Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 2014 / SAYI 1500 3 İçinde utanmak kelimesi olmayan yeni bir lisan yarattılar İ lhan İrem bu coğrafyanın en özel ozan müzisyenlerinden biri. Pek çok kuşağın sözcüsü, hem müziği hem felsefesi ile çok görünür olmasa da herkesin bir kuytusunda Türkiye’deki kültürel evrimi, değişimi uzun yıllardır yaşıyoruz. Pencerinizden baktığımızda “Yeni Türkiye” neresi, ya da ne? yaşıyor. İrem son yıllarda yazıyor çünkü son çeyrekte “Güneş Ülkesinin Karanlık İnsanları” kitabımda “Yeni Türkiye merhametsizlerin elinde cehenneme döndükçe Türkiye”nin neresi olduğunu anlatıyorum. Yeni Türkiye daha çok yazmak istediğini söylüyor. “Güneş Ülkesinin neredeyse bir kara bilimkurgu öyküsüdür. Ruhlarını Karanlık İnsanları” kitabında “Yeni Türkiye”nin neresi gönüllü olarak ruhsuzlara teslim etmiş insanların olduğunu anlatıyor. yaşadığı bir ülke. Evrensel değerlerden, gerçeklikten Bunca kaosun, kalabalığın ve bulanıklığın tamamen kopuşun histerisindeki insanların, bir büyük içinde hâlâ inzivada ve “uzakta” kalmayı nasıl yalanın peşinde olmayan değerleri yücelttikleri yerdir. başarıyorsunuz? Yeni Türkiye’nin kelime karşılığı, aklınıza ne geliyorsa, Hep uzakta değilim. “Hem yakındayım hem uzaktayım” hayat, bilim, sevgi, sanat, adalet, siyaset, doğa… Bütün diyebiliriz. Geçiş zamanlarını benim belirlediğim boyutlar kavramların içinin boşaltıldığı, yerlerine hurafe bile olmayan arası bir kapının iki tarafında yaşıyorum. sayıklamaların konmaya çalışıldığı “Hiçbir Şey 17 yaşında başlayan müzik yolculuğumda, Ülkesi.” ilk gençlik heyecanlarımı yansıtan lirik ve Başka bir dünyadan şarkılar duygusal çalışmalar sonrasında, seksenlerle söylüyorsunuz, yazıyorsunuz. O dünyaya başlayan toplumsal kapanışa ve arabik biz gidip gelebiliyoruz, kalmayı bilmiyoruz liberal çöküşe tepki olarak içimde uyanan sanırım orada. Peki, oradan burası nasıl isyanı ilk hissetmeye başladığımda, sanat görünüyor? üretimlerimin evrensel ve soyut anlatımlarını Bunalınca tatile gitmek gibi, uzaklara… Çok hayatın giderek yoğunlaşan haksızlıklarına uzaklara gidebildiğim için, bütün boyutlarıyla somut olarak verdiğim tepkilerden ayrı tuttum. Daha açık bir anlatımla, müziğimin sanat ALİ DENİZ hissederek içinde olduğum dünyaya kuşbakışı da bakabiliyorum. Bu gidişlerden dünya boyutunu yüksek tutmaya, söyleyeceklerimi USLU halleriyle kirlenmemiş şarkılar ve hayatlarla geri satır aralarında söylemeye ve yüzeysel, dönüyorum. Daha geniş bir açıyla baktığımızda, slogancı, kaba bir anlatım içine girmemeye dünya da büyük bir kültürel çıkmazda. özen gösterdim. Böylelikle “Pencere”, “Köprü”, “Ve Ama batı dünyası henüz tümden aklını, fikrini yitirmedi. Ötesi”, “Koridor” albümleri gibi, içinde tepkilerimi Çağdaş değerler, gerçek sanat ve sanatçılar, devlet adamı barındıran aşk kutsamalarıyla müzikalitesi ve sanatsal karatında olanlar hâlâ ayrıksı ve baştacı olarak saygı, sevgi özü farklı bir İlhan İrem Anlatımı oluşturdum. Öte yandan görüyor. Türkiye’de ise son onbeş yıldır yaşanan akıl hayatın çekiştirmelerine karşı büyüttüğüm tepkilerimi, tutulması katastrofik boyutlarda. Kendini geliştirmesi için direnişimi ve kendi önermelerimi “Kuklacı Amca” (1975), çağdaş imkanlar sağlamak yerine olduğu gibi görünmesi “Blues For Molla” (1990) gibi birkaç istisna dışında yine cüretlendirilen yaygın cehalet yüzünden, ülke herhangi somut olarak şarkılarıma almaksızın, yazarak anlatmaya bir kahvehane sohbetinde bile rastlanmayacak denli sığ başladım. 1985 yılından bu yana kitaplar yazmaya ve kültürel boyutlarla ve bilimle, akılla, çağ ile çatışan deli doksanlı yıllardan itibaren de müzik çalışmaları nedeniyle saçması önermelerle yönetiliyor. periyodik olmamakla beraber, “Cumhuriyet Gazetesi”, “Güneş Ülkesinin Karanlık İnsanları” kitabınızın “Kuvayi Medya”, “Papirüs”, “Gökyüzü” gibi dergilerde girişinde “İçinde utanmak kelimesi olmayan yeni bir yazılarımı yayınlamaya başladım. Böylece duygu ve lisan yarattılar” diyorsunuz... kavga medcezirinin iki ayrı ucundaki ruh halimi müzik ve Kitabın mottosu bu cümle. Bir sonraki sayfada ikinci yazı olarak iki ayrı üretim biçemi ile sürdürüyorum. Son bir giriş cümlesi daha var; “Oysa biz denizlerin deniz, çeyrekte Türkiye merhametsizlerin elinde cehenneme yağmurlarin yağmur, aşkların aşk, insanlarin insan olduğu döndükçe daha çok yazmaya başladım. Aydınlık Gazetesi masumiyet çağlarından geliyoruz.” Karanlık bir düşünce ve Odatv’de yazıyorum. çağdaşlığın ve aydınlığın üzerine devrildi. Geniş kapsamlı bir yayılım harekâtı içinde, en belirgin özellikleri, satır aralarından çıkartıp ortaya döktükleri kötücül hamlelerine dair suçlamaları daima karşı tarafa yüklemeleri ve sürekli bir mağduriyet edebiyatı ile soslanmış güç gösterisinin paradoksu içinde olmaları. Bitmeyen bir rövanş hırsı ile bunu yaparken, kendi saflarını sıklaştırmak adına, hoyratça bir bölme ve ötekileştirme eylemi içinde, gerçek dışılık, tutarsızlık, demagoji ve kendi kalıpları dışında hiçbir değer tanımamazlık konusunda sınır tanımıyorlar. Sanatçı sonuna kadar muhaliftir Kitapta yayımlanmış yazılar, şiirler, denemeler, tanıtımı çok yapılmayacak metinler bir arada. Peki sizin asıl derdiniz neydi ? Ben sanatçıyım. İnsanların mutlu yaşadığı, güzelliklerini ve doğasını yitirmemiş bir dünyada, yalnızca müzik yapmak isterim. Aslında tek derdim müziğimi daha evrensel boyutlarda, daha da yüksek müzikalite ile sunmak olmalı. Ama bazen bazı şeyleri yapmak kaçınılmazdır. Eğer kainat beni sanatçılıkla taçlandırmışsa, bana bu yetkinliği ve yaratma gücünün ayrıcalığını vermişse, görebildiğim ve hissedebildiğim gerçekleri anlatarak bir kişiyi bile uyandırabilmek, bir damladan beklenmedik okyanuslar yaratabilir. Kendi tarihime, kendi yolculuğumun seyir defterine de not düşüyorum ayrıca. Evrensel boyutlara kanatlanmış olsam bile dünyaya geldiğim bu topraklara karşı sorumluluklarım ve vefa borcum var. Bütün bu anlattıklarıma karşın, kitabın bütününde de hissedileceği gibi, ben umutlarımı asla yitirmiyorum. Yaşananların yumurtatavuk gibi birbirini yaratarak, sevgisizlikten doğan sığlığı kutsama hastalığının “İçinde utanmak kelimesi olmayan yeni bir lisan yarattılar” diyor İlhan İrem “Güneş Ülkesinin Karanlık İnsanları” kitabında. Karanlık bir düşüncenin çağdaşlığın ve aydınlığın üzerine devrildiğini söylüyor. Ana fikri “duvar gibi bir merhametsizlik” olan döneme “Rönesans” diyebilecek kadar koordinatlarını yitirenler olduğuna da dikkat çekiyor. geçici bir süreç olduğunu biliyorum. Bütün bir ülkenin ortak soluğunu parçalayıp, güzelliklerimizi ve ruhlarımızı da çalmak isteyen karanlık, boş hayaller peşinde kendi duvarına doğru ilerliyor. Ardında çok büyük acılar, yaralar ve izler bıraksa bile sonunda karasularımızdan çıkacak. Çünkü insanın ergeç hatırlayacağı özgür ruhu ve çağın doğal akışı karşısında hiçbir zorba ve hiçbir sanal güç duramaz. Sistemin çarklarını kırdınız, hep muhalif kalıp, devrimci ozanlığınızı sürdürmek için belki de pek çok şeyden vazgeçtiniz. Ama artık “yandaş sanat” var. Omurgasızlık çağın hastalığı. Sanatçıların ve bir kısım “solcu”ların bu yanar döner tavrına ne diyorsunuz? Bu bir Güneş Tutulması. Ülkenin büyük bir bölümü görüşünü, aydınlığını yitirdi. Böyle zamanlarda ışık olması gereken sanatçılar ve bilim insanlarından bazıları bile, bu görülmemiş algı operasyonunun anaforu içinde yapay ışıkların pervanesi oldular. Ana fikri “duvar gibi bir merhametsizlik” olan döneme “rönesans” diyebilecek kadar koordinatlarını yitirdiler. Oysa her şeyin acımasızca tersyüz edilmesini düşünce devrimi sanmak ne kadar büyük bir aymazlık. Sanat haksızlıklara, çirkinliklere karşı durmak, güzellikleri kutsamaktır. Sanatçı sonuna kadar muhaliftir. Hele ki böyle olağanüstü dönemlerde en başta sanatçıların ve görebilen herkesin korkusuzca ses vermesi gerekir. Güce tapmak sanatla bağdaşmayan bir kişilik bozukluğudur. Peki, gelecekte neler bekliyor bizi? Her şeye karşın yeni umutlarla, sevgilerle yaşanmasını arzuladığımız yeni bir yıl geliyor. Cumhuriyet Pazar Dergi okurlarına ve sizlere aydınlık günler dilerim. Işık ve sevgiyle… l Yeni yıla Yapı Kredi ile giren kazanıyor Y apı Kredi müşterilerine özel fırsatlar yarattığı 2014’ü geride bırakırken, onların yeni yıla daha mutlu girmelerine yardımcı olacak yılbaşı kampanyaları düzenliyor. Bir anlamda bu yıl da yılbaşı hediyeleri dağıtmaya devam ediyor. Bu kapsamda, bu seneki yılbaşı kampanyası çerçevesinde Yapı Kredi’nin tüm bireysel kredi kartları ve bireysel TLcard kullanıcıları, World Üye İşyerleri’nden tek seferde yapacakları ilk 100 TL ve üzeri alışverişten sonraki tek seferde yapacakları her 100 TL ve üzeri alışverişe 10 TL, toplamda ise 100 TL Worldpuan kazanacak. 1 Aralık 31 Aralık 2014 tarihleri arasında düzenlenen kampanya gıda marketi, giyim, çok katlı mağaza, ayakkabı, kozmetik, aksesuar, kuyum, optik, saat, elektronik market ve iletişim sektörlerinde yapılacak alışverişlerde geçerli olacak. Kampanyaya katılmak için “KAZAN” yazıp bir boşluk bırakarak kredi kartının son 6 hanesinin “3160”a gönderilmesi yeterli olacak. Kampanyaya ayrıca Facebook ve World Alışveriş Asistanı uygulaması üzerinden de katılım sağlanabiliyor. l Bibuçuk lütfen İ stanbul’un keyif ve lezzet mekânı bibuçuk; etli ve tavuklu wrap çeşitleri, salata, hamburger, kanat, çıtırlar ve et çeşitleriyle, favori adreslerden. Yeniyılı evde geçirmek isteyenler için bibuçuk Beyoğlu paket servisi kapınızda. Taksim’in telaşından uzak, insana kendini iyi hissettiren bir konsepte sahip olan bibuçuk Beyoğlu, sonbaharla beraber paket servisi vermeye başladı. Yoğun bir günün ardından, iş çıkışı veya öğle yemeklerinde, özel lezzetlerle güne devam etmeyi düşünenlerin uğrak yeri olan bibuçuk Beyoğlu’nda paket servis, 12.0023.00 saatleri arasında... l www.bibucuk. com.tr C MY B