02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 18 NİSAN 2021 Hindistan’ın İstanbul Başkonsolos Vekili Sudhi Choudhary ile hayata dair... İstanbul, gelenekçi ve modern MİNE ESEN İstanbul’un bir yaz, bir kış kararsızlığında güneşin kendini gösterdiği bir günde Boğaz’ın en güzel manzaralarından birine evsahipliği yapan Ortaköy’de buluşuyoruz Sudhi Choudhary ile. Hindistan’ın İstanbul Başkonsolos Vekili Choudhary ile Covid19 pandemisinde yaşamlarımıza sızan “yeni normal” süreci, iki ülke arasındaki bağları, diplomat kariyerini konuşuyoruz. H indistan’ın İstanbul Başkonsolos Vekili Sudhi Choudhary, yaklaşık 1 milyar 384 bin nüfusuyla Asya’nın zengin tarihli, renkli, çokkültürlü ülkesi gibi enerji dolu. Hayat felsefesi, ne yaparsan yap mutlulukla yap, olumluyu da olumsuzu da kendi yaşam yolculuğunda tecrübe denizine ekle misali. Eşitsizliklerin diz boyu olduğu bir dünyada, o da kadının çalışma hayatında yer alması, ekonomik bağımsızlığını kazanmasının önemini vurguluyor. “Annemin biz çocukken beynimize kazıdığı gibi, asla pes etmeyin” diyor. Choudhary, İstanbul’u kendi yaşam formülünde püf noktası gibi gördüğü hem geleneksel hem de modern bakışın harmanlaması olarak tanımlıyor. u İstanbul’da göreve başlayışınız sanırım pandemi krizi sürerken oldu... Kısıtlamalar, önlemler derken İstanbul hayatınıza nasıl bir giriş yaptı? Mesleğim bana ilginç yerler ve heyecan dolu zamanlar yaşama fırsatı sundu. Daha önce Hanoi ve Bangkok’taki Hindistan temsilciliklerinde çalıştım ve İstanbul’a tayin olmak benim için çok farklı bir deneyim. Geçen sene temmuz ayında İstanbul’a geldim. Burada çalıştığım ve yaşadığım zamanlar bu müthiş şehir kadar eşsiz. Aslında İstanbul’un sunduğu geleneğin ve modernliğin birbiriyle harmanlanması, onu Kuzey Hindistan eyaleti olan Uttar Pradeş’in başkenti ve benim kendi memleketim Lucknow ile yakın bir bağ kurmasını sağlıyor. Lucknow’daki 18. yüzyıla ait ana kapı, Türk Kapısı da denilen Rumi Darwaza, İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nın resmi kapısı yani Babı Hümayun örnek alınarak yapılmıştır. Bir yandan hızla değişen hava şartlarına hâlâ alışmaya çalışırken İstanbul’un eski semtlerinin rengârenk manzaralarının, geniş Türk mutfağının, sokaklardan ve pazarlardan kaptığım Türkçe ifadelerin keyfini çıkarıyorum. İstanbul’daki görevimin bir sonraki etabında şehirdeki ve etrafındaki bir sürü tarihi yeri keşfetmek için sabırsızlanıyorum. ATATÜRK ÖRNEK OLDU u İki ülke arasında ilişkiler çok eskiye dayanıyor. Gandi döneminde Türkiye’ye bağımsızlık yolunda destek çıkışı biliniyor. Geçmiş ve bugünü değerlendirirsek... Hindistan ve Türkiye köklü ilişkilere sahip iki ülke. Hindistan hükümdarları ve Osmanlı sultanları arasındaki karşılılı ilk diplomatik temsilci değişimi 15. yüzyıla dayanmakta. Aynı zamanda Hindistan ve Türk kültürleri ile Hindistan ve Türk dilleri büyük ölçüde örtüşmekte. Mevlana Celaleddin Rumi’nin tasavvuf felsefesi, Hintlilerin tasavvuf gelenekleriyle birlikte popüler olmaya devam etmekte. 20. yüzyılın başlarında ise iki ülkeyi hiç olmadığı kadar yakınlaştıran birkaç önemli olay var. Mesela, Birinci Dünya Savaşı sonunda, Mahatma Gandi, Türkiye’de beklenmedik yönde gelişen olaylardan derinden etkilenip Sevr Antlaşması’yla Türkiye’ye uygulanan haksızlıklara karşı tavır almış, halktan toplanan fonlar, Türkiye’ye bağımsızlık yolunda destek olmak için İstanbul’a gönderilmiş. 1922’de Hindistanlı Nobel ödüllü şair/filozof Rabindranath Tagore, Avrupa’ya giderken iki gün İstanbul’da kalmış. Türkiye’den derinden etkilenen Tagore, Mustafa Kemal Atatürk’ten Türk edebiyatı ve kültürüne ait kitaplar istemiş. Rabindranath Tagore, o zamanlar Atatürk’ten 41 adet kitap alıyor ve bu kitaplar şu anda Hindistan VisvaBharati Üniversitesi’nde en değerli eserler olarak hâlâ muhafaza edilmekte. 1938’de Tagore şunları söylemiş: “Kemal bize Asya’nın yeniden dirilişinde örnek olmuştur... Batıl inanç zorbalığına karşı savaşmıştır.” Balkan Savaşları’nda Hindistan’dan Türkiye’ye gönderilen sağlık heyetinin başında olan Dr. M. A. Ansari’nin katkıları da iyi bilinmektedir. Uzun zamandır dostuz ve zamanla ilişkilerimiz siyasi ve savunma alanındaki güçlü bağlarla, ekonoBAĞIMSIZLIK KUTLAMALARINA BAŞLADIK Sudhi Choudhary: “Hindistan geçen günlerde, Azadika Amrit Mahotsava, yani bağımsızlığın 75. yılı kutlamalarına başladı. Burası tam olarak Mahatma Gandi’nin önderliğinde 1930’da Salt Satyagaraga (Tuz yürüyüşü) da denilen tarihi Dandi March’ın başladığı yerdir. Bu önemli günü kutlamak için Hindistan’ın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu 2023 yılı Ağustos ayına kadar sergilerden tutun da dans, müzik, moda, Bollywood filmleri, yemek festivalleri ve bunun gibi bir seri heyecan uyandıran etkinlik düzenleyecek. Haziran 2021’de 7. Uluslararası Yoga Günü var. Türk dostlarımızı bağımsız Hindistan’ın bu çok önemli kutlamasına katılmaya davet ediyoruz.” mik ve ticari ilişkilerle, kültürel değişimler ve toplumlar arası direkt iletişimle sıkı bir ortaklığa evrildi. Birbirini tamamlayan üst düzey değişimler, varolan kurumsal çerçeve ve ekonomiler 8 milyar doların üzerinde bir ticari değerle sonuçlandı. İki ülke, bir yol haritasında bu potansiyeli tamamen gerçekleştirene kadar sıkı bir işbirliği yapmaktadır. Her yıl binlerce Hindistan vatandaşı turizm için Türkiye’yi ziyaret etmekte ve hatta çoğu, evlilik töreni, düğün eğlenceleri için yer olarak Türkiye’yi seçmekte. AYURVEDA, YOGA VE BAĞIŞIKLIK u Diplomaside yüz yüze döneminden pandemiyle birlikte zorunlu bir online çalışma sistemine hızlı geçiş oldu. Siz bu süreci nasıl yürüttünüz? Diğer sektörlerde olduğu gibi Covid19, duruma hızla adapte olması gereken diplomasiyi de sekteye uğrattı. Planlanan toplantıların, konferansların ve diğer etkinliklerin çoğu iptal edildi ama aynı zamanda uluslararası işbirliği hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Güvenliğe gereken önemi göstererek online çalışma ortamına geçiş, tüm diplomatların karşılaştığı başlıca zorluklardan biriydi. Bu zor zamana rağmen, Hindistan Başkonsolosluğu, etkinlikleri düzenli bir şekilde sürdürmeye çalıştı. u Pandemiyle birlikte birçok kişi doğaya dönüşte, doğalı yeniden keşfetme peşinde. Hindistan denince ise hepimizin aklına ayurveda, yoga geliyor... Sanskritçe dilinde “yaşam bilimi” anlamına gelen ayurvedanın 3 bin yıl önce Hindistan’da ortaya çıktığı düşünülüyor hatta bazılarınca 5 bin yıl kadar önce olduğu tartışılıyor. Ayurveda felsefesine göre hastalık beden, zihin, bilinç ve çevre arasındaki dengesizliklerin sonucu olarak ortaya çıkıyor ve bu sebeple ayurveda tedavileriyle bu dengesizliklerin nedenlerinin doğal olarak ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi hedefleniyor. İçsel arınma süreci, özel beslenme düzeni ve bitkisel ilaçlar, masaj terapisi, yoga ve meditasyon ayurvedanın kendine has özellikleri. İyi bir bağışıklık sisteminin Covid19’a karşı korunmada püf noktası olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ayurveda ve yoga bağışıklığın artırılmasında önemli rol oynar. Ilık su ya da zencefil veya kişniş, reyhan veya kimyon gibi bitkilerle kaynatılmış su içmek ya da toz zerdeçallı süt içmek gibi bazı basit ayurvedik beslenme tedbirleri rutine kolaylıkla eklenebilir. ‘ZORLUKLARDAN PES ETMEYİN’ u Dünyanın pek çok coğrafyasında cinsiyet eşitliği konusunda ağır bir tablo var. Diplomasi kariyerinize baktığınızda bir kadın olarak Hindistan’daki durumu nasıl değerlendirirsiniz? Şunu paylaşmaktan çok mutluluk duyuyorum: Özellikle bir kadın diplomat olarak Hindistan’ı temsil ediyor olmak benim için bir onur. Hindistan sürekli olarak yaşamın her alanında kadın ve erkek arasında bir denge yaratmaya çalışıyor. Hindistan Dışişleri Bakanlığı’nın da bu konuda eşitlikçi yaklaşımı, bu tutumu cesaretlendirmesi bilinmekte. Görevlendirme cinsiyete göre değil, liyakate göre. Ancak şunu da söylemeliyim, erkek meslektaşlarım çok iyi diplomatlar olsalar da odakları ve bağlılıklarıyla çığır açanlar kadınlardır. Ben dört çocuklu bir ailede büyüdüm. Annem bizlere bakmak için işten ayrılmak durumunda kaldı. Babam eğitimin önemine inanan biri. Annem de bize çocukluğumuzdan itibaren eğitimimizi tamamlayıp çalışma hayatına katılmamız yönünde tavsiyelerde bulundu, yönlendirmeler yaptı. Bir kadının bağımsızlığı, ekonomik gücüyle de ilgilidir sözü hâlâ kulaklarımda. Zorluklardan pes etmeyin tavsiyesi bizim için yol gösterici oldu. Yunan polis teşkilatındaki bir yolsuzluk ağını yazdığı ve bu ağı açığa çıkarmak üzere olduğu konuşuluyor Atina’da gazeteci Giorgos Karaivaz öldürüldü A tina’nın güneyinde yer alan Alimos mahallesinde Yunan bir gazeteci 9 Nisan günü evinin önünde öldürüldü. Giorgos Karaivaz hem özel bir kanal olan STATİK ENERJİ Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise “Gazetecileri öldürmek korkakça bir eylem” dedi ve ekledi: “Suçluların yakında adalete teslim edilmesini umuyorum.” Yunanistan’da, 19 Temmuz 2010’da da bir gazeteci öldürülmüştü. Socratis Giolios, boynundaki açık yara ile hastaneye giderek tedavi olmayı başardı. Sahibi olduğu Makeleio gazetesi ise ırkçı, antisemitik, homofobik ve antikomünist ve de sahte haberler yayan bir yayın olarak biliniyor. Chios, bir iddiaya göre derin devlete yakın bir gazeteci. Chios’un saldırıya uğramadan önce mevcut BaşStar TV’de yayın yapıyor hem de bloko. as benzer bir şekilde kurşunların hedefi ol bakan Miçotakis’in eşine ait bir haber yayımlamak gr adında bir haber sitesini yönetiyormuştu. Atina’nın Ilioupoli mahallesinde ya üzere olduğu da kendi iddiası… du. Evine girmek üzereyken öldürülen Karaivaz’ın bulunduğu yerde 17 kovan bulunmuş, 10’u ise vücuduna isabet etmiş. İki saldırganın olduğu, motosikletle yaklaştıkları ve de susturucu kullandıkları belirlenmiş. Cinayet, profesyonel infaz amaçlı bir saldırı olarak nitelendiriliyor. KARAİVAZ’IN ARDINDAN... şayan Giolias’ın cinayetini kimin işlediği ÖZGE MUMCU AYBARS halen belirsiz. Ancak kullanılan silahların aşırı sol bir örgüte ait olduğu ifade ediliyor. Giolias, o dönem çok takip edilen “Troktiko” adında, Yunanistan’ın alternatif bir haber sitesini yönetiyordu. Bu iki vahim olay, Yunan basınına göre, bir benzerini de çağrıştırıyor. İş insanı, yayıncı ve siyasetçi Panagiotis Mavrikos, 9 Nisan 2016’da, Atina’nın Attika otoyolunda arabasıBIZIM DERIN DEVLETI ARATMIYOR Yunanistan, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) basın özgürlüğü endeksinde 65. sırada yer alıyor. Türkiye’nin yerinin 157 olduğunu düşünürsek, Yunanistan iyi sırada, Macaristan’dan iyi, Norveç ve İsveç’ten kötü. Geçtiğimiz gün öldürülen Giorgos Karaivaz’ın da, Yunan polis teşkilatındaki bir yolsuzluk ağını yazdığı ve bu ağı açığa çıkarmak üzere olduğu da Yunan Karaivaz, ülkenin en tanınmış polis/ adliye muhabir nın ateşe verilmesiyle öldürüldü. 42 yaşındaki iş in basınında konuşulanlardan. lerinden. Ölümünün ardından kendi haber sitesi olan sanı “Akropolis” gazetesini çıkarıyordu. Mavrikos Aslında sadece Karaivaz hakkında bir yazı yazabloko.gr’den yapılan açıklamaya göre, Karaivaz’ı sus ve Giolias’ın isimleri ise ayrı ayrı bir şantaj şebeke caktım. Araştırırken konu konuyu açtı. Gazeteci Giorgos Karaivaz, evine girmek turmayı istediler. Uluslararası Gazeteciler Federasyo sinin içinde geçiyordu. Yunanistan’ın derin devleti de bizim derin devleti üzereyken öldürülmüştü. Olayın olduğu yere nu (IFJ) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) bu 27 Temmuz 2020’de de Makeleio gazetesinde ya pek aratmayacak cinsten anlaşılan. Miçotakis’in siyaçiçekler bırakılmıştı. cinayet hakkında endişelerini dile getirdi ve yetkili zan Stefanos Chios’a da bir saldırı gerçekleşti. Evi si dönemi, bakalım, mafya içinde daha nasıl bir güç leri bu planlı cinayete karşı göreve çağırdı. Avrupa nin önünde gerçekleştirilen saldırıda yaralanan Chi savaşına doğru gidecek. İyi pazarlar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle