Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 221/26 Eylül 2008 Bu yıl 5.’si gerçekleştirilecek olan etkinlik hazirana kadar devam edecek ‘Kütüphaneyi kamuoyuna tanıtmak istiyoruz’ Milli Kütüphane başkent için büyük bir şans. Ama ne yazık ki biz bugün kıymetini bilmiyoruz. Kütüphanelere bugün yalnızca ders çalışmak için geliyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz? I Tuncel Acar: Bizim bu etkinliği düzenlemekteki en büyük amacımız zaten önyargıları yıkmak. Kütüphaneler bugün ne yazık ki ödev yapılan yerler ancak biz “öyle değiliz” diye iddia eden bir kurumuz. Bu yüzden de burada çeşitli sergiler açıyoruz, söyleşiler düzenliyoruz. Milli Kütüphane’yi kamuoyuna daha fazla tanıtmak istiyoruz. “Şiir Günleri” etkinliğinde de istedik ki şairlerimizin yaşamı konuşulsun, şiirleri tanıtılsın. Bir de bugün ne yazık ki kimse şiir kitaplarını yayınevlerine yayımlatamıyor. En acısı bu. Bakın biz derleme alan bir kütüphaneyiz. Yani derleme yoluyla bütün kitaplar geliyor bize. Ama görüyorum ki hep bilinen şairlerimizin kitaplarını yayımlıyor yayınevleri. Zarar ederim diye yeni kitaplar bastırmıyor. Biz tüm bu olumsuzlukları aşmak için Milli Kütüphane olarak bir şey daha yaptık. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün bahçesinde bulunan ve ağaçların arasında gizli kalan ünlü şairimiz Cahit Külebi ile romancımız Tarık Buğra’nın heykellerini Milli Kütüphane’nin bahçesine taşıdık. Burada daha fazla değer göreceğine inandık. Milli Kütüphane’de ‘Şiir Günleri’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Kütüphane Başkanlığı ile Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) tarafından 5 yıldır gerçekleştirilen, Türk şiirlerinin ve şairlerinin tanıtıldığı, yurttaşlarla şiir üzerine sohbetlerin edildiği “Milli Kütüphane Şiir Günleri”nin yeni sezonu bugün başlıyor. Yazar Mustafa Şerif Onaran’ın söyleşileri gerçekleştirdiği, tiyatro oyuncusu Rüştü Asyalı’nın şiirleri yorumladığı etkinliğin ilki bugün saat 16.00’da başlayacak. Milli Kütüphane Büyük Salon’daki etkinliğin konusu ise ünlü şair Bedri Rahmi Eyüboğlu...Etkinlik kapsamında, 31 Ekim’de Faruk Nafiz Çamlıbel, 21 Kasım’da Yahya Kemal Beyatlı, 26 Aralık’ta Ziya Osman Saba, 30 Ocak’ta Ümit Yaşar Oğuzcan, 27 Şubat’ta Niyazi Akıncıoğlu, 27 Mart’ta Aşık Veysel ve 29 Mayıs’ta Necip Fazıl Kısakürek’in şiirleri okunacak. 28 Kasım’da “Şair Sultanlar”, 28 Haziran’da ise “Nigâr Hanım’dan Günümüze Kadın Şairlerimiz” etkinlikleri gerçekleştirilecek. 5 yıldan bu yana “Milli Kütüphane Şiir Günleri” etkinliğinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayan Milli Kütüphane Başkanı Tuncel Acar, tiyatro oyuncusu Rüştü Asyalı ve yazar Mustafa Şerif Onaran’la etkinlik üzerine konuştuk: Milli Kütüphane’de ‘Şiir Günleri’ etkinliği düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı ? A I Mustafa Şerif Onaran: Bundan 5 yıl önce, Milli Kütüphane Başkanı Tuncel Acar ile birlikte, kütüphanelerin çok amaçlı kullanılmalarını sağlamak amacıyla bu türlü bir etkinlik düzenlemek istedik ve “Şiir Günleri” etkinliğine başladık. Ben şiirleri yorumluyorum, arkadaşım, usta tiyatro oyuncusu Rüştü Asyalı da söyleşi esnasında sözü edilen şiirleri okuyor. Şiirleri, sesi ve yorumuyla yurttaşlarla buluşturuyor yani. Biz etkinliğimizi sürdürürken, dönemin Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen, etkinliğin daha katılımlı olmasını istedi. Böylece etkinlikte VEKAM da yer aldı. Programı düzenlemekteki amacımız, çağdaş şiirlerimizin en iyi örneklerini, güncel koşulları da göz önünde bulundururak, yeniden yurttaşlara anlatmak. O şairin politikası doğrultusunda şiir üzerine yorumlar yapmak... Örneğin Nazım Hikmet, toplumcu bir şiirin izini, Necip Fazıl da mistik bir şiirin izini sürüyor. Şiir üzerine söyleşiler yaklaşık 50 dakika sürüyor. 10 dakika da bizi dinleyenlerin sorularını yanıtlamaya çalışıyoruz. Bugün bilinen bir gerçek var ki çok az kitap okuyoruz. Okuduğumuz kitapların arasında da şiir kitaplarının sayısı hayli az... I Rüştü Asyalı: Maalesef. Türk şiiri ne kadar zengin ve renklidir oysa ki. Şiir okumayan bir toplumuz çünkü şiir okumayı yaşamımızın bir parçası olarak görmüyoruz. Zaten okumayı ihtiyaç olarak görmüyoruz bana kalırsa. Hatta bugün şiir okumayı “lüks” olarak görenler bile var. Mutlaka siz de tanık olmuşsunuzdur, hoş sohbet esnasında, güzel konuşan birisine, “Sen de mi şair oldun” şeklinde sözler söyleriz. Şaka yapıyoruzdur aklımızca. Şiirsiz bir dünyanın çok tatsız tutsuz, çok kült bir dünya olacağının ayırdına varamadık çünkü. Ben çok uzun yıllardır şiir okuyorum. Okudukça insanlığımı anlıyorum. İnsanlarla daha yakın ilişkiler kuruyorum şiir sayesinde. Yıllarını sanata adamış biri olarak, son yıllarda Ankara’daki sanat yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz? I R.A: İnsanoğlu yaşamda hangi konularda tökezliyorsa, bu durum sanata ve kültüre yansıyor. Biliyorsunuz, bugün birçok konuda tökezlemekteyiz. Bir yer edinme, yaşamda sağlıklı olmak ve yaşamı güzel kılma savaşımı vermekteyiz. Sanatı da ihmal ediyoruz bu koşuşturmacanın içinde. Oysa yaşam savaşı verirken ihmal etmese insanoğlu sanatı, yaşamının nasıl da katlanılabilir bir hale dönüşeceğini görecek. Emin Özdemir hocamızın bir öğrencisinin, televizyon için bulduğu bir deyim var. “Aptal kutusu.” Ne kadar da güzel söylemiş. Biz “aptal kutusu”na öyle bir dalıyoruz ki, sanıyoruz kaygıları unutacağız. Hayır, kaygılar asıl kitap okuyunca, tiyatroya ya da sinemaya gidince, sergileri gezince giderilir. Yaşam sanatla çekilir olur. ‘Kütüphaneye talep yok!’ Bugün Anadolu’da da yeterli sayıda kütüphane bulunmuyor... I T.A: Çünkü ne yazık ki talep yok. Kütüphanenin bir ihtiyaç olabilmesi için yurttaşların talepte bulunması gerekiyor. Yoksa kütüphane binası yapmak çözüm değil ki. Bize düşen görev şu: İnsanları daha fazla okumaya nasıl yöneltebiliriz. Bugün 23 bin yeni kitap yayımlandı diyorlar. Ne yazık ki bu bir ölçü değil, çünkü yayımlanan kitapların arasında ders kitapları da bulunuyor. Bundan bir iki yıl önce İran’a gittim. İran’da bile çok büyük kitap fuarları açılıyor, bizde yok. Ankara’da büyük kitap fuarları açılmıyor ki. İstanbul’da İzmir’de açılıyor. Hatta bugün kitap okumak insanlara ceza olarak veriliyor. Kitap okumak ceza olarak verilebilir mi? 15