Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 N SAN 2011 / SAYI 1306 9 Obez kızlar erken gelişiyor T ürkiye’de çocuk ve ergenlerde obezite oranı yüzde 1525. Çocuğun psikososyal durumunu etkileyen obezite, kız çocuklarda erken, erkek çocuklarda ise geç ergenliğe neden oluyor. Arkadaşları tarafından dışlanan, performans gerektiren toplu aktivitilerde zorlanan obez çocuklar, birçok sağlık sorunu da yaşayabiliyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serap Semiz, anne veya babadan birinin obez olması halinde çocukta yüzde 40, her ikisinin de obez olması halinde ise yüzde 80 oranında obezite görüldüğünü söylüyor. Prof. Dr. Serap Semiz’in, obezite hakkındaki sorulara yanıtları şöyle: Obezitenin yarattığı sorunlar neler? Obezite başlı başına çocuğun psikososyal durumunu etkileyen bir sorun. Görünümü açısından ve performans gerektiren toplu faaliyetlere uyum sorunu açısından çocukta sosyal izolasyona sebep olabiliyor. Bu yüzden arkadaşları tarafından dışlanabiliyor. Obezitenin devam etmesi durumunda daha sonra ortaya çıkabilecek bazı sağlık sorunları var, bunların başında tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi (kan yağlarında yükseklik), uyku apneleri, ortopedik problemler, insülin direnci geliyor. Kızlarda vücut F GEN yağlanmasının artışı leptin ATALAY hormonunun artışına, bunun da ergenliği tetiklemesine neden oluyor. Aksine erkeklerde ergenlik gecikebiliyor. Kızlarda erken ergenlik olunca 8 yaşından önce meme gelişimi başlıyor, 10 yaşından önce âdet görülüyor. Obezitenin tedavisi nasıl yapılmalı? Çocukluk çağı obezitesinde belli özel durumlar dışında ilaç tedavisi kullanılmıyor. Sadece yaşam tarzı değişikliği öneriyoruz. Grup sporlarını önermiyoruz. Kondisyonu düşük olan obez çocuğun yüksek volümlü egzersiz yapması zaten zor. Dolayısıyla önce genel yaşam içindeki hareketliliği artırmak, asansör kullanımını engellemek, toplu taşımayı daha az kullanmak, televizyon bilgisayar başında daha az ADNAN B NYAZAR Gerçeği yaratıya dönüştürmek damın biri, öykü anlattığı için köyünde çok sevilirmiş. Her sabah köyden ayrılır, akşam döndüğünde de, bütün gün çalışıp yorulmuş olan köylüler çevresine toplanıp sorarlarmış: “Neler gördün bugün? Hadi Anlat.” Anlatırmış o da: “Ormanda flüt çalan bir keçitanrı gördüm, çevresinde küçük periler halka olmuş dans ediyordu.” “Başka ne gördün? Anlat,” dermiş köylüler. Anlatırmış: “Deniz kıyısına vardığımda, dalgaların üzerinde üç denizkızı gördüm; altın bir tarakla yemyeşil saçlarını tarıyorlardı.” Köylüler bu öyküleri anlattığı için seviyorlarmış onu. Bir sabah her zamanki gibi köyden ayrılmış. Deniz kıyısına geldiğinde bir de bakmış ki, dalgaların üzerinde üç denizkızı altın bir tarakla yeşil saçlarını tarıyor. Gezintisini sürdürmüş, ormana yaklaştığında flüt çalan bir keçitanrı ve halka olup dans eden periler varmış... O akşam köyüne döndüğünde, köylüler her akşamki gibi, “Neler gördün? Hadi anlat,” deyince, “Hiçbir şey görmedim,” demiş. Bu öyküyü, André Gide’in; Oscar Wilde’ın De Profundis (Can Yayınları) adlı yapıtına önsöz yerine yazdığı anılarından aktardım. “Hiçbir şey görmedim,” diyen anlatıcıya, köylüler “Hadi anlat,” demiyorlar. Wilde, “Sanat yapıtını sanat yapıtı, doğa yapıtını doğa yapıtı yapan nedir?” diye sorup, sanat yapıtının her zaman tek olduğuna, doğa yapıtının kaybolup gitmesini önlemek için hep kendini yenilediğine ilişkin örnekler verdikten sonra şu sonuca varıyor: “Çünkü Tanrı insanı, insan da sanat yapıtını yaratır.” Vincent van Gogh da, sanatın, Tanrı’nın eksik bıraktığını tamamladığını söyler. şte, doğayla sanat arasındaki fark burada: Doğa, değişmiyor, aynı biçimde kendini yeniliyor. Sanatın özü akıldır, duyarlıklardır. Sanat, değişkenliklerin izindedir. Aktardığım öykücükte olduğu gibi, adamın ilk A oturmak ve hatta iki saatten aza indirmek gibi genel yaşam içindeki hareketi artırmak gerekiyor. Hoşlandığı bir spora da çocuğu yönlendirmek gerekiyor. Bunlar, ip atlama, yürüyüş, yüzme, aerobik, dans, bisiklete binmek gibi basit egzersiz türleri olabilir. Obez çocuklara diyet yaptırılmalı mı? Çocukların yanında çok fazla diyet sözünü kullanmamak lazım. Sağlıklı beslenme biçimi diye konuşmalıyız, önerilerimizi de bunun için yapmalıyız. Şok diyetleri çocuklarda asla kullanmamak gerekiyor. Yüksek kalori ve yağ içeren besinleri kısıtlayarak, sebze, meyve, baklagilin yeteri kadar bulunduğu protein, yağ ve karbonhidratın dengeli olduğu bir beslenme biçimini benimsetmek gerekiyor. Beslenme biçimi çocuğun büyümesini engellemeyecek biçimde günlük yeterli kalorinin alınabildiği, ara ve ana öğünlerden oluşmalı. Ailenin marketlerden alınan meyve suyu, kola, çikolata, gofret, cips gibi kolay tüketilen yiyecekleri evde bulundurmaması, okul yemekleri ve kantinlerde satılan ürünlerin de bu bilinçle tüketilmesi gerekli. G gördüklerinin aynını görmesi, yeni bir şey görmemesidir. Onu yinelemesinin bir anlamı da yoktur. Görsel ya da anlatısal, sanatta görüleni yinelemek, değişkenlik kuramına aykırıdır. Yaratıya dönüşmemiş, düş gücüyle yeniden biçimlendirilmemiş hiçbir gerçek, insanı etkilemez. Biri çıkar, adamın gördüğü ormanı yepyeni imgelerle, aşınmamış betimlemelerle dile getirirse elbette ona “Hadi anlat,” diyenler çıkacaktır. nsan da doğanın bir parçasıdır. Evrimselleşme süreci dışta tutulursa, o da değişmeyen bir varlık sayılabilir. Akıl, ona kendini ve çevresini yaratısal bir değiştirme gücü vermiştir. Sevmek ve acı çekmek, insanın varoluşsal gerçeğinin halleridir. Sanat, bu eytişimsel devingenliğin ürünüdür. Sanatçının işlevi, insanın bu hallerini yansıtmaktır. nsan, değiştirmeyi düşünmeyip kendini doğanın koşullarına uydurduğu oranda, yaşadığı her an, onu, kendisine bağışlanan insanlığından uzaklaştırır. Öyleleri var ki bir ağaç neyse o! Ya da bir karınca topluluğu... Nedir yaratıkları bu içgüdüsel tekdüzeliğin tutsağı kılan? Yemeuyumauyanmaişine gidip gelmeyine yeme, yine uyuma, yine uyanma... Oysa insan; aklını, duyarlığını yaratıcılığa yöneltsin, ona özgü her şeyi yerine getirsin diye “insan” kılınmıştır. Liselerde okuduğumuz tek birlik (Vahdeti vücut) düşüncesinin özünde yatan da budur. nsan, onu yaratanın adına var etmekle yükümlüdür... Dağlarca’ya, yaratıcılık anlamını taşıyan “sıcaklığı” yazdırıyor şu dizeleri... Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kâinatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı... G binyazar@gmail.com figenatalay@ yahoo.com Çocuk şenliği ini Süper Star Çocuk Şenliği, 07 yaş arası çocuklara, yarışmalar, aktiviteler, sürpriz ödüller ve gösterilerle dolu eğlenceli bir gün sunacak. 16 Nisan’da stanbul The Green Park Hotel Bostancı’da yapılacak olan 3. Mini Süper Star Çocuk Şenliği, farklı anaokullarının gösterilerine de sahne olacak. Bebek emekleme yarışmasının da yapılacağı şenliğe, tüm çocuklar ve anababaları davetli. G M Uzun zaman uğraşları B iri seramik sanatçısı, diğeri fotoğraf, ancak ikisi de alanlarına yenilikler getiriyor. Bu nedenle Birsen Canbaz ve Rebii Yetiş’in Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi’ndeki “Uzun Zaman UğraşlarıDüet” sergisi, fotoğraf ve seramiğin ötesinde, heykel, yerleştirme gibi farklı disiplinleri de bir araya getiriyor. Konuları Canbaz (üstte) ve Yetiş’in çalışmaları. çeşitli; izleyiciyi hem doğadan insana formların dönüşümü üzerine düşünüyor, hem de kavramsal sanatın klişeleşmiş günümüz yorumlarına eleştiri yapıyor. ki sanatçının buluşmasının temelinde aynı objelere bakmak / algılamak / esinlenmek ve farklı disiplinlerde sanat işlerine dönüştürmek yatıyor. Aynı kavramların ayrı ayrı yorumlanmasını yapıyor sanatçılar bize, o yüzden de bir nevi “düet” bu. “Minimum biçim maksimum konu ile çalışan kavramsal sanat, muhabir rolünde sanatçıların sayısını arttırdı” diyor Canbaz, “Konuyu duyurmak sanatçı için yeterli oldu. Sanatçı eserini süs köpeğine döndürme korkusuyla biçimden, estetik kaygılardan, güzellikten uzaklaştı, meselelere yaklaştı, sanatın nesnesi salt sosyoloji oldu. Sanat yapıtından aldığımız hazzı tekrar hatırlamak gerekmiyor mu?” Rebii Yetiş ise sanata dair sorularını doğanın sunduğu malzeme üzerinden soruyor. Sergi, 15 Nisan’a kadar açık. G Tel: (0212) 251 42 48 C M Y B C MY B