01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 29 MAYIS 2011 / SAYI 1314 Özgürlük sırası Tom ve Misha’da Ahmet Kenan Şenpolat Hayvan Hakkı Yoksa Oy da Yok om ve Misha... Gökova’da doğal ortamlarına dönebilmeleri içimden sevgi göstermek geliyor ama kendimi frenliyorum. Ekip olarak özverili ve bilinçli davranıyoruz. Dünyadaki tüm tutsak için bakıma alınan bu iki yunusun hikâyesi, diğer gösteri yunusların özgürlüğüne adanmış projemiz en iyi şekilde noktalansın amaçlı kullanılan hayvanlarla aynı aslında. Uzun yıllar Rus çabasındayız. nsanlar yunusları evcil köpek gibi görmesin. sahipleri tarafından ülke ülke gezdirilen, insanlara para karşılığında Projeniz yanında denizaltındaki canlı ve batıkları görüntüleyen gösteri yapan yunuslar, şimdi bir grup doğa sever tarafından birkaç isimden birisisiniz. Türkiye’de rehabilite ediliyor. Canlı balık yeme alışkanlıklarını Fotoğraf ve video. Denize beni bağlayan bir şey var. Biliyorum unutup, gösteri yaptıkları dönemde stresli bir yaşama odaklanan SEV L aslında mavinindenizin ruhu. Denize girdiğinizde ilk 5 metrede yunuslar, bu yıl sonunda özgürlüğüne kavuşabilecek. Daha önce kırmızı, sonrasında turuncu renk kaybolur. Ama 70. metreden Akdeniz foklarının da rehabilite edilmesinde görev üstlenen, ARINAN sonrası çok farklıdır. Mavi renk hep yanınızdadır. Yüksek enerjili Türkiye’nin sayılı sualtı video ve fotoğraf çekimi yapan isimlerinden Tahsin Ceylan, Tom ve Misha’nın insanlardan ürkmesini olan mavi, uzaydan dünyaya baktığınızda da görünür. Mavi benim sağladıklarını söylüyor. Ve ekliyor: “ nsanlardan ürksünler ki kendilerini suyun altındaki mutluluk şahidimdir. Hep onunla paylaşıp, karelere sığdırdım. koruyabilsinler.” Tahsin Ceylan, kamuoyundan sır gibi sakladıkları yunusları Kopamıyorum. Peki canlılar... anlattı: Denizaltında yaptığınız çekimlerin yanında fokları doğaya uyum Mavideki canlılara, “sesiz dünya” denir. Birilerinin o sessiz dünyanın sesi çerçevesinde rehabilite ettiniz. olması gerekiyor. Açıkçası dünyada nesli tükenmekte olan canlıların sayısı her yerde olduğu gibi Türkiye’de de azalıyor. Bu anlamda ben de kendime su altının Nesli tükenmekte olan bütün canlılar ilgi odağımdır aslında. Bilindiği gibi sesi olmayı görev edindim. Aslında ben o dünyaya olan vefa borcumu ödemeye fokların nesli gitgide azalıyor. Bir zamanlar 400 tane olan fok sayısı şu an çalışıyorum. Türkiye’de sadece 70. Sanırım 10 yıl sonra Akdeniz fokunu sadece fotoğraflarda Anlaşılan mavi sizin yaşamınızın büyük bölümünü oluşturuyor. görebileceğiz. nsanların kendine şu soruyu sorması lazım: “Bir canlının neslinin tehlike altına Evet. Evimin olabilecek yerleri mavi renktir. Kıyafetlerimde mutlaka mavi girmesi, yok olması nasıl bir duygu?” Çünkü vardır. Çünkü her şeyde mavi güzeldir. Şairin dediği gibi, “Sesin rengi olsaydı denizcininki mavi olurdu.” Bu benim için de geçerli. bunun tek nedeni insanoğlu. Peki sizi Türkiye’de fazla yayın olmayan bu Yüz binleri aşan denizaltı canlısının dondurulduğu fotoğraflarınız var. alana çeken şey neydi? Çekimler için tercihlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Sualtı Araştırmaları Derneği üyesiyim. Son Türkiye ağırlıklı çekiyorum ama bütün dünyada dalıyorum. Kutuptan kutba derece duyarlı olan derneğimiz bu tarz projelere desem yeridir. Yurtdışında mesela en son Küba öncesinde Güney Afrika’da önem veriyor. Geçen yıllarda Bozyazı ve Kaş’ta daldım. Türkiye’de ise hemen hemen her yerde daldım. Dalmaya da devam çıkan fırtınada, iki yavru fok yaralı bulundu. ediyorum. Yani Türkiye’de suyuna girmediğim yer kalmadı. Antakya Keldağ’dan Ölmek üzere olan bu foklar, derneğimiz Sinop nceburun’a kadar... Prenses. Doğal ortamında görüntülemeyi başardığınız birçok eserinizden tarafından Foça’ya götürüldü. Fokları 4 ayda Tahsin biri. Onunla nasıl tanıştınız? tedavi edip, püre edilen balıklarla besledik. Ceylan Doğal ortamlarından kopan foklar kötü Prensesi Kaş’ta gördüm. Suyun altında gördüğüm denizatı Prenses, bana durumdaydı. Örneğin canlı beslenme alışkanlıklarını unutmak üzereydiler. poz verdi. Onun o mağrur bakışı beni çok etkiledi. Cinsiyetini bilmeden adını Bulundukları havuza canlı balıklar attık, yemelerini sağladık. Bu süreçte Prenses koydum. Duruşu bana onu hissettirdi. Prenses sonrasında çok da ödül insanlardan ürkmelerini de sağladık. Sonrasında birçok kurumun desteğiyle aldı. En son 2005 yılında Amerika’da Dünya Denizatları Yarışması’nda büyük Mersin Bozyazı’da, kullanılmayan bir sahilde fokları doğaya bıraktık. ödüle değer görüldü. Sonrasında dünyanın 10 denizatı arasına girdi. Prenses Neden? Londra’da da sergilendi. Başka doğal ortamında çekmeyi başardığınız canlı oldu mu? Denizaltında yaşayan hayvanların insanlarla sıcak ilişki içinde olmaması lazım. Doğabilecek yakınlaşma, yaşamlarını tehlike altına Yine Kaş’ta çektiğim Akdeniz foku. O da çok ilgi gördü. Tabii sokabilir. Zaten olması gereken de bu. nsanlardan ürksünler ki Türkiye’de köpek balıklarının nesli tükeniyor. Marmaris Gökova’da kendilerini koruyabilsinler. Örneğin fokları kamuflaj giyimli çektiğim köpekbalıklarını da doğal ortamında çekmeyi arkadaşlarımız besledi. Foklar da onun insan olduğunu başardım. Beni çok mutlu etmişlerdi. Kaş bir dönem çok anlamadı. zengindi ama şu an ekolojik fakirleşmenin ilk durakları arasında. Türkiye’deki balık çeşitliliği ne durumda? Türkiye ağırlıklı çeşitlerin sayısı az çünkü denizlerimiz fakir. YUNUSLAR EVC L KÖPEK DEĞ L Şimdi sırada Tom ve Misha var. Gösterilerde kullanılan bu Ama dünya denizleri fazlasıyla zengin. Türkiye’yi çevreleyen yunuslarla yolunuz nasıl kesişti? denizlerde 450 tür balık yaşıyor. Bunun 6070’i bu sulara ait. Fethiye’deki bir havuzda kalan Tom ve Misha, gösteri amaçlı Kızıldeniz’de 1200 tür balık yaşıyor, bunun 600’ü bu sulara ait. buradaydılar. Sahipleri olan Ruslar, Türkiye’ye borçları olduğu Farkı görmek olanaklı. Dolayısıyla Akdeniz sularının fakirleştiğini için yunusları bırakıp, kaçmışlar. Tom ile Misha’yı, ngiliz dernekle anlamak zor değil. Sergilerinizde de fotoğraflarınızı incelemek olanaklı. Şu an birlikte satın alıp, rehabilitesine başladık. Gösteri zamanı havuz ortamında hangi serginiz açık? strese giren yunuslar, kendi yaşamlarına odaklansınlar istiyoruz. Çok özel bir karavanla Gökova’ya getirdiğimiz yunuslar, 8 aydır bizimle. Bizim dışımızda stanbul, Ankara, Bodrum, Trabzon... Şu ana kadar ngiltere ve Amerika’dan bu projeye destek veren veterinerler de var. Bu yıl eserlerimi 9 kez sergiledim. Esenboğa’daki sergim de devam sonunda da yunusları doğal ortamında suya bırakacağız. ediyor. Çok ilgi gören sergide 72 fotoğraf bulunuyor. Yüzde 70’i Foklara, insanlarla sıcak bağ kurmasınlar diye katı davranmışsınız. Türkiye’deki denizlerde çekildi. Amacımız insanların denizaltı Peki sıcak oldukları bilinen yunuslara karşı nasılsınız? zenginliklerimizi görmeleriydi. Videolarımı ise belgesel ya da kliplerde insanlar görebiliyor. G Sürekli sevgi gösterisinde bulunuyorlar. Çok zeki olan yunuslara karşı T Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP), seçim öncesi tüm partilerin adaylarından hayvan haklarını koruyacaklarına dair imza topluyor. DEN Z ÜLKÜTEK N eçim öncesinde siyasiler bir dolu vaatle seçmenin karşısına çıkıyor. Ancak önceliği hayvan hakları olan önemli bir kitle bu dönemde bile göz ardı ediliyor. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) “Hayvan Hakkı Yoksa Oy da Yok” kampanyasıyla yurt çapındaki temsilcileriyle milletvekili adaylarına hayvan haklarını koruyacaklarına yönelik bir tahahütname imzalatıyor. HAYTAP Başkanı Avukat Ahmet Kenan Şenpolat, milletvekillerinin vaatlerinin seçim sonrasında da takipçisi olacaklarını söylüyor. HAYTAP olarak seçim dönemi boyunca ne gibi çalışmalar yaptınız? Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, seçimi kazanma olasılığı dahi olmayan tüm milletvekili adaylarına HAYTAP’ın on maddelik taahhütnamesini imzalatıyoruz. Bu taahhütnameyle siyasilerin hayvan dostlarımız adına bu işin sonra da takipçisi olacağını görmesini istiyoruz. Çünkü seçildikten sonra çoğu kapılarını kapatacak ve ulaşmamız mümkün olmayacak. Ciddi bir medya baskısı kurup seçimden önceki taahütlerin arkasında durmaları için bu kampanyayı yapmak zorundayız. Sıra bir türlü şu zavallılara gelmiyor. En önemli isteğimiz yasanın bir an önce kabahatler kanunu kapsamından çıkıp ceza yasaları kapsamına girmesi, yunus parklarının, köpek dövüştürmeye izin veren web sitelerinin kapatılması ve sahipli hayvana verilen cezayla sahipsiz hayvana verilen cezaların bir an önce kaldırılması. Federasyon olduğumuz için ulusal çapta çalışıyoruz ve temsilci arkadaşlarımızın hepsi bulundukları bölgelerdeki milletvekili adaylarına bu protokolü medya önünde imzalatıyorlar. Şimdiye kadar iki yüzelliye yakın milletvekili adayı, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, MHP, CHP ve hatta Saadet Partisi adayları dahi bu taahhütnameyi imzaladı. 9 Haziran’da da sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile randevumuz var. O da büyük bir aksilik olmazsa HAYTAP’ın protokolünü imzalayacak. Bu imzalar ile hayvan hakkı savunucularının oylarını çantada keklik gibi görmemeleri gerektiğini gösteriyoruz. Seçim sürecinde partilerin hayvan haklarıyla ilgili herhangi bir politikası ya da söylemi gözünüze çarptı mı? Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, tüm siyasilerin hayvan dostlarımıza karşı bir vefa ve ahlaki yükümlülük borcu var. Bir an önce siyasilerden seçim sathına girmişken seçim bildirgelerinde hayvan hakları konusunda da somut adımlar atacaklarına dair kamuoyu önünde sözler istiyoruz. Depremde bizi kurtaran, uyuştucuyu bulan, yük taşıyan onlar. Etinden sütünden faydalandığımız, görme özürlü vatandaşlarımıza yardım eden onlar. Buna rağmen onlara yapılan en ufak bir kötülük hâlâ idari para cezaları ile geçiştirilyor, belediyeler tarafından ormanlara atılıyor, zehirlenerek öldürülüyorlar. Tüm siyasilerden yazılı, somut, ıslak imzalı taahhütler bekliyoruz. Eğer somut söz vermezlerse hiçbirisine oyumuz yok. Ama onlara bir çift lafımız var. Biz burada hayvanların hakkını koruyarak aslında insanların hakkını koruyoruz. Bunu anlasınlar. Korkmasınlar atsınlar şu cesaretli adımı artık. Unutmasınlar ki hayvanlara huzur vermeyen bir toplumun kendisi de huzur ve refah bulamaz. CHP’den sayın Umut Oran bizi arayarak HAYTAP’ın istediği en önemli 5 maddeyi sordu. Biz de hazırlayıp partiye yolladık. CHP hiç tereddüt etmeden seçim bildirgesine bu beş maddeyi aldı. Ve kendi web sitesinde yayına koydu. Yani bu iş için söz verdiler. Başbakan da bizi Dolmabahçe Sarayı’nda kabul etti, o da seçim sonrası yasa değişikliği için umut verdi. Ama bir siyasi propagandaya alet olmamak için açıkçası temkinliyiz. Siyasilerin konuya yaklaşımı ve duyarlılık derecesi hakkında ne söyleyebilirsiniz? Her ne kadar birbirileri ile husumetli gibi gözükseler de belediyecilik anlayışlarında hayvanları öldürmek ormana atmak ve gelen parayı taşeronlar vasıtasıyla eritmek konusunda hepsi aynı kafadalar. 24 saat çalışması gereken bakımevleri yok. Klinikler saat 17’den sonra tatil, hafta sonları kimseyi bulamıyorsunuz bile. Bir hayvan trafik kazası geçirdiğinde götürebileceğiniz bir yer yok. Herkes özel veterinerlere mi götürmek zorunda? Bununla ilgili bütçeleri var ama kullanmak istemiyorlar. Sadece olay kedi, köpek de değil. Bir mağdur eşek ya da fayton atı acı içinde ölümü mü beklemek zorunda? Tek bildikleri yatırım, hayvanat bahçeleri açıp hayvanları şaklaban gibi kullanabilecekleri projeler üretmek.Trilyonları var ama öncelikleri arasında bu yok. Lafa gelince hepsi ulvi amaç için mücadele ettiğimizi söylüyorlar, takdir ediyorlar ama kapıyı kapatıp bizi yollayınca bildiklerini okuyorlar. Biz de mecburen en üst düzeyden baskı kurmaya çalışıyoruz. Sağolsun bu konuda CHP’den Umut Oran’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun, AKP’den Ertuğrul Günay ile Egemen Bağış’ın, MHP’den Necati Özensoy’un çok katkılarını gördük. Açamadığımız kapıları onlar sayesinde açıyoruz ama yetmiyor işte. Onlar vasıtası ile olmadan da bizim yerel yönetimlerin kapılarını çok rahat açabilmemiz lazım. Yerel yönetimler asla denetlenmek ve eleştirilmek istemiyorlar. Buna rağmen biz bugün Bitlis’ten zmir’e kadar çok geniş bir alanda birçok milletvekili adayına ulaştık ve kimse “imzalamam” demedi. Bilsinler ki burada çevrenin ve hayvanların hakkının savunulmasında ciddi bir blok oy var. mzalamayanlar bizleri küçük görmeye sakın kalkmasınlar. Kilit çoğunluk bile olabiliriz. G S Sualtı fotoğrafçısı Tahsin Ceylan, geçen yıl yaralı olarak bulunan iki yavru foku iyileştirip doğaya bırakmıştı. Şimdi de Rusların Fethiye’de bir havuzda gösteri için kullandığı iki yunusu doğal ortamına geri döndürmeye çalışıyor. Tom ve Misha’nın özgürlüğüne az kaldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle