Yayın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle