Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 4 ÇOCUK sesİ Bekİr Onur Hİlal Bebek 3 Hazİran 2018, PAZAR Şeker gibi yazılar Çinliler çıldırmış olmalı! Ulusal İstatistik Bürosu’na göre Çin Halk Cumhuriyeti’nde 2011 sonu itibarıyla 2571 müze bulunmakta. Sadece 2011’de 395 yeni müze inşa edilmiş. Aslında Çin’deki müzelerin kısa bir tarihi var. Ülkenin ilk müzesi olan Siccawei Müzesi (Şanghay) 1868’de bir Fransız’ın girişimiyle kurulmuş. Bir Çinli tarafından kurulan Nantong Müzesi ise 1905’te açılmış. Şu anda devlet müzeleri ağırlıkta ama özel müzeler de gittikçe artmakta. Bu artışın nedenlerinden biri, Çin’in aşırı zenginlerinin emlak pazarının belirsizliğine alternatif olarak sanata yatırım yapmaları. Sanat müzesi kurmanın bir nedeni de varlıklı Çinlilerin hayırsever olmaya gösterdiği artan ilgi. Bu insanlar özel müze kurmakla S. R. Guggenheim ya da J. P. Gettry gibi olduklarını hissetmekteler. (Türkiye’de emlak zenginlerinin müze açtığını duyan oldu mu aramızda?) Öte yandan, kamu ile özel arasındaki ayrım da çok katı değil. Kamu kuruluşları özel sektörün desteklediği sergilere ev sahipliği yapabilmekte. Örneğin, Çin Ulusal Müzesi “Louis Vuitton” konulu bir sergiye yer vermiş. Özel müzeler de zorunlu olarak devletin elindeki arsalarda kurulmakta. Bu çakışmalara karşın kamusal ve özel müzelerin mimarileri oldukça farklı. Devlete ait müzeler formla daha ilgili ve bir kentleşme ikonu olmayı hedeflemekte. Özel müzeler ise daha çeşitlenmiş, özgülleşmiş ve yerel bir kültür referansı olma peşindeler. Örneğin, Çin’in Moğolistan bölgesindeki Ordos kentinde bulunan Sanat ve Kent Müzesi, yeryüzüne inmiş gibi duran amorf bir yapı; çevresindeki kum tepeleri, anıtsal merdivenleri ve salonları Gobi çölünden doğmuş. Mekânın kendisi yerel kültüre kök salmış. Ordos Sanat ve Kent Müzesi, Moğolistan Çin. Harbin Ahşap Heykel Müzesi, Kuzey Çin. Çin’deki bu modeli izleyen başka bir ör nek, Kuzey Çin’deki Harbin kentindeki (takma adı “Buz Kenti”) Ahşap Heykel Müzesi. Müze yerel ahşap heykelleri, ayrıca bölgenin kar ve buzunu betimleyen tabloları sergilemekte. Kent, Buzdan Heykeller Festivali ile ünlü. Çin’deki yeni müzelerin Çin’in yeni kültürel yüzünü dünyaya göstermek için kurulduğunu söylemek yanlış olmaz. Darısı “Yeni Türkiye”nin başına! (Hâlâ heykele tahammülü olmayan bir ülkede nasıl olacaksa...). Kaynak: C. Jacobson, New Museums in China, Princeton Architectural Press, 2013. Adı geçen kitapta yazar Çin’deki 51 yeni müzeyi incelemekte: Sanat (ulusal, çağdaş, yerel), kültür, bilim, tarih, zaman, tasarım, arkeoloji, mimarlık, kent planlaması, otomobil, cam, heykel, kuş, doğa müzeleri ve diğerleri. 3 Haziran 2018 SAYI: 22 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü BÜLENT ÖZDOĞAN Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Faruk Eren Yayın Yönetmeni TAYFUN ATAY Görsel Yönetmen Ulaş ERYAVUz Yayın Koordinatörü Gürer mut Sayfa Uygulama İLKNUR FİLİZ Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın. Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cehalet ve fanatizm,‘mutlak gerçek sevdası’ndan doğar Fanatikler tepişir çimenler ezilir Hiçbirimiz belirsizlikler içinde boğulmak istemeyiz elbette, ama bir dereceye kadar da toleransımız vardırolmalıdır. Yaşam, doğası itibarıyla flu’dur. Hayatımızın belli bir çerçevesi ve planı olsa dahi son tahlilde sonuçlar belirsizdir. İstediğimiz kadar çalışalım alacağımız puan belirsizdir. Dilediğimiz kadar sağlıklı yaşayalım, kanser olup olmayacağımız belirsizdir. Bir şeyi çok iyi araştırıp çok mantıklı bir sonuca varmış olabiliriz. Yine de milyonda bir de olsa yanılıp yanılmadığımız belirsizdir. Önlemlerin ya da öncüllerin hiçbir anlamı yok gibi bir uca sürüklemesin bu bizi... Bir şeylerin ihtimalini azaltıp arttırabiliriz. Yine de ama yine de... Yüzde, binde, milyonda bir de olsa... Hayat, belirsizlik içerir ve hiçbir şey mutlak değildir. Bu yüzden her bâtılda bir hak, her hakta da bir parça bâtıl bulunabilir. Pür doğru, salt yanlış, kesin gerçek diyebileceğimiz şeyler neredeyse yok denecek kadar az, belki de yoktur. Ve fakat aramızda, evimizde, tepemizde bir dolu “Mutlak Gerçeklik” insanı vardır. Düşük ihtimallere ya da aksi olasılıklara katiyen tahammülleri olmayan... Dilleri keskin, zihinleri köşeli. Pür doğru, katıksız yanlış, yanılgısız hidayet, şüphesiz inanç; radikal komünist, arı Türk, kökten dinci, hep bu “mutlak gerçekçi” gruptan çıkar. ‘Şeytan, sağdan yaklaşabilir’ İnandığı ya da savunduğu şeyin mutlak gerçek olduğunu ve dip köşe hiçbir şüphe ya da falso ba rındırmadığını düşünenler aslında zemini kaygan olan dünyayı yapay bir omurga ile çivilemişlerdir. Bu yüzden “sağlam”dır zeminleri, her şey berraktır. Kararlar alınmış, sonuçlar belli, cevaplar açık ve sorular gereksizdir. Savunma ya da inanma dozumuz arttıkça “sami miyetimiz” ve “derecelerimiz” artar sanırız. Oy sa optimum dozu geçen inancın içeriği çürümeye ve mutasyona uğramaya başlar. İnanma ve savun ma şiddeti arttığında o, daha iyi bir ideoloji filan ol maz. Savunma ve inanma şiddeti ile samimiyet ya da gerçekçiliğin ilişkisi, yukarı doğru sürekli yük selen lineer bir çizgi değil çan eğrisidir. Savunma ve inancın şiddeti arttıkça zirve noktasından itiba ren samimiyet ve gerçekçilik düşmeye başlar. Savunuculuk ve inançlılık ile samimiyeti doğru kaldırma kuvvetine iman edemezsiniz mesela onu orantılı sanmak, insanı cehalete ve fanatizme götü bilirsiniz. İnanmak, bilmek muamelesi gördüğünde rür. Öyle ki inanılan şeyin kendisi bile bir süre son yobazlık, cehalet ve fanatizm ortaya çıkar. ra o şeyin orijinali ile aramıza perde olur. Dürüstlük Cehalet, bilgili olmama hali değildir. Çok bilgi adına dolandırıcılık, din adına dinsizlik, barış adına li bir dolu cahil vardır. Bilgileri yalnızca onların ce kincilik yapabiliriz. Yani “şeytan sağdan yaklaşa haletini ve savunuculuğunu arttırır. bilir”. İnanma ve savunma şiddeti, mesafesizliği; mesafesizlik de içeriğin kaybolup sınırların Cehaleti bilgi arşivimizin genişliği Bilim insanı, profesör, din bilgini, politikacı bir dolu cahil bulabilirsiniz. Cehaleti bilgi arşivimizin ge erimesini getirir. İnanıp savunduğumuz şey ile aramızda mesafe olmalıdır. Bu mesafe ve birleşmeme ha olarak değil, bilmeye dair tutumumuz ekseninde düşünmek nişliği olarak değil bilmeye dair tutumumuz ekseninde düşünmek gerekir. Merak, yenilenme, şaşkınlık duyabilme, kabuğunu kırma cesa li, insanın düşüncesi hakkında düşünme kabiliyetinin sürmesi için alan sağlar. Buna psiko gerekir. Tartışmaya açık değilse inançlarımız reti yoksa... Tartışmaya açık değilse inançlarımız ve çürütülemezlik iddialarımız varsa... Cahilizdir... loji diliyle “mentalizasyon” ya da üst düşünce, kültürel jargonda “tefekkür” ya da “murakabe” diyebiliriz. İnandığımız şe ve çürütülemezlik iddialarımız varsa... Cahilizdir. Hiçbir düşüncesini değiştirmeyen “Profesör Ahmet”, ilkokulu bile okumamış “Mehmet Efendi”den daha cahildir mesela. yin içinde erimediğimizde yo Fanatik gruplar ve yanılan kitle baz bir savunucu olmamakla ilgili kendimizi sigor ler bu mutlakiyetçilerden çıkar. Dışarıdan hiç hava talamış oluruz. Yeni bilgiler için alanımız, güncel girişi olmayan atmosferi bozulmuş koridorlarda ya lenebilmek için boşluklarımız, manevra yapabile şar onlar. Aynalaşma biter (ki birbirlerine gerçek cek alanlarımız vardır. çi bir yansıma sunamazlar) aynılaşma başlar. Mut Hiç de sanıldığı gibi gerçek bir inanç, şüphe lak gerçeklerine zeval getirecek her şey düşman siz iman değildir. Belirsizliğin olmaması ve mut ilan edilir. Aslında ortak bir tanrıdan çok ortak bir lak gerçeklik iddiası, bir şeye inanabilme opsiyonu düşmana ihtiyaçları vardır. Cehaleti en çok bir nef nu imha eder. Çünkü mutlak gerçeğin olduğu yer ret nesnesi etrafında toplanmak besler. Bu yüzden de bilme hali vuku bulur, inanma hali değil. Suyun düşmanı öldürmekten çok yaratmak gerekir. Yasak lı kitaplar, sakıncalı fikirler, görüşülmesi yasak kişiler ve duyulmaması gereken sözlerden oluşan dillendirilmemiş kuralları vardır. Fanatik bir Müslümanın zıddı fanatik bir ateist değildir mesela. İkisi aynı şeydir. Fanatik Müslümanın zıddı, yanılabileceğini düşünen bir şüpheci ya da aramaya devam eden bir yolcu olabilir ancak. Fanatik olmayanlara tuzak Benim fanatizmim iyi senin ki kötü diye bir şey yok tabii. Her uç, ötekini öbür uçta konumlanmaya iter. Fanatik olmayanların düşebileceği tuzak da belki budur. Bir karşı reaksiyon ve simetrik bir kontra atak aynı fanatizm girdabına sokabilir ve hatta haklı gerekçeler ile kılıflanabilir. Bu yüzden kendi fanatizm potansiyelimizi bilmek de önemlidir. Fanatiklerden alacağımız dersler var. Fanatizmden de öyle. Bana ne onların fanatizminden diyemeyiz. Ya da ortak bir toplum çatısı altında kangren kollarımızı kesip atamayız. Anlamak, anlatmak ve diyalog kurmak zorundayız. Çünkü bir ülkede cahil bireyler fanatik grupları fanatik gruplar fanatik düşmanları ve tüm bunlar da iç çatışmaları yaratır. Ve fanatikler tepiştiğinde ezilenler her zaman çimenlerdir. Çimenler, yeşildir, doğaldır, değişmeye, evrilmeye ve renk değiştirmeye açıktır. hilalbebek@yahoo.com; www.hilalbebek.com.tr Yurttan Sesler Bursa’da bir damat, nikaha günler kala gelin adayının, nişan tepsisindeki muzun renginin soluk olduğunu gerekçe gösterip yüzük atmasıyla şok yaşadı. Damat adayı, olayı yargıya taşıdı ve mahkeme, gelinin ailesini 5 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Demek ki iddia ettikleri gibi muz cumhuriyeti değilmişiz, hukuk arada sırada muzun nişan atmak için bahane olmayacağına hükmederek doğru kararlar da verebiliyormuş. Kırklareli’de yaşayan G.B., okuldan eve geldiğinde ablası kapıyı açmayınca panikledi, hemen itfaiyeye ve polise haber verdi. İtfaiye ekipleri merdiven yardımıyla eve girdi ve 16 yaşındaki B.B.’nin yatağında kulaklıkla müzik dinlerken uyuya kaldığı anlaşıldı. “Kardeşin duymaz eloğlu duyar” elbette ki başka bağlamda yazılmış olsa da buraya da cuk oturmuş gibi görünüyor. Samsun’da otomobil ile çarpışan motosiklet sürücüsü kazada yaralandı. Hakkında daha önce verilmiş hapis cezası bulunduğu ortaya çıkan motosiklet Azmi Karaveli sürücüsü U.Ç. tedavisinin ardından gözaltına alınıp türleriyle de tanıştık. adli işlemleri yapıldıktan sonra tutuklanarak cezae Aydın’da S.A. ile eşi vine gönderildi. “Sliding Doors” filmi (ki Türkçe M.D.’nin ilişkisi olduğunu öğrenen B.G., durumu mize “Tesadüfün Böylesi” olarak geçmiştir) aşk fil S.A.’nın eşine haber verdi. Kızgın koca, M.D’yi mi olmasından öte, milyonda polislere yakalattı. Aldatılan bir olabilecek ihtimallerin ha da olsa kadın ve erkek daya yatımızı nasıl şekillendirdiğini nışması her zaman başarı ge harika anlatır. Belli ki U.Ç. iz tiriyor demek. Bu işe polis ne lememiş filmi. den karışır, o da ayrı mev İstanbul Kadıköy’de iki zu tabi. kâğıt toplayıcısının “hurda Ordu’nun Korgan ilçesin da para eder” düşüncesiyle rö de ilkokul öğrencilerinin tuğ gar kapağını çalma anı güven layı cep telefonu gibi kullana lik kameraları tarafından kay rak selfi çekmesi, öğretmenle dedildi. Rögar kapağının ça ri tarafından fotoğraflandı. Bu lınması haberleri artık hayatı günümüze, geleceğimize, sa mızın güzide parçası oldu. Mi hip olduklarımıza, olamadıkla lenyumda yepyeni sapıklıklarla rımıza, hayallerimizin sınırsız karşılaşırken, akla hayale gel Ordu’nun Korgan ilçesinde tuğla ile lığına, oyun dünyamıza, neşe meyecek bambaşka hırsızlık selfi çeken öğrenciler. mize dair nefis bir fotoğraf!.. C MY B