Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevgi, Güven, Değişim Sürdürülebilir yaşam için emek harcamış üç kadın: Donella Meadows, Elinor Ostrom, Joanna Macy. Akademisyen olan Donella Meadows ve Elinor Ostrom, doğru kabul edilen paradigmaları yıktılar, öncü çalışmaları ile sürdürülebilirlik kavramına yeni boyutlar kazandırdılar, akademik çalışmaları ve hükümet politikalarını etkilediler. Joanna Macy, ”Büyük Dönüşüm” adını verdiği, insanlığın endüstriyel ve ekonomik anlamda büyüyen toplumdan yaşamı sürdüren uygarlığa geçişini kolaylaştıran eğitim programları geliştirdi ve bu programları uzun yıllardır uyguluyor. Onlar, sadece teknik bir kavram olduğu kabul edilen sürdürülebilirliğin, göz ardı edilmiş olan fakat kritik öneme sahip sosyal boyutunu ortaya koydu. ? sayfa 10 28 Ağustos 2012 SALI / PARASIZ ÖZEL EK ? SAYI: 37 Tak kaskını vur pedala yollar senin Su “hak” olmaktan çıktığında Damacana sulardaki kirlilik ile ilgili yaşanan bu süreçte “ HEPİMİZ SUÇLUYUZ”. Çok çabuk kabul ettik bize verilen paketlenmiş suları. Buradaki metalaşmayı göremedik. Önce zorunlu bir hizmet olarak kamu kuruluşları tarafından sunulması gereken sudan ücret alınmaya, kâr elde edilmeye başlandı ses çıkarmadık. Doğayı katletmeye başladılar. Burnumuzun dibinde Belgrad Ormanları’nda, Uludağ’da olanlara seyirci kaldık. ? sayfa 67