21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 28 Ağustos 2010 Cumartesi Depremi unutan kent: J ÖZLEM GÜVEMLİ zmanlar 30 yıl içinde Marmara Denizi'nden geçen Kuzey Anadolu Fay hattında meydana gelecek ve İstanbul'u etkileyecek 7 ve üzeri büyüklükteki bir deprem için yöneticileri ve halkı uyarmaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 depreminde İstanbul'un Avcılar ilçesinde can ve mal kayıpları meydana gelmişti ancak bütün kenti etkileyecek deprem henüz gerçekleşmedi. 1999 yılından beri yapılan uyarılar doğrultusunda bir dizi masa başı çalışma yapıldı. Beklenen depremi ve yaratacağı felaketi daha yakından tanımamızı sağlayan önemli bir çok rapor hazırlandı. Ancak can kayıplarına yol açacak olası depremde yıkılması beklenen bina stoğu için hemen hemen hiçbir şey yapılmadı. Depremi bekleyen kent hızla depremi unutan kente dönüşürken İstanbul sessiz sedasız kendi felaketini bekliyor. Depreme güvenli bir kent yaratmak için yerel yöneticiler, merkezi hükümet ve yurttaşlar U arasında 11 yıldır bir koordinasyon kurulup harekete geçilemedi. Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı'nın (JICA) yaptığı mikrobölgeleme çalışmasına göre İstanbul'da beklenen depremden en çok hasar görecek ilçeler arasında bulunan Bakırköy'de yaşayan yurttaşlarla yüzyüze görüşülerek yapılan bir çalışma neden hareket geçilemediği konusunda bir fikir veriyor. 11 yıl önce 17 Ağustos günü depremin korkunç yüzü ile tanışan İzmit, Adapazarı, Gölcük, Yalova, Düzce, Bolu görünen yaralarını sardı ama bölgede hâlâ hasarlı binalarda yaşayanlar var. Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden binlerce kişinin anısı sevenlerinin kalbinde yaşarken, bu trajediden ders çıkarması önlem alması gereken yöneticiler hiçbir ciddi çalışma yapmadıkları 11 yılı depremsiz geçirmenin rahatlığı içindeler. İTÜ Mimarlık Fakültesi tarafından yapılan “Bakırköy ilçesi Cevizlik, Sakızağacı ve Yeni mahalleleri deprem riskinin azaltılması konusunda hane halkı yaklaşım belirleme çalışması”nda 406 hane ile görüşüldü. Çalışmaya konu olan bölgedeki ev sahipliği oranı yüzde 72. 17 Ağustos 1999 depremini yaşanların oranı da oldukça yüksek: yüzde 87. Depremi yaşayanların yüzde 50'si şu an ikamet ettiği evde, yüzde 39'u başka bir ilçede, yüzde 11'i başka bir kentte yaşıyormuş. Çalışmada ortaya çıkan sonuca göre mülk sahipleri, binaların güçlendirilmesi için harcanacak paranın bir kısmının kamu tarafından karşılanmasını istiyor. Devletin 11 yıldır yaptığı çalışmalar bu fikre pek sıcak bakılmadığını ortaya koyuyor. İdari kurumlara güven yok Yapılan çalışmaya göre yurttaşlar deprem konusunda en çok akademik kurumlara, en az idari kurumlara güven duyuyor. Binaların içinde bulunduğu risk grubu yükseldikçe, depremle ilgili çalışmalar konusundaki bilgi düzeyi de artıyor. Çalışmaya katılanların yüzde ellisi deprem sigortası yaptırırken, yüzde 96'sı da kamunun, deprem risklerini ve buna bağlı kayıpları azaltmasının mümkün olduğunu düşünüyor. Deprem risklerine karşı önlem almak için merkezi yönetim, yerel yönetim, sivim toplum ve yurttaşların birbirine yakın derecede etkin “Kentsel dönüşüm pay hattına dönüştü” Şehir Plancıları Odası, yaptığı yazılı açıklama ile yaşanan 17 Ağustos depremini hatırlatarak, Türkiye'nin tekrar böyle bir acı yaşamaması için daha duyarlı olunmasını ve hükümetin 'deprem korkusunu' amaçlarına yönelik kullanmamasını istedi. 17 Ağustos 1999'dan günümüze kadar gerçek anlamda afete duyarlı yeni bir sistemin yaşama geçirilmediğini öne süren, TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, depreme ilişkin duyarlılığın 'amaca yönelik' kullanıldığını belirterek son yıllarda yoğunlaşan 'kentsel dönüşüm' uygulamalarını halk kesimlerine kabul ettirmenin aracının 'deprem korkusu' olduğunu ifade etti. Yapılan mevzuat düzenlemelerinde depremden kaynaklanan korku ve duyarlılığın kullanıldığını belirten açıklamada, "Kentsel dönüşüm uygulamaların yapıldığı bölgelere bakıldığında, deprem açısından büyük risk taşıyan yüksek katlı ve yoğun yapılanmış, yüksek risk taşıyan bölgelerin değil, yüksek rant taşıyan bölgelerin tercih edildiği, riskin azaltılmasından daha çok, yandaş kesimlere aktarılmasına yönelik girişimlerin öne çıktığı görülmektedir. 17 Ağustos 1999 depreminden bugüne geçen her gün depremden kaynaklanan acılar biraz daha unutulurken 'fay' hatlarının 'pay' hatlarına dönüşümü hızlanmıştır" denildi. Yaşanan büyük deprem üzerinden 11 yıl geçmesinin, acıların hafiflemesi ve yakın zamanda korkuların tümüyle atılması anlamında değil, yaşanacak yeni büyük depremin yaklaştığı anlamında olduğu belirtilen açıklamada çözüm önerisi olarak ise afete duyarlı bir planlama, imar ve yapılaşma sisteminin oluşturulması gösterildi. Uyar, "Pay hatlarını değil fay hatlarını önceleyen bir sistemin kurulması gerekmektedir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle