Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ö NCE S AĞLIK 18 TEMMUZ 2008 CUMA Göçler, Göç Yolları ve Sağlık Sorunları Dr. Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog S on yirmi yılda sağlanan gelişmeler sayesinde aslında on binlerce yıldır bizimle birlikte olan hastalıkları günümüzde tanımlamaya ve daha iyi anlamaya başlıyoruz. Özellikle genetik alanındaki araştırmalar eskiden bizim için gizemli olan sağlık sorunları hakkında çok önemli bilgiler sağlıyor. Örneğin çocukluk yaşlarından itibaren yılda birkaç kez nöbetler şeklinde ateş yükselmesi, şiddetli karın ağrıları, eklem ağrıları ve deri döküntüleri gibi yakınmalarla ortaya çıkan ve çoğu kez enfeksiyonlara bağlanan hastalıkların aslında kalıtsal olduğu anlaşıldı. Tüm insanlarda var olan ve doğumdan itibaren bizleri değişik enfeksiyonlara karşı koruyan doğal bağışıklık sisteminin, gereksiz tepkiler vermemesini sağlayan mekanizmalar var. Çocuklarda nöbetler halinde ortaya çıkan ve aile içinde birden fazla kişide gözlenen bu sağlık sorunun nedeni, denetimi sağlayan genlerde (kalıtsal yapılarda) farklılıklar olması. Denetimin yetersiz kalması sonucunda vücutta ani iltihaplanmalar ve ilişkili bir dizi belirti görülüyor. Bu hastalıkların kalıtsal özellikleri üzerinde yapılan araştırmalar insanlık tarihi hakkında da çok ilginç bilgiler sağlıyor. Çoğunlukla Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yaşayan insanlarda görülen ailesel Akdeniz Ateşi ile ilgili araştırmalar da ufkumuzu açtı. Bağışıklık sistemini sürekli olarak alarm halinde tutan kalıtsal sorunun, bu kişileri enfeksiyonlara karşı daha dirençli kıldığı öne sürüldü. Bazı bölgelerde, altı kişiden birinde saptanabilen bu kalıtsal sorun sonucunda binlerce yıl içinde mikroplardan daha az etkilenmek gibi yaşamsal bir avantaja sahip oldukları düşünülüyor. Bölgenin insanlarının kalıtsal yapısındaki bazı değişiklikler 30 bin yıl öncesine kadar gidiyor. Kalıtsal yapı değişiklikleri incelendiğinde, M.Ö. 2000 yıllarında Orta Doğu’dan çıkan büyük bir grubun Anadolu ve Kuzey Afrika üzerinden Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere dağıldığı fark ediliyor. Bu göçe ait bazı tarihi bilgiler de var. 1492’de ise Kraliçe İzabel İspanya’da yaşayanYahudilerin ya Hıristyanlığı kabul etmeleri veya ülkeyi terk etmeleri konusunda karar alınca aynı bölgede ters yönde bir göç olduğu izleniyor. Bu göçe ait daha kesin tarihi kayıtlar var çünkü Sultan II. Beyazıt’ın göç etmek zorunda kalan Yahudilerin önemli bir bölümünü gemilerle alıp Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yerleştirdiği çok iyi biliniyor. TOPLUM GENETİĞİ Behçet Hastalığı ise “küresel ekonominin” ilk uygulamalarından biri olarak nitelenebilecek “İpek Yolu” üzerinde sıralanan toplumlarda izleniyor. Ama henüz hastalıkla ilgili belirgin bir kalıtsal sorun saptanmadı. Günümüzde insanların genetik yapılarının incelenmesi aracılığıyla yapılan bu tür araştırmalarla yeni bir bilim dalı olan “toplum genetiği” ilgileniyor. Değişik araştırmalarda elde edilen tarih öncesi insanlara ait vücut parçaları aracılığıyla yapılan araştırmalar da çok değerli bilgiler vermekle birlikte kendisine özgü bazı kısıtlılıklar taşıyor. Oysa yaşayan insanların kalıtsal yapılarını inceleyerek yapılan çalışmalardan giderek daha fazla bilgi toplanmaya başladı. İnsanların genetik yapıları yüzde 99.9 oranında aynı ve üç harfli kodların ardışık olarak dizilmesinden oluşuyor. Bütün farklılık aradaki yüzde 0.1’lik değişiklikten kaynaklanıyor. Toplum genetiği alanında yapılan araştırmalar aracılığıyla insanlık tarihindeki daha eski göçler aydınlatılmaya çalışılıyor. Şimdiye dek yapılan bazı çalışmalar, en eski göçlerin Afrika kıtasından diğer kıtalara doğru olduğunu düşündürüyor. Diğer bir grup toplum genetikçisine göre ise insanlık tarihinde tek bir bölgeden diğerlerine doğru değil, birçok bölge arasında göçler gelişti. Toplum genetikçiler, paleontoloji alanında elde edilen bilgilerle kendi araştırmalarını birleştirerek insanlık tarihinin gizemlerini aydınlatmaya çalışıyorlar. neden göç ettikleri konusunda aynı yorum yapılıyor; “çevresel koşullarda değişiklik olması, gıda bulamamak ve hastalık” olasılıkları öne sürülüyor. İnsanların göçleri, göç nedenleri ve bunun tarihi gelişmeler üzerine olan etkileri belki de en iyi Fernand Braudel tarafından ele alındı. Braudel tarihi bir zaman çizelgesi olmaktan çıkartıp, günlük hayatta kullanılan araç gereçleri, çevreyi, tarımı, sosyoekonomik ilişkileri ve hastalıkları tarihin merkezine yerleştirdi. Braudel de eserlerinde Akdeniz bölgesinde 16. yüzyıldan beri yaşanan toplumsal olayları ve dolayısıyla göçleri de kitaplarında ele almış oldu. Günümüzde yaşanan göçler, neden oldukları insanlık dramları da sağlık çevrelerinin giderek daha fazla dikkatini çekiyor. Göçmen sağlığı üzerine son iki yılda üç tane büyük kitap yayınlandı. Göçmenlerin sağlık sorunlarına çözüm getirmek için bir dizi politik ve yasal çözüm de gerekiyor. GÖÇMEN HEKİM Yukarıdaki paragraflarda yer alan bilgiler hafta sonunda düzenlenen bilimsel bir toplantıya katılan hekimlerin aralarında yaptıkları konuşmalardan alıntıları yansıtıyor. Toplantı Almanya’da düzenlendi ama Avrupa’nın değişik yerlerinden katılımcılar vardı. Katılımcılardan birisi Almanya doğumlu olan ve artık ABD’ye göç etmiş olan bir hekimdi. Miami’de yaşıyordu, evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuştu. Böbrek hastalıkları konusunda önemli araştırmalar yürütüyordu. Yılda bir iki kez Almanya’ya gelip arkadaşlarını ve ailesini ziyaret ediyordu. Bu bireysel göç böbrek hastalıkları konusunda yeni gelişmeler olmasını sağlamıştı. Diğer bir meslektaşım ise vücuttaki tuz ve su dengeleri üzerinde araştırmalar yapıyordu. Daha önceki kuramları kökünden değiştirecek yeni bir buluş yapmıştı. Daha fazla kanıt toplaması için, Mars’a düzenlenecek uzay yolculuğu için hazırlanmaya çalışılan astronotları izliyordu. Bir buçuk yıl boyunca hazırlığın yapıldığı ülkeye sayısız yolculuk yapacak. Eğer proje başarıyla tamamlanırsa insanoğlu bu kez de Mars’a yolculuk etmiş olacak. Belki de yeni bir göç yolu, belki de bu göçle ilişkili yeni sağlık sorunları karşımıza çıkacak... GÖÇMENLERİN SAĞLIK SORUNLARI Toplum genetiği araştırmalarının sonunda insanların 20