Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 226/31 Ekim 2008 Prömiyeri 10 Ekim’de gerçekleştirilen ‘İhanet’, günümüz kadınerkek ilişkilerini sorguluyor Kurban kim? KADIN MI ERKEK Mİ ? Selda GÜNEYSU düllü “İki Kişilik Hırgür” adlı oyunun yönetmeni Yunus Emre Bozdoğan, bu kez Mario Fratti’nin yazdığı bir oyunu, “İhanet”i, başkentli izleyicilerin beğenisine sunuyor. Ankara Devlet Tiyatrosu’nun (ADT) yeni sezon oyunlarından olan “İhanet”, kendisini kurban etmeye karar vermiş iki erkeği kurban edip, kurtuluşunu gerçekleştiren bir kadının gerilim dolu öyküsünü anlatıyor. İki perdeden oluşan ve Küçük Tiyatro’da izleyici ile buluşan oyunda, Özlem Ersönmez, Mithat Erdemli ve Erdinç Gülener rol alıyor. Oyun, dekoru, farklı ışıklandırma tekniği bakımından da dikkat çekiyor. Günümüz kadın erkek ilişkilerinin sorgulandığı Mario Fratti’nin yazdığı oyunu, Özcan Özer Türkçeye çevirdi. Yunus Emre Bozdoğan’ın yönetmenliğini üstlendiği oyunun dekor tasarımı Güven Ökten’e, giysi tasarımı Esra Selah’a, ışık tasarımı Ahmet Karademir’e ve müzikleri Fatih Veli Ölmez’e ait. Prömiyeri 10 Ekim’de gerçekleştirilen oyun, kasım ayında da izleyici ile buluşacak. Oyunun yönetmeni Yunus Emre Bozdoğan’la, “İhanet”i konuştuk: Bize oyun hakkında kısaca bilgi verir misiniz? I Oyun 3 kişi üzerine kurulu. Oyundaki kadın karakter başlangıçta bir kurban. Çünkü kadının kocası, karısının kendisini aldatıp aldatmadığını merak ediyor ve bu merak adamı, karısı üzerinden oyun oynamaya itiyor. Ancak oyun tehlikeli çünkü, kadını kurban konumuna dönüştürüyor. Oyunun ikinci perdesinde de kadının kurban kimliğinden sıyrılmak için verdiği mücadeleyi görüyoruz. Süprizlerle dolu bir oyun, yorum izleyiciye kalsın. ‘İhanet’ konusu itibariyla çok iddialı bir oyun olarak nitelendiriliyor. ADT’nin bugünkü repertuarına baktığımızda da genellikle ikili ilişkileri konu edinen oyunların ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Siz nasıl değerlendiyorsunuz? I Aslında, bütün tiyatro oyunlarında iki Ö li ilişkiler üzerinden toplumsal olaylar anlatılır. “İhanet”, görünüde kadın erkek ilişkilerini sorguluyor ancak toplumsal bir sorunu, toplumsal sorunlar karşısında insanın nasıl “dengesizleştiğini” de anlatıyor izleyiciye. Oyundaki üç kişi de sağlıklı insanlar değil. Yani bugün içinde bulunduğumuz koşullar, düzen, sağlıksız insanlar yetiştiriyor. Başkentli tiyatro izleyicisi sizi ödüllü “İki Kişilik Hırgür” adlı oyundan yakından tanıyor. “İki Kişilik Hırgür”, “İhanet”e oranla siyasi söylemi olan bir oyundu. Böyle bir oyunun ardından, ikili ilişkileri konu edinen bir oyunu sahneye taşıma sizin fikriniz miydi? I Hayır, ben oyunu tamamen ADT yönetiminin isteği üzerine yönettim. Benim bu oyun haricinde başka projelerim vardı ancak sizin de bildiğiniz gibi biz DT sanatçıları, zaman zaman kendi projelerimizi sahneye taşırız, zaman zaman da yönetimin istediği oyunlar üzerine çalışırız. Oyunu sahneye taşırken teknik birtakım sorunlarla karşılaştınız mı? I Her oyunda olduğu gibi biz de birtakım teknik sorunlarla karşılaştık. Bizim en büyük sorunumuz prömiyer tarihinin, birtakım nedenlerden ötürü 18 Ekim’den, 10 Ekim’e alınmış olması. Çünkü bir oyunun daha önceden kararlaştırılmış prömiyer tarihinden önce prömiyer yapıyor olması teknik sıkıntıları da beraberinde getirir. Bizde de böyle oldu. Dekorumuz çok geç geldi, oyun tam olarak sahneye uyarlanamamıştı vs... Ama biz yine de her türlü sorunlara karşın ortaya iyi bir iş çıkardık diye düşünüyoruz. Bir iki hafta sahnelendikten sonra oyundaki bu sıkıntılar da kendiliğinden çözüldü. Prömiyerden sonra oyundaki iki erkek oyuncunun rolleri çok konuşuldu. Oyun her ne kadar kadın karakterin üzerine kurulsa da, erkek karakterler biraz oyunu kendi etraflarında şekillendiriyorlar gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? I Bence bu durum biraz, oyunun toplumlardaki erkeklerin, kadınlar üzerindeki bakış açısını yansıtmasından kaynaklı. Bu his ikinci perde de daha da ön plana çıkıyor. ? ‘Aldatmatoplum ilişkilerinedeyansıyor’ Oyun temel olarak ihaneti, aldatmayı konu ediniyor ancak aldatmalar artık yalnızca ikili ilişkilerde değil, arkadaş ve toplum ilişkilerinde de yaşanıyor... I Elbette. Temelde zaten aldatmalar en çok ikili ilişkilerde yaşanıyormuş gibi görülüyor ancak, bu ikili ilişkilerdeki temel aldatma insanların zamanla işlerine, arkadaşlarıyla ve toplumla kurdukları ilişkilere de yansıyor. Oyun üzerinden gidersek, oyundaki psikolojik tedavi gördüğü yerden kaçan erkek karakter, kadın ve diğer erkek karakterin hangisinin doğru söyleyip söylemediği arasında kararsız kalıyor. Kimin doğruyu söyleyip, kimin söylemediğine bir türlü karar veremiyor. Güvenmiyor. Bu da bir tür aldatma değil midir? Oyun neden Küçük Tiyatro’da sahneleniyor? Tiyatro eleştirmenleri tarafından oyun, dekoru ve konusu itibariyla Küçük Tiyatro’nun sahnesine uyum sağlayamadığı şeklinde eleştiriler alıyor. Siz ne düşünüyorsunuz? I Oyunun Küçük Tiyatro’da sahnelenmesi tamamen yönetimin kararı. Aslında biz ilk provalarımızı Şinasi Sahnesi’nde yapmıştık. Oyun yapı itibariyla Şinasi Sahnesi’yle daha uyumlu gibi görünüyor ancak biraz önce de bahsettiğim gibi biz oyunun prömiyer tarihinin çeşitli nedenlerden ötürü öne alınmasıyla birlikte çeşitli sıkıntılar yaşadık. Oyun daha sonraki tarihlerde farklı sahnelerde de izleyici ile buluşur diye düşünüyorum. İzleyici nasıl buldu oyunu? Ne tür tepkiler aldınız? I Bizim izler kitlemiz, genellikle iki tür oyunlara çok ilgi gösteriyor. Bunlardan ilki, insani durumları tiyatro sahnesine yansıtan oyunlar, ikincisi de bir toplumsal mesajı olan oyunlar. Bir de bir oyunun konusu bazen izleyicinin ilgi göstermesi bakımından yeterli olmuyor. İzleyici oyunda yer alan oyuncuların performansından da etkileniyor. Aynı zamanda bu oyundaki olay örgüsü çok sağlam. Yazar, oyunda hiçbir boşluk bırakmamış. Biz de genel olarak yazara bağlı kaldık. Aslında tiyatro yönetmenleri yazılan metinden kendine özgü yorumlar yapmayı uygun bulur ama bu oyunun olay örgüsünün çok sağlam bir şekilde kurulmuş olması bize böyle bir olanak tanımadı ama genel olarak izleyicinin ilgisinden memnunuz. Bugün yeterli düzeyde yerli oyunlarımızın sahnelenmediğine yönelik birtakım eleştiriler de mevcut... I Evet çünkü yerli oyunlar yazan kişilerin sayısı çok az. Genel anlamda yazarlarımızı iyi değerlendiremiyoruz. Ülkemizde pırlanta gibi yeni oyun yazarları yetişiyor ama onların yazdıkları da genel anlamda, çok fazla ciddiye alınmıyor. 16