16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 Nisan 2012 Pazartesi 7 ? Haberler Toplumsal permakültür ? Önce kalıcı tarım (permanent agriculture) olarak çıkan ve giderek insan yerleşimiyle ilgili bir deyim oluveren permakültür (permaculture), hem bireysel temelde hem toplumsal kapsamda tarımsal etkinlikler, barınak sorunu, enerji üretimtüketim sorunu vb. hususların ekolojik olarak yeniden tasarımı anlamına gelmektedir. Kalıcı tarım (permanent agriculture) yaklaşımını gündeme getiren Avustralyalı Bill Mollison’dur. Ama onun esinlendiği Japon doğal tarım felsefecisi ve çiftçisi Masanobu Fukuoka’dan söz etmeden de geçmeyelim. Ayrıntılı bilgi için Bkz. M.Fukuoka,Ekin Sapı Devrimi,Kaos Yayınları. Şimdi de Mollison’un Permakültür kitabından (Sinek Sekiz Yay.) bir alıntı yapalım: Bir permakültür dizgesinde yapılacak iş en aza indirgenir. Atıklar kaynak haline getirilir. Sonuç olarak üretimde varsıllık ve aynı zamanda doğanın yeniden düzeltilmesi, yerine konulması sağlanır. Permakültür düşünbilimsel olarak kapitalizmle terstir. Kapitalizmin kıtlık senaryolarına karşın permakültür yaklaşımında yeterlilik, hatta bolluk düşüncesi vardır, yeter ki, kaynaklar ekolojik zekaya uygun kullanılsın. Yıllarca Avustralya’da yaşamış olan sevgideğer mücadele arkadaşım Emet Değirmenci’ye göre, permakültür yaklaşımının ( Emet buna ekolojik restorasyon ismini de öneriyor) Avustralya’da ortaya çıkması rastlantı değil. Çünkü en fazla yeraltı suyu kullanan madencilik sanayinin çok önemli yer kapladığı Avustralya’da zaten yeraltı suyu kıt. Bu bağlamda permakültür, bugün Avustralya yasalarına da geçerek ülke siyasasının bir bileşeni olmuş ama, Avustralya’daki ekolojik yıkımın hızı durdurulamıyormuş! Mollison bu yaklaşımını 1970’lerde geliştirmişti. Ama Mollison’a göre, permakültürün kökeni eski yerli kültürlere (Aborjinler vd.) dayanıyor. Hatta buna örnekleri dünyaya açılarak Doç. Dr. da vermek olası, örnekse Azteklerin sihirli tenceresinden Anadolu’nun saman evine dek! MELİH Kömür ve nükleerin rakibi: Güneş! ünya çapında bir danışmanlık şirketi olan McKinsey’in yayımladığı rapora göre, Güneş on yıl içerisinde kömür ve nükleerle rekabet edebilecek hale gelecek. 2020 yılında 1 watt solar teknolojinin fiyatı da 1 dolar olacak. Güneş enerjisi endüstrisinde son dönemlerde yaşanan maliyet düşüşleri, bu teknolojinin 2020 yılında kömür ve nükleer ile rekabet edebilecek konuma geleceğini öngörüyor. Danışmanlık şirketi McKinsey tarafından yayımlanan raporda D da, solar enerjinin, sıcak ülkelerde ikiüç sene içinde, dünya genelinde ise 2020’ye kadar rekabetçi konuma geleceği ifade ediliyor. Raporda ayrıca son dönemlerde yaşanan teşvik kısıntıları ve büyük iflaslara rağmen, maliyetlerin her sene ortalama yüzde 10 oranında düşmesi sayesinde, solar kapasitenin 2020 yılına kadar hızla artacağına dikkat çekiliyor. 1 watt solar enerji fiyatının 1 dolara kadar ineceğinin belirtildiği raporda, 2020 yılına kadar 400 GW ila 600 GW arası ek kapasite kurulacağı ifade ediliyor. Eczacıbaşı’ndan rüzgâra büyük yatırım czacıbaşı, Türkiye’nin en büyük rüzgar üretim santrallerinden birisini kurmak için kolları sıvadı. Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Erdal Karamercan, gerekli onayların alınmasından sonra mevcut bir rüzgar santral projesine ortak olacaklarını açıkladı. Karamercan, bu projeyle, Kocaeli'nin Hereke ilçesinde 80 kilometrekarelik bir alanda, yaklaşık 110 megawattlık kapasiteye ulaşmayı hedeflediklerini ve Türkiye’nin en büyük rüzgar üretim santrallerinden birisini kurmak için çalışmalara başladıklarını belirtti. Demirer Grubu’nun Erguvan Enerji adlı kuruluşuyla yüzde 50 payla ortaklığa gideceklerini belirten Karamercan, “Bir sene içerisinde yatırıma başlamayı hedefliyoruz. Bölgeye 140 milyon Euro tutarında yatırımı planlıyoruz” diye konuştu. TÜBİTAK’ın önceliği enerji ÜBİTAK, oluşturduğu teşvik sistemiyle, Türk sanayi şirketlerine ArGe maliyetlerinin yüzde 85’ine kadar hibe desteği verme kararı aldı. Bunun ardından konuyla ilgili ilk çağrısını, cari açığın en büyük kalemini oluşturan enerji sektörüne yapan TÜBİTAK, Türk şirketlerinden özellikle güneş enerjisi, enerji depolanması, konutlarda ve sanayide enerji verimliliği ve kömür teknolojileri konularında ürün odaklı araştırma yapmasını isteyecek. TÜBİTAK TEYDEB tarafından yürütülen 1511 destek programı, çağrı duyurusuna esas teşkil edecek konu başlıklarını belirlemek için danışma kurulları oluşturuluyor. TÜBİTAK TEYDEB, geçen yıl Türk şirketlerine 278 milyon liralık destek verdi. Bu miktarın 162 milyon lirası KOBİ’lere, 115 milyon lirası büyük ölçekli firmalara aktarıldı. TÜBİTAK, bu yıl destek miktarını daha da artırmayı hedefliyor. E T BAŞ Permakültüre 3E bakışı Belki de tüm kaynakların kullanımına olsun, bunların kullanıldığı işlevlere olsun bütünsel (holistic) eşdeyişle dizgesel (systematic) bakmak gereğinin altını kalınca çizmeliyiz. Hatta bir kısaltma da kullanabiliriz: 3E (EkonomiEkolojiEtik). Şimdi de etik (aktörel) üç temel ilkeyi hemen sayalım: yeryüzünü koru / insanları koru / ürettiğinin fazlasını paylaş. Kimi çevreciler buna dördüncü ilkeyi de ekliyorlar: nüfusa ve tüketime sınır getirmek. Bu noktada batımerkezci bir çevreci yaklaşım olan yeniMalthusgil görüşü (çevre ülkelerin, yoksulların fazla üreyerek kaynak kıtlığı yarattıkları tezi!) eleştirmeden geçmeyelim. Toplumcu ekolojist düşünceyle kapitalist çevreci düşüncenin farkı bu işte! Permakültür ilkeleri Permakültür ilkelerinden biri sınır etkisi. Bu ilkeye göre komşuluk ilişkileri çerçevesinde toprağı sınırlarla ayırmak yerine ortak kullanarak verimi ve çeşitliliği arttırmak, bu amaçla ortak organik artıklardan üretilen kompostlardan ortaklaşa yararlanmak ve hatta yerel yönetimlerin (belediyelerin) bu anlamda desteğini kullanmak çok yararlı ve gerekli. Anadolu’da da ‘an’ olarak adlandırılan iki tarla arasında çok ilginç otların bittiği bilinir. Bir başka tasarım ilkesi de mıntıka ve dilim etkisi. Mıntıkalar işlevsel olarak beş bölgeye ayrılmalı: en sık kullanılandan en az kullanılana doğru! Her bölgeye bir veya birkaç işlev yüklenebilir. Örneğin en yakın bölge şifalı otlar bahçesi iken, en uzaktaki bölge yaban hayatı bölgesi olabilir. Örneğin, ara yerdeki bölgelerde meyve bahçeleri, kümes hayvanları vb. yerleştirilebilir. Doğayla bütünleşmiş yaşamda baştan ussal bir dizge tasarımlanırsa yapılacak iş en aza indirgenebilir. “Temiz Suya Ulaşmak Herkesin Hakkı” üzellik markası AVEDA, Dünya Ayı (Earth Month) kapsamında, her yıl Nisan ayında dünya genelinde düzenlediği “Aveda Su Yürüyüşü”nü, 22 Nisan Pazar günü Belgrad Ormanı’nda gerçekleştirdi. Türkiye’de ilk kez gerçekleşen yürüyüşte, Aveda çalışanları Belgrad Ormanı’nda 6 km boyunca temiz suya ulaşmak için yürüdü. Yürüyüşün 6 km mesafede gerçekleştirilmesi, az gelişmiş ülkelerde yaşayan kadınların suya ulaşmak için katettikleri yolu sembolize ediyor. Temiz suyun bir insanlık hakkı olduğuna dikkat çekmek amacıyla G düzenlenen yürüyüş, dünyadaki temiz su kaynakları için farkındalık yaratmayı hedefliyor. Yürüyüşte toplanan bağışlarda temiz suyu korumak için kullanılıyor. Aveda, 5 yıldır, 40’dan fazla ülkede yerel bazlı su projelerine bağış toplamak için, Dünya Ayı ortağı olan Global Greengrants Fund (Global Yeşil Bağış Fonu) ile birlikte çalışıyor. Global Greengrants Fund, bütün dünyada temiz su, temiz hava, sürdürülebilir geçim seviyesi ve sağlıklı topluluklar için çalışan yerel organizasyonlara küçük çapta bağış topluyor. Sonsöz: Gelecek ve permakültür Gelecekbilimcilerin geleceğe ilişkin senaryolarından çoğu kapitalistendüstriyalist senaryolar. Permakültüre dayalı (ekolojik –doğal tekniklerin istikrarlı kullanımına dayalı paylaşımcı yaratıcılık) bir gelecek senaryosu da olanaklı mı? Bu sorunun yanıtını çeşitli biçimlerde verebiliriz: Evet! Bir de BRIC dilleriyle: Sim! Da! Ha! Şı! Hoşkalın hoşça değil! Kaynak: www.koruora.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle