22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 HAZ RAN 2011 / SAYI 1318 9 Haftanın eglencesi Kardeş Türküler Kuruçeşme Arena’da ardeş Türküler yeni albümü “Çocuk (H)aklı”nı dinleyicileriyle buluşturuyor. Otantik türkülerin yanı sıra çok sayıda yeni beste çalışmasının da yer aldığı albümün konseri 1 Temmuz’da Turkcell Kuruçeşme Arena’da. Çocuk aklının saflığı, masumiyeti ve cesaretiyle yapılan şarkılarla bu coğrafyanın farklı dillerini, kültürlerini buluşturacak konserde acıların değil, çocukların özgürce büyüdüğü barış dolu bir hayata sesler yükselecek. G Yoga Kampı ürkiye ve dünyada “Orijinal Yoga Sistemi” uygulamalarını bilimsel olarak gerçekleştiren Yoga Academy’nin Bolu dağlarının göz alabildiğine yeşil çam ormanları içindeki Koru Hotel’de düzenleyeceği yoga kampı bugün başlıyor. G www.yogaakademi.com T K En doğru çiçeği göndermek! adınları en çok hangi çiçek mutlu ediyor? Çiçek Online, önce karakter analizi yapıyor, sonra çiçek gönderimi. www.444cicek.com K Elton John geliyor D ünya turnesi kapsamında Türkiye’ye gelecek olan “Sir” unvanlı Elton John, 5 Temmuz Salı günü stanbul’da, 6 Temmuz Çarşamba günü ise Ankara’da vereceği konserlerle hayranlarına muhteşem bir gece yaşatacak. G 5. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Senaryo Geliştirme ödülü alarak serüvenine başlayan “El Yazısı” sinema filmi projesi sonunda hayata geçiyor. Başrollerinde Wilma Elles, Sarp Akkaya, Sercan Badur, Salih Kalyon, Kenan Bal, Baran Akbulut ve Cengiz Bozkurt gibi televizyon dizilerinden aşina olduğumuz oyuncuların yer aldığı proje için sinemaseverlere filmin yapımcısı olma, filmde oyuncu olarak yer alma ve özel ayrıcalıklara sahip olma şansı sunuluyor. Film ekibi, yurtdışında birçok farklı sinema projesi için uygulanan Crowdsourcing yöntemi ile herkesi Elyazısı ailesine katılmaya davet ediyor. Kampanya hakkında bilgi almak ve Elyazısı ailesine katılmak için filmin resmi sitesi www.elyazisifilm.com adresini ziyaret etmeniz yeterli. G Bu filmde tuzunuz olsun 4 Vahşi Batı geceleri A ntalya’ya 50, Kemer’e sadece 6 km uzaklıkta olan Hotel Berke Ranch, şehrin stresinden kurtulmak isteyenler için farklı bir tatil sunuyor. Western geceleri de bunlardan biri. 29 Haziran’dan itibaren her Çarşamba Western geceleri düzenlenecek. G Adam&Eve’de Armin Van Buuren sahne alacak dam&Eve Hotels dünyanın en iyi DJ’ine ev sahipliği yapacak. DJ listelerinde son dört yıldır birinciliği kimselere kaptırmayan ve plaj konserlerinde yüz binleri coşturan dünyanın en iyi DJ’i Armin Van Buuren, 3 Temmuz’da Adam&Eve Hotels’te set başında. G A Çocuklar çin Fotoğraf Yaz Okulu P hotoWorld Fotoğraf Merkezi’nde psikolog eşliğinde yaş gruplarına göre özel hazırlanan fotoğraf eğitim programlarıyla çocuklar ve gençler dünyaya farklı bir gözle bakıyor. Kadıköy Bahariye Caddesi’ndeki merkezde gerçekleşecek eğitimlerde çocukların ve gençlerin zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimine katkıda bulunularak, yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları hedefleniyor. PhotoWorld Fotoğraf Merkezi’nde deneyimli eğitmenler eşliğinde gerçekleşecek eğitimler üç hafta sürecek, sonra öğrencilerin çalışmaları PhotoWorld Fotoğraf Merkezi’nde sergilenecek. G ‘Generaller, Savaş ve Barbekü’ NKA Kültür Sanat 23. Yıl Yaz etkinlikleri; keskin bir kara komedi örneği sunan “Generaller, Savaş ve Barbekü” adlı oyunla devam ediyor. Tiyatro Adam’ın sahneye koyduğu oyun, 29 Haziran, Çarşamba akşamı saat 21.15’te ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda. Engin Alkan’ın yönetmenliğini üstlendiği oyunda; Aşkın Şenol, Umut Temizas, Ayça Koyunoğlu, Deniz Özmen, Ahmet Kaynak, Volkan Girgin, Ercüment Acar ve Fatih Koyunoğlu rol alıyor. G E Efes Pilsen One Love Festival E fes Pilsen tarafından düzenlenen ve 9 yıldır dünyaca ünlü grup ve sanatçıları müzikseverlerle buluşturan Efes Pilsen One Love Festival, 10. yılında da müziğin efsanelerini ağırlayacak. Festivalde bu yıl Manic Street Preachers, Suede, Happy Mondays, Editors, Cake ve Nneka’nın yanı sıra Büyük Ev Ablukada ve Sade de ana sahnede performans gösterecek. G pazareglence@gmail.com Batı zaten bizi yiyor smet Doğan’ın “All Is External/ Yerim Seni” kataloğu, sanatçının son dönem çalışmalarıyla metinleri bir araya getiriyor. DEN Z ÜLKÜTEK N ağdaş Sanatçı smet Doğan, “All Is External/Yerim Seni” projesiyle Batı uygarlığını yamyamlık üzerinden sorguluyor. Yerim Seni kataloğu görsel ve metinleriyle güçlü bir çalışma. Bu metinlerin içinde Doğan’ın akademisyen dostlarının makaleleri de var, bir kız arkadaşının bilinçdışına ait bir metin de... Zaten Doğan için sanata dair metinler, üretilen işler kadar önemli. Bunun eksikliğinin çağdaş sanat mecrası içindeki en önemli boşluk olduğunu düşünüyor. Çağdaş sanatın uzlaşılmış bir mecrası, yazarak tartışan, düşünen sanat beyinlerinin ürünlerini sunabileceği bir yayının eksikliğine vurgu yapıyor ve katalogları ve kitaplarının hep metin ağırlıklı oluşunu böyle açıklıyor. Doğan’la sanattaki kişisel yolculuğuna ve günümüz sanatındaki dalgalanmalara “Yerim Seni” üzerinden bir bakış attık. “Yerim Seni” fikri nasıl şekillendi? 90’lı yıllarda Ortaköy’de çocuklarla maç yapıyoruz; “Yedin beni abi” falan diyorlar. O zamanlarda Bandıra Bandıra Ye Beni şarkısı çıkmıştı. Yine aynı dönemde Japon Issei Sagawa kız arkadaşını, aşkına karşılık göremediği için öldürüp yemiş; sonra da bunun resmini yapmış. Ben de bir dergiden kesip atölyeme asmıştım. Herkes “bu ne” diyordu; tartışmaya başladık. Öyle ki; ben onu savunur duruma düştüm. Araya “AbjeksiyonEt” sergisi Ç girdi. Bir ilişkiden sonra abjekt yaşamış, sonra araştırıp sergisini yapmıştım. 2000’lerde yeme üzerine “Trouble Everyday”, “Dans Ma Pau” gibi filmler yapıldı. Onları inceleyip screenshotlar aldım, alıntılar yaptım. Bende bir şey yavaş yavaş oluşuyor; kat kat inşa ediyorum, çok katmanlı çalışıyorum... Kuruyorum, bozuyorum. Sonuçta baktığımızda abjeksiyon, sızma, kusma ve yemenin ardışıklığı var. Bir küratörün “yamyamlık üzerine iş yap” demesi gibi olmadı. Bunların tümünde ortak “beden”; benim temel sorunsalım bedensellikti. Yamyamlık serisi de bu süreçte geldi. Yeme metaforu günlük hayatımızda nasıl yer buluyor? Güncel sanatta çok politik işler var. Ben dolaylı bir biçimde anlatı kuruyorum. Bütün dünya birbirini yiyor; ben bunu yamyamlık üzerinden anlatıyorum. Politik olanı metaforla anlatmak benim hep kullandığım yöntem. Yamyamlığa gelirsek, Claude LeviStrauss “Hepimiz yamyamız” diyor. Bir yandan Batı bizi norma sokuyor. Bilgiyi hep merkeze alıyor ve onu yeniden üretip bütün dünyaya “sinema gibi yollarla” yeniden sızdırıyor. Dolayısıyla içselleştiriyor; düşünme biçimlerimizi aynılaştırıyor. Bilinen karşılığı oryantalizm. Batı da normalleştirdiği için yeniden gösterdiğinizde o normalizasyonu bozmuş oluyorsunuz. Hepimizin bilinç dışında yamyamlık da var. ngilizcede örneğin “yerim seni” var da, “babayı yedik” filan yok. Bunların arka planında “uygar” olmakla ilgili sorunlar var. Burada da eti yiyorsun metaforik olarak. Ancak böyle anlatabilirim diye düşündüm. Batı yediriyor ben de yiyorum ama aynı zamanda uygar olmaktan nefret ediyorum. Yeme yutma, içinde yok etme, bedeni tekinsizliğe sürükler. Ötekiyle ve kendisiyle açılır, çoğalır, öldürür, hiçleştirir, yasayı ihlal eder. Şunu da vurgulamam gerek; ben aynı zamanda heteronormatfliği okumaya ve açık etmeye çalışıyorum. Anlatım tarzınız sergiye nasıl yansıdı? Benim için “imgenin ressamı” denmişti. Çocukluğumda, ilkokula kadar imge ile hiç tanışmadım. mgeyi doğa/beden üzerinden kurmuşum. Hayat bilgisi kitaplarında fotoğraf çok azdı, özellikle çizim ve modeller vardı. Tamamen Batılı bir şeydi. Dolayısıyla imgeyle, temsille ciddi bir problemim var. mge de beni yiyor. Ben de onu. Şu anda anlatı kullanıyorum. Sinemadan alıp, metot olarak yer değiştirme yapıyorum. Bir başka bedenin yerine geçmeye çalışıyorum. Sinemaya çokça gönderme yaptım; bir de yazıda roman kahramanının yerine geçmeyi anlatı olarak sürdüreceğim. Metinlere de çok yer ayırıyorsunuz katalogda. Sanatın metinle nasıl bir ilişkisi var? Ya da olmalı? Yazı bellektir ya da bellek yazı ile olur. Resim de bir metindir, her ikisi de göstergelerden oluşur. Artık her şey etime dokunuyor ve ben bu metinleri de yiyorum. ronik olarak. Türkiye’nin modernleşme serüveninde, modern ideoloji yukarıdan aşağıya inşa edildi ama bu, modern kültürü inşa edemedi. Yani Tophane’deki olaylar beni bu nedenle çok ilgilendiriyor. smet Doğan Kamusal alanda bir galeri ihtiyacı oluşmuyor. Batı’da eleştirinin sıklığı epey devam edip, sonradan bunun sıkıcı olduğu anlaşılıp “okuma” düzeyine geldi. En çok Duchamp üzerine metin vardır. Şimdilerde Damien Hirst hakkında çıkıyor. Ama burada es geçiliyor çünkü kimileri postmodern anlayışla yapılan her şeyi mübah kabul ediyor. Sonuç olarak sıkı eleştiri metinleri göremiyorum. Çağdaş sanatta yapılan “artwork”ler üzerine metin üretilmiyor. Geleneksel olarak dedikodu, konuşma var. Sanat olması için onun tartışılması, paylaşılması lazım. G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle