Katalog

20 Mayıs 2011 Cuma 359 21 Bitkisel hayattaki emektarımız Köseoğlu’nun fotoğrafları CKM’de sergileniyor... ‘Vizörünarkasındabirömür’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Babadan bir fotomuhabiri Erdoğan Köseoğlu. O da tıpkı babası İbrahim Köseoğlu gibi gazetecilik mesleğine, Cumhuriyet’te başladı. Çünkü Köseoğlu’na göre Cumhuriyet, tüm gazeteciler için okuldu. Eski tarihli gazetemizin her bir sayfasında onun spordan toplumsal olaylara değin her alanda çektiği fotoğraflar yer alıyor. Yaklaşık iki yıldır bitkisel hayatta olan emektarımız Köseoğlu’nun fotoğrafları, Ankara Temsilciliğimizde yer alan Cum A huriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) sergilenecek. Gazeteciliğe 1 Temmuz 1972 yılında başladı Erdoğan Köseoğlu. Bir yandan fotomuhabirliği yaparken, bir yandan da gazetemizin fotoğraf laboratuvarında ustaların siyahbeyaz filmlerini yıkadı. İlk imzalı fotoğrafı, 1973 yılında yayımlandı. Onu en mutlu eden olaysa, 20 Mayıs 1974 tarihinde yaşandı. Bu tarihte Köseoğlu’nun çektiği bir fotoğraf, Cumhuriyet’in ilk sayfasında yayımlandı. Babası İbrahim Köseoğlu’nun çektiği fotoğrafın hemen yanında... ‘İnsanolmayıöğretti’ ‘Risklerinadamı...’ AÇILIŞ YARIN 16.00’DA İki yıldır bitkisel hayatta olan Köseoğlu’nun iki kızı var. Ebru ve Esra. Esra, babasının içindeki ışığı fotoğrafları aracılığı ile herkese ulaştırmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Babası Erdoğan Köseoğlu’nu şu sözlerle anlatıyor: “Tren istasyonlarının hüzünlü havası içinde çocuklardan biri bir başka şehre yolculanmış, tren çoktan kalkmış, çoktan gözden kaybolmuştu. Gidenin ardından sallanan eller inmiş, herkes usulca istasyonun çıkış kapısına yönelmişti. Dönüp baktığımda seni gördüm baba; durmuş bakakalmıştın ardımdan. Sanki giden trenin son vagonuna tutunmuştu ellerin. Sanki gitmesin diye bırakmıyordu treni çivilenmiş gözlerin. İnsan kimi zaman gözlerini bir fotoğraf makinesi gibi Gazetemiz yazarı Şükran Soner, Köseoğlu’nu “risklerin adamı” olarak tanımlıyor. Erdoğan’ın gazetede yayımlanmaya değer fotoğraf çekebilmek için kendini nasıl yaşamsal risklerin altına soktuğunu anlatan Soner, Köseoğlu için şu ifadeleri kullanıyor: “Deneyimli gazeteci olarak fotomuhabirlerinin yaşamsal tehdit altında olmalarına ilişkin mesleki toplantılarda, başından geçen olayları bile genel, isim vermeksizin anlatır; polisten, haber kaynağından pisi pisine dayak yememeye, saldırıya uğramamaya yönelik alınabilecek somut önlemler üzerinde durmayı yeğlerdi. Elinde kamera olan gazeteci, dönemin koşullarında sadece çatışmaların odağında kaldığı için risk altında değildi ki... Çekeceği fotoğrafta kimlik görüntüsü nedeniyle kendini tehdit altında gören, olaylarda şiddet kullanan polis, çatışmaların tarafları, kendileri açısından aleyhte delil oluşturabilecek fotoğraf çekilmesini engellemeye yönelik şiddet kullanmaktan kaçınmazlardı. Cumhuriyet gazetesinin fotomuhabiri olmak, eylemini duyurmak isteyen gençlik örgütleri dışında bu anlmada her kesimin saldırı hedefi olmak demekti...” Gazetemiz Cumhuriyet şimdi iki yıldır bitkisel hayatta olan emektarımız Erdoğan Köseoğlu’nun sağlığında çektiği çok sayıda fotoğrafın arasından seçilenleri CKM’de sergiliyor. Köseoğlu’nun fotoğraflarının sergisi yarın saat 16.00’da açılacak. Emektarımıza, gazetemiz çalışanlarının kalbinin de onunla attığını, onun en iyi bildiği dilde, fotoğraflarla anlatmak için... kullanmayı öğreniyor. Gözlerim senin o anını çalmış, sen görmeyesin diye içime saklamıştı. Benim için ‘baba’ artık işte o andı. Ne çok şey vardı bu çalınmış karede; seni sen yapan her şey... Güven, cesaret, şefkat, ışık, emek... Sen insan olmanın en temiz, en güzel halini yaşayarak öğrettin bizlere. İnsan olmanın tek yolunun insana değmekten geçtiğini göstererek...”