02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 268/21 Ağustos 2009 OrduValisi OsloOperası Erkek Tuvaletini Görse,Acaba NeSöyler? Kirsten Flagstad heykeli ve Oslo Operaevi eçenlerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la bir sohbette, damarına basarcasına “Hipodrom alanına yapılması yasa ile 1982 yılında öngörülmüş olan opera binasıyla ilgili bir gelişme olup olmadığını!” sordum. Hinliğimi hemen anladı ve kısaca “Şu anda gündemde yok!” diyerek geçiştirdi. Operanın CSO’nun üzerine eklenerek “hülle” yapılması konusunda da henüz kesin bir gelişme yok. Her tür siyasal görüşün tek başına veya koalisyonla gelmiş geçmiş iktidarların 29 yıldır “sallayıp” durduğu, Avrupa ülkesi olma iddiasındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentine yapılması gerekli bir ulusal operaevi binası sorunu daha çok su kaldırır! Bırakın Avrupa ülkesi olmayı, kimilerinin pek hoşuna gittiği gibi bir “ortadoğu ülkesi” olarak kabul edilsek bile, gene gerideyiz! Hiçbir politikacımız, bir Hüsnü Mübarek kadar olamadı! Kahire’de “çağdaş” bir operaevi var, devletin tüm müzik kurumlarının yararına açık bir kültür merkezi gibi çalışıyor. “Çağdaş” sözcüğünü kullanınca aklıma Ordu ilimiz geldi. Kültür ve Turizm Bakanımız Ordulu, “Çağdaş uygarlık saçmalık” diyen, daha önce de “îtikadına uymadığı” gerekçesiyle pisuvar söktüren “çağdışı kötekçi” Vali de Ordu’da görevli! Ben bu satırları kaleme alırkan daha hükümetten kimse çıkıp da, son günlerde çok kullanılan “haddini bil!” buyruğunu vermedi. Yoksa deyişteki gibi “sükut ikrardan” mı geliyor? “Çağdaş uygarlık saçmalık” demek, herhalde Atatürk’e meydan okumanın, bir yerlere selam çakmanın bir yolu! Neyse ki, Kültür Bakanı çağdaşlığın ne olduğunu biliyor ve opera, tiyatro binalarındaki pisuvarları söktürme emri vermiyor! Aslında pisuvarları fotoselli olanlarla değiştirmek lazım, su tasarrufu açısından! Bizim sergievinden bozma Ankara Opera binasında erkek tuvaletinde iki ya da üç tane pisuvar var. Kadınlar tuvaleti G Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] nin ihtiyaca yetmediğini de önünde oluşan kuyruklardan biliyoruz. Ama genişletecek yer yok! İnsan gidip, erkekler tuvaleti fotoğrafı çeker mi? Tuvalet çok havalı ve örnek oluşturacak cinsten ise çeker! Nitekim ben de Norveç’in başkenti Oslo’da, dünyanın en son biten operaevinin tuvaletinin fotoğrafını çektim! Loş ışıklandırması, özenle seçilmiş koyu mermer kaplaması ve sürekli hijyen sağlayan düzenekleriyle, bence “her türlü îtikada” uygun düşebilecek, “uygar” tuvaletler! Hem seramik pisuvar da değil, arası bölmeli, yekpare “işeme duvarı” bu... İskandinavya’daki yaygın yöntemin yeni bir yorumu... Ordu Valisi bir inceleme gezisi ayarlayıp, şu binayı, şu tuvaletleri bir görse! YEDİ YILDA 800 MİLYON DOLAR Oslo Operaevi sahneden görünüm Bizim yapılamayan operaevi 1995 senesinde ulusal yarışmaya çıkarılmış, mimar Özgür Ecevit, tüm uygulama projelerini en son 2000 yılında teslim etmişti! Norveç’te ise bina uluslararası yarışmaya aynı yıl çıkarıldı ve kazanan Snöhetta adlı Norveç firması ilk çizgileri aynı yıl çizdi. İlk kazma ise 2003’te vuruldu. Tüm evreleriyle, proje inşaat yedi yılda tamamlandı ve bina 2008 Nisanı’nda açıldı. Açılışta Norveç Kralı V.Harald’ın konukları arasında Danimarka Kraliçesi II. Margrethe, Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in de bulunduğunu BBC’den izlediğimi anımsıyorum. Proje önce Barselona’da yapılan Dünya Mimarlık Festivali’nde “kültür” ödülünü kazandı. Ardından Mimarlık firması Snöhetta, Avrupa Birliği’nin Çağdaş Mimarlık Ödülü olarak bilinen prestijli Mies van der Rohe Ödülü’ne değer görüldü. Bu ödül, iki yılda bir, Avrupa Birliği sınırları ti le va tu er içindeki en iyi mimari eserlekl ke Er Oslo Operaevi re veriliyor. Norveç Türkiye’nin yarısı kadar yüzölçümüne ve yaklaşık Ankara kadar 4.8 milyonluk nüfusa sahip bir İskandinav ülkesi. Yıllardır koskoca Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş bir operaevi için gerekli 80 milyon doları ayıramadı! Norveç ise bu paranın tam on mislini 800 milyon doları harcayarak, ulusal operaevi binasını bitirdi. Bina, sezon dışında bile cıvıl cıvıl, turistlerin ziyaretgâhı... Norveç tarihinde yapılmış en büyük kültür tesisi olma özelliğini taşıyan binanın eğimli çatısı denizle birleşiyor ve ziyaretçiler çatıda rahatça dolaşabiliyorlar. Anıtsal nitelikli bir sanat yapısı bu. Bina, formu, kullanılan dış malzeme ve rengiyle adeta bir “buzdağı”nı andırıyor! Ne de olsa Norveç bir kuzey ülkesi!.. Çok sayıda mimar ve tasarımcının katkısıyla hazırlanan proje, üç anlayış üzerine oturuyor. “Halı” binanın çevresi ve dışı ki, beyaz mermerden... “Fabrika” üretim ve çalışma bölümlerini kapsıyor, ağırlıklı malzeme metal, yoğunlukla alüminyum... “Dalgalı Duvarlar” ise ana salon ve balkonları çevreleyen iç duvar ve koridorları ahşabın sıcaklığıyla sarıp sarmalıyor. Binada İtalya’dan getirtilen mermer kullanılmış. Norveç’in geleneksel inşaat malzemesi olan ahşap ise, içerde havayı ısıtıyor. Kullanılan ahşabın cinsi “meşe”, cila sırasında değişik tonlar elde edilmiş. Duvarlar, okyanusun dalgalarını temsil edercesine tatlı eğimler taşıyor. Ana giriş lobisinde, Norveç kışlarının karını temsil eden beyaz kar desenli işlemeli duvarlar, tuvalet ile vestiyerlerin bulunduğu bölümü gizliyor. Hemen girişin sağında ise “Operabutik” yer alıyor. Binanın kartpostalları, CD’ler, kitaplar, anı eşyaları, yalın bir biçimde sergileniyor. Satışa sunulan anı eşyası arasında, binanın yapımında kullanılan mermerin çeşitli boyda parçaları da var! KİRSTEN FLAGSTAD’A SAYGI Görkemli fuayede şampanya, çay, kahve alabileceğiniz açık büfeler, gişe ve danışmanın tam karşısında... Yazları dışarıdaki şemsiyelerin altına servis yapılıyor. Girişte, ahşap 1. balkon fuayesinin altındaki salon Norveç operasının medarı iftiharı, ünlü soprano Kirsten Flagstad’a adanmış. Burada Falgstad’ın yaşamını anlatan bir film sürekli olarak gösteriliyor. Flagstad’ın tam boy döküm bir heykeli de Opera Meydanı’ndan gelip binanın “halı”sı üzerinde yürümeye başladığınızda karşınıza çıkıyor. Operabutik’te Flagstad’la ilgili kitaplar, eski kayıtlarından derlenmiş CD’ler satılıyor. Tıpkı bizim Leyla Gencer’imiz gibi! Oslo Operaevi’nde 400 ve 1350 kişilik iki salon bulunuyor. Opera ve bale temsilleri büyük salonda, küçük çaplı temsiller, tiyatro oyunları küçük salonda sergileniyor. Ama küçük salonun olanakları da bizim Ankara’daki sahnemizden çok daha fazla. Büyük salondaki sahne ağzı genişliği 16 metre, yani bizim Ankara Operaevi’ndeki sahne ağzının tam iki misli... Sahne arkası ise 40 metrelik derinliğe sahip. Yan ve arka kulislerle bin metrekarenin üzerinde bir alan bu. Sahne arkasını gezerken, ışık sistemi, dekor değiştirme düzenekleri, asansörler, çağdaş bir sahneleme için gerekli her türlü teknoloji insanı adeta büyülüyor. Demir ve ahşap atölyeleri, rahat, sahne arkasıyla ilişkileri doğru tasarımlanmış. Giysi atölyesi aydınlık, onlarca terzinin aynı anda çalışabileceği boyut ve teknolojik olanaklara sahip. 50 ayrı meslek grubundan 600 kişinin çalıştığı bina sadece operabale için kullanılmıyor. Caz ve dans festivallerine, turnelere, konserlere de ev sahipliği yapıyor. Eurovision birincisi, kemancıbesteci Alexander Rybak bile burada, hem de büyük salonda konser veriyor. Nasıl, bizler için tam bir “rüya” gibi değil mi? 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle