05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 226/31 Ekim 2008 gün ne kadar laik? Anayasa Mahkemesi iktidar hakkındaki gerekçeli kararını açıkladı. İktidar partisinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğini söyledi ancak, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği mahkemece saptanmış bir parti kapatılamıyor” dedi. ‘Gericilik de Batı’dan geliyor’ “Cumhuriyet ve Ankara Günleri”ne konuk olan ve başkentlilerle “Türkiye’de ve Arap Dünyasında Laiklik” konulu bir söyleşi gerçekleştiren yazar Faik Bulut, bugün laiklik karşıtı akımların ülkeye yalnızca İslamcı dayatmalar sonucu gelmediğini söyledi. Bulut, “Bugün gericiliği politika haline getirip, bize dayatmaya çalışan büyük güçler var. Bugün bize Batı’dan yalnızca aydınlanma gelmiyor. Gericilik de Batı’dan geliyor. Bugün Arapİslam ülkelerinde de laiklik ve politik islam mücadele halinde. Tek fark, orda politik İslamcılığın, bizde ise laikliğin güçlü olması” dedi. Etkinlikler kapsamında gazetemiz muhabiri Bahadır Selim Dilek de okurlarıyla bir araya gelerek, kitaplarını imzaladı. Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı Başkanı Tamer Levent de “Cumhuriyet ve Ankara Günleri”ne konuk oldu. “Cumhuriyet ve Tiyatro” konulu bir söyleşi gerçekleştiren Levent söyleşisinde, hayatından kesitler aktardı. Avrupa devletlerinin kültüre verdikleri öneme işaret eden Levent, 2. Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’nın ülkede ilk kültür merkezlerini onardığını, bu durumun Almanların kültür merkezlerine ve kültüre verdikleri önemi gösterdiğini söyledi. min insanların temel haklarına erişmesi için en büyük araç olduğunu vurguladı. İlhan, “Eğitim gelişmenin ön koşuludur. Öğrenmenin yaşı yoktur diye atasözü var. Ancak öğrenmenin yaşı vardır. Genç beyinler eğitildiği zaman gelecek aydınlık olur” dedi Çandar türküler seslendirdi Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı öğrencileri ve öğretim elemanları “Cumhuriyet ve Ankara Günleri”nde her gün bir klasik müzik dinletisi sundu. Şair Ahmet Telli’nin şiirler okuduğu etkinlikler kapsamında ayrıca THM sanatçısı Tolga Çandar da türküler seslendirdi. Çocuklar etkinliğin parçasıydı Her gün Gramafoncu Ali’nin taş plak dinletileriyle başlayan etkinliklerde çocuklar da unutulmadı. Tiyatro Pembe Kurbağa ekibi etkinliğin son gününde çocuklar için bir Cumhuriyet Balosu gerçekleştirdi. Çocukların doyasıya eğlendiği etkinliklerde ayrıca tiyatro oyuncusu Haluk Yüce de “Üç Kukla Üç İnsan” isimli kukla gösterisi sundu. Etkinliklerde ayrıca yazar Hamdi İlhan da “Cumhuriyet ve Eğitim” konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. İlhan söyleşisinde eğiti Fotoğraf sergisi açıldı Etkinlikler 29 Ekim’de verilen kokteyl ile sona erdi. Çok sayıda davetlinin katıldığı kokteylde Kültür Sanat Kulübü ile Cumhuriyet’in ortaklaşa hazırladığı “Yaşasın Cumhuriyet 1923 Ve Hüzün 1938” konulu fotoğraf sergisi de açıldı. Gazetemiz Ankara Bürosu’ndaki sergi salonunda açılan sergi 10 Kasım’a kadar açık kalacak. ‘Laikliğin önükesiliyor’ Etkinlikler kapsamında “Siyaset ve Ankara” konulu söyleşiye katılan Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, siyasi iktidarın laiklik karşıtı bir anlayışla ülkeyi yönettiğini belirtti. Bila, şunları söyledi: “Bugün Bakanlar Kurulu’nda, bakanların yerlerine eşlerinin oturduğunu düşünün. Ortaya türbanlı kadınların olduğu bir görüntü çıkar. Meclis’te, milletvekilleri yerine eşlerinin yer aldığını düşünün. Yine ortaya 3’te 2 gibi bir oranla türbanlıların çoğunlukta olduğu bir görüntü çıkar. Yüksek bürokraside görev alanlara bakın, yine aynı görüntü. Yani Türkiye’de siyasi iktidar laiklik karşıtı bir anlayışla ülkeyi yönetiyor. Zaten Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında da iktidarın, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu dile getiriliyor. Yani bugün laiklik ilkesinin önü din eksenli yönetimlerle kesilmiş durumda. Milliyetçilik ilkesi de Atatürk’ün milliyetçilik ilkesinin çok ötesinde, ırka ve etnik yapıya bağlı bir şekilde ilerliyor. Çok fazla dile getirilmiyor ancak bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde başka bir ulus bilincinin oluşmaya çalıştığını görüyoruz. Teröre dayalı, siyasallaşmanın getirdiği bir bilinçlenme bu. Böylece Türkiye’nin direğini oluşturan ilkelerden Milliyetçiliğin de önü ‘karşı uluslaşma’ projesiyle kesiliyor. Bence Ankara’nın bugün üzerinde durması gereken en önemli konu bu. Bugün siyasi partilere çok iş düşüyor.” ‘Ankara bedevileşiyor mu? “Ankara’nın Dünü ve Bugünü” konulu söyleşiye katılan gazetemiz yazarı Özgen Acar, Ankara’nın milattan öncelere dayanan tarihi zenginliklerini anlattı. Bugünlerde Ankara’nın tarihi ile birlikte doğal güzelliklerinin de yok edildiğini vurgulayan Acar, “1402 yılında, Osmanlı ordusu ile Timur’u karşı karşıya getiren Ankara Savaşı sırasında, Timur fillerden oluşan ordusunu, büyük ormanlık alanların varlığından içeriye sokamıyor. Şimdi o ormanlık alanlar var mı Ankara’da” diye sordu. Şimdilerde susuzluğun pençesinde kıvranan, Kızılırmak’tan getirilen “arsenikli” suyla su ihtiyacı karşılanan Ankara’nın, tarihte çok önemli göllere ve derelere sahip olduğunun da altını çizen Acar, şunları söyledi: “Doğu Roma’nın ilk imparatoru Arcadius, o dönemde İstanbul’u bırakıp, imparatorluk sarayını Ankara’ya yaptırmıştı. Çünkü yazlarını Ankara’da geçirmek ve burada tatil yapmak istiyordu. Biz şimdi tatil için nereye gidiyoruz? Ayrıca son 50 yıl öncesine değin, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden Ankara’ya verem hastaları gönderilirdi. Havası o kadar güzeldi Ankara’nın. Ancak göçler, yanlış kentleşme ve kötü kömür Ankara’yı bugün en kirli kent konumuna getirdi. Bırakın siz şimdi Ankara’nın geleceğini konuşmayı, gelecek hakkında yorumlar yapmayı, biz bugün Ankara’nın eski halini bile özler hale gelmedik mi? Bugün Ankara gerçekten medenileşiyor mu, yoksa bedevileşiyor mu?” ‘Eskiden dayanışma vardı’ Gazetemiz yazarı Işık Kansu etkinlikler çerçevesinde başkentlilerle “Ankara’nın Akasyalı Sokakları” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Kansu söyleşisinde, eskiden Ankara’nın hemen hemen her bir sokağının akasya ağaçlarıyla bezeli olduğunu dile getirdi. “Akasya ağaçları bozkırı yeşillendiren ağaçlardır, tıpkı Cumhuriyet gibi” görüşünü dile getiren Kansu, çok şanslı bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirdiğini söyledi. Kansu, şöyle devam etti: “Biz çok şanslıydık. Çünkü biz Cumhuriyetin kuşağıydık. Bizim çocukluğumuz hep dayanışma içinde geçti. Biz, yoksulu, zengini bütün arkadaşlar, sokaklarda çılgınca oynardık. Bazen kendimiz oyunlar üretirdik. Bir birliktelik vardı yani. Hiç yoksulluk yaşamadık mı? Hiç acı çekmedik mi? Elbette çektik. Ama biz, mutlu çocuklardık. Kendine özgüveni olan ve gelecekten umutlu... Bizi belki de şimdiki kuşaklardan ayıran en önemli olgu dayanışma duygusuydu. Biz her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimize inanıyorduk. ‘Biz yaparız’ diyorduk. Şimdiki gençler demiyor mu? Evet onlar da diyor şüphesiz ‘Biz yaparız’ diye, ama onlarda, ‘tek başıma yaparım’ duygusu hakim şimdi. Ve bu duygu ne yazık onları yalnız bırakıyor yaşamda.” 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle