Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 21 ARALIK 2014 / SAYI 1500 Moda ve teknolojiyi buluşturan hayal Her şey bir hayalle başlamış. Moda ve teknolojinin bir arada olabileceğini öngören Ezra ve Tuba Çetin kardeşler, bir yıl boyu yaptıkları çalışmalarla, Türkiye’nin giyilebilir teknolojiler alanında, çalışma yapan öncü markası haline gelmişler. M oda sektöründe tasarımlarıyla, sekiz yıldır faaliyet gösteren Ezra+Tuba markası, bu sene bambaşka bir yola girdi. Dünyada yatırımları her geçen gün biraz daha artan giyilebilir teknolojilerle modayı ve kendi çizgisini birleştirmek için büyük bir adım attı. Markanın yaratıcıları, Ezra ve Tuba Çetin kardeşler, düyaca ünlü bilişim devi INTEL’le bir araya gelmeleriyle şekillenen bu ilgi çekici inovasyon hikâyesini bizimle paylaştı. Markanız çok uzun süredir faaliyette ama giyilebilir teknolojiler üzerine çalışmaya bu sene başladınız sanırım... Ezra Çetin: Evet, 2006’da markayı kurduk. Ancak şurası çok net, dünya üzerinde sizinle yarışan, çok yetenekli birçok tasarımcı var. Arkanızda büyük bir yatırım desteği yoksa, DENİZ rekabette bir farklılık yaratmanız lazım. ÜLKÜTEKİN Biz de bir yıl kadar önce, araştırmaya çıktık. Bilgisayarımızın bozulması da buna vesile oldu aslında. Teknoloji, satışı yapan mağazalarda dolanırken, satış elemanlarından biri “hayatınızı değiştirin, hem uygun, hem de doğru işlemcisi olan bir bilgisayar edinin” dedi. O gün, ürünün içine bakmanın önemini kavramış olduk. Böylece, “düşünebilen, hafızası olan ürünler yapmalıyız” diye düşündük. O güne kadar teknolojiyle çok iç içe değildik ve çok uzak bir fikir gibi gelmişti, ama kurulması gereken bir hayaldi. O gün çıktığımız yolda, INTEL’le bir araya geldik. Zaten INTEL giyilebilir teknolojiler alanında en büyük yatırımları yapan firma, ama bu teknolojiler, şu an aksesuar, bileklik gibi ürünler seviyesinde lanse ediliyor. Bizim istediğimiz, ipliğe hafıza yükleyebilmekti. Bunu nasıl yapabiliriz, diye sorduğumuzda, devasa bir ARGE dünyasında, harıl harıl çalışan laboratuvarları keşfettik ve bir anda, parçası olduk. INTEL’le nasıl bir araya geldiniz? E. Çelik: Biz tabii ki, kumaş geliştirmeyle ilgileniyorduk, ama kumaşa çip yüklemek, çok daha ileriye dönük bir hedefti. Dedik ki, “Böyle bir kumaş istiyoruz, bunun için gerekirse, Silikon Vadisi’ne gideriz.” Danışmanımız, biraz süre istedi, ertesi gün aradı, “bugün INTEL’le toplantınız var” dedi. Böyle bir araya geldik. İntel dünya üzerinde pek çok markaya destek veriyor. Opening Ceremony, MICA’yı açıkladı, Yanında McQueen gibi büyük markalar var. Bunlar da ARGE yapıyor. Peki bu ARGE çalışması nasıl fonksyonel hale geliyor? E. Çetin: Mühendisler, laboratuvarlar var. İşin arka planında, üniversiteler destek veriyor. Esasında, biz sadece hayal etme bölümünde işin içindeyiz. Eskiden, Star Trek vardı. Kollarındaki küçücük bilezikten konuşurlardı. Bunlar, bize çok uzak hayallerdi, çünkü daha cep telefonu bile ortada yoktu. Bugün ise o kadar ilerledi ki teknonoloji, yakında, bir cam parçasını bilgisayar olarak kullanacağız. Teknolojiyi giyiyor olmak çok yakınımızda. Bu devrim yaşanmak üzere. Biz de insanların hayat kalitesini artıran bir marka olmak adına, doğru bir noktada olduğumuzu düşünüyoruz. Giydiğiniz bir kıyafetin vücut ısınızı koruduğunu düşünün, üstelik bu günlük bir kıyafet olacak. Gitmek istediğimiz yol bu. Eğlence değil, hayat kalitesi üzerine çalışıyoruz. Telefonunuzu şarj edebilen, kalp atışınızı kontrol edebilen ve bu bilgileri istediğiniz kişilere ulaştırabilen giysiler üzerine çalışıyoruz. Giyilebilir teknolojiyi anlatabilmek için yaptığımız son defilede sloganımız, “teknolojide stil, modada inovasyon”du. Bu teknolojileri tekstil ürünlerine adapte etmek, ne gibi zorluklar içeriyor? E. Çetin: Büyük bir ekiple çalışıyoruz. Tuba da, ben de henüz öğrenciyiz. Karşımızda profesör olmuş insanlar var. Onlara hayallerimiz anlatıp, bu hayalleri onların gerçekleriyle uyumlu hale getirmemiz gerekiyor. Teknolojinin, bütün görsel tarafı aslında, moda ve tasarımla alakalı artık. Tasarım yoluyla müşteriyle ilişki kurmaya çalışıyorlar. Ben de tasarımcı olarak, çizim ve tasarım programları kullanıyorum. Ne yaparsam yapayım, dış görselini beğendiğim bir bilgisayarı tercih ediyorum. Demek ki teknoloji modanın büyük bir parçası. Bu görsellik anlayışı da çok hızlı gelişiyor. Hanginiz teknolojiyle daha ilintiliydi? Tuba Çetin: Ben daha çok ilgileniyorum. E. Çetin: Tuba hep sorardı. “Biz farklı bir şey yapmalıyız ama ne?” Dünyada moda bir tekrarın içine girdi. Açılması gereken bir kapı var. O kapının anahtarı bizim için teknoloji oldu. Giyilebilir teknoloji kavramıyla nasıl tanıştınız? T. Çetin: Zaten çok küçükten beri kafamda, “teknolojiyi biraz daha hayatımıza sokmalıyız” gibi bir düşünce vardı. Biz görsel olarak ilgilenmeye başladık, içine dönüp baktığımızda ise uygulanabilir ve hayatımıza adapte edebileceğimiz bir şey olduğunu gördük. Küçücük bir çip Halihazırda ortaya çıkan ürünleriniz var mı? T. Çetin: Bunlar kısa zamanda gerçeğe dönüştürülebilecek tasarımlar değil. Sadece “couture” defilemizde bunun görsel tarafını gösterdik. Belki beş sene sonuç vermeyecek, çok detay gerektiren işler. İpliğe akıllı bilgiler yükleyerek kumaşı işlevsel hale getirmek arzusundayız. Önce küçük projeleri hayata geçirip, ileride, teknolojiyi giysiye dökerek yapmayı planlıyoruz. Artık koleksiyonlarımızda kesinlikle teknolojiyi kullanacağız. E. Çetin: Ezra+Tuba markası, yakında mağazasını açtığında da, içinde teknoloji olacak. Peki tasarlayacağınız kıyafetler, tamamen elektronik aksamlardan mı oluşacak? T. Çetin: Kocaman kablolar, piller değil, bir çip sadece. Mesela giydiğimiz montun ipi o çip olacak. Moda tasarımlarının da değişeceğini söyleyebilir miyiz? E. Çetin: Çok değişeceğini düşünmüyorum. Moda dünyası iki noktaya gidiyor. Doğal yaşam ve teknoloji. Daha doğal malzemelerin kullanıldığı, polyesterden uzaklaştığımız bir moda geleceği bekliyor bizi. T. Çetin: Şu an zaten spor ve sağlıkla birleşmiş ürünler var, ama bunlar kalp ritmi, nabız gibi sağlık sektörünü ilgilendiren şeyler. Biz daha çok kumaşla ilgili kısmıyla ilgileniyoruz. Zaten hepimiz daha rahat kıyafetler arıyoruz. Evet, tasarım, tasarımcı dokunuşu istiyoruz ama rahatlık gitgide daha da öncelikli haline geliyor. l Yılbaşına Özel %30 İNDİRİM C MY B