22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 ACILARIMIZLA YAŞAMAYI ÖĞREND K Selanik Belediye Başkanı Yiannis Boutaris, geçen hafta stanbul’daydı. Boutaris, bugüne dek Türkiye’de yaşayan mübadillerin kimliğini öne çıkarıp, onları ziyaret eden Yunanistan’daki ilk büyük kent başkanı. Lozan Mübadilleri Vakfı’yla beraber hazırlanan bir toplantıda mübadillerle buluştu Boutaris. lk sözü “Yeni Selanik imajı: Geçmişi unutmak yok. Ama geçmişe takılıp geleceği görememek de yok” oldu. stanbul’a gelme ve mübadillerle buluşma amacı da Yunanistan’daki mübadillerle Türkiye’dekiler arasında ilişki kurabilmeyi sağlamak, barış ve dostluk ortamının gelişmesi için proje geliştirmek. Bu amaçla, pek çok gezi, etkinlik ve toplantının yanı sıra futbol maçı dahi yapılması konuşuldu toplantıda. Karşılıklı yaşananlar anlatıldı, geleceğe dair planlardan söz edildi. Toplantıya katılan onlarca mübadilden ikisi çarptı gözüme önce, oturuyorlardı en önde. Mutlulardı, yaşadıklarından bahsedecek, taleplerini söyleyeceklerdi. Söylediler de. Biz de toplantı sonrası yanlarına yanaştık, hikâyelerini dinledik. Birazdan okuyacağınız, 98 yaşındaki Lütfü Karadağ ile 88 yaşındaki Vedia Elgün’ün hikâyesi, zorla, zorunlu olarak toprağından koparılan binlerce, milyonlarca kişiden sadece ikisinin öyküsü. G 29 MAYIS 2011 / SAYI 1314 Vedia Elgün, kendisi gibi mübadil olan Fethi Elgün’le evlendi ve yeni bir yaşam kurdu. Tek isteğimiz rahatça vize alabilmek Lütfü Karadağ, 1914’te Yunanistan’da, Yanya’da doğdu. 10 ve babamın köpeği. Kapının önünde bir kadın oturuyordu, elindeki anahtarı bize yaşındaydı mübadelede. Şimdi 98 yaşında ama hatıraları hâlâ uzatıp, “Güle güle oturun” dedi. taze. Anlatıyor... Babam, Osmanlı devrinde stanbul’da tahsil görmüş. Birbirimize baktık, Türkçe bilmiyoruz. ZUHAL Yanya’daki Ziraat Bankası’nın müdürlüğünü yapmış. Babamın Annem, abime dönüp Rumca, ne da babasından kalma çok büyük arazileri vardı Yanya’da. Öyle dediğini sordu. Sonra kadın da Rumca AYTOLUN toprak, çiftlik de değil. 70 hanelik bir köy düşünün. 1913’teki konuştu, iletişim kurduk. muharebeden sonra babam işsiz kaldı. Arazilerden Nasıl zorluklar mı yaşadık? gelenlerle geçimimizi sağlıyorduk. 1924’e kadar Ohoo, anlatmakla biter mi? Buraya geldiğimizde böyle devam etti. Hatırlarım, 1922 yılında Cumhuriyet sekiz ay evvel kurulmuştu, Yunan ordusu zmir’den denize devlette bir kuruş yok. Bize bir çorba bile döküldükten sonra biz Yanya’da veremedi. Neler çektik neler... Diğer barınamaz olmuştuk, sokağa bile yandan buraya geldiğimizde evvela çıkamazdık. Türk halkına büyük bir “gavur tohumu” dediler ama husumet doğdu. Hatta bizim zamanla onu da aştık. Pendik’te bir mahallede bir çocuk harbe iştirak cami var, orası eskiden büyük bir etmek üzere Anadolu’ya gitmişti, kiliseydi. Mübadeleden 45 yıl sağ bacağını kaybetmişti. sonra iş yok, güç yok, çalışacak Döndüğünde bize iyice yer yok. Oraya tütün bakım düşmandı. Mahallenin Rum fabrikası kurdular. Annem ve çocuklarını toplar gelir, şöyle kız kardeşlerim orada bir marş söylerlerdi: “...Biz, çalışmaya başladı. Babam stanbul’u, Ayasofya’yı alacağız. hastaydı, bir süre sonra vefat Türkleri Sibirya’daki kızıl etti. Biz de okumaya çalıştık. elmaya süreceğiz...” Yaşamımız 1929’da Pendik’te ilkokulu bu şekilde sürüyordu. En bitirdim. Ortaokul yok, en yakını nihayet 1924’te babam eve bugünkü Fenerbahçe stadının geldi, “Türkiye’ye gidiyoruz” dedi. orada. Mümkün mü? Diğer Annem, ağlamaya başladı, biz yandan ne iş yapacağız? anlayamadık. Bir buçuk ay gibi bir Perişandık. Sonra bir şekilde sürede toplanmamız gerekiyordu. Her okuduk, çalıştık. Devlet vilayette mübadele komisyonu kuruldu. Demiryolları’ndan müfettiş olarak Kendi malımızı, tapularımızı Yunan emekli oldum. devletine devredip ona mukabil bir borç Bunları yaşadım ama kızgınlığım, senedi alacaktık. Evet, arsalarımız, köyümüz kırgınlığım yok. Kime, niye kızayım? Belki orada vardı. Dönümü bir paraya gitti, öyle kıymet biçmişler. olsaydık başka bir hayat yaşardık diye Lütfü Karadağ Anadolu’dan Yunanistan’a göçenler için malının düşünüyordum başlarda. Ama öyle olsaydık da kıymeti neyse o ödenmişti, bizde öyle olmadı. Müslüman kalamazdık. Hazırlandık. Preveze limanından çıkış yapacaktık. Bir gemi Çok özlüyorum oraları. 1993’e kadar bize vize vermediler, geldi Türkiye’den. 250 kadar Müslüman aile, bindik gemiye. gidemedik, içimizde büyüdü özlem. Sonra aldık, en az 15 kere Uzun bir yolculuktan sonra Tuzla’ya ulaştık. Sahil Sıhhiye gitmişimdir. lk gidişim mi? Eşim, kızım ve damadımla gittik. teşkilatında sağlık kontrollerinden geçirildik, elbiselerimiz ütüye Evimizi buldum, duruyor hâlâ. Bugün, özlemlerimiz, acılarımız gitti, biz banyoya. Ertesi gün de aynı vapurla Pendik’e geldik. 18 hâlâ taze. Ama onlarla yaşamayı da öğrendik. Artık tek Temmuz 1924, Pendik’e ayak basma tarihimiz. Herkesin evi, istediğimiz, rahatça vize alabilmek. Bunu Selanik belediye evvelden tespit edilmişti, bize de birini söylediler. Ana cadde başkanına da söyledim: “Artık yeter, en azından bu hakkımızı üzerinde 49 numaralı ev bizimdi. Gittik; beş kardeş, anne, baba verin.” G Vedia Elgün, 88 yaşında. Selanik’ten stanbul’a geldiklerinde yalnızca bir buçuk yaşındaydı. Beş çocuğun en küçüğü. Duydukları var, hatırladıkları ve yaşadıkları... Üzülüyor, doğduğu evin yerle bir olmasına, hayatlarının bir imzayla değişmesine. Ama her durumun iyi tarafına bakmaya çabalıyor, böyle mutlu oluyor. şte anlattıkları. Ailem, Selanikli. Ben de beş çocuğun en küçüğü olarak 1923 yılında Selanik’te doğdum. 1921 yılında yalıya taşınmışız. Yalılarda doğmuşum. Mübadele hazırlıkları başlamış sonra. Babamlar özel vapur tutmuş akrabalarla. Varlıklı bir aileydik. Annem ortaokul mezunu, babam da hukuk son sınıf öğrencisiymiş, Atatürk’ün de arkadaşıymış. Son sınıftayken 31 Mart Vakası yaşanmış, stanbul’a gitmişler. Sonra da okulu bırakmış babam. Hâlâ bilmem neden bir yıl daha okumadı ve bitirmedi. Bizi Giresun’a mübadil verdiler. Hiç unutmuyorum, çok güzel bir Rum eviydi. Büyük bir sıkıntı çekmedik. O yüzden anlatırken utanıyorum. Hiç paraları olmadan gelenler, yiyecek yemekleri olmadığı için çocuklarını doyurabilmek adına bahçeden ot koparıp yemek pişirenler, vapurdan denize atılanlar... Arkaya dönüp bakmak bile yoktu giderken. Ben o ıstırabı çekmedim. Evet, o dönemde küçüktüm. Ama kendimi bildiğim yaşlara geldiğimde de mübadeleden konuşulduğunu hiç duymadım. Biz ayrı odada dururduk çocuklar olarak, annem babam ve babaannem ayrı odada. Eskaza onların odasına girdiğimde, annemin mahzun ve ağlamış olduğunu görürdüm. Babamın mutsuz... Bize belli etmediler. Acaba kendilerini aşağılanmış olarak Vedia Elgün mı gördüler, kovulmuş gibi mi hissettiler bilmiyorum ama hiç konuşmadılar, biz de sormadık. Sonra abim ve ablalarımın okulları için Giresun’dan stanbul’a geldik. şte o zaman ben de kendi mübadelemi yaşadım. Okulumu, arkadaşlarımı, evimi seviyordum. Gelmeyi istemedim. Bu da benim mübadelem oldu. 1942 yılında öğretmen okulunu bitirdim, öğretmenlik yapmaya başladım. Selanik’e ailem hiç gidemedi. Yasaktı. Ben ise 1999 yılında gittim. Gideceğim son hafta hep evimi hayal ettim. Selanik’e gittik, meydanda dururken yalıların yerini sordum. “Hemen arkanızda” dediler. Döndüm baktım yoktu evimiz, bir alan olmuş. Fenalaştım. Geçmişimle kucaklaşmaya gittiğimde, geçmişimin yok olduğunu gördüm. Izdırabım büyüktü. Hastanede yatırdılar kendime gelene kadar. Mübadele çok zor, çok... Toprağınızdan alıyorlar, “buraya gidin” diyorlar. Döndüğünüzde de geçmişinizi göremiyorsunuz. Bu acı bir hatıra. Yaşım 88, mutlu yaşıyorum. O da bazı olayların mutlu taraflarını görebildiğim için. Çünkü çok çabuk muhite intibak edebiliyorum. Şimdilerde de bir kitapçık hazırlıyorum. Selanik’ten buraya gelişimizin hikâyesini anlatacağım. Hepsini de fotoğraflayarak. Burada büyük acılar çekmemiş olsak da, hâlâ, “keşke Selanik’te kalsaydık” diyorum. G GEÇM Ş M YOK OLMUŞTU ‘Sürtük’ olarak görenlere inat DEN Z ÜLKÜTEK N lutWalk (Sürtük Yürüyüşü) Torontolu kadınların başlattığı bir hareket. Bir polis memurunun “tacizden korunmak istiyorsanız sürtük gibi giyinmeyin” açıklaması bu hareketin başlamasına sebep olmuş. Kadınlar sırf Türkiye’de değil dünyanın her yerinde sözlü ve fiili tacize uğruyor. Kıyafetleri ya da davranışları nedeniyle de suçlu olarak görülüyorlar. Zaten SlutWalk da kısa zamanda dünyanın farklı şehirlerinde yankı bulmuş, birçok şehirdeki kadınlar kendi SlutWalk’larını organize ediyor. SlutWalk Toronto’dan Heather Jarvis, Türk kadınlarının da kendi Slutwalk’larını oluşturmasını bekliyor. Kampanya nasıl başladı? Torontolu kadınlar baştan beri bu gösteriyi yürütecek cesarete sahip miydi? Ocak ayında bir güvenlik konferansı sırasında bir polis memuru kadınların tacize uğramak istemiyorlarsa sürtük gibi giyinmeyi bırakmaları gerektiğini söyledi. Bu açıklama bazı basın organları tarafından haber yapıldı ve görünce adeta çığırımızdan çıktık. Tacize karşı daha iyi koruma talep etmek için harekete geçmek istedik. Ayrıca insanları kıyafetleri, görünüşleri yüzünden sürtük olarak algılayan kafa yapısıyla da savaşmak istiyorduk. SlutWalk gösterilerine Şubat’ta başladık ve altı hafta içinde farklı, yaş, grup, cinsiyet ve kökenden 4 bin katılımcıya ulaştık. Polis memurunun sözleri şehirdeki diğer yetkili kurumların kadına bakış açısını da yansıtıyor muydu? Bizi harekete geçiren tek bir söz olabilir ama bu tip fikirler etrafta çok yaygın. Polisin tacizine ne giyiyorsun, nereye gidiyorsun, kiminlesin gibi suçlayıcı sorularına maruz kalan sayısız kadın olduğunun farkındayız. Cinsel saldırı zaten insanlar S Toronto’dan başlayan SlutWalk (Sürtük Yürüyüşü) hareketi dünyanın dört bir yanına yayılıyor. Kadınlar kıyafetleri ve davranışları yüzünden cinsel saldırı mağduru olmalarına isyan ediyor. kendini suçlu hissettiği ve utandığı için sayısının altında rapor edilen bir suç. Çoğu kadın 18 yaşından önce ve yakından tanıdıkları biri tarafından taciz ediliyor. Cinsel saldırının kişinin yaşı, görünüşü ya da ne giydiğine göre değişmediğini gösteren çok açık istatistikler mevcut. Yine de insanlar “sürtük” kelimesinin bir tanımı ya da bazı insanların “cinsel saldırıya uğrayabilir” olduğunu düşünebiliyor. Bu düşüncenin tüm polis güçlerini kapsamadığına inanıyoruz ama hâlâ teşkilat içinde saldırıya uğrayanın da sorumluluğu olduğunu düşünen polislerin sayısı hayli fazla. Toronto polisi bizi korumak ve hizmet etmek için burada ve herkes eşit muamele görmeyi hak ediyor. Son günlerde kampanyanın hızla büyüdüğünü ve uluslararası bir boyut kazandığını görüyoruz. SlutWalk’a katılan diğer şehirler hangileri? Başta bunun Toronto sınırları dışına çıkacağını tahmin etmemiştik. Mesajlarımızı aktarmak için internet medyasını kullandık ve insanları kampanyaya davet ettik. Biz bilmiyorduk ama destek verenler Kanada ve ABD’deki her şehirde bir SlutWalk olması gerektiğini söylüyormuş. Toronto dışında ilk SlutWalk’lar Londra, Ottowa ve Ontario’da gerçekleşti. Sonrasında farklı şehirlerden birçok insan kendi SlutWalk’larını düzenlemek için bizimle temasa geçti. ABD, Avusturalya ve Yeni Zelanda’daki birçok şehir de kendi kampanyasını yürütmeye başladı. Hızla büyüyoruz, çünkü insanlar kendi şehirlerinde de bu tartışmaların yaşanmasını istiyor. Kampanyayla ilgili aldığınız tepkiler gibi ilginç hikâyeleriniz var mı? Cinsel saldırıya uğrayan yüzlerce kadın ve erkeğin hikâyesi bize ulaştı. Hikâyeler gerçekten üzücüydü ama öte yandan insanların cinsel saldırı kurbanı olmaktan çıkıp bununla mücadele edecek yolları arama cesareti göstermesi açısından çok önemli. Hikâyelerin bazıları 15 yaşından küçük kızlara, bazıları da 70 yaşından büyüklere aitti. SlutWalk’a katılan bir kadın “14 yaşındaydım, üzerimde kışlık paltom vardı, ben de bunu hak ettim mi?” yazılı bir pankart taşıyordu. Bir başka pankartta ise “9 yaşında 5 kez tecavüze uğradım. Şimdi garsonluk yapıyorum ve hâlâ etek giyiyorum” yazıyordu. SlutWalk hakkında mükemmel olan da bu; hem insanlara bu tip rahatsız edici durumlar hakkında konuşma şansı tanıyor hem de içindekilerini haykırabilecek bir alan sunuyor. Kadınlara yönelik benzer aşağılamalara Türkiye’de de sık sık rastlanıyor. Bu konuda bir bilginiz var mı? Acaba Türkiye’den sizinle temasa geçen oldu mu? Bunun Türkiye’de de bir problem olduğunu duymak üzüntü verici. Dünyanın neresine giderseniz gidin kadınlar seksapelleriyle ilgili neredeyse utanç duymaya zorlanacakları isimlerle anılıyorlar. Türkiye’deki durum hakkında pek bilgim yok ve bizimle iletişime geçen de olmadı ama kendi SlutWalk’larını organize etmek isterlerse her zaman yardımcı oluruz. G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle