Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 AĞUSTOS 2011 / SAYI 1325 9 CUMHUR YET PAZAR Ç N YAZDI Simay Bülbül stanbul'da bir moda haftası doğuyor lk moda haftası 1943 yılında New York'ta başladı. Ardından Milano, Londra ve diğerleri. Paris'te ise ilk tohumlar 1868'de atılmış. Arada büyük bir geç kalınmışlık olsa da artık bizim de bir moda haftamız var. Bu yıl 710 Eylül tarihleri arasında beşincisi düzenlenecek. Evet, bizler için o henüz bir bebek, zorlu ve uzun yolu olan bir bebek. endi markamı yaptığımdan beri birçok gazete ve dergilerde röportajlarımız yayımlanıyor. Kendi kişisel aldığım yol ile beraber en çok sorulan, merak edilen şey ise “ stanbul bir moda başkenti olabilecek mi?”, “Biz, moda sektörünün neresindeyiz? stanbul olarak, Türkiye olarak, Türk tasarımcılar olarak?” Geriye dönüp baktığımda ufak bir araştırma ile bize hep örnek gösterilen moda haftalarının ilk yapıldığı tarihlere göz gezdirdim. Ne kadar eski olduklarını bilsem de ilk moda haftasının NY moda haftası olması ve 1943 yılında başlaması yüzümde bir gülümseme bıraktı. Evet tam 68 sene önce... Arkasından onu takip eden Milano, Londra ve diğerleri. Paris'te ise ilk tohumlar 1868'de atılmış. Hepimize ufak bir tarih dipnotu:)) Dile kolay... Yıllar önce başlayan adımlar, uzun bir serüven, yüzlerce tasarımcı ve sonuç tüm dünyadaki moda kavramına, sektörüne büyük bir imza. Şimdi de asıl soru biz neresindeyiz? Evet biz daha çok ama çok başındayız. 710 Eylül tarihleri arasında 5.sini düzenleyeceğimiz bir moda haftamız var ve o aslında gerçekten biz gönül verenler için bir bebek. Yolu çok uzun. Yıllar öncesinde Türk modası adına önemli imzalar atmış 7 moda tasarımcımızın tarihinde moda tasarımcılar derneğini kurmasıyla başlıyor bizim serüven. Geç kalınmışlıkların içinde tasarımı anlatmak, marka olmak, idealist olmak, hayallerinin peşinde gitmek ve geleceğe bir değer bırakmak. Zor aslında başladığımız yol. Kimi zaman eleştirilere, kimi zaman takdirlere yüz buluyor bizim moda haftası. Çünkü daha çok bebek:) ARTIK STANBUL’DA TASARIM VAR Bizlere ise daha çok iş düşüyor artık. nanmak, devam etmek, sahiplenmek her ne olursa olsun. Bugün baktığımız zaman evet artık Türkiye'de modadan bahsediyoruz, yeni genç Türk moda tasarımcılarımız var, yurtdışındaki moda haftalarında gururlanacağımız Türk moda tasarımcılarımız var, artık tüketici Türk moda tasarımcılarından giyiniyor, fuarlara gidiyoruz, ihracat yapıyoruz, mağazalar açıyoruz. Bu gelişmeler son dört senedir artık sağlam adımlarla yerine oturuyor. Evet diğerlerine göre arada kapatmamız gereken uzun bir zaman farkı var. Ama artık stanbul'da tasarım var, Türkiye bunu konuşabiliyor ve evet artık bizim bir moda haftamız var. Ve bu hayal için uğraşan, yüreğini emeğini koyan bir çok insan ve kurum var. Moda tasarımcıları derneği, ITKIB, Deri Tanıtım Grubu, birleşmiş markalar derneği, tasarımcılar, markalar, gönüllü öğrenciler... Tek bir hayale doğru gidiyoruz, yol alıyoruz. Doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle geç kalınmış bir başlangıca yoldaş oluyoruz. Ben bu yola en başından yolcu oldum. Her sezon o büyüdükçe ben de buyuyorum, o öğrendikçe ben de öğreniyorum. Simdi baktığımız zaman ne güzel başarılı isimleri aynı platformda görüyor, izliyor takip ediyoruz. Geçen moda haftasında kendi K S MAY BÜLBÜL K MD R? Y defilemden sonra yurtdışı basınından biri yanıma geldi ve bana şunları söyledi: “Sizin defilenizi izledim, diğer tasarımcılarınkini de. Bir konu çok dikkatimi çekti. Siz diğer tasarımcıların defilelerini en önde izlediniz ve ayakta alkışladınız, onlar da sizinkini. Ben yıllardır moda haftalar?na giderim ama bu şekilde bir dayanışma görmedim. Neden?” Aslında o kadar güzel bir detayı yakalamıştı ki o kalabalığın içinde. Çünkü biz kendimizle gurur duyduğumuz kadar birbirimizle de gurur duyuyoruz. Aynı yolun yolcusuyuz..... stanbul moda haftasında görüşmek üzere... G eni kuşak Türk tasarımcılarından biri olan Simay Bülbül koleksiyonlarında deriyi kullanarak Türkiye’nin çok güçlü olduğu bu sektöre yepyeni bir vizyon getirmektedir. ngiltere ve Hollanda’da aldığı eğitimi sürecinde oluşan vizyonunu ve tasarım alanında yaptığı çalışmalara dayanan birikimlerini kendi koleksiyonlarında bir araya getirirken ayrıca firmalara tasarım ve marka danışmanlığı, eğitim projeleri ve film dizi klip projelerinde de styling ve kostüm yapmaktadır. 2001 yılından beri modanın içinde aktif çalışan ve 4 sene önce ilk olarak kendi adıyla ve etiketiyle tasarımlar yapmaya başlayan ve markasının kimliğini sokakların dokusu ile en güzel yansıttığına inanan moda tasarımcısı kendi yolunu arayan veya bulmuş olan, tasarımı hisseden, kalıpların dışında yaşamayı seven kadını giydiriyor. 2011 yılında Galata’da 600 metrekarelik yeni ofisine taşınan ve deri ile şık kumaşları birleştirerek özel günler için kişiye özel tasarımlar yapan Simay Bülbül gelinlikten şık bir gece elbisesine kadar farklı avangard tasarımlarla servis veriyor birçok ünlü sanatçının da imaj danışmanlığını yapıyor. G www.simay.com simay@simay.com camekan sokak no 5 daire 7 galata stanbul 0212 2927899 Estetik erkekler için tabu olmaktan çıktı Türkiye’de yaygın olmayan trombositle gençleştirme uygulamasını da yapan Dr. Murat Emiroğlu, ameliyatın yanı sıra hasta seçiminin de çok önemli olduğunu söylüyor. aş ilerlemeye başlayınca kadınlar ilk kremlerden medet umar. Sonra televizyon kanallarında açıklama yapan güzellik uzmanları ve eşdost aracılığıyla yapılan tavsiyelerden yararlanılır. Çünkü estetisyenlerin yaptığı operasyonlar her daim, riskli gibi gelir kadınlara. Dr. Murat Emiroğlu ise tüm bu düşünceleri değiştirmeye çalışan isimlerden. Türkiye’de pek de yaygın olmayan trombosit, yani kandaki büyüme faktörlerinin yaşlanmış ve yıpranmış bölgeye konsantre edilmesiyle hastalarını gençleştiren Emiroğlu, bu yöntemin el sırtındaki kırışıklık, ince kırışıklık, derideki çatlak, geçmeyen yara ve saç SEV L dökülmesini azaltlmak için ARINAN kullanıldığını söylüyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Doktoru Emiroğlu, kadınların ardından estetik talep eden erkeklerin sayısının da giderek arttığını anlatıyor. Hep merak edilir, kapınızı en fazla kadınlar mı erkekler mi çalıyor? Tabii ki kadınlar. Fakat giderek erkeklerin oranı da artıyor. Önceki yıllarda erkekler için neredeyse tabu olan estetik, yaygınlaşmaya başladı. Daha önce burun estetiğini bile lüks sayan erkekler, son yıllarda karın estetiği, liposuction, iri memelerin küçültülmesi, yüz germe ameliyatlarında, kadınlarla adeta yarışır hale geldi. Örneğin botoks, dolgu gibi uygulamalarda da erkek oranı yüzde 20’lere ulaşıyor. Hastalarınız en fazla hangi bölgelerine estetik istiyor? Benim ofisime hastalar genellikle meme ve burun estetiği için başvuruyor. Sonrasında liposuction ve karın estetiği gelen talepler arasında. Sağlık açısından karşı çıktığınız estetik talepleri oldu mu ? Estetik ameliyat için başvuran hastanın beden ve ruh açısından sağlıklı olması önemli. Sorunları olan bir kişiye yapılacak en ufak girişimde bile risk artar. Bu tip hastalara estetik ameliyat yapılmaz. Estetik ameliyat isteği ile gelen hastada karşı çıktığımız ilk sebep, hastanın ruhsal olarak ameliyata hazır olmaması durumudur. Beklentilerini doğru belirleyememiş, çeşitli mutsuzluklarını vücudunun beğenmediği bölgesine odaklamış hastalar, ameliyat sonrasında da mutlu olamazlar. bu uygulamaları yapmakta. Ve hastaların bu yöntemlerden korkmasına neden olmaktadır. Aslında ehil ellerde ve doğru seçilen hastalarda yapılan uygulamalar çok iyi sonuçlar verir. Plastik cerrahlar bu işin ameliyatlarını da yapabilen kişiler olduğundan uygulama hatasını en az yapma riski olan kişilerdir. Trombositle estetik konusuna gelirsek, nasıl bir uygulamadır? Bu uygulama ile yapılan işlem, kanımızda normalde de bulunan büyüme faktörlerinin yaşlanmış ve yıpranmış bölgeye konsantre edilerek, verilmesidir. Bu yolla, uygulama yapılan bölgede gençleştirme sağlanabilmekte ve canlı, parlak, kırışıklıkları azalmış bir cilt yapısı sağlanabilmektedir. Türkiye’de yaygın bir uygulama mı? Çok yaygın bir uygulama değil. Bu uygulamada kullanılan malzeme kişinin kendi kanı olduğundan herhangi bir yan etkisi olması beklenemez. Olabilecek tek kötü etki, beklenilen sonuca ulaşılamaması. Teorik olarak yararlı bir uygulama. 34 seansta yapılan işlemden sonra kalıcı etki görülüyor. Peki uzman doktorun yapmadığı trombositle estetik ameliyatının sonuçları neler? Her türlü estetik girişimin plastik cerrahlar tarafından yapılması şart olmasına karşın, son yıllarda, yalnızca maddi amaçlarla birçok branş bu ameliyatları yapmaya başlamıştır. Plastik cerrahlar tarafından yapılmamış burunların, memelerin ve hatta dolgu, botoks gibi basit uygulamaların düzeltilmesi her geçen gün uygulamamızda önemli yer işgal etmeye başladı. Bunu önlemenin tek çaresi hastaların eğitilmesi ve bilinçlenmesidir. Hatalı trombositle estetik işlemleri neler doğurur? Bu uygulama kişinin kendi dokuları kullanılarak Murat Emiroğlu yapıldığından hatalı uygulama yalnızca istenen sonuca ulaşamama nedeniyle zaman ve para kaybına neden olur. Beklentilerine ulaşamadığını düşünen hastalarınızdan nasıl tepkiler alıyorsunuz? Kişilerin beklentiye ulaşamaması çok önemli psikolojik ve hukuksal sorunlara yol açabilir. Mesleğin ilk yıllarında daha çok ve giderek azalmakla birlikte, bu tür sorunlarla karşılaşmayan plastik cerrah sanırım yok. Bizde en önemli mesleki özellik, hasta seçimidir. En az iyi ameliyat yapmak kadar önemlidir. Hastanın beklentileri çok yüksek, yani sizin ameliyatla yapabileceklerinizin üzerinde ve gerçekçi değilse, bu tip hastaların mutlaka ameliyat öncesi psikolojik açıdan değerlendirilmeleri sağlanmalı veya ameliyat edilmemeleri gerekir. Çünkü bu hastalarda ameliyata müracaat etme nedeni genellikle beğenmedikleri uzuvları veya vücut bölgeleri değil, bu bölgelere yansıttıkları psikolojik sorunlardır. G Y B ‘BOTOKSU ÇOK MERAK ED YORLAR’ Arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde en çok hangi sorularla karşılaşıyorsunuz? Botoks son yıllarda, sonuca daha hızlı, acısız, zahmetsiz ve ucuza ulaşabilmesi açısından umut yarattı. Bu nedenle, arkadaş toplantıları gibi ortamlarda en sık bu yönde sorular yöneltiliyor. Bu uygulamalar basit gibi görünse de zor ve kötü sonuçlar yaratabilen uygulamalar. Birçok ehliyetsiz kişi ‘BEN M DE ESTET ĞE HT YACIM VAR’ Peki siz estetik ameliyat oldunuz mu? Şu sıralar kendime plastik cerrah gözüyle eleştirel baktığımda alt ve üst göz kapaklarımın, orta yüz bölgemin gençleştirme ameliyatlarına ihtiyacı olduğunu görüyorum. Kısa zamanda da bu sorunumu çözme isteğindeyim. Fakat cerrahların şöyle de bir sorunu vardır, biz, her ameliyatı en iyi kendimiz yaparız inancındayız. Bence bunun olması da gereklidir. Aksi halde, her hastayı başkasına göndermeniz gerekir. Bu sebepten dolayı cerrahlar kendini, özellikle de kendi branşı ile ilgili bir ameliyat için emanet edecek cerrah bulmakta zorlanıyor. G C M Y B C M Y B