Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 30 Nisan 2012 Pazartesi Herhangi bir felaket halinde insanlığın devamını sağlamak gerekçesiyle oluşturulan tohum gen bankaları gerçekten kurtarıcı mı yoksa şeytani bir planın parçası mı? Tohum bankaları: Kurtarıcı mı, hırsız mı ? ÖZGE KESKİN fsaneye göre, büyük tufan sırasında Nuh Peygamber her canlı türünden bir çifti gemisine almış ve dünya üzerinde yaşamın devamını böyle sağlamıştı. 21. yüzyılda ise Nuh Peygamber’in yerini, “tohum bankaları” aldı. Dünyadaki en bilinen örneği Svalbard Küresel Tohum Bankası olan; Türkiye’de ise 2010 yılında kurulan Türkiye Tohum Gen Bankası, herhangi bir felaket durumunda, biyo çeşitliliğin hem korumasını hem de arttırılmasını amaçlıyor. Ancak bu işin görünen ve iyimser kısmı. Çünkü bu bankaların yararlarını savunanlar kadar zararları olduğuna inanıp karşı çıkanlar da var. Tarım, insan türünün devamlılığı açısından yaşamsal öneme sahip bir faaliyet. Tarımın olmazsa olmazı ise tohum. Tohum gen bankaları da son yıllarda dünya gündeminin üst sıralarında yer alan ve tartışmaların odağı haline gelmiş konulardan biri. Peki ne işe yarar bu çok tartışılan tohum gen bankaları? Tohum gen bankaları için organik tohumların toplanarak uygun koşullarda saklandığı ve depolamanın yanında bilimsel araştırmaların yapıldığı tesisler diyebiliriz. Bu bankaların kurucuları ise tanımlamayı şöyle yapıyor : “Dünyada gıda üretimi ve çeşitliliği; küresel ısınma, kuraklık, bilinçsiz üretim vb. gibi nedenlerle tehlikede. Bankalar tarımda üretimin sürekliliğinin sağlanması için çeşitli teknolojik müdahalelerle (hibritleme, genetik müdahale vb.) dışsal etkenlere dayanıklı yeni tohumları üretme aracı.” Bankaların popülerleştirilmiş söylemine göre de tohum gen bankaları “Nükleer savaş, doğal afetler gibi olası bir küresel felaket sonrası Nuh’un gemisi!” E tartışmaya neden oluyor. Bankaların öncelikli amacının finansal kar olduğu düşünüldüğünde; insanlığın devamında ve kalkınmasında büyük öneme sahip olan tohumun metalaştırılması ve önceliğin maddi kara dönüştürülmeye çalışıldığı şüphesi rahatsızlık veriyor. ? Yaşam patentlenemez! Tohum bankalarının tamamen özel şirketlerin yararına olduğunu, hatta halkın olan tohumların çalınarak onlara geri satıldığını iddia edenlerin sayısı da azımsanamayacak kadar fazla. Yüzlerce yıl dünya çiftçilerinin tohumlarını karşılıksız paylaştığı ama tohum bankalarının kurulmasıyla, ortak kullanılan tohumlara birkaç gen ekleyip patentinin alınarak parasını ödemeyene verilmeyeceği öne sürülüyor. Bu bankalara karşı olanlar “yaşam patentlenemez” diyerek bunun hırsızlık; bir başka deyişle biyokorsanlık olduğunu savunuyorlar. Tohum gen bankalarının çiftçileri ve biyo çeşitliliği artırmayı değil de, insanları birkaç tohum çeşidine mahkum bırakıp, bu durumdan faydalanacak tohum şirketlerinin paralarını artırmayı hedeflediği iddiaları kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Tohum bankalarının, köylünün tohum üzerindeki hakkını elinden alıp tohum şirketlerine vereceğini savunanlar köylünün, çiftçinin de bilim insanlarıyla ele ele verip katılımcı konumunda olacağı tohum depolarının kurulmasını; asıl bunun insanlığın yararına olacağını belirtiyorlar. Üreticiyi ve biyoçeşitliliği dışlayan merkeziyetçi yaklaşımların insanlığın yararına değil zararına olduğunu ileri sürüyorlar. SVALBARD KÜRESEL TOHUM BANKASI valbard Küresel Tohum Bankası, 2008 yılında, milyonlarca tarım ürününü iklim değişikliği, savaşlar ve doğal felaketlerden korumak için açıldı. Norveç’in Svalbard takımadasında donmuş bir dağın 130 metre altında inşa edilen tohum deposu, 4.5 milyon tohumu saklayarak, dünyanın çeşitli yerlerindeki yüzlerce tohum bankasına yedeklik yapıyor. Bankanın sadece tohumları korumayacağı, insan uygarlığına da katkıda bulunacağı öne sürülüyor. Depreme ve nükleer saldırılara dayanıklı olan tesiste, ülkeler hiçbir yükümlülüğe girmeden ve geri çekme haklarını saklı tutarak gönderdikleri tohumları depolayabiliyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü ile Uluslararası Biyoçeşitlilik araştırma grubu tarafından oluşturulan Küresel Ürün Çeşitliliği Örgütü tarafından yaptırılan tesiste, hava sıcaklığı bazı tohumların 1000 yıl yaşayabildiği 18 dereceye kadar düşürülebiliyor. S İnsanlığın devamı ticari sırlara bağlı! Buraya kadar her şey olumlu ve herhangi bir tehlikede biyoçeşitlilik devam edecek gibi gözüküyor. Fakat tohum bankalarının uygulamaları hakkında, kurucuları ve destekçilerinin açıklamaları haricinde herhangi bir bilgi mevcut değil. Tohum bankalarının birçok faaliyeti de “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmıyor. Yani insan devamı ticari sırlara bağlı! Öte yandan tesislerin “tohum deposu” değil de “tohum bankası” olarak adlandırılması da başka bir Amaç üstün ırkı yaratmak mı? Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO ile ilgili yaptığı açıklamalar ile gündeme gelen Alman asıllı Amerikalı araştırmacı William Engdahl da tohum bankası fikrinin şeytanı bir plan olduğunu, kutuplardaki Svalbard Küresel Tohum Bankası’nın kirli bir tezgâhın parçası olduğunu iddia ediyor. Engdal, “Bu yerler neden bir askeri üs gibi korunuyor? Bankalarının atom bombasına bile dayanıklı hale getirilmesinin sebebi nedir?” diye soruyor. Engdahl'a göre asıl tarım sektörünü elinde tutan GDO devleri insanlık için gerçek bir kıyamet yaratacak. Hatta Engdahl korkunç bir iddia ortaya atmış; Norveç'teki küresel tohum deposuyla amaçlanan arî üstün ırk yaratmak ve daha da kötüsü bunun için de istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak! TÜRKİYE TOHUM GEN BANKASI Ü lkemizde ise İzmir’de bulunan tohum deposunun ardından, 2010 yılında açılan Türkiye Tohum Gen Bankası, dünyanın en büyük 3. gen bankası olma özelliğini taşıyor. Banka 250 bin numune saklama kapasitesine sahip. Faaliyetlerine 10 bin adet tohum örneğiyle başlayan banka, gerekli görülmesi halinde kapasitesini 300 bine kadar çıkarabilecek. Bankada ayrıca tarımda kullanılan mikroorganizmalar da 196 derecede korunarak istendiği anda hizmete sunulabiliyor. Türkiye Tohum Gen Bankası kurulduğunda “tohumlarımıza sahip çıkıyoruz” diye düşünmüş olabilirsiniz. Acaba öyle mi? Yoksa bu yatırım sonunda tohum şirketlerine mi yarayacak?