Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 26 HAZ RAN 2011 / SAYI 1318 Ben bir elbise ressamıyım AL DEN Z USLU Sirena, kişiye özel kıyafet tasarımlarıyla sanatı farklı boyutlara taşıyan bir tasarımcı. Ürünlerinde örgüleri, ipleri, deniz kabukları ve doğal taşları seviyor. Elbiseyi bedeni örten bir kılıf olarak görüyor. Her elbisenin de her insan gibi tek ve benzersiz olması gerektiğini düşünüyor. Nasıl bir ressam aynı resmi yine yapmazsa o da aynı elbiseyi bir daha dikmiyor. yaşlarında anneannesi dikiş dikerken ondan artan parçalarla bebeklerine elbiseler yaparak başlıyor. Ardından bu merakını kendi elbiseleri üzerinde deneyler yaparak geliştiriyor. Hayat işte, babasının mesleği onun dünyayı gezmesini sağlıyor. Babası mı? Bir politikacı, asker... O konuda konuşmayı sevmiyor. Ama gerçek, babanın peşinden giden bir eş ve kız... Tek çocuk Sirena, farklı ülkelerde yaşayarak, o kültürlerin dokularını, el işlerini ve giyinme alışkanlıklarını inceleme ve kendine özgü bir biçimde birleştirme fırsatı buluyor. Yalnızca bu da değil, uzun zamandır sahne performansları da yapıyor. O aynı zamanda bir ateş dansçısı. Sahne kostümleri alanında S irena bir modacı, jonglör, kâşif, ateş dansçısı... smi Sirena evet, soy isme ihtiyacı yok. O Nymphai’yi kullanıyor. Nymphai’nın Latince anlamı peri. Yunan mitolojisinde de doğanın güzel dişil ruhları anlamına geliyor. Mitolojiye göre bu periler belirli bir ağaç, akarsu, pınar, göl, yıldız, deniz, bitki, çiçek ya da yeraltı gibi çeşitli doğa unsurlarının ya da yerleşim yerlerinin parçaları, onu koruyor ve gözetiyorlar. Hayatları da içinde bulundukları o oluşuma bağlı, her birinin kendi ismi ve hikâyesi var. Sirena buna öykünüyor. Onun hikâyesi ise 11 yaşlarına dayanıyor. Çünkü bu onun kendini hissettiği, büyüdüğünü düşündüğü yaş... Aslında öncesi de var. Yolculuğu beş da bu yüzden yaratıcı ve başarılı. Sirena çocukluğunu “Komşular, okullar, öğretmenler ve kültür değişiyordu. Tutunduğum noktalar da değişiyordu. Ama değişmeyen odamda kendime ait yarattığım dünyamdı. Boyalar, kumaşlar, ipler, makas, dans ve müzik. Hepsi benimdi” diye özetliyor. Sonra da yirmili yaşlarında dünyayı gezme kararı aldıktan sonra ilk olarak biza’ya gittiğini anlatıyor. Yaptığı elbiseler, elişleri ve ateş dansı performanslarıyla geçimini sağlarken bir yandan da yeni ülkeler için planlar yaptığını söylüyor. Bir diğer farkındalık durağı ise onun için Meksika olmuş. Ara vermeden devam ediyor; “ lk ağır farkındalık dönemiydi benim için bu. Yedi ay kaldım orada. Yalnız olunca hayattan çok şey öğreniyor insan. Hele de çok yabancı bir ülkede. Meksika’da da dans dersleri ve elişi sepetimde sattıklarımla geçindim. lk kez örgü makinesiyle tanıştım orada. Yaşlı bir teyzeden küçük ama ağır bir örgü makinesi aldım ve onla dolaştım. Bana yoldaş oldu. Hâlâ da evimde, onunla örüyorum. Sonra biza’ya döndüm. Aynı hayatım orada da devam etti. Türkiye son durak oldu”. Peki ya onun giysiden anladığı ne; birini kostümüze ederken onu neler yönlendiriyor? “Renkler ve Sirena ifade şekillerinden FOTOĞRAF: VEDAT ARIK besleniyorum. Doğada kuşların makyajları, yaprakların formu bile beni çok etkiliyor. Örgüler, ipler, deniz kabukları, doğal taşlar... Bunları seviyorum. Bir bütün olarak görüyorum giydireceğim kişiyi. Önce beden renklerine bakmaya çalışıyorum. Kafamda bir ışık yakıyor tüm bu gözlemler. Elbette bu göreceli ama kafamdaki resmi yaratıyorum sonra. Çok açıklaması da yok”. Deniz kabukları, ipler, cam ve tüyler... Sirena için kumaş yalnızca kumaş değil. Kostüm olarak düşünüyor giydiklerimizi. Hatta onun için onlar birer kılıf. Masalsı bir hali de var. Zaten Sirena bu dönemde yaşamıyor gibi. O, giysilerinin zamanında. Sirena’ya gelenler de kendileri için bir “kılıf” isteyenler; sahne performansçıları, müzisyenler ve özgün kıyafet ihtiyacı olan herkes ona ulaşıyor. “Sanatçılar ve kendini farklı şekilde ifade etmek isteyenler beni bir şekilde buluyor. Ne de olsa elbise bir ifade ve bazen cesaret gerektirir bu. lk olarak bana kendini teslim etmeli beni bulan. Ürünüm sırıtmamalı üstünde. Mesela özel bir günde giyilecek bir elbise yapıyorsam o güne kadar o elbiseyi görmez sahibi. Yani provası yok, son gündür prova, gerçek hayatta... Elbette ben elbise dikeceğim kişiden çok bilgi alıyorum, onunla konuşuyorum. Onu dinliyorum. Elbise de kendi kendini yaratıyor” diyor Sirena, “bir de makyaj ve renkler var. Mesela karanlık günlerde siyah giyer insan, makyajı koyudur ya da karanlık günde kendini aydınlatmak istersen renklerle oynarsın. Kendini güneşe motive edersin. Tüm bunlar ruhunu dengelemekle ilgili. Zaten hayatın her anı seçim, seçimler”. Bir ressam nasıl aynı tablodan yapmazsa Sirena da aynısından bir tane daha yapmıyor. Sistematiği o yüzden sevmiyor. Onun için her şey tek olmalı. Özellikle sahne kostümleri yapmayı seviyor, günlük kostümleri de var. Kim bilir belki sizin de bir gün yolunuz ona düşer? G http://www.sirenanymphai.com/ Güzellik sektörü yeni yetenekleri bekliyor G üzellik sektörüne ilginin son yıllarda artmaya başlaması, yeni iş alanlarını da beraberinde getiriyor. MC Akademi, şKur'la yaptığı işbirliği kapsamında 250 yeni kursiyere ücretsiz meslek edindirme eğitimi verecek.Türkiye'nin ilk ve tek özel meslek akademisi MC Akademi, güzellik sektöründe yer almak isteyenlere sunduğu fırsatları geliştiriyor. Son dönemde şKur'la yaptığı işbirliği ile yüzde 100 eğitim, öğrenme ve iş garantisiyle verdiği mesleki eğitimle, kursiyerlerine güzellik sektörünün kapılarını açıyor. Daha fazla kişiye ulaşma hedefiyle yola çıkan akademi, şKur tarafından gönderilen öğrencileri ücretsiz kurs programına dahil ediyor ve istihdam sağlıyor, kursiyerlerine günde 15 TL de cep harçlığı veriyor. Ayrıca şehir dışından gelenler için de Şişli'de 50 öğrenci kapasiteli misafirhanesiyle kolaylık sağlanıyor. Peki akademinin içeriği ne? Kuaförlük, estetisyenlik, lazer epilasyon, manikür ve pedikür, protez tırnak, profesyonel, kalıcı ve plastik makyaj ile klasik masaj eğitimleri veriliyor akademide. Son yıllarda ilginin arttığı bu alanda 30 kişilik akademik kadroyla faaliyet gösteren MC Akademi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç anlatıyor: “Akademide teorinin yanı sıra pratiğe de önem veriyoruz ve her branşta ileri teknikleri öğretiyoruz. Kursiyerlerimiz altı aylık kurs bitiminde kendi salonlarını açabilecek deneyim ve donanıma ulaşmış oluyor.” Alan derslerinin yanı sıra iletişim, müşteri ilişkileri, girişimcilik, mesleki ngilizce, kişisel gelişim, salon yönetimi, iş organizasyonu ve güvenliği gibi dersler de programa dahil. MC Akademi, ayrıca mesleki eğitimlerini tamamlayan kursiyerlerine dünyanın her yerinde geçerliliğe salip Milli Eğitim Bakanlığı onaylı eğitim sertifikası da veriyor. Güzellik sektöründe kariyer yapmak ya da kendini geliştirmek isteyenlere kapılarını açan akademinin programı için ayrıntılı bilgi, www.mcakademi.com'dan alınabilir. G C MY B C MY B