17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 7 ŞUBAT 2010 / SAYI 1246 Üç bine yakın çocuk Terörle Mücadele Kanunu'ndan yargılanıyor. Kimi slogan, kimi polise taş attığı gerekçesiyle terör örgütü üyesi sayılıyor. Deliller polislerin tutanaklarıyla sınırlı kalsa da, aylardır hapishanedeler. Sadece özgürlükleri değil, sağlıklı büyüme, eğitim, oyun hakları da ellerinden alınıyor. Oysa onlar sadece çocuk... Çocuklara kıymayın efendiler ESRA AÇIKGÖZ üçük gövdesiyle heybetli salondan girip, hâkim kürsüsünün karşısında, sanık yerinde dikiliyor. Tanıdık bildik bir şeyler arıyor gözleri; annesini, babasını bulunca biraz da olsa güven doluyor içine. Suçu boyundan büyük; izinsiz gösteriye katılmak, yasadışı slogan atmak, güvenlik görevlilerine taş atmak, örgüt üyesi olmasa da örgüt adına suç işlemek... Yani Terörle Mücadele Kanunu’yla (TMK) yargılanıyor, hakkında 29.5 yıl isteniyor. Olur da cezası kesinleşirse, yaşının iki katını cezaevinde geçirecek. O kim mi? Adının hiç önemi yok, zaten “çocuk” olduğu için adını bu haberde telaffuz etme hakkımız da yok. Siz ona ister Ayşe deyin, ister Ramazan. O, Türkiye’de bu suçlardan yargılanıp, hakkında onlarca yıl ceza istenen üç bin çocuktan sadece biri. Çok değil, daha geçen günlerde, Batman’da yasadışı gösteriye katıldığı ve polise taş attığı gerekçesiyle üç aydır tutuklu bulunan 15 yaşındaki bir kız çocuğu, B.S, ilk duruşmada 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. O şimdi 7 yıl 9 aya indirilen cezasını çekmek için cezaevinde. Anne Meryem Sayaca şaşkın, kızına gözaltı sırasında işkence yapıldığını söylüyor, “Kızım, bir yürüyüş sonrası caddede buldukları ayakkabının kendisine ait olduğu gerekçesi ile gözaltına alındı. Kızımın herhangi bir suçu ve günahı yoktur. Bizler bu K haksızlığa karşı İHD’ye de başvurduk. Başbakan’a sesleniyorum, 15 yaşındaki bir kızın ne günahı olabilir? Kızım 15 yaşında olmasına rağmen gözaltına alındığında onun gözünü korkutarak her şeyi kabul ettirdiler. Cezaevi koşullarının çok kötü şartlarda olduğunu söylüyor. Cezaevine suçsuz yere atılmayı hazmedemiyor. Bizim hayatımız karardı, kızımı özlüyorum” diyor. Tutuklu çocukların aileleri, sanatçılar, akademisyenler, insan hakları savunucuları “Çocuklar için Adalet” grubuyla uzun zamandır bu haksızlığı dile getiriyor, kampanyalar yürütüyorlar. Adalet Bakanlığı’na göre 20072008 yılları arasında toplumsal gösterilere katıldığı gerekçesiyle yargılanan 2700 çocuk var. 287’si Diyarbakır’da. Adana’da yargılanan 110 çocuğun indirimlerden sonra aldığı cezanın toplamı 510 yıl. Rakamlar sürekli büyüyor, çocuklar cezaevinde kalmaya devam ediyor. Ya hukuk? Şimdi bir yasa tasarısı Meclis’te bekliyor, ancak sorunu çözmek için yeterli değil. Diyarbakır’da yargılanan çocukların avukatlığını yapan Meral Danış Beştaş anlatıyor.. Çocuklar, hangi suçlarla yargılanıyor? Genel olarak toplumsal gösteri, yürüyüş, basın açıklaması, DTP’nin seçim çalışmaları başta olmak üzere her türlü açık hava toplantıları, cenaze Cezaevinden ÇOCUK mektupları Bazen en iyisi, sözü sahibine, mağdurlarına bırakmaktır. Biz de öyle yapalım. İşte cezaevinde tutuklu yargılanan ya da tutuklanan çocukların farklı zamanlarda yazdıkları mektuplardan birkaçı: P.İ, 16 yaşında. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla hakkında 14.5 yıla kadar hapsi isteniyor: “Şubatta Cizre’de, taş atmışım diye tutuklandım. Okulum açılıyor. Bizi bırakırlar diye düşünmüştüm ancak ertelendi. Lise 3 öğrencisiydim. Yedi aydır içerdeyim. Açıköğretime kaydolacağım. Bizim yaşımızdaki çocuklar okula gideceklerken biz cezaevindeyiz. Cinayetten yargılansam bu kadar ceza istemezlerdi... Bayram geliyor, ama biz içerdeyiz. Psikolojimiz bozulmaya başladı. Çocuklar olarak iki ayrı koğuşta kalıyoruz ama iki koğuşu yakında birleştirecekler o zaman bazılarımız yerde yatacak.... Bizim kaldığımız çocuk koğuşunda üç kişiyi hastaneye kaldırdılar, diğerlerine ağrı kesici verdiler, bayramda dışarıda olmak güzel olurdu ama değiliz. Herkesin bayramını kutluyorum umarım hayırlı olur.” Y.S. de 16 yaşında. Cizre’de tutuklandı, davası sekiz aydır sürüyor: “Hastalandığımızda doktorlar yerine gardiyanlar tedavi ediyor bizi, ilk defa bayramda evden uzaktayım. Dışarda olsaydım bayramda arkadaşlarımla beraber gezer şeker toplardık. Babam okulda hizmetli olarak çalışıyor, akşam yattığımda en çok annemi düşünüyorum... Hepimizin gözü televizyonda ama bizden söz eden yok. Lise 1 öğrencisiydim. Okulumu çok seviyordum, elimden aldılar. Hakkımda kaç yıl ceza istiyorlar, bilmiyorum. Dışarı çıkacağımı düşünüyordum. Arkadaşlar ‘Sen de ceza yiyeceksin’ dediler.” törenleri, Nevruz gibi etkinliklere katıldıkları iddiasıyla yargılanıyorlar. Yargılamalarda iddia edilen fiiller, yasadışı slogan atılması, güvenlik görevlilerine taş atılması, zafer işareti yapılması, alkışlamak… Ne gibi delillerle gerçekleştiriliyor bu yargılanmalar? Gösteri sırasında çekilen fotoğraflar, polislerin tutanakları ve CD kayıtları... CD kaydı ya da fotoğraf olmayan dosyalarda gösteriye müdahale eden ya da yakalama işlemini gerçekleştiren polis memurlarının ifadeleri ve tuttukları tutanaklar, “Olay sırasında gördüm” şeklindeki üçüncü kişilerin beyanları tek delil olarak bulunuyor. Gizli tanık beyanları da son dönemlerde yaygın kullanılıyor, doğru olup olmadığı sanık veya vekilleri tarafından hiçbir şekilde öğrenilemiyor. Türk yargı sisteminde bugüne kadar görülmemiş şekilde, bu gerekçelerin her biri cezalandırma için yeterli görülüyor. Bu deliller dışında hemen her çocuğun dosyasında, iddianamede örgüte ait yayın organlarında çıkan haberler, internet sitelerindeki duyuru ve haberler, örgütün amaçları da geniş olarak yer alıyor. Zira çocukların tutuklanması ve yüksek ceza almalarının ilk nedeni, suçlamaların örgüt adına yapıldığı ya da örgüte yardım ve yataklık yapıldığı yönündeki sav. Yani TCK 314/2. maddesine muhalefet cezası veriliyor. Yargılama dosyalarında, 1015 yıl arasında değişen yüksek cezalar talep ediliyor. Yargılama sonucunda TCK’de öngörülen genel indirim maddeleri ve yaş küçüklüğü indiriminden sonra 6 yıl 11 ay 10 gün veya 7 yıl 7 ayı aşkın cezalar veriliyor. DÜŞMAN DEĞİL, SADECE ÇOCUKLAR Çocuk olmalarına rağmen davaları uzun zaman görülmüyor, bu da ayrı bir mağduriyet yaratıyor. Bu, çocuklarda telafisi imkânsız zararlar yaratıyor. Bazen tutuklanan çocuklar 34 ay mahkemeye çıkarılmıyor. Vicdan ve hukuk açısından izah edilemez uygulamalarla karşı karşıyayız. Şimdiye kadar yargılanan çocuklardan kaçı beraat etti, ceza aldı, bilgi var mı? Bir istatistik veremem, ancak beraat kararının istisna olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çocukların TMK ile yargılanması uluslararası yasalara aykırı. Bu yönüyle bu yargılamalarda hangi uluslararası ve ulusal yasalar çiğneniyor? Yargılanmalar anayasa, Çocuk Koruma Kanunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesi çiğnenerek yapılıyor... Bilindiği gibi, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37/b. maddesi; “Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır” şeklinde. Yine Çocuk Koruma Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 4/1. maddesi; “Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı Gözmece TMK mağduru çocukları anlatan bir belgesel. Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] C M Y B C MY B İ.K. 16 yaşında. Cizre’de tutuklandı. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 yıl ceza verildi. Ceza, yaşı dikkate alınarak 7.5 yıla indirildi. Dosyası, Yargıtay’da: “Kardeşlerim şimdi Manisa’da çalışıyor, domates topluyorlar, dışarıda olsam ben de onlarla beraber çalışırdım, onlara katkı yapamıyorum, uzakta olacağım ilk bayramım, dışarıda olsam bütün Cizre’yi dolaşırdım, içeride durulmuyor; pis kokular geliyor, tuvalet, mutfak, banyo yan yana iç içe, buraya bir grup geldi üniversiteden, bize durumumuzu araştırmak için geldiklerini söylediler, kötü kokudan dolayı içeri girmediler. 15 yaşında arkadaşımız var burada; hakkında 20 yıl ceza isteniliyor, çok küçük, ceza da verecekler galiba. Ben buraya geldikten sonra insanların ne halde olduğunu yeni anladım, Cizre’de tutuklandım, hakkımda suçlamaları duyunca şok oldum, bizim evde televizyon yok ki ben talimat alayım, halimiz kötü burada, geçen yemek yedik zehirlendik, hastaneye götürülmedik, dediler ki bol bol su için geçer. Sanki bol bol su var.” G tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması” şeklinde. Şiddet içerikli olaylara müdahale eden kolluk görevlileri, çocuğu koruyup, müdahaleyi çocuğun korunmasına odaklı yapmalı, ancak bunun aksine bir tutumla çocuklar suç faili olarak değerlendirilip, yakalanıyor. Bu, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde, Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan “çocuğun yüksek yararı ilkesine”, anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Pekin Kuralları, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “masumiyet karinesine” aykırı. Çocukların tutuklu olarak yargılanmaları anayasanın 42. maddesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28. maddesinde düzenlenen “Eğitim Hakları”nın ihlal edilmesi sonucunu da doğuruyor. TMK kapsamında yargılanan çocukların etnik kimliklerine, iddia edilen suç fiiline bakılarak, çocukların örgütsel bağlantıları olduğu kabul edilerek taş atma fiiliyle ya da slogan atılması örgüt üyeliği ile eşdeğer kabul ediliyor. Bu anayasa, ÇKK, TCK, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Pekin Kuralları’na aykırı. Çocuklar mahkemeye kelepçelenerek götürülüyorlar... Yaş gruplarına göre en ağır yaptırım olan tutuklama tedbiri ile cezalandırıldılar, cezalandırılıyorlar. Özgürlükleri, eğitim, oyun oynama hakları ve daha bir çok özgürlükleri ellerinden alınıyor. Gelişimleri ciddi şekilde farklılaşıyor. Mahkemeye geliş gidişleri, kelepçe takılması, çoğu zaman gün boyu bodrum katında, sağlıksız koşullarda aç olarak mahkemeye çıkmak için bekletilmeleri, başlı başına travma yaratıyor. Cezaevlerinde ne gibi sorunlar yaşıyorlar? Öncelikle tutuklu çocukların ihtiyaçlarını gözeten, çocuk cezaevleri bulunmuyor. Farklı illerde çocukların tutulma koşulları farklılık arz ediyor. Örneğin Batman’da çocuklar yetişkinlerle aynı koğuşlarda tutuluyor. Diyarbakır’da ise çocuk koğuşları ayrı. Çocukların cezaevinde şikâyetçi oldukları temel sıkıntılar; kışın sıcak suyun yetersiz olması sebebiyle banyo yapamama, yemeklerden yabancı cisimlerin çıkması ve yenilemeyecek durumda olması, koğuşların kalabalık olması sebebiyle yerde yatmak, iki ya da daha fazla kişinin aynı yatakta yatması, yatakların temizliği, aile görüşlerinin yetersizliği... TMK mağduru çocuklar için Meclis’te bir yasa tasarısı bekliyor. Bu, sorunu çözmek için yeterli mi? Tasarı doğrultusunda değişiklikler yapılsa bile çocukların alacağı cezalarda komik indirimler olacak... Başta TCK’nin 220 ve 314 gibi ilgili maddelerinin değiştirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce Ceza Kanunu sistematiği değiştirilmeli. Bu nedenle hâlâ Meclis’te bekletilen tasarı yeterli değil. Adil, eşitlikçi, ayrımcı olmayan bir yaklaşıma, dile ihtiyacımız var. G İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt /İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle