22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 ARALIK 2020 5 Hande Soral’ı, severek takip ediyorum. Şimdilerde ‘Bir Zamanlar Çukurova’ dizisine katıldı. Toplumsal meselelere de duyarlı başarılı oyuncu... H ande Soral, üniversiteden hocası Doç. Dr. Ayten Zara ile birlikte Karanlığı Arala hareketiyle çocuk istismarının önüne geçmek için kolları sıvadı. Hareketin mimarı Zara’yı Figen Atalay, sayfalarımıza konuk etmişti. Yılın son pazarında odağımızda yine çocuklar olsun istedik. Soral’la bu vesileyle söyleştik... u Karanlığı Arala Hareketi’nde yer almaya nasıl karar verdiniz? Nereye evrilecek çalışma? Karanlığı Arala, Doç. Dr. Ayten Zara’nın kurduğu World Human Relief Derneği’nin çocuk cinsel istismarını önlemek, farkındalık yaratmak ve bilinç oluşturmak için başlattığı hareket. Ben Bilgi Üniversitesi psikoloji mezunuyum ve Ayten Zara benim okuldan hocam. Bu hareketi oluştururken beni aradı ve seve seve dahil oldum. Daha çok dikkat çekmek için hareketin bir parçası olan filmimizi çektik ve tüm dijital platformlarda yayımladık. Seyreden herkes çok etkilendiğini söyledi; fakat yetmez... Bizi duyan herkes, başkalarına da duyurmakla, bilgilendirmekle sorumlu. Bu, bir insanlık görevi, vicdan meselesi. Bir kereye mahsus bir hareket değil, bir ömür sorumlu olduğumuz çocuklarımızın hayati meselesi. u Hazırlık sürecinde sizi en çok ne zorladı? UNICEF’in cinsel istismarla ilgili yaklaşık 300 sayfalık bir araştırması var. Ben de tüm dokümanları okudum, fakat beni en çok etkileyen Türkiye’deki istatistikler... Rakamlar o kadar yüksek ki bunu duyan kimse bu duruma sessiz kalamaz. Size birkaçından bahsedebilirim. HER GÜN 4 çocuktan 1’i cinsel istismara uğruyor. İstismarcı yüzde 99 çocuğun TANIDIĞI biri oluyor. Ve buna dur demek hepimizin sorumluluğunda. Çocuk cinsel istismarı bir insanlık suçudur. AİLELERİN TERCİHİ, YOK SAYMAK u Çalışmanız özellikle ailelere yönelik. Sizce ailede neden üstü kapatılıyor bu suçun? Bir anne mesela nasıl göz yumar? İnsan algılayamıyor... Biz ailelerden çocuklarına cinsel istismarın ne demek olduğunu anlatmalarını istiyoruz.. Eğer çocuk, istismarın ne demek olduğunu bilmezse ne kendini koruyabilir ne de ailesiyle paylaşabilir. “Tabulaşmış, asla konuşulmayan bu konu evladınızın hayatına mal olabilir, bunu nasıl göze alırsınız” diyoruz. Bizim gibi cinselliğin ayıp sanıldığı toplumlarda bunu konuşmak bile zorken başına böyle birşey gelen aileler , durumun üstünü örterek bunu yok saymayı tercih ediyorlar. Çünkü istismarcı çok büyük ihtimalle çocuğun ve ailenin tanıdığı biri oluyor. Yani kol kesilip yen içinde kalıyor. Ve bu konu kapatıldığında, görmezden gelindiğinde çocuk en yakınları tarafından bir daha istismara uğramış oluyor. Üstelik sanıldığının aksine cinsel istismar yalnızca taşrada, ekonomik düzeyi düşük ya da eğitimsiz ailelerde yaşanmıyor, varlıklı ailelerde ya da üniversite mezunu annebabanın çocuğu da maruz kalabiliyor.. Durum böyle olunca üzerini örtmek daha da sık rastlanır bir durum oluyor, çünkü ‘elâlem ne der’cilik devreye giriyor...‘Elâlem’ bir şey demesin diye istismara uğramış çocuklar intihara kadar giden travmalara maruz kalırlar. Çocuğunuz istismara maruz kaldıysa destek almanız gerekir. ‘Çocuğumuza cinselliği, istismarı öğretmeliyiz. birliktecinselistismarionleyebiliriz.org adresinden bilgi edinebilirsiniz. Tabii ki her yaştaki çocuğa anlatmanın bir dili var. u Genel olarak daha tartışmalı bir kavram haline gelmeye de başladı aile kavramı. Salgın nedeniyle eve kapanılınca tablo daha da ağırlaşıyor şiddet gören kadınlar ve çocuklar açısından. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Ben bir otorite değilim elbette, fakat şiddet ve istismar olan bir yer aile olamaz, aile kavramını korumak adına da sabredilmesi, susulması gerekmez. Her birey özgür ve dokunulmaz doğar, yaşar... Kimse kimseye şiddet uygulayamaz ve istismar edemez. Bunların hepsi suçtur ve herkesin şikâyet hakkı vardır. Haklarımızı bilmemiz gerekir. Çocuklarımızın da haklarını öğrenmesi gerekir. Şiddet, istismar, taciz, tecavüzün olduğu her yer, her kurum, her kişi şikâyet edilmelidir. kadınlığınızdan gurur duyun u Sizi izleyen kadınlara, genç kadınlara bir mesajınız var mı? Tek başına ayakta durmanın sizce ilk şartı nedir? Kadın olduğunuz için gurur duyunuz. Kadın olmanın erkek olmaktan bir farkı yok. Eşit hak ve özgürlüklere sahibiz. Her işte çalışabilir, her yere gidebilir, her istediğimizi giyebilir, istediğimiz eğitimi alabilir, gönlümüzce kahkaha atabiliriz. Haklarımızı bilelim ve hakkımızı aramaktan korkmayalım. ‘Ben kadın olduğum içinle’ başlayan cümle kurmayalım. Ben insanım. BİZ İNSANIZ. Her istediğimizi başarabiliriz. İstersek astronot, istersek öğretmen, istersek oyuncu, istersek şarkıcı olabiliriz. Tek başına ayakta durmanın tek şartı kendine inanmaktır. ‘ Fotoğraf: Gül Şener “Tedirgin ve Hande Soral, en çok ailesiyle pazar buluşmalarını özlüyor endişeli biri Çocukluğumu halinegeldimsalgın sürecinde... Hayatımda olmayan duygulardı bunlar. Evde kaldığım için hiç de zorlanmadım, kendimi oyalayacak birçok şey buldum ama neden evde olmak zorunda olduğumu her hatırladığımda karamsarlığa kapıldım.” hakkıyla Yeni yıldan beklentiniz? Yeni yıldan tek dileğim herkes için sağlık! yaşadım azıcık unutkan u Nasıl biridir Hande Soral? Ben kendimi anlatamam ama yeni tanıştığım insanlar çok soğuk göründüğümü aslında öyle olmadığımı söylerler genellikle... Kendimde en sevmediğim özellik tanıştığım insanları çok çabuk unutuyorum, isimlerini de yüzlerini de... Çok mahcup oluyorum... öfkelenmez u Sıkılınca, öfkelendiğinizde o ruh halinden çıkmak için ne yaparsınız? Kolay kolay öfkelenmem de sıkılmam da... Ama ağlamak, içimi boşaltmak iyi gelir hep. Ağlamayı seviyorum. u Çalışmadığınız zamanlarda nasıl vakit geçirirsiniz? Okumak, seyretmek istediğim çok şey var, fırsat buldukça onlara vaktimi ayırırım. Hayvanlarımla vakit geçiririm. Sevdiğim yemekleri pişirmeyi seviyorum. Vazgeçemediğim hiçbir şey yok, maddeyle ilişkim yok. Ailemle arkadaşlarımla vakit geçiririm, onlardan vazgeçmem. HİLAL KÖSE Hande Soral, koronalı günlerin psikolojisini sorunca “Kendimizi iyi edemiyorsak destek almalıyız, yaşadıklarımız azımsanmayacak kadar zor” diyor. doğa dostu u Sizce dünya salgından sonra daha iyi bir yere doğru mu gidecek? İnsanoğlu her düzene ayak uydurabiliyor ve yaşadığı zor günleri de çabuk unutuyor. Çok üzgünüm ki hiç umudum yok, doğanın kıymetini bilmedik ki bu günlerde, doğadan uzak kalınca doğa bizim yokluğumuzla kendine geldi... Tüketebildiğimizi tükettik yine, şartlar ne kadarına el veriyorsa... Daha kötü olacak da demiyorum... Neysek oyuz, o olmaya devam edeceğiz diyorum. İyi ki psikoloji okudum u Biraz da sizin çocukluğunuzu soru Çocukluğunuza dair unutamadığımak istiyorum. Nasıldı? nız anılarınız neler? Bursa İnegöl’de büyüdüm. KorumaÇoğunu hatırlamıyorum maalesef, buna cı, ilgili ve bilgili bir ailede yetiştim. Biz çok üzülüyorum. Ama ailecek her pazar sokaklarda oynayan, okula yürüyerek gi birlikte geçirdiğimiz günleri çok net hatırdip gelen çocuklardık... Çocukluğumda da lıyorum ve özlüyorum. duyduğumuz istismar haberleri oluyordu, ‘teşhirci’ diye tanımladığımız türden istismarcılardan bahsediyorum. Küçük yer olduğundan tespit ve şikâyet etmek belki de kolay oluyordu, mahallede barındırmadıklarını hatırlıyorum. Ben çocukluğunu hakkıyla yaşayan belki de son nesillerdenim. Bilgisayarla lisede tanışan nesil... O yüzden şanslı hissediyorum kendimi. u Sanatınızı yapıp yolunuza devam edebilirdiniz ama toplumsal bir meselede elinizi taşın altına koydunuz. Neden? Çocukların ve hayvanların korunması, kollanması hepimizin sorumluluğunda.. Benim de hayatımda öncelikliler. Onlara yapılan her şiddet beni u Ya annenizle ve babanızla üzmekten çok öfkelendiilişkiniz? riyordu. Çocuk cinsel isAilemle her zaman ilişkim çok tismarı haberlerini gördükçe güzeldi... Mutlu bir ailede sevgi öfkelenmemin nedeni aslında dolu büyütüldüm.. Kalabalık bir hiçbir şey yapmıyor olmamdı... aileydik, 3 çocuk, anne, baba, Ayten Hocamın bu hareketten babaanne... Üniversite için bahsetmesiyle hemen İstanbul’u tercih etmem ne gerekiyorsa yapdönüm noktalarımdan maya hazırdım. Bizim biridir. ODTÜ psikolojiye puanım tutuyordu ama Geleceğe dair yaptığımız iş sebebiyle ulaşabildiğimiz kitleler babam “Oyuncu olmak istiyorsun Ankara’da çok zor” dediği için son anda umutlandıran şey? çok büyük, hele bir araya geldiğimizde bu Covid 19 aşısı tabii sayı daha da katlanıBilgi Üniversitesi burslu psikoloji bölümünü üst sıraya yazdım. Hayatımı yakın zamanda yaşanan en güzel yor... Benim gibi bu konuyu kendine dert etmiş, bu konuda birşekillendiren bir karar olduğunu düşünüyorum. Her gelişme... şeyler yapmak isteyen sanatçı arkadaşlarım şeyi iyi ki yapmışım. da yanımda olunca hep birlikte güç birliği yapmış olduk. u Neden psikolojiyi tercih etmiştiniz? Aslında hep oyuncu olmak istedim. Oyunculuk okumam için lisede bölümümü ve okulumu değiştirmem gerekiyordu, başarılı bir öğrenci olduğum için hocalarım oyunculuğu hobi olarak yaparsın diye baskı yaptılar, iyi ki de öyle yapmışlar... Psikoloji okumak harikaydı, oyunculuğa desteği olur diye seçmiştim ama hayatımın her alınına faydası oldu. Hem bir karakterin yaratım sürecinde hem oynarken hem de bu sektörde çalışıyorken psikoloji eğitiminin faydasını görüyorum. ESKİ YAŞANTI HAYAL GİBİ u Bir psikolog gözüyle, korona günlerinde ne tür arızalar görüyorsunuz toplumumuzda, insanlarda? Tüm dünya zor bir dönemden geçiyoruz. Hayatta kalma mücadelesini ilk anlamıyla veriyoruz. Eve kapanmak durumun vahametinin son aşaması bence, her gün koku, tat alabiliyor muyum, eklem ağrılarım var mı diye uyanmak çok yıpratıcı... Ellerimizi kerelerce yıkayıp, yine de kendimizden emin olamamak normalimiz oldu. Salgın bitip eski yaşamımıza geri dönmek hayal gibi geliyor herkese... Eğer yakın çevremizde kayıp olmadan atlatırsak bu süreci çok çok şanslı sayacağız kendimizi. Salgınla yaşamayı öğrenmeliyiz bir süre daha, fakat salgın yokmuş gibi ya da her an ölebilirmişiz gibi hayatını sürdürmek hiç de sağlıklı değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle