02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 226/31 Ekim 2008 Cumhuriyet ve Ankara Günleri sona erdi. Fotoğraf sergisi ise devam ediyor Dolu dolu geçen 17 gün A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz Ankara Temsilciliği’nde 17 gün süren “Cumhuriyet ve Ankara Günleri” 29 Ekim’de gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi. Etkinliklerin 9. gününde başkentlilerle “Cumhuriyet ve Çocuk” konulu bir söyleşi gerçekleştiren yazar Ayla Kutlu, söyleşisinin başında, bu yıl Türkiye’nin “Onur Konuğu” olarak yer aldığı Frankfurt Kitap Fuarı hakkında bilgi verdi. Kutlu, Frankfurt Kitap Fuarı’nın tanıtımının çok iyi yapıldığını ancak Almanların, fuara konuk olan Türkiye Aşçılar Derneği’nin dağıttığı bedava yemeklere, kitaplardan daha fazla ilgi gösterdiğini söyledi. Kutlu, “Kültürlü ülke farklı olur diye düşünüyordum. Bu düşünce tamamen benim saflığımdan kaynaklıymış” dedi. Cumhuriyetin ilanından önce, 1860’lı yıllarda ülkedeki eğitim öğretimin yaygınlaşmaya başladığının görüldüğünü, ancak o yıllarda eğitimdeki bütün kaynakların, diğer alanlarda olduğu gibi İstanbul’a ayrıldığının altını çizen Kutlu, şöyle devam etti: “Bugün Cumhuriyetin bize kazandırdıklarını daha iyi anlamak için, Yüce Önder Atatürk’ün yaptıklarını baştan ele almak istedim. Bu amaç doğrultusunda, Atatürk hakkında bütün bildiklerimi unutarak, yeniden ve yeniden O’nun hakkında yazılan kitapları okumaya başladım. Bu benim yaşamımda çok iyi bir deneyim oldu. Bence bugün herkesin, benim gibi, bugüne dek Atatürk hakkında bildiklerini bir kenara bırakarak, yeniden ve yeniden O’nun hakkında yazılan yazıları okumaları gerekiyor. Bugün verilen sözlerin nasıl yerine getirilmediğini anlamak için çok okumak gerekiyor.” ‘Yol haritamız Atatürk’ “Cumhuriyet ve Ankara Günleri”nde, başkentlilerle, “Türkiye Ankara’dan mı Yönetiliyor?” konulu bir söyleşi gerçekleştiren gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Türk siyasetinin, AKP ve AKP’nin karşısına çıkacak bir siyasi oluşumun olmaması gibi iki önemli sorunu bulunduğunu söyledi. Toplumun “seçeneksizlik” içinde bulunduğunu anlatan Balbay, “Yerel seçimlerde hiçbir lüksümüz yok. Armudun sapı, üzümün çöpü demek artık yersiz. AKP bunu başardı. Cemaat ve tarikatları arkasına alarak yaptı. Bizde ise ‘şaşkın hedefsizlik’ var. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Ankara Anakent Belediyesi için adaylığını koydu. Destek olmak gerekiyor” dedi. Günümüzde medyanın çeşitli güçler ve oluşumlar tarafından yönlendirildiğinin altını çizen Balbay, şunları söyledi: “10 yıl önce söyledim. Keşke haksız çıksaydım. 10 yıl önce, ‘artık medyanın gücü yok, güçlerin medyası var’ demiştim. ‘Artık medya bu ülkenin güvenliği için bile sorun haline gelebilir’ demiştim. Haklı çıktım. Biz tarihte Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlarımızı şehit verdik. O şehitler bugün böylesi bir medyanın doğması içindi aynı zamanda. Bugün bir Necip Hablemitoğlu’nun, bir Uğur Mumcu’nun bir Ahmet Taner Kışlalı’nın yaşadığını hayal edin. Onların ülke gündeminde yaşananlara yaptıkları yorumları düşünün. Bugün bazı güçler, ‘Biz artık işgalleri düzenli ordularla yapmayacağız, medya ile yapacağız’ diyorlar. ABD’nin 75 milyon dolarlık Farsça televizyon kurmak için bütçesi var. Neden? İran halkını düşündüğü için mi ? Hayır. Çünkü 21. yüzyılın en önemli araçlarından biri artık medyadır.” Balbay, ayrıca içinde bulunulan durum karşısında yurttaşların karamsar olmaması gerektiğinin de altını çizdi. Balbay, “Ülkenin yaşadığı sorunlar karşısında bugün yurttaşlara düşen en büyük görev karamsarlığa ve direnç kaybına girmemektir. Yol haritamız Atatürk’ün yaşamında mevcut. Atatürk bugün çıkıp gelse, ‘Sizlere mücadeleyi emrediyorum’ derdi” dedi. Konuşmasında tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizden de söz eden Balbay, Yüce Önder Atatürk’ün düşüncelerinin ekonomide de güncel olduğunu söyledi. “Bugünkü krizi iyi değerlendirmek için İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararları çok iyi okumalıyız” diyen Balbay, İzmir İktisat Kongresi’nde, Misakı İktisadi’nin sınırlarının da çizildiğini kaydetti. Konuşmasında Ergenekon Davası’na da değinen Balbay, Ergenekon Davası’nı anlamak için emekli diplomat, tarihçiyazar Bilal Şimşir’in “Malta Sürgünleri” adlı kitabının okunması gerektiğini söyledi. Balbay bugün ülkede “korku imparatorluğu” yaratılmaya çalışıldığına da vurgu yaptı. Balbay, daha sonra gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya ile birlikte kitaplarını imzaladı. Yazarlarımız Balbay ve Çetinkaya, imza sırasında başkentlilerle sohbet ederek, güncel gelişmeleri değerlendirdiler. ‘Donmuş kafalar yetiştiriyoruz’ Etkinliklerde “Cumhuriyet ve Anadolu Uygarlıkları” konulu bir söyleşi gerçekleştiren arkeolog yazar Atilla Erden, bugün Türkiye’de bilimsel kavramların çarpıtıldığını dile getirdi. Erden, “Bugün herkes bir kültürden söz ediyor. Ancak insanlara ‘Kültür nedir’ diye sorduğunuzda yanıt alamıyorsunuz. Gerçekten bugün insanların kültürü nasıl tanımladığı merak konusu” dedi. “Bugün Türkiye’de değil de Fransa’da doğmuş olsaydık, yaşamımızda neler değişirdi” diye soran Erden, yaşanılan çevrenin insanların kültürünü de doğrudan etkilediğini anlattı. Erden, “Bugün Batı kapitalizmi bizi sömürmek için elinden geleni yapıyor. Biz bu sömürünün farkına bile varmıyoruz. Örneğin, bundan 20 yıl önce, öğretmenlerin ekonomik durumu iyiydi. Kendi kendilerine geçimlerini sağlayabiliyorlardı. Şimdi bu durum değişti. Ülkeye okul yerine camiler yapıldı. Biz bugün, 20 yıl sonra, neleri kaybettiğimizi daha iyi anlıyoruz. Bugün ‘donmuş kafalar’ yetiştiriyoruz. Kendi kültürümüzü anlatmak yerine mitoloji anlatıyoruz” diye konuştu. ‘Aydınlar bugün saf değiştiriyor’ Etkinliklerin 12. gününde başkentlilerle “Cumhuriyet ve Kültür” konulu bir söyleşi gerçekleştiren yazar ve Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Yenişehirlioğlu, bugün ülkenin gerçekleri karşısında birtakım demokrat aydın ve sanatçıların saf değiştirdiklerini söyledi. “Bu aydınlar parasal güce dayanarak saf değiştiriyorlar. Çoğu da İstanbul’da oturuyor. Oysa düşüncelerden vazgeçmek hiçbir zaman aydınlık olarak tanımlanamaz” görüşünü dile getiren Yenişehirlioğlu, Cumhuriyet kavramının bugün çok çeşitli anlamlara geldiğini ancak ülke insanını Cumhuriyetin “rejim” anlamının ilgilendirdiğini kaydetti. Yenişehirlioğlu, “Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau, toplumsal sözleşmesinde, ‘Yönetim biçimi ne olursa olsun, yasalarla yönetilen her devlet Cumhuriyettir’ diyor. Çünkü o zaman kamu yararı söz konusu olur. Ancak Jean Jacques Rousseau yanılıyor. Ülkemizdeki Cumhuriyet bu ‘Bilim hayat içindir’ Etkinliklerde “Cumhuriyet ve Bilim Konulu” bir söyleşi gerçekleştiren Prof. Dr. Ahmet İnam, bugün asıl sorulması gereken sorunun, insanların “bilim” sözcüğünden ne anladığı olması gerektiğini söyledi. İnam, “Bilim politikalarının sözü önemlidir. Çünkü bilgi ile olan ilişkileri belirler. Bilim insanı da bu gezegeni daha yaşanır kılmak için vardır. Bilim hayat içindir, birtakım indekslerde bir yere gelmek için değildir” dedi. 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle