22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA 4 ÇOCUK sesİ Bekİr Onur Duble yolda eğitim yapılmaz Eğitim okulda yapılır, kütüphanede yapılır, laboratuvarda yapılır, müzede yapılır. Duble yolda, köprüde, tünelde, kanalda eğitim yapılmaz. Aslında gerçek bir ihtiyaç değilse duble yol bile yapılmaz çünkü ihtiyaçlar hiyerarşisi savurganlığa izin vermez. Okula şiddetle ihtiyaç olan yerde duble yola ihtiyaç yoktur. Bu tür yüksek maliyetli ve masraflı yollar gelişmiş ülkelerde bile çok az yapılır çünkü okulun, kütüphanenin, müzenin daha önemli ve öncelikli olduğu bilinir. İnanıyorum ki, son on beş yılda ülkenin serveti dağa taşa betona değil eğitime yatırılmış olsaydı, bugün eğitim sistemimiz Finlandiya’yı, Japonya’yı, Güney Kore’yi yakalamış olurdu. Böylece çağın gereklerini karşılayabilen gençleri yaratmış olurduk. Eğitimde değişim, konuya dar açıdan bakan herkesin kendi meşrebine göre yorumladığı bir olgudur. Kimileri sistemin değişim bombardımanı altında olduğunu ileri sürer, kimileri her şeyin yerinde saydığına inanır. Genellikle öğretmenlerin değişime direndiği düşünülür; öğretmenler de merkezi yönetimin kendilerine inisiyatif bırakmadığını söyler. Bir akademisyen eğitimin toplumun genel durumunu yansıttığını vurgular, bir başkası okulların ve ailelerin yeni yaklaşımlara hazır olmadığını belirtir. Bu zincir böyle uzayıp gider, bu kargaşa da bitmez. Barışa inanan aydın yurttaşlar Bu kargaşayı bitirmek için; önce eğitim sisteminin köklü bir biçimde değişmesi gerektiğine bu gerekliliğin hem sistemin politikacılar ve çıkarcılar tarafından yozlaştırılmasından hem de özünde çağdışı ve yetersiz kalmasından doğduğuna inanacaksınız. İkinci olarak, değişimin temel amacının, sürekli öğrenen, yerel ve evrensel kültürel çeşitliliğe, insan ve doğa barışına inanan, aydınlanmış, eğitimli yurttaşlar yaratmak olduğunu kabul edeceksiniz. Üçüncü olarak, eğitimde değişim isteyen bir kamuoyu, baskı grupları, sivil toplum örgütleri oluşturacak, bunların işbirliğini, güç birliğini sağlayacaksınız (bunlar elbette iç içe sürdürülen çabalardır). İsterseniz, dördüncü olarak, bütün bunların hiç de kolay olmayacağını, mevcut durumu sürdürmek isteyen çıkar gruplarının yabana atılmayacak kadar güçlü olduğunu düşünebilirsiniz (sadece ders ve test kitaplarını yazan ve basanları düşünün yeter!). Nicolas Neufchatel (15271590) Sanatçı ve Öğrencisi, Belçika. Eğitimde değişim, bir zihniyet (felsefe) değişimi; eğitime verilen anlamın değişimi; eğitim uygulamalarında yaklaşım değişimi demektir. Böyle bir değişim bugünden yarına olacak iş değildir; ön hazırlık, planlama, strateji ister. Bugünü iyi anlamayı, geleceği görmeyi, neyin değişeceğini, nasıl değişeceğini, nelerin sürdürüleceğini değerlendirmeyi gerektirir. Ve yıllarca da çalışmayı… Reformun temel kavramları Böyle bir çalışmada yüzlerce bilim insanı, eğitimci, felsefeci, sanatçı görev alacak, ön hazırlık belki beş yıl sürecektir (deneme çalışmaları için beş yıl, sistemi oturtmak ve revize etmek için de beş yıl). Dünyadaki bütün başarılı reform örnekleri incelenecek, gelişmiş ülkelerin yenileşmeye öncülük eden insanlarının görüşü alınacak, önemli eğitim ve bilim kitapları çevrilecek ve yayımlanacaktır. Tıpkı erken cumhuriyet yıllarında, üniversite reformu döneminde yaptığımız gibi. Tıpkı Japonya’nın geçmişte yaptığı gibi. Bu yaklaşımda temel kavramlar ise başta yenileşme, yurttaşlık, eşitlik, barış olmak üzere, bilim okuryazarlığı, bilimsel dünya görüşü; fen, teknoloji, mühendislik, matematik (STEM); evrim, inanç, ahlak, kimlik, çeşitlilik, değişim ve süreklilik ; araştırma, anlama, düşünme, hayal gücü ve yaratıcılık olacaktır. Siz siz olun, duble yolda ders çalışmaya kalkışmayın, ezilirsiniz! 10 HAZİRAN 2018, PAZAR Şeker gibi yazılar Hİlal Bebek Neden unuttuk hep, neden hatırladık bazı şeyleri? Böcekleri işiten ayıları atlayan zihinler Sağlıklı bir zihin, sağlıklı bir ku miş tehlikeyi gözden kaçırmakta, lak gibi işler. Kulağımız, çevre kimi fazla unutmakta, kimi fazla de bulunan binlerce sesten çoğunu hatırlamakta… Dolayısıyla alt ve filtreler, bazılarını duymamızı ko üst eşiklerimizin dramatik ve kro laylaştırır, bazılarını ise engeller. nik farklılaşmaları, huzur ve işlev Böylece böcekleri, organlarımızın sellik için gerekli olan sınırdan bi ve dünyanın dönüş sesini ve bir zi uzaklaştırmakta. dolu mikro ve makro düzeydeki Bir şeyi sürekli hatırlamak, bir varlığı duymayız. Üst ve alt eşik şeyi tamamen unutmak kadar; ba lerimiz vardır bu sayede belli bir zı temalara sürekli dikkat kesil “ranj” (sınır) içerisinde kalırız. mek bazılarını sürekli diskalifiye Bu kısıtlılık iyi ki de vardır. etmek kadar tehlikeli olabilir. Ki Aksi takdirde asıl duymamız gere mi en uzaklardan ayrılık sinyalle kenleri duyamayacağımız bir uya rini duyar, kimi yalanın en seyrelt ran bombardımanı içinde kalır ve miş halinden salt ihanetin kokusu gürültü içinde bulurduk kendimizi. nu alır. Kimi kir pas içinde temiz Ki bu ses yağmurunun içinde asıl olduğu iddiasındadır, kimi elinde tehdit edici ve gerekli olanları seç çamaşır sularıyla dolaşıp mikrop memiz zorlaşırdı. Fazlalık, netlik avlamakta ve “çamura” batmakta değil bulanıklık getirirdi. dır. Kiminin kulakları böcek sesle İnsan zihni de bu durumla pa riyle uğuldamakta ve kimi sirenle ralellik içeren sınırlılıklarla do ri duymamaktadır. lu. Her datayı depolamaz, her ihtimali düşünmez, her uyarana dik Kendini tanıma derdi kat kesilmez, her detayı hatırlamayız. Tüm olasılıkları dikkate almak, tüm detayları hatırlamak ya da dibimizde çalan sireni ıskalamak; zihnimizin böcekleri duyması, virüsleri görmesi ve önümüzden geçen bir ayıyı fark etmemesi gibidir. Nedir eşiklerimizi belirleyen? Kişilik özelliklerimiz, geçmiş hikayelerimiz ve içinde bulunduğumuz çevresel koşulların bileşimi belki… Nasıl bu hale geldiğinden çok nasıl değişeceğini konuşmakta fayda var. Neden unuttuk hep ve neden hatırladık bazı şeyleri? Unutabildiklerimiz sayesinde yaşarız Hayat tehlikelerle doludur. Fakat normal şartlarda ihtimaller dahilinde de olsa her olasılığı “duyma İnsan… Kelime, kökeni itibarıyla “unutan” dan gelir. Bizi diğerinden ayıran, evcilleştiren ya da azgınlaştıran, neyi unutup, neyi hatırlamayı seçtiğimizdir Soru önemli. İnsanın hikayesi, hatırladıkları ve unuttuğu şeylerin dengesi. Neyi neden unuttuk? Neleri hatırlıyoruz? Hep hangi tema ve konular dikkatimizi çekiyor? Neleri seçiyoruz, neleri eliyoruz? Soru sormaktan geliyor cevaplar. yız”. Örneğin, yola çıkarken tra Doğru şeyi dert etmekten geli fikte kaza geçirme ihtimalini, uyu melleşme yerine bulanıklık ve belirsizlik getirir yor sorular… Kendini tanımayı maya çalışırken olası bir depremi, annemize iyi di. Yaşamın akışı ile senkronize olamaz, bugünü dert etmekten… geceler derken onu kaybedebileceğimizi, kanse geçmiş ve gelecekten kurtaramazdık. İnsan… Kelime, kökeni itibariyle “unutan” rin ihtimaller dahilinde olduğunu hatta kalbimi Ancak bazen bazılarımızın “işitme ranjları” dan gelir. Bizi diğerinden ayıran, evcilleştiren zin her an tekleyebileceğini hatırlamayızduyma farklılık gösterir. Kimi organlarını dinler, kimi ya da azgınlaştıran. Neyi unutup, neyi hatırla yız. Ya da terörist olması “ihtimal dahilindeki” bütün geçmiş başarısızlıkları hatırlar, kimi tüm mayı seçtiğimizdir. çantalı adamlara dikkat kesilmez, nereden hırsız çıkacak diye etrafa göz gezdirmeyiz. Böyle olması da gereklidir. Aksi takdirde ay gelecek olasılıklarını tarar… Ki bunlardan birincisi bizi hastalık hastalığı, ikincisi depresyon üçüncüsü de kaygı bozukluğuna meyilli kılar. Kulağımıza okunan ezan, duyduğumuz şarkılar, cenaze marşımız… Ki bu, doğuşumuz, yaşayışımız ve ölüşümüz demektir. Hikâye, hep bu nen duyma ve görme yetimizde olduğu gibi faz Bazılarımızın alt eşiği düşmüş en küçük ihtimal eksende değişir. Hayatta neleri hatırladık, neleri la uyaran bombardımanı netleşme ve mükem lere dahi kırılmakta, kimimizin eşikleri yüksel unuttuk ve nelere dikkat kesildik... Yurttan Sesler Bilecik’te jandarma erik yediği bahçede bir dala 10 lira 50 kuruş para ve bir de not bıraktı: “Abi hakkını helal et. Biraz eriklerden yedik. Bir miktar para bıraktık.” Öyle tuhaf bir hale geldi ki değerler dünyamız, zaten olması gereken, küçük yaşta öğretilen temel ahlaki davranışlar, artık resmen haber değeri taşıyor. Bu da son 16 yıl tarumar olan hayatımızın bir başka çıktısı olsa gerek, Ordu’nun Fatsa ilçesinde bir üretici fındık sezonu öncesi, bahçesinde çalıştıracak amele bulamayınca ismini “amele kovar” koyduğu bir fındık toplama makinesi üretti. Fındık toplama makinesinde kullanılan teknoloji; üfleme makinesi, varil, plastik boru ve lastik şambrelden oluşuyor. Gelir dağılım piramidinin muhtemelen en altındaki tarım üreticileri ile onların çalıştırdıkları amelelerin birbirine olan bu nefreti devam ettikçe döngüsel yapı daha da pekişiyor. Bursa’da maliyeti karşılanamadığı ve “amele” yevmiyesi çok fazla olduğu gerekçesiyle kirazlar dallarda bırakılıyor. Oysa aradaki aracılar Azmi Karaveli nedeniyle kiraz, İstanbul manavlarında kilosu erkek tarafından kaçırılıp, 1525 TL arasında satılıyor. Tarım üreticileri ve hastane dışına çıkamadan “ameleler”e sesleniyorum: Durun! Siz kardeşsi yakalanması tatbikatı gerçekleştirildi. “Pem niz, enerjinizi “aracı kovar” yapmaya harcayın!.. be Kod” adı verilen tatbikat, gerçeğini aratma Ereğli’de yaşayan A.A, kefen giyip cenaze gi dı. “Deprem, yangın tatbikatlarını hakkıyla ya bi annesinin önünde yattı. Anne, oğlunun başın pan yurdum insanı, işi aşmış, başka boyuta gö da dakikalarca yas tutarken yanındakiler de gü türmüş, hiç haberimiz olmadı yahu” demeyiniz lüşmeye başladı. Anne “Ben oğlumun ölmedi efendim, Yurttan Sesler bunun için var. ğini biliyordum. Hiç üzülmedim, gözümden yaş İstanbul Beyoğlu’da, “yan baktın” deyip üs bile gelmedi. Oğlum bana böy tüne yürüdüğü ve silah gösterdiği kişi le sürekli şaka yapar” dedi. Ha Emniyet Amiri çıkınca genç adam neye kikaten tuhaf bir anneoğul iliş uğradığını şaşırdı. İnsan hem şiddet ba kisi olduğunu kabul edelim, ğımlısı hem de bahtsız bedevi olursa or “Hain Evlat Ökkeş”in annesiy taya böyle bir durum çıkıyor demek ki. le kurduğundan çok daha ke Düzce’nin Akçakoca ilçesinde ye yifli bir ilişki örüntüsü oldu re düşen yavru karga ilçeyi karıştırdı. ğu kesin. Bir vatandaş yavru kargayı almak ister Denizli’deki Pamukkale Üni ken, anne ve baba karganın saldırısı ile versitesi Hastanesi Kadın Do yaralandı. “Dokunma aileme, dokun ğum Servisi’nde yeni doğum ma çocuklarıma” diyen Yaşar Usta gibi yapmış bir annenin kız bebe Hastanedeki tatbikatta kadın kılı bir ailesi varmış yavru karganın, ne ka ğinin, kadın kılığına girmiş bir ğındaki erkek, bebek kaçırırken. dar şanslı!.. Bir Resim Bin Kelime Murat Bergi 10 haziran 2018 SAYI: 23 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü BÜLENT ÖZDOĞAN Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Faruk Eren Yayın Yönetmeni TAYFUN ATAY Görsel Yönetmen Ulaş ERYAVUz Yayın Koordinatörü Gürer mut Sayfa Uygulama bahadır aktaş Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın. Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle