Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ARALIK 2013 / SAYI 1448 Halk müziği takım elbise gibidir, modası geçmez Dokuz yıllık aradan sonra üçüncü albümünü piyasaya çıkaran Tolga Sağ, “Ben, halk müziğini takım elbise gibi görüyorum. Takım elbise klasik bir tarzdır ve herkes zaman zaman takım elbise giyme ihtiyacı duyuyordur. Yaşa göre insanlar rengini değiştirebilir ama takım elbiseyi giymeye devam eder. Bu gençler de yaşları belli bir olgunluğa eriştiği zaman bunu anlayacaktır. Ben 10 yıla yakın rock müzik dinledim ancak bunu hiçbir zaman kendi kültürümün önünde de tutmadım” diyor. SİBEL BAHÇETEPE seslendirilebiliyor. Bu da bence son derece önemli bir zenginlik” yanıtını veriyor. Türkülerin kaynağından alındığı gibi okunmasıyla duyguların daha iyi hissettirildiğini söyleyen Sağ, albüm çalışmasında çok sayıda dostunun arşivinden yararlandığını, 400 GB’lik binlerce eseri tek tek dinlediğini anlatıyor. “Hangi eserleri okuyacağıma karar vermek, ayırıp tekrar dinlemek biraz sabır isteyen bir işti” diyen Sağ, bu albümün diğer albümlerinden farklı olduğunu ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Diğer albümlerde daha ortalama bir repertuvar belirlerdim. Onların içinde deyiş de olurdu farklı yörelerden eserler de olurdu. Ancak bu albümdeki eserlerin hepsi klasik Alevi müziğini yansıtan eserler. Yüzyıllardan bugüne süzülerek gelmişler... Yani bugün birinin yarattığı eserler değil. Bu konsepti Aleviliğin içindeki kültür yapısının sunumu olarak görüyorum. Günümüzde insanlar şöyle bir yanılgıya düşüyorlar. Bizim yaptığımız müzik bir yönüyle dini müzik diye adlandırılabilir. Ancak Aleviliği yalnızca din olarak ifade ettiğimizde Aleviliği sığlaştırırız. Alevilik bizim açımızdan hayatın ta kendisi. Burada ortada yüzyıllardan bu yana gelmiş koca bir kültür külliyatı var. Ben o mirası omuzlanıp bir sonraki kuşağa teslim etmek adına böyle bir çalışma yaptım. ” kendi kültürümün önünde de tutmadım.” Popüler kaygıların müzik endüstrisini çok yakından etkilediğini ve özellikle müzik marketlerin de bu kaygıyla hareket ettiğini söyleyen Sağ, halk müziği sanatçılarının en büyük sıkıntısının “talep edilmemek” olduğundan yakınıyor. Özellikle kendisi gibi otantik müzik yapanların sorunlarının daha büyük olduğunu anlatan Sağ, müzik marketlerinden çok fazla kitlelere ulaşamadıklarını, medya alanında da yeteri desteği göremediklerini, ulusal kanallarda kliplerini döndüremediklerini anlatıyor ve özetle şunları dile getiriyor: “İnsanlarla iletişim kuracağımız mecralar da zayıfladı. Benim ulaşamadığım milyonlarca insan var. O insanlara nasıl ulaşacağım ciddi bir sıkıntı. Bu nedenle albümdeki tüm eserlere klip çektim ve bunları MÜYAP üzerinden Youtube’da paylaştım. Amacım tüm eserleri kitlelere daha kolay ulaştırmak. Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri ile internet ağlarının bu anlamda büyük etkileri var. Klipleri de her kanalda gösteremiyoruz; hatta bize uygun kanal sayısı yok denecek kadar az. Albüm satışlarımız 600700 binlerden 10 binlere kadar düştü. İnsanların internet üzerinden albümlere ulaşmasına emek hırsızlığı diyemiyorum çünkü müzik marketlerde bulamıyorlar, kanallarda klipleri göremiyorlar, doğru dürüst müzik yayınları yok. İnsanlara başka seçenek sunamıyorsanız ve bu mecraları denetleyemiyorsanız fazlaca bir şey söyleme hakkınız kalmıyor. “Arif Sağ’ın oğlu, onun gibi söylüyor” yönündeki eleştirilerle ilgili ise Sağ, “Ben babamı dinleyerek büyüdüm, müzik kalitemi onun üzerine kurdum. Bunu yadsımadığım gerçek. Ama daha sonra çok da değiştim. Babamla paralel gittim ama babamla çok farklı bir yoruma da sahibim” diyor. Türküler Sevdamız 4’ün çalışmalarının önümüzdeki yıl başlayabileceği sinyalini de veren sanatçı Sağ, “Bu tür çalışmalar bir grup çalışmasıdır. Stüdyoya girmek için tüm sanatçıların zamanının olması gerekir. Herkes bunu talep etmeli. Orada karşılıklı elektriği yakalayamazsanız zor oluyor. Bu olursa start verebiliriz. Gelecek sene sanırım böyle bir çalışmaya başlayabiliriz” diyerek sözlerini tamamlıyor. l H alk müziğin sevilen seslerinden Tolga Sağ, 9 yıl aradan sonra “Narı Hasret” ile sevenlerinin karşısına bambaşka bir albümle çıktı. “Bu kadar senede kendimi bulmaya çalıştım; araştırdım, dinledim, yaşadım, paylaştım. Bu albümün çalışmaları da hemen hemen 2 yıl sürdü. Repertuvarını onlarca kez değiştirdim” diyen Sağ, uzun bir çalışma sonrası her şeyiyle kendine ait olan bir albüm çalışmasına imza attığını söylüyor. Albüm çalışmasının uzun sürdüğünü, bu nedenle albüme Hasret Ateşi anlamına gelen “Narı Hasret” adını verdiğini anlatan sanatçı “Her saniyesiyle, her duygusuyla bu albümde kendimi buldum” diyor. 7 yaşından bu yana bağlamayı elinden düşürmeyen Tolga Sağ, ilk profesyonel albümünü 1997 yılında Erdal Erzincan ve İsmail Özden ile birlikte çıkardığı “Türküler Sevdamız” adlı kolektif çalışmada yer alarak yaptı. 1999’da ilk solo albümü “Yol” ile müzik hayatına devam eden Tolga Sağ’ın ikinci solo albümü, 2004 yılında aynı zamanda ikizlerinin de ismini taşıyan “Toprak ve Turna” oldu. 9 yıl aradan sonra 3. solo albümü ile müzik marketlerde yerini alan Tolga Sağ’ın solo albümleri dışında Erdal Erzincan, Yılmaz Çelik, Muharrem Temiz’in de yer aldığı “Türküler Sevdamız 2” ve “Türküler Sevdamız 3” isimli iki albümü daha bulunuyor. Yeni albümü nedeniyle bir araya geldiğimiz Tolga Sağ, 9 yıl aradan sonra bir albüm yapmanın müzik dünyası açısından uzun bir süre olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu hasreti de ifade edebilmek için Narı Hasreti uygun gördüm...” “İyi ki 9 yıl beklemişim” diyen Tolga Sağ, yorumunun ve üslubunun da ilerlediğine inanıyor. Albüm kapağına baktığımızda “Bin Derdim Var İdi”, “Eşinden Ayrılan Yaralı Ördek” gibi türküler yer alıyor ancak Tolga Sağ’ın seslendirdiklerinin, eserlerin bilinen halinden daha farklı olduğunu görüyoruz. Bunu sorduğumuzda ise sanatçı Sağ “Aslında albümdeki birçok türkünün orjinali. Yani ben kaynağından okunduğu gibi türküleri seslendirdim. Alevi kültüründe zaman zaman aynı şiirler, farklı yörelerde farklı müziklerle Talep edilmemek en büyük sıkıntımız Yeni albüm çalışmalarının günümüzde sosyal medya aracılığıyla rahatlıkla kitlelere ulaşabildiğini söyleyen sanatçı, albüm ile ilgili gençlerden olumlu geri dönüşler aldığını da ekliyor. Sağ, “Bir gence otur sabahtan akşama deyiş dinle demek de insafsızlık olur. Onu dinlemeyen adam kültüründen uzak diye adlandırılamaz. Bu doğal seyirdir. Ama bunlar bizim yüzyıllardan bu yana süren klasik yönlerimiz. Ben, halk müziğini takım elbise gibi görüyorum. Takım elbise klasik bir tarzdır ve herkes zaman zaman takım elbise giyme ihtiyacı duyuyordur. Yaşa göre insanlar rengini değiştirebilir ama takım elbiseyi giymeye devam eder. Bu gençler de yaşları belli bir olgunluğa eriştiği zaman bunu anlayacaktır. Ben 10 yıla yakın rock müzik dinledim ancak bunu hiçbir zaman Her yer müzik, her yer Groovypedia NERMİN GEYİK H ayalsu Altınordu, Cenk Hasdal prodüktörlüğünde kurdukları müzik platformu Groovpedia ile dünyanın farklı yerlerinden müzisyenleri bizlerle tanıştırıyor. Site açılalı henüz iki ay olmasına rağmen çok güzel tepkiler alıyor. En büyük arzularıysa Groovpedia’dan çıkan bir grubun dünyayı sallaması. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz, nereden aklınıza geldi Groovpedia’nın oluşum fikri? Teşekkürler. Daha önce uzun bir süre balconytv için Türkiye’de prodüksiyon yapmıştık. Btv sayesinde dünyanın birçok ülkesinden müzisyen ve prodüktörle tanıştık. Dijitalin gelişmesi müzik sektörünü aynı ölçüde geliştiriyor. Tanıdığımız yabancı prodüktörlerle yeni gruplar ve müzisyenler tanıyabileceğimiz bir platform oluşturmak istedik ve Groovypedia’yı ortaya çıkarttık. Bünyenizde hangi gruplar var? Bugüne kadar yerli, yabancı 150’den fazla grupla canlı performans gerçekleştirdik. Sanatçılara verdiğiniz destek neleri kapsıyor? Müzisyenlere müziklerini tanımaları için uluslararası canlı performans mecrası sunuyoruz. Ayrıca önümüzdeki yıl Berlin’de bir müzik festivalinde Groovypedia olarak yer almayı planlıyoruz. Groovypedia’ya katılmış yerli ve yabancı grupları davet edeceğiz. İşleyiş olarak nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Her ülke haftada bir yayın yapıyor. Yapmış oldukları çekimin montajını bitirdikten sonra kendi admin panellerinden sitede yayına alıyorlar. Nasıl tepkiler aldınız? Siteyi hayata geçireli henüz iki ay oldu. Daha emekleme aşamasındayız. Ayağa kalkıp yürümek için sanırım en az bir seneye ihtiyacımız var ama şu ana kadar yurtiçi ve yurtdışından harika yorumlar alıyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor. Öyle ki şu anda Brezilya ekibi Groovypedia adında bir radyo programı yapıyor. Yurtdışında birçok sitede ve bazı gazetelerde Groovypedia’nın haberi çıktı. En büyük arzumuz Groovypedia içinden çıkan bir grubun önümüzdeki yıllarda dünyayı sallaması ve bizim de buna bakıp mutlu olmamız... l C M Y B