01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Estetik kaygı değil hastalık DEN Z ÜLKÜTEK N bezite artık fazlasıyla ciddiye almamız gereken bir problem. Pek çok yetişkinin korkulu rüyası olan aşırı şişmanlık hastalığı obezite, günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlasını tehdit ediyor. O Aşırı kiloları nedeniyle hekime başvuran kişinin tedavi süreci hakkında bilgi verir misiniz? Obezite hastaları fiziksel ve psikolojik birçok rahatsızlıkla mücadele etmek zorunda. Bize gelen bir hasta fiziki görüntüsü sebebiyle zaten eve kapanmış oluyor. Böyle bir durum yeme isteğini de tetikliyor. Bunun dışında fiziksel olarak kalp, şeker ve tansiyon problemleri oluyor. lk muayenesinin ardından kan tahlilleri yapılıyor, obezite Asıl tehlikeyse çocukların ciddi şekilde tehdit altında olması. Türkiye’de hem riskleri, hem de tedavi yöntemleri açısından uzun süredir tartışılan obezitenin özellikle cerrahi yöntemlerle tedavisi dikkat çekiyor. Obezitenin tedavisinde diyet, egzersiz ve ilaç tedavilerinden sonuç alınamadığı durumlarda cerrahi tedavinin gerekliliğinin altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanları’ndan Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, “Düzeltilmediği takdirde ölümcül olabilen aşırı şişmanlık hastalığı için cerrahi tedavi kalıcı ya da uzun süreli sonuç veren bir seçenektir” diyor. nedenleri ve beraberindeki hastalıklar araştırılıyor. Hastanın endokrinolojik ve psikolojik değerlendirmeleri yapılıyor. Beslenme düzeninin oluşturulması için beslenme ve diyet uzmanından yardım alınıyor. Hastanın risk faktörleri değerlendiriliyor. Multidisipliner özellik taşıyan bu çalışmada hastaya da çok iş düşüyor. Ameliyat kararı verildiğinde hastanın, ameliyatın sihirli bir değnek dokundurmadığını ve hiçbir ameliyatın diyetten daha kolay olmadığını bilmesi gerekiyor. Obezite cerrahisindeki riskler nelerdir? Obezite cerrahisinde ölüm yüzde 1'in altında. Obezite cerrahisi risk değil, ancak kişinin obez olması herhangi bir ameliyat için başlı başına bir risk. Bir apandisit ameliyatında dahi hastanın obez olması riski arttırıyor. Ameliyat sonrası komplikasyon oranları her zaman daha yüksek oluyor. Obezite cerrahisinde hangi yöntemleri uyguluyorsunuz? Obezite cerrahisinde üç yöntem uyguluyoruz; mide kelepçesi, tüp mide ve atlatma. Kısıtlayıcı ameliyatlar sınıfına giren mide kelepçesinde, içinde şişirilebilir bir alan olan halka midenin girişine yakın bir bölüme takılıyor. nce bir boru ile bağlı olan ve deri altına yerleştirilen hazneye sıvı verilerek daraltılıp, genişletiliyor. Halkanın daraltılması ile bu bölge kum saati şeklini alıyor ve zor geçit veriyor. Hasta sıvı ve yumuşak gıda alabiliyor. Günde sadece üç öğün beslenmesi ve öğünler arasında bol su içmesi gerekiyor. Bu ameliyatı geçiren hastanın, yeni midesini yeni bir eşya almış gibi özenle kullanması şart. Bazı hastalar kelepçeye rağmen aşırı yemeye devam edebiliyor ve yemek borusu genişlemesi meydana gelebiliyor. Nispeten kolay bir ameliyat olması nedeniyle bazı hastalar tarafından tercih edilen bu yöntemde mide kelepçesi çok uzun zaman vücutta kalabiliyor. Kısıtlayıcı yöntemlerden olan tüp mide ameliyatındaysa amaç midenin iki litreye kadar çıkabilen hacim kapasitesini düşürmek. Ameliyatta, midenin büyük kısmı, geride yemek borusunun genişliği kadar bir bölüm kalacak şekilde zımbalanarak kesiliyor ve çıkarılıyor. Midenin hacmi böylece 100150 cc’ye düşürülüyor. Normalde iştah hormonu salgılayan midenin üst bölümü kesildiği için hormon salgılanmıyor ve kişi acıkmıyor. Ancak bu yöntemde midenin bir süre sonra tekrar genişleme olasılığı var. Bu nedenle hastanın iradesini kullanması burada da önem taşıyor. Hasta aşırı yiyip de kusarsa yiyecekleri geri iten basınç, aynı şekilde mide duvarlarına da uygulandığı için zaman içinde mide genişleyebilir. Bu yöntemin kalıcı olması için kişinin yeme miktarını kontrol etmesi gerekiyor. Her iki yöntemde de hasta bir ya da iki gün hastanede yatıyor, ikinci günden itibaren ağızdan beslenmeye başlayabiliyor. Atlatma yöntemi konusunda da bilgi verir misiniz? Bypass yani atlatma yöntemi, obezite cerrahisinde altın standart olarak kabul ediliyor. Mide küçültülüyor ve barsağın belli bölümleri atlatılarak daha aşağı bağlanıyor. nce barsağın atlatılan bölümünün uzunluğuna ve midenin kesildiği yer ve hacmine göre farklılıklar oluşuyor. Yenilen gıda ve sindirim enzimleri ne kadar az barsak mesafesini karışmış olarak Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ Çağımızın en büyük problemlerinden biri obezite. Bu hastalık için pek çok tedavi yöntemi var. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanları’ndan Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, özellikle hayati risk oluşturan hastalıklarla birlikte görülen obezite vakalarında cerrahi uygulamaların başarı sağladığını söylüyor. geçerse zayıflama hızı, kilo verme oranı ve işlemin kalıcılığı o derece artıyor. Bypasslı yöntemlerde hastalarda ishal olabiliyor. Özellikle ince barsağın aşağı bölümlerine uygulanan bypass’larda yağlı yenildiği zaman çok kötü kokulu ishal, karbonhidrat tüketiminde aşırı gaz oluşabiliyor. Bu ayrıntıların hastaya ameliyat öncesi anlatılması çok büyük önem taşır. Bu yöntemde kişinin besinlerdeki vitaminlerden yararlanamaması durumu ortaya çıktığı için, vitamin desteği sağlamak gerekiyor.. Obezite tedavisinde geleceğe yönelik ne gibi gelişmeler bekleyebiliriz? Laparoskopik cerrahideki gelişmelerle ameliyatları hastaya en az hasarı vererek yapma (minimal invaziv cerrahi) prensibi daha rahat uygulanabilir olmuştur. Örneğin klasik olarak dört veya bazen üç kesiden uygulanabilen laparoskopik ameliyatlar tek kesiden yapılabilir olmuştur. Tek kesiden işlem yapılacağı zaman göbek tercih edilmektedir. Böylece daha az ağrının yanı sıra kozmetik sonuçlar da daha iyi olmaktadır. Öncelikle ayarlanabilir mide bandı ve tüp mide olmak üzere uygun hastalarda tüm bariatrik girişimleri göbekten tek kesiden laparoskopik olarak uygulayabilmekteyiz. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle