02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 Cumhuriyet ENERJİ G 31 Mayıs 2011 23 Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Benden söylemesi... SEKTÖRDE KAMU DENETİMİ DE ORTADAN KALDIRILIYOR Son sürat özelleştirme Hayati KÜÇÜK EMO Hukuk Müşaviri A KP İktidarı döneminde, elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirme ihalelerinin tümü tamamlanmış, 10 dağıtım bölgesi özel şirketlere devredilmiştir. Son olarak 7 dağıtım bölgesinin ihale sonuçlarına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı 12 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Önümüzdeki aylarda bu bölgelerin özel sektöre devredilmesiyle, elektrik dağıtımında 21 bölgesel özel tekel faaliyet yürütecektir. Elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirme ihalelerinde ortaya çıkan ihale bedelleri, elektrik enerjisi fiyatlarının daha da pahalılaşacağının ipucu olmuştur. Ticari olarak beş parçaya bölünen elektrik enerjisinde uygulanan dönüşüm süreci, her aşamada yeniden eklenen kar ve maliyet unsurları ile özel sektörün spekülatif hareketleri nedeniyle zaten fahiş bir artış göstermişken, dağıtım özelleştirmeleri ve ardından kamuya ait üretim altyapısının da özelleştirilmesiyle yeni bir pahalılık dalgasına neden olacaktır. Ülkemizde üretime dönük hiçbir alanda yeterli ve gerekli yatırımlar yapılmazken, enerji özelleştirmeleri ve yatırımları sermaye kesiminin bel bağladığı en önemli sektör haline gelmiştir. Denetimsizlik ilkesi Enerji alanındaki özelleştirme ve piyasalaştırmanın ardından önemli bir denetimsizlik sorunu yaşanmaktadır. Hemen bütün sektörlerde biti rilen kamu denetiminin, yeni idari yapı içerisinde düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar eliyle yürütüleceği öngörülmüşken, özel sektörün yine özel şirketlere denetletilmesi kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Özel sektör elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin mali denetimi ile yatırımlarının gerçekleşmesinin izlenmesi, özel denetim şirketlerine bırakılmaktadır. Bu konularda defalarca verilen yargı kararlarına rağmen, ısrarlı bir şekilde yasal düzenlemeler yapılmakta, mevzuat bir türlü oluşmadığından yıllardır gerekli kamusal denetimler de yapılmamaktadır. Yeni piyasa yapısı içerisinde denetimsizlik adeta temel bir ilke halini almıştır. Su yapılarının kamusal denetimini özel şirketlere bırakan yönetmeliğin geçtiğimiz yıl Danıştay tarafından iptalinin ardından, 6111 sayılı Torba Yasa içerisine eklenen bir hükümle yargı kararı etkisiz hale getirilmiş ve aynı içerikte bir yönetmelik 13 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) eliyle yürütülen proje onay ve kabullerinin yapılması da Enerji Bakanlığı’nca önce özel sektör dağıtım kuruluşlarına verilmiş, kendi yatırımlarının onay ve kabulünü yapar konuma gelen dağıtım şirketlerinin uygulamalarının yaratacağı sorunlar nedeniyle bu yetkinin bir kısmı tekrar TEDAŞ’a aktarılmıştır. Bu düzenleme, piyasalaşma sürecinde denetim adına önemli bir adım olmuştur. Ancak TEDAŞ bugün özelleştirme kapsam ve programında olan, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na bağlı bir kuruluştur. Ülke düzeyinde kabul ve onay yapabilecek teşkilatlanması da bulunmamaktadır. Yaygın bir kamu hizmetini AKP iktidarında enerji sektörü tamamen özelleştirmeye açıldı. Dağıtım bölgelerinin satış ihaleleri yapıldı. Denetim sorunu ciddi ölçüde yaşanmaya başladı. Özel Şrmaların denetimi yine özel Şrmalara yaptırılmak isteniyor. Oysa, enerji üretimi ve sunumu kamu hizmeti anlayışıyla gerçekleştirilmeli. yürütebilecek kadrolardan arındırılmış, özelleştirme kapsamında olması nedeniyle belirli bir bütçeye sahip olmayan TEDAŞ, bu zorluklar içerisinde yeniden teşkilatlanma çabası içerisine girmiştir. Bu süreç olumlu olmakla birlikte, özelleştirmenin ve piyasalaştırmanın getirdiği çarpıklıklar nedeniyle, projelerin para karşılığında onay ve kabulünün yapıldığı bir tablo ortaya çıkmıştır. Diğer yandan 1000 KVA ve altındaki üçüncü şahıs projelerinin onayı ile geçici ve kesin kabulleriyle ilgili olarak, özel sektör dağıtım kuruluşlarının yetkisi hukuka aykırı olarak devam etmektedir. Oysa denetim başta olmak üzere elektrik üretim ve sunumunun bir kamu hizmeti olduğu unutulmadan sorunların çözümü gerekmektedir. Şu malum kediciğer fıkrası; hani Nasreddin Hoca sabah ciğer alıp eve teslim eder. Eşi Emine Hatun ciğeri birilerine yedirir. Akşam, Hoca ciğer yerine sofrada bir tas tarhana ile karşılaşınca sorar: “Hanım ciğer nerede?” Eşi, hemen bir masal uydurur: “Ayy, hiç sorma hınzır kedi, ciğeri yedi.” Bu yanıtı inandırıcı bulmayan Hoca kediyi alır teraziye koyar, bakar ki satın aldığı ciğerden bile hafif. Kaşlarını çatıp eşine döner: “Hanım, hanım kedi buysa ciğer nerede?” Türkiye’de özelleştirmeler çeyrek yüzyıldan fazla bir süredir gündemden düşmüyor. Küresel kapitalizmin yeni liberal politikalarına entegre olma doğrultusunda, “Durmak yok yola devam” sloganıyla can siperane çalışan AKP Hükümeti, 2. Dönemi sonunda elektrik dağıtım devir işlemlerini de sonlandırdı. Süreç boyunca, hukuksal mücadele dahil her türlü mücadele yöntemiyle kamu varlıklarının özel sermayeye aktarılmasına karşı çıkan Elektrik Mühendisleri Odası gidişatı yavaşlatsa da tamamen durduramadı. Bu uğurda özel sermaye çıkar çevrelerince “terörist Oda” ilan edilip hedef gösterilmesine rağmen topluma olan sorumluluğu gereği olayın peşini bırakmamakta direndi. 27 Nisan 2011 tarihinde yaptığı basın açıklamasında; “Özelleştirme İdaresi’nin halen İnternet sayfasında elektrik enerjisi özelleştirmelerinde 5 temel amaçtan biri olarak ‘Kayıp/kaçak da azaltma sağlanması’ yer almaktadır. Kayıp ve kaçağın azaltılması ise, kediye ciğer emanet edilircesine, kaçak elektrik kullanımından ceza almış bir şirketten beklenir bir duruma dönmüştür” diyerek, özelleştirmelerin başka bir gerçeğine parmak bastı. Kısa bir süre sonra gerçekleşecek genel seçimlere ilişkin seçim pusulası basım ihalesinde yaşananlar; (ihalenin önce yaklaşık 12 milyon lira bedelle verilmesi, bu bedelin Yüksek Seçim Kurulu’nca fahiş bulunması ve tekrarlanan ihalede bu kez yaklaşık 900 bin liraya aynı firmaya verilmesi hikayesi…) aslında her türlü etik anlayışın bir kenara itilmesine somut bir örnek teşkil etmiştir. Hiçbir sorumlu(!), çıkıp da adı geçen firmaya; “Bu ne ahlaksızlıktır” diyemiyor, demiyor. Ve ahlaksızlığa ortak olup, ihaleyi aynı firmaya vermekten imtina etmiyor. Olay, EMO’nun “Kediye ciğer emanet ediyorlar” saptamasının çok ötesindedir. Ciğerin emanet değil, sunumu söz konusudur. Bu yazının ekrana döküldüğü tarihte Kütahya’da bir gümüş madeninde siyanürlü atık barajı yıkıldı, yıkılacak noktadaydı. Umarım sorun büyüyüp, bir çevre kıyımına dönüşmeden çözülür. Bu olay yakın geçmişte Macaristan’da yaşanan çevre kıyımıyla benzer özellikler taşımakta. Macaristan’ın özelleştirdiği madende, özel sektörün vahşeti çok açık bir şekilde görülmüştü. Türkiye’de de kamu elinde yaklaşık 18 yıl çalıştırılan maden, özel sektöre devri ile birlikte aşırı kar hırsıyla 6 yıl içerisinde çevre için bir kıyım aracına dönüştürülmüştür. Önce maden emekçileri kapının önüne konmuş ve 4/C kıskacına sokulmuş, maliyetleri düşürme adına yeterli, ehil teknik eleman çalıştırılmamış ve aşırı üretim hırsı da üzerine bindirilerek kıyıma zemin hazırlanmıştır. Bir kez daha kapitalizm, vahşi yüzünü göstermiş; kendisine neredeyse bedelsiz sunulan ciğeri yeterli görmemiş, doymak bilmez hırsı gemi azıya almıştır. Birkaç gün sonra bu ülke insanı sandık başına gidecek. Ey yurdumun eşitsiz koşullarda, siyasi tekellerin güdümünde ve de hegemonyasında kotarılmış bir seçmeseçilme oyununda figüranlık yapacak olan seçmeni! Seçim günü sabahında bir düşün; Ciğer ne ola, ciğeri sunan kim, mideye indiren kim? Doymayıp da “Daha da yok mu?” diyen kim? Ciğeri beş para etmez ciğer tüccarları kim? Benden söylemesi… “Dediğim dedik, çaldığım düdük” havalarının yine hakim konumda olacağını ve de “Ahh ciğerim yanıyor, elim kırılsaydı” teranelerini daha çoook dinleyeceğimi bile bile… Benden söylemesi…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle