Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 TEMMUZ 2008 CUMA Eymir Gölü Üzerinde Oynanan Popülist Oyunlar ODTÜ Mezunları Derneği S on yıllarda Ankara kenti Eskişehir Konya yolları arasındaki güney batı aksı boyunca bütüncül bir yaklaşımdan uzak, denetimsiz biçimde yayılmakta, bu bölgede kalan kamusal mekânlar yapılaşma baskısı altında kalmaktadır. Kent yönetimleri ise bu denetimsizliği ve baskıyı ortadan kaldırmak için çaba harcamak yerine, bu baskıları siyasi ranta dönüştürmeye çalışmaktadır. Ankara kenti içindeki en önemli kentsel kamu mekânlarından biri olan Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Yerleşkesi ve yerleşkenin doğal uzantısı Eymir Gölü de bu baskılardan payını almaktadır.Yerleşke alanının ve Eymir Gölü’nün etrafı yoğun yapılaşma ile çevrilirken, bunun yarattığı olumsuz çevresel etkiler ODTÜ Yerleşkesi’ne ve Eymir Gölü’ne zarar vermektedir. Üstelik yerleşke bütünlüğünü bozucu, “Eymir Gölü’nün ODTÜ denetimi dışına çıkarılarak, mangal sefasına açılması” gibi popülist talepler de Ankara kentini yönetenlerce dile getirilmektedir. Kirliliğin nedeni yapılaşma Eymir Gölü’nün kirlenmesindeki ve canlılığını yitirmesindeki temel etmen; gölün ekolojik sistemini hayatta tutan dere yataklarının yapılaşmaya açılması ve etraftaki yapılaşmanın yarattığı başta tuzlanma olmak üzere olumsuz etkilerdir. Kent yönetimleri, MoganEymir sistemiyle başlayarak, Tuz Gölü’ne kadar yeraltı suları ile ulaşan havzayı uygulamalarında dikkate almadıkları için, bu olumsuz etkilerin oluşmasında sorumludurlar. Ancak yine de Eymir Gölü’nün mevcut durumunun iyileştirilebilmesi için ODTÜ’lü bilim adamları ve teknik insanlar tarafından araştırmalar yapılmakta, projeler geliştirilmektedir. Gölün mevcut sorunlarının kaynağı olan yapısal etmenleri ortadan kaldırmak için harekete geçmek yerine, gölü sadece görünümünü düzelterek “mangal sefasına açmak” talepleri kelimenin tam anlamıyla “popülist” bir söylem oluşturmaktadır. Eymir Gölü’nün yaşatılması için en temel gereklilik, parçacı yaklaşımları dayatan rant temelli uygulamalar yerine, yürürlükteki üst ölçekli planların uygulanması ve havza temelli bir yaklaşımın benimsenmesidir. İyi niyetli yaklaşımlar Eymir Gölü’nün kullanımı konusunu bir iktidar sorunu yapıp, “Bana verin, bakın neler yapacağım” demez, kent ve kentli adına katkıda bulunmayı gerektirir. Çağdaş kent yönetimi kentin her noktasını mangal yakılabilir piknik alanlarına dönüştürmeyi değil, kentlilerin kendilerini geliştirebilecekleri farklı faaliyetleri bir arada sunmayı gerektirir. AMAÇ AYRICALIK DEĞİL Küresel ısınma sonucunda bu tür talepler; sürdürülebilir kalkınma ilkeleri, çağdaş kent yönetimi ve kent planlaması ilke ve esaslarına aykırı, günü birlik siyasi fırsatçılıkları ifade etmekte olup, Eymir Gölü’nün bu ve bunun gibi talepler doğrultusunda kullanılması hem Eymir Gölü hem de Ankara kenti için geri dönüşü mümkün olmayan zararlara sebep olacaktır. Bu sebeplerle ODTÜ Mezunlar Derneği olarak, Ankara’yı yöneten kent yönetimleri ve kamuoyunca aşağıdaki gerçeklerin bilinmesini istiyoruz: Dünyanın birçok sayılı üniversitesinde olduğu gibi ODTÜ de Eymir Gölü’nü belli bir sınıf ya da zümreye ayrıcalık sağlamak için değil, öğrencilerinin öğretimi ve kişisel gelişimi için toplumsal fayda elde etmek üzere etkin bir araç olarak kullanmaktadır. Bu sebeple ODTÜ mezunları bile Eymir Gölü’ne özel bir kart alarak, denetim altında girebilmektedirler. Eymir Gölü halka kapalı değildir. Gölü üniversite öğrencileri hariç herkes denetim altında kullanabilmektedir. Kent ölçeğinde küçük bir göl olan Eymir Gölü’nün taşıma kapasitesi, hali hazırda ODTÜ öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamaya bile ancak yetmektedir. Üniversite yönetimi bu durumu yerinde tespit ederek gölün kullanımını sınırlandırmıştır. Gerçekleri yansıtmayan talepler YUKARIDA belirtilen gerekçelerle, ODTÜ Mezunlar Derneği Yönetimi olarak Eymir Gölü’nün ODTÜ Yerleşkesi’nin bir parçası olarak üniversite denetiminde korunmasının gerekliliğine inanıyoruz. Gölün halka açılması gerektiği şeklindeki gerçekleri yansıtmayan talepler, yalnızca popülist bir söylemi ifade etmektedir. Bu sebeple başta belediyeler ve valilik olmak üzere, tüm kent yönetimini Ankara’nın en önemli varlıklarından biri olan ODTÜ’nün doğal uzantısı Eymir Gölü’nün yaşatılması için popülist söylemleri bir kenara bırakıp, üniversite ile işbirliği yapmaya ve yapısal önlemleri hayat geçirmeye davet ediyoruz. Musluklardan ‘çamurlu su’ akıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Batıkent Uğur Mumcu Mahallesi sakinlerinden bazıları, yaklaşık 4 aydır evlerindeki çeşmelerden, çamurlu su aktığını belirtiyor. Mahalle sakinleri, çeşme suyunun kalitesinden hem şikayetçi hem de sağlıklarının “riske girmesinden” endişeli. Batıkent Uğur Mumcu Mahallesi sakinlerinden, emekli öğretmen Ramazan Odabaşı ve emekli teknisyen Erkan Yurdakul, yaklaşık 4 aydır evlerindeki çeşmelerden çamurlu su aktığını ve suyun ancak belli bir süre akıtıldıktan sonra berraklaştığını söyledi. Çamurlu suyun çok kötü bir koku yaptığını da belirten Odabaşı ve Yurdakul, ekonomik nedenlerden ve kimsenin konuyla ilgilenmeyeceğini düşündüklerinden dolayı herhangi bir yere başvuruda bulunmadıklarını belirtti. Kızılırmak suyunun getirilmesinden sonra söz konusu sorunun başladığını ifade eden Yurdakul, bu durumun hem kendi sağlıklarına hem de çevre sağlığına zarar verdiğini kaydetti. Yurdakul, “Çeşmeden aldığımız suyla fanusumuzda beslediğimiz 3 balığımız öldü” dedi. Bu sorundan herkesin şikayetçi olduğunu ama birkaç kişi dışında, kimsenin tepkisini dile getirmediğini söyleyen Yurdakul, “Herkes, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı içerisinde. İnsanlar rahatsızlıklarını dile getirmiyor” dedi. Mahalle Muhtarı Celal Uzun ise, konuyla ilgili herhangi bir şikayet almadığını belirtti. Uzun, “Vatandaş niye bana haber vermiyor” diye sorarken, mahalle sakinlerinden Yurdakul, “Bu konuyu görüşmek için muhtarlığa gittim ama muhtarı yerinde bulamadım” dedi. Yurdakul, suyun berraklaşması için yaklaşık yarım saat boyunca suyu akıtmak zorunda kaldıklarını belirtirken, Odabaşı ise içme suyu alamadıklarını, bu nedenden dolayı, içme sularını kendi köylerinden getirdiklerini ifade etti. 2