Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 30 Nisan 2012 Pazartesi NEDEN DOĞAL YAŞAM ORTAMLARINDA YAŞAMALILAR? 40 m2 havuza kaç yunus sığar? ? Saatte 45 km hıza ulaşabilen, günde 5060 km yüzmesi gereken, yüzlerce metre derine dalabilen yunuslar, sosyal bir tür olarak sürüler halinde geziyor. Parklarda bu imkan yok. ? Yunuslar, bulundukları ortamın farkındalar. Tıpkı balinalar ve yarasalar gibi güçlü sonarları sayesinde iletişim kurmaları, ufacık havuzlarda betonlara çarpan kendi sesleri, insan ve müzik sesleri arasında çıldırmaya kadar götürebiliyor. Ya da delirmemek için kendi sonarını kapatıp kör oluyorlar. ? Stres ve travma sonunda hayvanlar kendi içgüdülerini kaybedip, doğalarına aykırı hareket edebiliyorlar. Eğitmenlerini öldüren orca’lar, bakıcılarının kaburgalarını kıran ve çocukların üstüne atlayan yunuslar… ? Havuzlardaki stresi önlemek için ölü balıklar arasında antidepresanlar, diazem ve mide ilaçları içiriliyor. ? Ekosistemde, yunus sürülerinde liderlerin sürüden koparılması, sürüyü dağıtıyor. ? Zamanının büyük bölümünü denizde avlanarak geçiren bu hayvanlar, tesislerde ölü balıkla besleniyor. ? Yakalanırken telef oluyor, tırlarda tankerlerle yolculuk ediyor, gümrükte bekletiliyorlar. Hep gülümsüyorlar. Mutlu gibiler. İletişim kurdukları için, eğlendirdikleri, eğlendirildikleri için... Peki yunuslar o ufacık havuzlarda sizce de mutlular mı? Yoksa yüz ifadeleri ve fizyolojik ağız yapısı nedeniyle mi öyle olduklarını düşünüyoruz? Doğalarına aykırı bir yaşam ortamında yaşarken, sırf çıldırmamak adına sonarlarını kapatıp kör olurken, yüzemiyorken, yine doğalarına aykırı bir beslenme çeşidiyle yaşam savaşı verirken mutlu olmaları mümkün mü gerçekten? ? ZUHAL AYTOLUN er buzdağının bir de görünmeyen yüzü vardır, öyle değil mi? Bilmediklerimiz kimi zaman yokmuş gibi gelir. Yunusları düşünün. O havuzlarda mutlu mutlu yüzerken, bakıcıları varken, siz onlarla suda mutlu mutlu oynarken manzara ne kadar da günlük güneşlik... Hatta gösteriler sırasında çemberlerden atladıklarında, top peşinde koştuklarında, üzerlerine ve yüzgeçlerine çullanan insanların heyecanla tırnak izlerini bıraktıklarında dahi mutlu olduklarını düşünüyoruz. Peki ya o yüz ifadesi bizi yanıltıyorsa? Peki ya o yüzdeki gülme ifadesi Ric O'Barry'nin dediği gibi “doğanın en büyük aldatmacasıysa...” Son dönemde yunus parkları yeniden gündeme geldi. Çünkü Kaş'ta, yeniden açılması planlanan yunus parkına karşı sivil insiyatif harekete geçti. Aynı zamanda Bodrum Güvercinlik'te yeniden açılması planlanan tesis için 5 m2'lik deniz kafesinde tutulan üç yunus kurtarılmaya çalışılıyor. Bu da değil. İzmir Ticaret Odası'nın Tarihi Mendirek projesinde planladığı yunus havuzu için de kamuoyu ve sivil toplum örgütleri kampanya başlattı. Hatta Yunuslara Özgürlük Platformu, İZTO'ya bir de öneri götürdü. Böylesi bir havuz yerine, İzmir'in sakin koylarından birinde, uzmanlarla birlikte uygun bir alan belirleyip deniz memelilerinin rehabilitasyonu için alan açılmasını teklif ettiler. Bu aynı zamanda Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyacak. Biz de son dönemden hareketle yunusların dünyasına bir yolculuğa çıktık, Yunuslara Özgürlük Platformu'yla yunus parklarını ve bu parklardaki durumu konuştuk. Bakalım, bu yazıyı okuduktan sonra da onların mutlu mesut güldüklerini düşünecek misiniz? H Türkiye'de bugün itibariyle Kaş ve Bodrum'da “yeniden” açılmak istenen parklarla birlikte 10 yunus parkı olduğunu söyleyebiliriz. Bunların dördü Antalya'da, ikisi İstanbul'da, diğerleri Aydın ve Muğla'da. Yaklaşık 3540 bulunuyor. Yunuslara Özgürlük Platformu bu noktada önemli bir noktayı hatırlatıyor. “Bu yunusların kaçı ölüyor, kaç tane yerine yenileri getiriliyor, yasal olarak maalesef takip edemiyoruz. Bu tesislerde basketbol oynatılan, mekik çektirilen, flüt çaldırılan ve resim yaptırılan bir sürü mors, beluga (beyaz balina), fok ve deniz aslanı da unutmamak gerek.” “ “ Yunus parklarında dünyadaki durum ne mi? Yunuslara Özgürlük Platformu'nun verdiği bilgiye göre İsviçre, Mart 2012’de yunusların, yunus parklarında ve tematik akvaryumlarda hiçbir şekilde tutsak edilmeyeceğine ve yunus ithalatının yasaklanacağına dair bir karar aldı. Whale and Dolphin Conservation Society (WDCS)'nin “AB'deki Yunus Parkları” adlı en güncel 2011 raporuna göre; iki üye ülke, Kıbrıs ve Slovenya da, balinaların ve yunusların ticari amaçlarla esaret altında tutulmasını yasaklamış durumda. Aynı rapora göre; 13 üye ülkenin hiçbirinde 2011 itibariyle dolphinarium (yunus parkı) yok. Türkiye bu raporda yok ama malumunuz, yerel yönetimlerden alınan “işyeri açma ve çalışma ruhsatı” almak yeterli. Platform, “bakkal dükkanı açar gibi” yunus parkı açıldığını söylüyor. Tabii burada önemli olan bilinç. Çünkü sorumluluğumuz var. “Doğada bilimsel olarak empati kurabildiği kanıtlanan canlı türlerinden biri olduğumuza göre, sorumluluğumuz epey büyük. Onları tutsak etmeye yasal olarak hakkımız olmadığı gibi, etik olarak da yok.Hem insanlara hem hayvanlara yönelik bir sömürü söz konusu. Tüketim çılgınlığında sıra denizlerin özgür canlılarına, çocukların içindeki merak ve heyecana kadar geldi. Tüm bunları biliyorken sessiz kalıyorsak, suça ortak oluyoruz demektir” diyor Yunuslara Özgürlük Platformu. “Türkiye’nin öncelikle gelecekte yunus parklarının açılmasını engelleyen bir yasal düzenleme yapmas ve ilkel bir eğlence anlayışını yeni nesillere aşılayan bu tesisleri tek tek kapatması gerekiyor. Varolan parklara ölen yeni yunusların, balinaların, morsların ve fokların getirilmesinin de önüne geçilmeli. Yeni parkların açılması önlendiğinde, mümkünse varolan yunusların kimliklendirilmesinin sağlanmalı ve böylece ölen yunusların yerine hiçbir isim değişikliği yapmadan başka yunusların konulması önlenmeli. Bu süre içinde karaya vuran deniz memelilerinin ve tutsak yunusların tekrar doğaya döndürülebileceği deniz içinde uygun bir rehabilitasyon sahası sağlanmalıdır. Daha sonra geriye kalan tesislerdeki denetimleri sıkılaştırması ve varolan iç mevzuatı, deniz memelilerinin esaretini ve her türlü alıkonulmasını yasaklayan Bern Sözleşmesi gibi imza attığı uluslararası anlaşmaları “gerçekten uygulaması” gerekiyor.”