Katalog

6 29 Aralık 2010 Çarşamba Küresel J AYŞEN EREN Isınmayı Önlemek İçin Finans Sistemini Kontrol Etmeliyiz Endüstri Yüksek Müh. Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı [email protected] www.surdurulebiliryasam.blogspot.com luslarası finans ve devlet borçları konusunda uzman, vizyoner, yazar Ann Pettifor, dünyanın en fakir yaklaşık 40 ülkesinin toplam 100 milyar dolarlık dış borcunun iptalini başaran Jubilee 2000 adlı uluslararası kampanyanın yürütülmesinde gösterdiği başarılı liderlik ile tanınıyor. 2003 yılında basılan editörlüğünü yaptığı “The Real World Economic Outlook” adlı kitapta finansal krizin geleceğini doğru olarak tahmin etti. Ortak yazdığı ikinci kitabı “The Green New Deal” 2008 yılında basıldı. Pax Christi International Barış Ödülü ve Newcastle Üniversitesi şeref doktorası sahibi. Bir grup İngiliz kilisesinin yürüttüğü küresel iklim değişikliği ile Ayşen Eren mücadele eden Operation Noah kampanyasına danışmanlık yapıyor. Advocacy International danışmanlık şirketinin başkanı ve New Economics Foundation’ın ortağı. Ann Pettifor ile küresel finans sisteminin neden olduğu sorunlar ve yeniden yapılandırılması üzerinde konuştuk. U L Advocacy International’ın Direktörü ve New Economics Foundation’ın ortaklarındansınız. Advocacy International ve New Economics Foundation’ın vizyonu nedir? Sizin vizyonunuzla nasıl örtüşüyorlar? L Jubilee 20001 kampanyasının başarısından sonra üç yıl bir beyin takımı (thinkanddotank) olan New Economics Foundation’a geri çekildim. Artık, çalışmış olduğum borç veren ülkeler, IMF, Dünya Bankası ve Paris Club’tan edindiğim uluslararası finans ve ülke borçları konusunda tüm Ann Pettifor öğrendiklerimi yansıtma zamanı idi. New Economics Foundation’daki meslektaşlarımla, kredi, iklim ve enerji çatışması ile yüzyüze olduğumuzu savunan “The Real World Economic Outlook” isimli kitap üzerinde çalıştık. Kitap 2003’de basıldı ve yaklaşmakta olan finansal kriz ile “Peak Oil”2 ve iklim değişikliğinin ortaya koyduğu tehditler konusunda uyardı. Üç yıl sonunda tekrar kendi organizasyonumu yönetme isteği duydum ve Advocacy International’ı kurdum. Başta niyetimiz, başka devletlere borçlanan ülkeler ile çalışmak ve onlara borçlarının iptali için “uluslararası fikir mahkemesinde” davalarına yardımcı olmaktı. İlk müşterimiz Nijerya Hükümeti oldu. Nijerya Finans Bakanı ve Borç Yönetim Ofisi ile çalışarak, 2005’de Nijerya’nın 18 milyar dolar borcunun iptalini başardık. Fakat oldukça hızlı şekilde, farklı müşterilere, sağlık da dahil olmak üzere uluslararası kalkınma konularında savunma danışmanlığı yapar hale geldik. “kolay kredi” tarafından yürütüldüğünü savunuyorum. Kabaca ifade edersek, kolay kredi EL Findhorn’da düzenlenen Bioneers Bay’e öncülük ediyor, O da Easy Jet’e yol açıyor... konferansında yaptığınız konuşmada, endüstri, Daha fazla kredi, alışverişi kolaylaştırır, bu mal işçiler ve yeşil hareket arasında yeni bir ittifak üretimini artırır ve sırasıyla emisyonlar artar.... kurulması gerektiğini söylediniz. Bunu açıklar Eğer emisyonlara hakim olmak istiyorsak, ilk önce mısınız? kredi sistemine hakim olmalıyız veya kredi sistemini L En büyük endişem uluslararası finans düzenlemeliyiz. sisteminin ciddi şekilde işlevsizleşmesi. Finans sektörü artık gerçek ekonominin (reel economy) L Konuşmanızda borçların Matematik hizmetindeymiş gibi değil, yöneticisi gibi hareket kurallarına tabii olduğunu oysa Fizik kurallarına ediyor. Fakat önemli olan gerçek ekonomi. Gerçek tabi olmaları gerektiğini söylediniz. Bunu açıklar ekonomide iki hayati alan var; en geniş anlamda mısınız? tanımlanan “endüstri” – birşeyler üreten, yapan ve L Frederick Soddy, finansal sistem ve ekonomi yetiştiren şirketlerin sahipleri ve yöneticileri ve hakkında çok yazan bir dahi. Herman E. Daly’ın ikinci olarak “işçi” – “Beyond Growth” özel ve kamu isimli kitabında Finansı gerçek ekonomi ve ekosistemin Soddy’nin yaptığı işler sektöründe elleri ve beyni ile çalışan hakkında bir bölüm var hizmetlisi rolüne geri döndürmek için, milyonlara kişi, yani ve şöyle bir alıntı yapar; endüstri ve işçilerin birleşerek, finans bizler. Biz gerçek “Borçlar fizik ekonomiyiz ve finans sektörünün çıkarlarının tekrar ekonominin yerine matematik sektörü kendi sağlığı çıkarlarına hizmet etmesini sağlamaları kurallarına tabi. için bizim işimize, Termodinamik gerektiğini savunuyorum. bizim ekonomik kurallara tabii olan çalışmalarımıza servetin aksine bağımlı olmalı. Lakin borçlar, yaşla çürümez finans sektörü ilişkilerini yönetirken, gerçek ve yaşam sürecinde tüketilmez. Tam tersi, meşhur ekonomiden ve ekosistemden bağımsız gibi basit ve bileşen faiz matematik kuralı ile çoğalır.” davranıyor. Finans sektörü çok güçlü hale geldi ve Farklı şekilde ifade edersek, finansal borçlar, politik sistem ile toplumu yozlaştırıyor. Sınırsız Keynes’in “bileşik faizin sihiri” dediği gibi, üssel kredi ile sınırsız tüketime yol açarak tüm dünyaya artarlar, özellikle de borç alanlar yükümlülüklerini zarar veriyor. yerine getiremediğinde borçları katlanır.Fakat Tüm ilgili tarafları, büyük endüstrilerin gerçek ekonomi üssel oranda büyüyemez. patronlarını, yüksek düzeydeki işsizlikten endişe Dünyadan çıkarabileceğimiz petrol miktarının sınırı duyan işçi sendikalarını, ekosistem için endişelenen var. Tarım yapabileceğimiz arazilerin miktarı herkesi, geniş bir ittifak için ve dar bankacılık sınırlı. Tarım ve endüstri için kullanılabilir su sektörünün hakimiyetine karşı çıkmak için sınırlı. Atmosferi kirletebileceğimiz düzeyin sınırı birleşmeye çağırıyorum. var... Gerçek ekonominin hesaba katmak zorunda olduğu bu fiziksel sınırları, borç matematiği L Küresel iklim değişikliği büyüyen bir endişe sağlamaz. kaynağı. Hükümetler karbon emisyonlarını 1. Jubilee 2000, 2000 yılında 40’ın üzerinde ülkenin azaltmak için yollar bulmaya çalışıyorlar. Siz üçüncü dünya borcunun iptali için çağrı yapan “kolay kredi”nin karbon emisyonlarını uluslararası koalisyon hareketi. artırdırdığını savunuyorsunuz. Finansal kredi 2.Peak Oil: Dünya petrol üretiminin ulaşacağı en sistemi karbon emisyonlarını nasıl artırıyor? yüksek nokta olarak tanımlanıyor. Bu noktadan sonra L Tüketimin etkileyici yükselişinin, kredinin petrol üretimi sürekli düşüşe geçecek ve nihayetinde 1970’li yıllarda yeniden düzenlenmesinden beri sonlanacak.