Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 221/26 Eylül 2008 K İ TA P v e Y AY I N D Ü N YA S I Abdülcanbaz’la Türkiye’nin 50 yılı G azi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazife Güngör’ün kaleme aldığı “Abdülcanbaz Turhan Selçuk’tan İnsan Manzaraları” adlı inceleme, 1957 yılında yayımlanmaya başlayan ve Selçuk’un çizgileriyle hayat bulan Abdülcanbaz’ın Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve kültürel yaşamına bakışını akademik bir dille okuyucuya sunuyor. Kitapta Abdülcanbaz’dan seçilen örnek çizgiler de bulunuyor. Güngör, Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz adlı çalışmasını, içinde yer aldığımız, parçası olduğumuz gerçekliğin çeşitli yönleriyle ve çoğu zaman farkında olmaksızın deneyimlediğimiz ayrıntıları karikatürize ve dramatize edilerek tüm açıklığıyla ve netliğiyle önümüze konulması olarak tanımlıyor. Toplumun hemen hemen her kesimini hedef alan Abdücanbaz’ın, biçimsel ve içeriksel anlatı örgüsüyle, bu hedefini en üst düzeyde gerçekleştirdiğin gözlemlendiğini belirten Güngör, şunları dile getiriyor: “Toplum içinde geçerli olan kültürel kodların, imgelerin, simgelerin ve anlatı öğelerinin Abdülcanbaz’da etkili olarak kullanılması, söz konusu çizgiromanın okur tarafından algılanmasını, anlaşılmasını, en önemlisi de sevilip benimsenmesini olanaklı kılmıştır. Aslında şunu da vurgulamak gerekir ki, Abdülcanbaz bir bakıma Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel tarihinin bir aynası gibidir. Türkiye’de yaşamın her düzeyinde olup biten şeyleri Abdülcanbaz’dan öğrenmek olanaklıdır. Bizimle, bizim toplumumuzla, kültürümüzle böylesine bütünleşmiş, böylesine iç içe geçmiş bir yapıtın benimsenmemesi zaten mümkün değildi. Diğer yandan Abdülcanbaz, yaşamımızın çoğu zaman kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz, görmezden geldiğimiz, belki de gizlemeye çalıştığımız kaba saba, ama bir o kadar da yaşamın olmazsa olmaz yanları olarak nitelediğimiz boyutları gözler önüne sermesi açısından önemlidir.” Kitapta, Selçuk’un yazarlığı ve çizerliğinde ortaya konulan Abdülcanbaz adlı çizgiroman biçimsel ve içeriksel yanlarıyla ele alınarak irdeleniyor. Böylece inceleme, Abdülcanbaz’ın karelerinden, dolayısıyla Selçuk’un penceresinden bakarak, Türkiye’nin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşamını çeşitli yönleriyle okuyucuya aktarıyor. 1957 yılında Milliyet gazetesinin sayfalarında yayımlanmaya başlanan Abdülcanbaz’ın metin yazarlığını başlangıçta Rıfat Ilgaz, daha sonra Aziz Nesin gibi ünlü yazarların ardından 1958 yılında Turhan Selçuk’un yapmaya başladığını anımsatan Güngör, “1958 yılında kısa bir süre Aziz Nesin’in yazarlığında sürdürülen Abdülcanbaz, daha sonra Turhan Selçuk’un yazarlığında ve çizerliğinde özgün kimliğiyle sürdürülegeldi. Bugün Cumhuriyet sayfalarında okurlarıyla birlikteliğini sürdüren Abdülcanbaz, Türkiye’nin en uzun soluklu çizgiromanı olarak da kabul edilebilir” diyor. Abdülcanbaz’ın bilinen ve tanınan özellikleriyle 1958 yayımlandığının dikkate alındığında 2008 yılının onun doğumunun 50. yılı olduğunu da vurgulayan Güngör, şunları belirtiyor: “Dile kolay tam yarım asırlık bir ömür. Bir çizgiroman için gerçek anlamda bir başarı. Bir çizer için ise gerçekten sabırlı uzun bir yolculuk. Yazıları ve çizgileriyle yaşamını Türkiye’nin son 50 yılına koşut olarak sürdüren tam anlamıyla içinde yer aldığı toplumdan beslenen bir çizgiroman Abdülcanbaz. Bu nedenle incelenmeye değer. Bu nedenle onu anlamak, Türk toplumunu anlamak demektir. Ve bu nedenle Abdülcanbaz serüvenlerinin peşine düşmek, aslında Türkiye’nin son elli yıldır yaşadığı serüvenlerin peşine düşmek anlamına gelir.” ‘Halkı temsil ediyor’ Prof. Dr. Güngör, incelemenin sonunda Abdülcanbaz’ın bir kitle ürünü olmadığı, ancak kitlelere mal olmuş bir popüler kültürel ürün olduğu sonucuna ulaşıyor. Abdülcanbaz’ın halktan biri olduğunu, halkın içinden çıktığını ve halkı temsil ettiğini anlatan Güngör, bu nedenle halkın da onu bu denli benimsediğini ve sevdiğini kaydediyor. Güngör, şöyle devam ediyor: “Sonuç olarak denilebilir ki Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt bütün bilgi birikimi, estetik duyarlılığı Cumhuriyetin içinde gelişmiş, biçimlenmiş bir yazar ve çizer olan Turhan Selçuk elli yıldan beridir çeşitli gazetelerde çizdiği usta karikatürlerin yanı sıra Abdülcanbaz’la da Türkiye’nin gidişine tanıklık etmektedir. Onun bu tanıklığı bilimsel bir bakışla ve ince bir duyarlılıkla ele alıp incelemek, çıkarımlarda bulunmak ve bunlardan hareketle Türkiye’nin yarınlarına ilişkin öngörüler ortaya koymak ise akademik çevrelerin işi olmalıdır.” Yayınlanmasını istediğiniz etkinlik, görüş ve istemleri 442 30 50 numaralı telefona ya da mahmutlicali@gmail.com elektronik posta adresine iletebilirsiniz. 17